TAKDİR ETMENİN GÜCÜNE BİR İNANSAK!

YEMUZ Nevzat Tarakçı
19.01.2008

Biz Çerkeslerde takdir etme, teşekkür etme duygusu biraz zayıf mı yoksa?

 

Çok mu ince eleyip sık dokuyan bir toplumuz?

 

Bu yüzden mi az beğenen çok eleştiren bir milletiz?

 

Hak edenlere, gerektiği yerde, gerektiği şekilde teşekkür edebiliyor muyuz?

 

Gençleri daha fazla takdir etmeyi, onları şevklendirmeyi laubalilik mi sanıyoruz?

 

Gerek mi duymuyoruz?

 

Çocuklarla, gençlerle ilişkilerimizde “ takdir etmeyi, manevi ödüllendirmeyi, ciddiyetsizlik olarak mı değerlendiriyoruz?

 

“Arkadaş, biz böyle gördük büyüklerimizden!”

“Rahmetli babam böyle diyor!”

“O, böyle yapıyordu!”

“Ben de böyle yetiştim!” mi diyoruz?

“Çocuklar çok yüz vermeye gelmez; bu, disiplinsizlik olur!” diyenlerden miyiz?

Ekseriyetimiz böyle miyiz, böyle mi diyoruz bilmiyorum ama her şeye rağmen çok iyi yetişen gençlerimiz de var!

Bizi dışarıdan gözlemleyenleri dinleyince, ilişkilerde, eğitimde çok ciddi mesafe kat ettiğimiz görülüyor.

 

Bu da çok sevindirici tabii ki.

Zaten çağın geldiği modern eğitim sistemi de başarı için, “takdir” diyor, ”ödül” diyor!

 

Daha çok coşku için, daha fazla güven için “takdir ve ödüllendirme şart!” diyor!

Güzellikleri teşvikte cezanın etkisi, takdirin, mükâfatın, ödülün çok altında kalır.

Atlardan anlayanlar çok iyi bilir, atlara her istediğinizi yaptırabilirsiniz.

Yeter ki at istenileni yaptığında, ödüllendirileceğini bilsin.

 

Peki, istenileni yerine getiren bu at, sizce nasıl bir takdir bekliyor?

 

Çok basit.

“Ya bir topak şeker veya şefkatle suratının okşanması.”

Bir at, takdirden, mükâfattan, anlıyor, o takdiri, o ödülü kazanmak için, en zor hareketleri yapıyorsa bir insan takdir, karşısında duygusuz kalabilir mi?

Kim hoşlanmaz takdir edilmekten?

 

Keşke, Çerkes toplumu olarak, özellikle büyükler, thamadeler bir anlasa,

“Aferin!”

“Yaşa!”

“Var ol!”

“Aslanım benim!” gibi teşvik edici sözlerin tılsımlı gücünü?

İnsanları iyiye teşvikte ödülün ne kadar önemli rol oynadığının gereği kadar bilincinde miyiz acaba?

İnsanları şevke getirmede, onlara moral vermede, motivasyon sağlamada takdir duygusunun, tebrik etmenin, önemi elbette tartışılamaz!

İnsan, takdir edilmeli, tebrik edilmeli ki şevke gelsin!

Coşkuyla, zevkle, güvenle yapsın işini.

İnanın bazen bir tatlı söz, insana en büyük ödüldür.

Bazen de bir gönülsüz bakış, buz gibi soğutuverir insanı.

Biz büyükler daha iyi anlayalım bu gençleri, bu kırılgan, coşku dolu zarif insanları.

Daha çok takdir edelim, daha sıcak kucaklayalım.

Hak ettiklerinde onları kutlamaktan, teşekkür etmekten kaçınmayalım.

Takdirle besleyelim onların dalgalı, fırtınalı ruhlarını.

Ta ki bu dönemi verimli geçirsinler, ideallerinden uzaklaşmasınlar, hayatı doğru yaşasınlar.

Kimlikleriyle, kültürleriyle, inançlarıyla barışık halde…

Bizden öğrenemezse kim öğretecek onlara doğruları?

Kim öğretecek onlara hayatın hakikatini?

Bizden öğrensin hayal etmeyi, hayallerin peşinden koşmayı.

Başarısızlıklardan ders almayı,

Zorluklar karşısında güçlü olmayı,

Dik durmayı,

Sevgi ve şefkatin en karanlık günleri bile aydınlattığını biz öğretelim.

Coşku, verelim, cesaret verelim, yüreklendirelim onları, oluşsun özgüvenleri.

Merak etmeyi, keşfetmeyi öğretelim.

Gerekirse lügatini yeniden yazalım gençliğin

İnsanlara değer vermeyi, düşünmeyi, öğrenmeyi, merak etmeyi ve üretmeyi öğretelim.

