ÜÇ AİLE

İbrahim Çetao
Maykop, 20 Ocak 2007

Kendinden olana karış
Çalış ulusun için
Çalışmazsan ne bulursun
El kapısında durursun

Time Seyin

Anadolu’nun bir Adige köyünde geçen asrın ortalarında doğmuştu. Çalışmayı sever, öğretmenlik mesleğinin yanında çiftçilik ve inşaatçılıkla da uğraşırdı.

Adige olmayı ve kalmayı önemser, kültürünü, geleneklerini yaşatmaya ve korumaya özen gösterirdi.

Kafkasya kapıları açıldığında birçokları gibi merak ettiği vatanını görebilmek için 1992 yılında bir Kafkasya turuna katılmıştı. Gördüklerinden hayal kırıklığına uğramış, bir daha Kafkasya’ya gitmeme kararı almıştı.

Gelgelelim vatan, anaydı, ondan vazgeçmek mümkün olmuyordu. Vatan ana onu çekiyor, yakasını bırakmıyordu.

2006 yılında oğlunu Rusça öğrenmek üzere Maykop’a gönderdi. Tek amacı ona Rusça öğretmek değildi. Vatanı sevmesi, orada yaşamayı istemesi esas dileğiydi. Oğlu Maykop’ta bir yıl kalıp Rusça’yı öğrendi ve Türkiye’ye döndü. Babanın dileği gerçekleşmiş, oğul Maykop’ta yaşamaya karar vermişti. Anne, baba ve oğul birlikte Maykop’a geldiler, ev tutup yerleştiler. Oturma izni almak için başvuru belgelerini bu ay içinde polise verdiler.

İkinci kahramanınız da birinci gibi Anadolu’nun bir Adige köyündendi. Birinci kahramanımızla tanışıyordu, aynı kuşaktandılar. Hayata çiftçilikle başlayıp, ardından köylerinin bağlı olduğu ilçede esnaflık yapmıştı. Daha sonra İstanbul’a yerleşmiş, giyim sektöründe üretim ve ihracatla uğraşmıştı.

Kafkasya’nın ata vatanı olduğunu biliyor, orayı görmek ve orada yaşamak istiyordu. Kafkasya’ya gidip gelenlerden aldığı haberler ise hep olumsuzdu. Günün birinde kendi gözleriyle görmeye karar verdi. 2005 yılında birkaç arkadaşı ile birlikte birkaç günlük bir Maykop gezisi yaptı. Vatana dönmeyi arzu ediyordu ama bunu gerçekleştirmek hiç de kolay değildi. Çocuklar ve işler İstanbul’da tutuyordu onu. Vatanda güvenebileceği bir tanıdığı da yoktu.

Birinci kahramanımız vatana dönüş kararını kendisine açıkladığında o da hiç düşünmeden dönüş kervanına katıldı. Eşi ve oğlu ile birlikte Maykop’a gelerek ev tutup yerleştiler ve oturum izni için evraklarını bu ay içinde polise verdiler.

Üçüncü kahramanımız genç bir anneydi ve gecen yaz kızı ile birlikte Maykop’a arkadaşlarının yanına gezmeye gelmişti. Baba, işinden izin alamadığı için onlara katılamamıştı. Aile yıllardır vatana dönüş düşüncesini yüreğinde yaşatıyordu ama nasıl gerçekletileceklerine bir türlü karar verememişlerdi. Gezmeye gelen anne ve kız Maykop’u gördükten sonra Türkiye’ye dönmemeye karar verdiler.

Kız okula kaydettirildi. Anne Adigece kursuna başladı. Bir süre arkadaşlarının yanında kaldıktan sonra kendilerine ev tutup döşediler. Baba da zaman bulup Maykop’a geldi ve onlar da bu ay içinde oturum izni başvurusunda bulundular.

Oturum izni için başvuruda bulunacak olanların Vatana Dönenlerin Adaptasyon Evi’nden (DAR) Adige olduklarına dair bir belge almaları gerekiyor. DAR başkanı yılbaşından bugüne kadar 19 Türkiyeliye belge verildiğini ifade etti.

Üç ailenin gelişi burada yaşayan başta Türkiyeli repatriyantlar olmak üzere herkesi sevindirdi, umutlarını canlandırdı.

Evet, buraya dönüşümüz boşa gitmemişti. Az sayıda da olsa peşimizden gelenler vardı. Adigelerin vatanlarında toplanmalarının ulusal varoluşumuzun temel şartı olduğuna dair inancımızı bu vesile ile bir kez daha pekiştirmiş olduk.

Var olasınız üç aile. Her şey gönlünüzce olsun.