SULTAN ‘BEN ÇERKES’İM’ DEDİ

Vildan Yamanoğlu
Sabah, 01 Ocak 2010

‘Türkiye’de Çingene Olmak’ adlı kitapta çingene olduğu iddia edilen Türkan Şoray: Roman kardeşlerimizi çok seviyorum…

Çok renkli ve sevimliler ama ben bir Çerkes’im; gerçek olan bu! Türkan Şoray, yıllar önce bir yangında yok olan aile şeceresini yeniden yapıyor. Ailesinin Kuzey Kafkasya’dan yola çıkıp, İstanbul’da sonlandırdığı yolculukları hakkında ‘heyecan verici’ bilgiler edinen Şoray ile köklerini konuştuk… Bu arada laf siyasete de geldi!

* Güzelliğinizin nedeni köklerinizde saklıymış. Kafkas Dernekleri Federasyonu’nun Ocak 2005’te basılan ‘Biz Çerkesler’ adlı kitabında Çerkes film sanatçıları kategorisinde varsınız; yani Türkan Şoray ‘Çerkes Sultan’…

(Gülüyor…) Teşekkür ederim. Evet, biz Çerkes’iz. Kuzey Kafkaslardaki Kabardey Çerkeslerindeniz. (Kabardey Balkar Cumhuriyeti; Çeçenistan’a 50 kilometre mesafede) Sizin de dediğiniz gibi Çerkes kadınları güzellikleriyle meşhurdur. Benim de Çerkes olduğum güzelliğimden belli değil mi zaten?

ŞECEREMİZ YILLAR ÖNCE YANDI

* Kabardey Çerkes’iyim dediniz. Kökeninizle ilgili başka neler biliyorsunuz?

Annemin babası Selanikli. Baba tarafım ise Kafkasya’dan gelme. Kuzey Kafkasya’dan 1800’lü yılların sonlarında gelmişiz. Göç sırasında bir kısmımız Anadolu’ya yerleşmiş. Büyükbabam Murat Şoray, milli mücadele yıllarında subaydı; Atatürk’ün askerlerindendi. Hatta ay-yıldızlı kılıcı bende saklıdır.

* ‘Biz Çerkesler’ adlı kitapta yer aldığınızdan haberiniz var mıydı?

Evet. Zaten soy ağacı araştırmalarımız sırasında biz de aile olarak Kafkas Dernekleri Federasyonu ile irtibata geçmiştik. Kendileri çok ilginç bilgiler edinmemize yardımcı oldu.

* Ne zamandır soy ağacı yapmakla ilgileniyorsunuz?

Aslında amcamın evinde şecere vardı. Eski Türkçe yazılı, mumlu, zincirli bir şeydi, duvara asılıydı. Ancak amcamın vefatından sonra maalesef ki bir yangında bunların hepsi yok oldu. Eğer o şecere yanmasıydı; köklerimizi detaylı olarak bilecektik. “İlk nereden geldik?” sorusu benim hep aklımdaydı. Bu yüzden yeniden bir soy ağacı yapmak için uğraşıyorum. Uğraştıkça hoşuma gidiyor. Büyükannemin yani babamın babasının annesinin adı Goşehan’mış mesela. Tam bir Kafkas adı ve ‘hanların gelini’ demek. İşte böyle hoş şeyler öğreniyorum araştırdıkça.

* Büyükannelerin, dedelerin dizinin dibinde dinlenen eski dönem hikayeleri vardır. Hatırladığınız böyle hikayeler var mı?

Çok küçük yaşlarda annemle babam ayrıldığı için ben biraz baba tarafına uzak kaldım. Kardeşim babamın ailesiyle oldu. Ne kadarı doğru bilmiyorum ama büyükanne saraya gidermiş, müzik öğretmeniymiş.

* Filmlerinizde hiç Çerkes kızını canlandırdınız mı? Malum, pek çok kez çingene kızı oldunuz.

Hiç Çerkes kızı olmadım filmlerimde. Ama birçok kez çingene kızını severek oynadım. O filmlerim çok başarılı oldu; o filmlerde çok sevildim. Zaten Roman kardeşlerimizi çok seviyorum. O kadar renkli ve sevimli insanlar ki… Dünya görüşleri, hayata güzel bakışları, müzikle iç içe yaşamaları çok hoş.

* Mustafa Aksu’nun ‘Türkiye’de Çingene Olmak’ adlı kitabında çingene olduğunuz iddia edilmişti…

Kitabı okudum… Romanların kimlik savaşı verdiklerini anlatıyor. Mücadelelerine saygı duydum. Ve evet benim adım da geçmiş. Oynadığım çingene kızı rolleriyle o kadar sevildim ki; beni kendilerinden görüyorlar. Bu çok güzel bir şey ama n’apiiim, ben Çerkes’im… (Gülüyor) Hem zaten Çerkes’i, Rum’u, Kürt’ü, Laz’ı hepimiz bir bütünüz. Aynı topraklarda yaşıyoruz, herkes eşit.

KARAGÜMRÜK ÖYKÜSÜ…

* Bu yanılsamanın sebebi sadece oynadığınız çingene kızı rolleri mi?

Sanırım. Bir de tabii bana Karagümrüklü denir hep. (Gülüyor) Yıllardır böyle bu. Oysa ben Eyüp kütüğüne kayıtlıyım.

