Yefewne Abdul

GHUNEKHO K. Özbay
23 Eylül 2009

YEFEWNE Abdul 1938 yılında Ürdün’ün Süveyleh köyünde dünyaya geldi ve 1965 yılında anavatanı Adigey’e döndü. Kendisi El Hüseyin Koleji mezunudur. Birkaç yıl işsiz gezen YEFEWNE Abdul Arap-İsrail savaşında gösterdiği kahramanlıktan dolayı ödüllendirilir. 1960 yılında ordudan ayrılır ve elektrikçilik yapar. Bu arada anadilini ilerletir ve okuyup yazmayı da öğrenir. Okumayı Ürdün’deki Adigeler tanıtırken Adigelere ait bir çok materyalleri de toplar.

YEFEWNE Abdul, ailesiyle Adigey’e döndü ve halen orada yaşamaktadır. Kendisinin Adige benliğini kazanmasında etkili olan büyük dedesi için “anadilim için beni uyaran, anavatan için çalışma gücümü kanıma yoğuran dedeme” derken Adige gençlerine de şöyle seslenmektedir. “Hedefiniz Oshhamafe, tek bir yolunuz var anavatan gider” demektedir.

ADİGELER
Yer yüzüne dağılmış Adigeler
Birbirimizde ayrı düştük
Başka yurtlardaki kardeşlerimiz
Parça, parça
Kaldınız.
Var mı anayurt gibisi
Eşsizdir o.
Verin ellerinizi
İyi olan neyse
Kullanalım aklımız
O
Yolda.
Kaldır başını yücelterek
Dimdik
Gel yaşamı güzelleştirmeye
Yurdumuz hepimizin amacı
İşte
Kaldır
Özgürlük bayrağını.

Yoksulluk üzerine bir şiirinde
Aldanır okuyabildiğini sananlar
Bulamazlar bir yolunu
Yoktur verebileceği
Bir okul parası da
Acısından acısı da
Adigeliğimizin yitirilişi.

Bir parça ekmek
Bir parça ekmek umarak bizler
Sürdürüyoruz yaşamımızı
Rüzgar esip toprağı savururken
Canımız dişimizde olur.
Kulluk yapıyoruz yaban ordulara
Bir parça ekmek umarak

Çocuklarımızı yetim bırakarak.
Ecel savaşında kan donduran
Ölürsek ağıt yakar kız kardeşlerimiz
Gizlice göz yaşı döker annelerimiz
Evet ama niye.

Kimin için savaşıyoruz
Söyleyin bana.
Neyin davasını güdüyoruz
Söyleyin bana.
Sesleniyor ekmek parçası
Benim için yaşamınızı tüketmeyiniz.
Hayır
İstemiyoruz bizle el toprağını.

Vazgeçeriz bu yaşamdan
Hem
Anavatanımız unutmadı ki bizleri
Bakın, gözlüyor yolumuzu.
Tek bir yolumuz var yürünecek
Varlığımızla düşe dalmış.
Siperlerde
Bekliyor düşmanlarımız.
Tanklarla üzerimize geliyorlar
Korkup da kaçmıyoruz.
Yinede nedir kanımızın değeri

Başkaları için yırtına dur.
Senin için yabancının kılı kıpırdamıyor bile
Bir yabancıyı bir yabancıdan korurken.
Yönettik yabancı orduları paşa olarak
Anlamadı kimse yiğitliğimizi.
Bilemediler kıymetimizi
Ama yinede yürüdük.
Erkekçe davrandığımızı sanarak
Bir parça ekmek uğruna.
Tutuşturdular elimize
Bronzdan bir madalya.
Hem de tat bulamadığımız
El ekmeğini ne yapalım.

YURDUM
Atalarımın dağlarına döndüm
Terç ırmağı bana
“hoş geldin” diyor.
Kardan şapkasını çıkarıp
Selam veriyor bana.
Sevinç gözyaşlarıyla
Bana bakıyor Oshhamafe.
Yiğit evladım
Her gün
Mutlulukla yaşa diyor.
Doğduğu dağları unutmayan
Mutlu yaşar bin yıl yaşasa da.
Şimdi kucağımda oturuyorsun
Sayayım seni say beni.
Sevinç gözyaşlarım boşanırken
Yanıtlıyorum onu,
Halkımız için,
Çalışırım.
Sana faydasız dedirtmem,
Ön önde ben var olurum.
Yeni türküler söylerim senin için,
Sevinci de
Tasayı da
Paylaşırım seninle.