POLİTİKLEŞME Mİ?

Dr. YEDİC Batıray Özbek
07.01.2011

Diasporada yaşayan Çerkesler son zamanlarda politikleşmeye ilgi göstermeye başladılar. Bu güzel bir gelişme. Gençlerin kendi istek ve arzularından doğarak böyle bir yöntemi doğru bulup çalışıyorlarsa taktir edilecek bir gelişim. Güzel de politika nedir, ne değildir bunun cevabını verebilmek gerekir.

Bundan beş on yıl önceleri bırakın politikleşmeyi politikadan söz edince anne babalar çocuklarını ya derneğe göndermiyorlardı ya da politikadan söz edenleri dernekten uzakta kalmaları için ellerinden geleni yapıyorlardı. Geleneksel aile bağlarının sıkı sıkıya kişiyi bağladığı bu yılların geride kaldığını sanıyorum. Yeni neslin bu bağları çözdüğü görünümü var.

Diasporada kurulan derneklerin hiç biri politik amaçlı kurulmuş dernekler değildi. İçlerinde yaşadığımız devletlerin müsaade ettiği kadarıyla politikayla ilgilenilmiştir.

Örneğin Almanya’daki derneklerin gayri resmi federasyonunun başkanı iken Abhazya-Gürcistan savaşı nedeniyle yaptığımız çalışmalar Eduard Şevernadse’ye verilen Imanuel Kant ödülünü sözlü ve yazılı olarak protesto edince Almanya İçişleri Bakanlığı’ndan yazılı uyarı mektubu almıştım. Kısaca derneklerin tüzükleri amacı doğrultusunda çalışma yapmamız tavsiyesinde bulunmuştu. Gürcistan’ın tarafını tutan Almanya’dan başka bir şey beklenmezdi zaten.

Tabii ki, bu uyarı mektubuyla yaptığımız çalışmalara ara vermedik. Dernekler dışı kurulan Abhazya Komitesi vasıtasıyla çalışmalara devam edilmiştik.

Bununla yetinmeyerek Çeçenistan savaşları nedeniyle Bonn kentinde Münster Platz’da federasyonumuz ve Gesellschaft für Bedrohte Völker beraber fahri Çeçenistan Elçiliği açıp bir hafta boyunca Federasyon Başkanı Duran Kaya ve diğerleri politika üretmişlerdir. Bu aksiyona Almanya Devleti’nin göz yumması normaldi. Çünkü devletin çıkarlarının tersine bir çalışma değildi. Yapılan politika devletin politikasına herhangi bir zarar vermediğinden göz yumulmuştu.

Peki federasyonumuz bu ve benzeri çalışmaları yürütürken günümüzün politika havarileri neredeydiler acaba? Hangi sağ ya da sol fraksiyonlarda yer almışlardı.

Gelin beraber çalışalım deyince; ‘biz milliyetçi değiliz’ Türkiye’de devrimi yaptıktan sonra Çerkeslerin problemini çözeceğiz” ya da ”Çerkesler asıl ve asil Türklerdir” ve benzeri sözleri söyleyerek aramıza katılmayanlar, şimdi her nedense büyük Çerkes kahramanları vatanseverleri oluverdiler.

Türkiye’de başardıkları devrimi şimdi de Rusya Federasyonu’nda da başaracaklar!

Bizlerin otuz-kırk senedir yazdıklarımızı unutmuşlar ya da bilmiyorlarmış gibi yaparak Amerika’yı yeniden keşfetmeye kalkışıyorlar. Bilhassa Hannover’den kendisini çok iyi tanıdığım İnal Tamzok’un elli sene sonra kültürel faaliyetlere ve derneklere uzakta kalmasına karşın bu yaştan sonra Çerkes politikasına ilgi duymasına sevindim, ancak bu kadar geç kalmasının nedenini anlamakta zorluk çekiyorum.

Politikayla uğraşmak en doğal haktır. Kültür dernekleriyle politika yapılamayacağının bilincinde olmayacak kadar da genç değilsiniz. Bu nedenle yeni bir yapılanma ile politik amaçlı organizasyonlar ya da dernekler kurulursa daha sağlıklı olacağına inanıyorum. Bu yeni kuruluşlara halkımızın göstereceği ilgi politikaya ne kadar yakın ya da uzak olduğunu gösterecektir. Sonucu bende merak ediyorum.

Tarihimizden bir örnek: Rus-Kafkas savaşları devam etmekte. İngilizler devamlı olarak sivil temsilcilerini göndererek savaşa devam etmelerini yakında asker de gönderecekleri vaatlerinde bulunuyorlardı. Amma her nedense hiçbir Asker kıyafetli kimse gelmiyordu. Çerkesler nihayet bunun bir kandırmaca olduğunu anlıyorlar ve dedikodular başlıyor ve İngiltere’ye de ulaşıyor. Politik skandaldan çekindiklerinden İngilizler resmi askeri üniformalı birisini gönderemiyorlardı. Göndermezlerse Çerkesler Rus Çarı’yla belki de anlaşacaklar. Ne yapmalı? Her iki tarafı memnun edecek bir çözüm bulurlar. Lord Palmerston Çerkesya dağlılarına avcı elbisesi giydirerek Yakup Bey takma adıyla politik ajan gönderir. Görevi Çerkeslerin savaşa devam etmelerini sağlamaktır ve başarılı da olur. Çerkesler bu kişiyi ordu mensubu bir subay zannederek sevinirler moralleri yükselir ve savaşa devam ederler. Ruslar ise sivil bir kişi olduğundan sesleri çıkmaz.