TARİHİMİZİ YAŞAMAK MI TARİHİMİZİ YAŞATMAK MI?

ELBEG Murat Duman
31.12.2005

Her yıl sonunda oturup biraz düşünürüm, bu yıl neler yaşadım, neler yaşadık diye. Bazen de yaşadıklarımı unutmamak için kısa notlar alırım.

Geçenlerde notlarımı karıştırırken 2004 yılının son günü yazdığım bir yazı ilişti gözüme. 2004 yılında beni en çok etkileyen olayları sıralamıştım. Bunlardan biri de ana dilde yapılan yayınlar idi.

Avrupa Birliği yolunda çıkartılmış yasalardan biriydi ana dilde yayın.

TBMM’den 3 Ağustos 2002 tarihinde kabul edilerek 9 Ağustos 2002 tarih ve 24841 sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 4771 sayılı, çeşitli kanunlarda değişiklik yapılmasına ilişkin kanunun (3.uyum paketi) Türk vatandaşlarının günlük yaşamlarında geleneksel olarak kullandıkları farklı dil ve lehçelerde yayına ilişkin 8. maddeyi içeren bir yasa ile kendi dilimizde yayın yapma ve kurs açabilme izni almıştık.

Kafkas Dernekleri Federasyonu’nun bir dizi girişimleri sonucunda da 10 Haziran 2004 tarihinden itibaren TRT3 kanalında her Perşembe 10:30-11:00 saatleri arasında “Kültürel Zenginliğimiz” adı ile kendi dilimizde yayınları izlemeye başladık.

Kimileri hiç beğenmese de, “bu da yayın mı canım, olsa da olur olmasa da” deseler de ilk izlediğimde nasıl heyecanlandığımı anlatamam. Bir devlet televizyonunda kendi dilimde haber dinliyor, belgesel izliyor, şarkılara eşlik ediyordum.

Mutluydum ve bu mutluluğumu dostlarımla paylaşmak için hemen telefona sarıldım. Heyecanla yayını izleyip izlemediklerini sordum. Ancak bazılarının bu yayınlardan haberi yoktu, haberleri olanlarda çeşitli sebepler söyleyerek izleyemediklerini söylemişlerdi.

Gördüğüm herkese bu yayınlardan bahsediyor, tarihini ve saatini söylüyor mutlaka izlemeleri gerektiğini anlatıyordum.

Aradan aylar geçti. Gördüğüm tüm arkadaşlara her defasında tekrar hatırlatıyordum. Bu kadar zaman geçmesine rağmen birçoğu yeni haberi olduğunu söylüyor, haberleri olanların kimi yayınları beğenmedikleri için seyretmediklerini, kimi ise erken saatte olduğundan, işlerinin yoğunluğundan bahsederek seyredemediklerini söylüyorlardı.

Yıkılmıştım, kahrolmuştum. TRT3’ün reyting oranlarına baktığımda daha da bir kahrolmuştum. Neredeyse tabana vurmuştu oranlar. %0.9.

Biz değimliydik kültürümüz yok olmasın diyen, biz değimliydik kendi dilimizde konuşmak, okumak, yazmak, tv izlemek, radyo dinlemek isteyen.

İyisiyle, kötüsüyle bize verilmiş bir haktı bu. Bu hakkımızı kullanamasak nasıl yeni haklar talep edecek, nasıl savunacaktık kendimizi. Bu ne vurdumduymazlık.

31 Aralık. Yılın son günü.

Geçtiğimiz gün yeni bir karar daha çıktı.

RTÜK, TRT’nin ardından, özel radyo ve televizyon kuruluşlarına da farklı dil ve lehçelerde yayın yapma izni verdi. Yerel ve bölgesel radyo ve televizyon kuruluşları da buna dahil.

Ocak ayı sonuna yayın yapmaya başlayacak bu yayınlarda, radyolar haftada 5 saat, televizyonlar ise haftada 4 saat yayın yapabilecekler.

Gelin bu fırsatı kaçırmayalım. Bu hakkımızı bari iyi değerlendirelim…

Tüm bu yazdıklarımdan sonra tek bir sorum olacak.

Tarihinizle yaşamak mı, tarihinizi yaşatmak mı istiyorsunuz?

Yeni yıl herkese umut olsun…