THAMADELER ve YANLIŞ KARARLAR

Kuban Paul Seauhmann
10.12.2005

Yıllardır tartışma konusu olmuştur. Thamadeler her zaman doğru düşünüp doğru karar alırlar mı?

Birincisi; yanlış karar verebilirler.

Örnekleyelim; sürgün edilen bir topluluk bir alan gösterilerek burada yaşayacaksınız deniyor. Onlarda peki deyip ve evlerini yapmaya başlıyorlar. Ardından köye mezarlık gerekiyor. Nereye yapılacak mezarlık?

Thamadeler oturup karar veriyorlar. Batı’daki tepeye. Tepenin eteğinde ne var? Köyün içme suyunun çıktığı kaynak. Şimdi; aldıkları kararın ne kadar yanlış olduğunu görüyor musunuz?

Nedenini açıklayalım. Eğer su kaynağının üstündeki tepeye mezarlık yaparsanız yağmur suları cenazelerden çıkan toksin maddeleri alarak, yer altı su kaynaklarına karıştırır. Bu suyu içen insanlar da ölmese bile sık sık hastalanırlar. Demek ki, thamadeler yanlış kararlar vermişler.

İkincisi; doğru karar verebilirler.

Örnekleyelim; yine aynı thamadeler, Doğu ve Kuzey bölgelere bakıyorlar. Çıplak ve yer yer meşe ağaçlar var. Böyle olmaz, diyorlar. O günün güç koşullarına karşın yıllarca didinip on binlerce metrekare alanı ağaçlandırıyorlar. Bu ağaçlar daha sonraki kuşaklara hem gelir kaynağı olmuş hem havanın kuruluğunu ortadan kaldırmış. Her açıdan kazanç sağlamış. Demek ki, thamadeler doğru karar almışlar.

Üçüncüsü; kimine göre yanlış, kimine göre doğru karalar verebilirler.

Örnekleyelim. Biz Müslüman değiliz ancak çevremiz hep Müslüman. O nedenle sorunlar yaşamayalım. Hoca bulalım bize Müslümanlığı anlatsın. Hoca getirtmişler. O ne dediyse uygulamaya başlamışlar.

Hoca bakmış, yaşlı kadınlar bile etek giyiyor, ayakların da iskarpin ayakkabılar. Olmaz diyor. Kadınların etek giymesi günah. Thamadeler soruyor; peki ne giyecekler? Hocanın yanıtı basit: Şalvar. İskarpin ayakkabılar üzerine şalvar.

Hoca bakıyor; kadınlar başlarına tül örtüyorlar. Yine olmaz diyor. Neden? Çünkü kadının saçı görülürse günah. Ne yapacağız? Çok basit yemeni takacaklar. Peki öyle olsun. Bu arada üstlerindeki tayyörleri de çıkarıp basma entariler giysin. Peki ona da tamam.

Ayağında iskarpin, üstünde şalvar, onun üstünde basma entari onun üstünde yemeni. Hoca son kararını da veriyor. Hepsi tamam da bu iskarpin bu giysinin altına  olmadı. Son olarak onu da çıkarsınlar mest giysinler. Ona da pekiyi.

Hoca gelmeden önce iskarpinli, etekli, tayyörlü, başında tüllü Çerkes kadını birden yok oluyor, yerine Anadolu’nun bahtı kara kadını doğuyor.

Sonra?

Sonrası hoca gidiyor, başka hoca geliyor. Her şey iyi de siz nasıl bir arada oturuyorsunuz? Günah. Erkeklerin arasında kadının ne işi var? Bir ayrılın bakalım. Odalar ayrılıyor.

Böyle her hoca değiştiğinde yeni kurallar geliyor, thamadeler de bunlara uyuyor.

Sonuç?

İşte burada; thamadelerin kararları kişiden kişiye göre doğru mu yanlış mı değişiyor.

Kimine göre, aldıkları kararlar son derece doğru.

Kimilerine göre, aldıkları kararlar son derece yanlış.

Thamadeler karar verirken elbette bulundukları günün koşullarını değerlendiriyorlardır. Ancak -siyasal anlamda- genel olarak çok başarılı oldukları söylenemez.

1864 öncesi ve sonrası alınan kararlar ne kadar doğruydu? Elbette thamadeleri eleştirmek genetik olarak insanı tedirgin ediyor.

Ancak;

Günümüzde bile kendini pşi gören thamadeler var.

Kendi başına kalpak giyerken, eşinin başına türban taktıran thamadelerimiz de var.

Kendi on adım önden giderken, eşinin arkadan gelmesini isteyen thamadelerimiz de var.

Kendi kahvehanede ‘’pişti’’ oynarken, eşini, kızını tarlaya gönderen thamadelerimiz de var.

Genlerimiz, ter bezelerimizi hızla çalıştırıyor.

Not: Edebiyat bölümünün en çok okunan bölümlerinde Semorko‘nun hazırlayıcısı sayın KEÇ Süleyman Yavuz beyin Gözlem başlıklı serisinde Savaşçı ve Giysileri yazısını okumanızı öneriyoruz.