Çirkinlikleri ve şiddeti uzak tutalım onlardan.

İnceliğin, sabrın, cesaretin, birbirini sevmenin, sevginin tükenmez gücünü gösterelim.

Ne diyor büyük düşünür: “Zihniniz, yalnızca kendi varsayımlarınıza açıksa pek uzağa gidemezsiniz!”

Biz, ufuklara bakalım, çok uzakları görelim.

Unutmayalım, uygar toplumu, toplumsal olaylara bilinçli yaklaşan, insanlar oluşturur!

Biz takdir metotlarının hepsini kullanalı, gerekirse yenilerini icat edelim.


Kaç gencin, dernekteki başarılı, gayretli faaliyetlerinden dolayı aldığı plâketi var?

“Plaket masraflı! ” mı diyorsunuz, ya teşekkür belgesi?

O da mı olmadı ya güzel bir takdir duygusu, sözlü sıcak bir kutlama, bir kucaklama?

Takdir duygularının hâkim olduğu bir çay sohbeti, sıcacık birkaç cümle?

Merek ediyorum kaç gencimizi, örnek davranışlarından veya ana dilin etkili ve güzel konuştuğundan dolayı ödüle layık gördük?

Derneklerimizin güzel kültür gecelerinin kaçında kaç örnek gencimizi sahneye çağırdık, alkışladık, küçücük de olsa ödüllendirdik, yüreklendirdik onları?

Derneklerimizin duvarını veya gençlerimizin odasını Thamadenin elinden ödül alan kaç genç fotoğrafı süslüyor?

Kaç genci, kaç kez kucakladık, sırtını sıvazladık, başarısını kutladık?

Kaç genci bağrımıza bastık?

Kaç gencin masasında dernek büyüklerinin verdiği hatıra değeri olan bir ödül var?

Albümlerde gençlerle büyüklerin mutluluk tablosu oluşturduğu kaç fotoğraf var?

Hani, nerede “dilini en etkili ve güzel konuşan genç ödülü?”

Hani “en iyiler” içindeki gençler?

Böyle mi inanıyor, böyle mi güveniyoruz gençlere?

Hani, geleceğimiz gençlerdi?

Hani, genci olmayanın geleceği olmazdı?

Hani, her şeyimiz gözbebeğimiz gençler içindi?

Sözde mi kalıyor yoksa hep bunlar?

Merak ediyorum, biz büyüklere ne kadar güveniyor acaba gençler?

Dilim varmıyor yoksa “Niye güvensinler?” ki diyesim geliyor?

Keşke gençleri daha iyi anlasak,

Daha fazla kutlasak,

Daha çok kucaklasak,

Teşekkürü daha çok kullansak,

Eminim onları daha fazla teşvik etmiş olurduk iyiye, güzele.

Seviyoruz, hem de çok seviyoruz elbet gençleri, bunda şüphe yok, ama keşke bu sevgiyi dillendirebilsek! Sevgimizi açıkça ifade edip güzelliklere buyur edebilsek!

 

Gençleri yok sayarak, onları küçümseyerek, azarlayarak bir yere varamayacağımızın elbet hepimiz farkındayız.

O halde onları önemsediğimizi, onlara değer verdiğimizi her tavrımızla göstermek durumunda

değil miyiz?

“İnsan kaynakları yönetiminde, takdir ve ödüllendirme çok önem taşımaktadır.

Takdir etmek ve ödüllendirmek insanları daha fazla çalışmaya teşvik edecek en temel motivasyon araçlarından birisidir.” ( Carla 1994 )

Morali yükseltmede, ödüllendirmenin önemi ve yararı pek çok eğitimcinin, bilinçli anne babanın yüksek derecede paylaştığı bir konudur.

Arzulanan davranışların güçlenmesi için övgü ve ödüllendirmeye ne kadar önem versek azdır.

Uyumu, verimliliği arttırmada ödüllendirmenin önemini kabul edip ödüllendirme düzeneğini işler kılmak zorundayız.

Toplumumuzun buna çok ihtiyacı var.

Bırakalım artık bu insafsız eleştirileri!

Bırakalım bardağın boş tarafını görmeyi!

Pozitif olalım, teşekkürü daha bol kullanalım!

Hak edenleri övelim, sevgimizi dillendirelim?

Bu toplum için samimi çaba harcayanlara teşekkürü çok görmeyelim.

Gençlerimizi çok sevdiğimizi, başarılarıyla çok sevindiğimizi onlar bir çeşit bildirelim!

Güzellikleri sergilemekten çekinmeyelim.

Unutmayalım:

Bazen bir tatlı söz, insana en büyük ödüldür.

Bazen de bir gönülsüz bakış, buz gibi soğutuverir insanı.