ASKERSİZ GENERALLER

Semra Ademey Gürel
03.12.2005

Geçenlerde düşüncelerine çok değer verdiğim bir Çerkes büyüğüm “ Biz Çerkesler de maalesef asker yok, hepimiz generaliz. Kırk general, kırk ayrı savaş. Generaller ayrı ayrı savaşlarda askersiz savaşmak zorunda kalınca ne yazık ki başarıda gelemiyor.” demişti.

Ne kadar güzel bir tespit. Birçok kişi belki olur mu canım diyebilir ama kısaca bir yorumlayalım bakalım bu sözü haklı mı, haksız mı?

Hepimiz şahit oluyoruz konuşmalara, tartışmalara, sonu gelmeyen sohbetlere. Hem de Çerkeslik için konuştuğumuzun altını çize çize konuşuyoruz. Fakat ne hikmetse iş icraata gelince olduğumuz yerde kala kalıyoruz.

Başarıyı sağlayan unsurlar nelerdir ve biz başarılı bir millet miyiz? Biz derken tabi ki diaspora Çerkeslerinden bahsediyorum. Bu konuda bir öz eleştiri yapalım isterseniz.

Başarı; hedeflenen bir işte nihai sonuca ulaşabilmektir. Öncelikle hedef tespit edilir ve tüm karşıt düşüncelerde dahil görüşler tek tek ortaya konur ve sonuca götürecek düşünceler seçilip bir plan doğrultusunda hayata geçirilmeye başlanır. Aynen bizim yaptığımız gibi… Diyemeyeceğim çünkü bizler konuyu iyi tespit edip üzerinde bolca konuşmak kısmından sonra bu tanıma zerre kadar uymuyoruz. Nasıl yapıyoruz, ne çabalar ile yapıyoruz biz bile bilemeden güzelim konuları içinden çıkılmaz bir hale sokuyoruz. Sonuçta elde var koca bir sıfır bizi anlatan en güzel son söz oluyor.

Oysa bireysel başarılarda bile insan başkalarının düşünce ya da birikimlerinden istese de istemese de beslenir. Kaldı ki, toplumsal konularda bu kaçınılmazdır. Bizim sorunumuzda işte bu noktada ortaya çıkıyor bizler başkalarının düşünceleri ya da tecrübelerinden beslenemiyoruz.  İnanılmaz derece de ben merkezli bir yapımız var. Bu duruş ne yazık ki toplum adına yapılacak olumlu çalışmalarda bizi sürekli baltalamaktan başka da bir işe yaramıyor.

En çok üzerinde durduğumuz ve birbirimize anlamakta sıkıntılar çektiğimiz konu başlıkları Çerkes dili, Çerkes Kültürü, Çerkeslerin asimilasyonu, anavatan vs değil midir? Peki şu anda ki durumumuz ile olaylara bakacak olduğumuzda haksız mıyım? Bizler iddia ettiğim gibi olmasa idik bu gün hem bunları söyleyerek ağlayıp, hem de garip savunmalar geliştirmezdik.

Bunların hepsi toplumsal hareket, toplumsal uğraş ister. Birkaç general ortaya çıkıyor savunuyor, işin mantığını anlatıyor fakat başta işin generalini olmak üzere konuya kıyıdan köşeden bulaşanı yerle bir ediyoruz. Unutmamak lazım ki bu tür toplumu ilgilendiren konular birkaç yürekli general ile olmaz. General hem savaşıp hem de taktik geliştiremez. Bu işler generaline inanacak, güvenecek ve ortak adım atabilecek, en önemlisi de asker olmayı içine sindirecek yürek ister.

Toplumu toplum yapan dilidir, kültürüdür. Bizler bunu dile getirirken nasıl ne şekilde içerisinde yaşadığımız vatanı ya da milleti bölmüş olabiliyoruz anlayabilmiş değilim. Bize bu konuda muhalefet edipte bir taraftan da Çerkeslikten dem vuranlar neden o zaman bu değerler için sızlanır onu hele hiç anlamış değilim.

Öncelikle general olarak değil er olarak işe başlamak lazım. Bir millet olduğumuzu, kendi kültürümüz ve dilimiz olduğunu kabul edebiliyor muyuz? O halde dilimize ve kültürümüze sahip çıkmamız ne gibi sakınca yaratabilir, bunu iyi anlamak lazım. Sakınca yaratır diyebiliyorsak kendimizi o kültürden saymayalım ve sayıp da emek verene de engel olmayalım. Ne yazık ki general olmak bu güne kadar dilimizi ve kültürümüzü kurtaramadı.