* Peki nereden kaynaklanıyor bu yanlış kanı?

Bir yıl Karagümrük’te oturduk. Çünkü annem ile babam ayrıldı ve Fatih’te oturan dedeme yakın olmak için annem Karagümrük’ten ev tuttu. O zaman daha 13 yaşındayım. Cumartesi ve pazar günleri annemin yanına gidiyordum, diğer günler dedemin yanındaydım ve Fatih Kız Lisesi’ne devam ediyordum. Annemin ev sahibinin kızı, Emel Yıldız da filmlerde yer alıyordu. Bir gün beni sete götürdü ve ondan sonra ben artist oldum. Ne oldu? Ben Karagümrük’ten artist çıktım gibi oldu. Karagümrük’e Roman kızı rolleri de eklenince bu yanılsama oldu sanırım. Ama dediğim gibi, ben Çerkes’im, gerçek bu!

* Peki, diğer aile büyükleriniz kimler?

Büyükbabam, milli mücadele yıllarında İstanbul Rami Kışlası’nda yüzbaşı olarak görev yapmış bir subay; Atatürk’ün askerlerindendi. Halam Nadire Varlı öğretmen emeklisi, amcam Rıdvan Şoray Eyüp Halk Partisi Gençlik Kolları Başkanı’ydı. Diğer amcam Adil Şoray, emniyet amirliği yaptı. Babam Mirat Halit Şoray da emniyet mensubuydu.

Sorun Gelir Dengesizliği

* Sizce ülkemizdeki en önemli sorunlar neler?

Ülkenin bugün benim için en önemli sorunu; gelir dengesizliği. Bir tarafta çocuğuna okul çantası alamayanlar diğer tarafta jetleri olanlar. Orta sınıf kayboldu. Uçaklardaki sınıf ayırımları bile beni nasıl rahatsız ediyor bilseniz…

* Kökeninde askerliği meslek edinmiş aile üyeleri bulunan birisiniz. Ve zaman zaman ne yazık ki şehit cenazelerimiz var, patlayan mayınlar var. Ne söylemek istersiniz?

Ülkenin acı gerçekleri… Her şeyin diyalogla çözülebileceğine inanıyorum. Güneydoğu’da olanların diyalog kurulamamasının neticesi olduğunu düşünüyorum. Özellikle bir anne olarak onların acısı benim yüreğime bir kor gibi oturuyor. Seyredemiyorum bile bu haberleri.

* Yakın geçmişe ışık tutan, sosyal sorunlara eğilen bir filmde yer almak ister misiniz?

Döneme tanıklık eden filmlerde oynamak isterim. Çünkü geleceği güzel kılmak için tarihimizi, geçmişimizi bilmek çok önemli. Ve de bunun en önemli anlatım aracı sinema. Özellikle ülkemde yakın tarihte yaşananlar, darbeler vs. beni çok ilgilendiriyor. Bu konuda sürekli okuyorum.

Keşke Sihirli Değneğim Olsa

* Ailenizde siyasetle ilgilenen kişiler var. Sizin ilginiz ne düzeyde?

Ülkesini seven her insan gibi -ülkemi ve insanları çok seviyorum- sorunlara duyarlı olmamam mümkün değil. Evimde, sırça köşkümde oturup ‘Amaan, bu dünyanın dışındakinden bana ne?’ diye hiçbir zaman düşünmedim; düşünemem de. Her gün haberleri izliyorum, gazeteleri takip ediyorum. Gerçekten içim acıyor. Ülkenin iç politikası, dış politikası, hükümetin ne yaptığı, ekonomik durum beni ilgilendirir. Keşke politikaya girsem de, sihirli değneğim olsa da, her şeyi istediğim gibi değiştirebilsem. Ama bu bir ütopya. Ülkem adına üstüme düşen bir görev olursa yaparım. Ama bu nasıl olur? Sivil toplum örgütleri olabilir. Her demokratik hareketin içinde olmak isterim. Ama politikaya girdiğiniz zaman… (duruyor)

* Evet…

Keşke, kadınlar girse politikaya. Kadınlar ağırlıkta olsa politikada… Bir kadın olarak bunu çok istiyorum. Çünkü kadın dünyaya daha güzel bakar, kadın daha uzlaştırıcıdır, kadın akıllıdır. Eminim ki birçok şey çok daha güzel halledilebilir. En azından daha güzel diyalog kurulur.

* Politikaya kadın eli değmesi mi gerekiyor sizce?

Evet. Politika ne içindir? Politikacı ne için vardır? Politika o ülkede yaşayan insanlara güzel bir dünya sunmak içindir. Politikacı da buna aracıdır. Kadınların sorunların diyalog kurularak çözülmesinde, daha iyi sonuçlar alacağına inanıyorum. Aslında bizim mesleğimizde de aynı şey var. Biz de insanlara güzel bir dünya vaat ediyoruz.

* Sizin sihirli değneğiniz de oyuncu ve yönetmen kimliğinizdir belki… Çektiğiniz filmlerle, rollerinizle söylemek istediklerinizi ifade edebilirsiniz.

Evet, sanatın böyle bir silahı var. Özellikle de sinemanın. Tabii mesaj vermek gibi değil de olayları göstermekte, durumu anlatmakta…