PADİŞAH ABDÜLAZİZ VE ÇAR ALEKSANDR İLE GÖRÜŞTÜM

ŞIH Şamil
28 Aralık 2010

Şimdi bazı kıskanç okuyucular, ‘’amma da attın ha’’ diyecektir. Merak etmeyin kıskanç olmayan okuyucularım, onlarla muhatap olacak kadar çaptan düşmedik. Ben ne diyorsam o. Görüştüm mü? Görüştüm.


Seansa geçmeden önce Rozmeri’nin anlattıklarını ve yapabileceklerini duyduktan sonraki halimi görüyorsunuz. CNN’de bir programa katıldık beraber. Fotograf oradan…

Bizim Mericeyn telefonda fısır fısır konuşuyor. Baya da gergin. Onu ilk kez bu kadar endişeli gördüm. Durur muyum hemen sordum: Ne iş, suratın on karış, alışık değiliz senin böyle olmana, dedim.

Hık, mık diye inledi. Belli ki sıkıntısı baya büyük. Bende de acayip bir huy var, (araştırmacı gasteci olmamdan kaynaklanıyor herhal) sonuç alana kadar üzerine giderim. Ben de gittim elbet.

Meğer bizim Mericeyn Amerika’nın en ünlü gelecek okuyucusu  ve ruh çağırıcısı Rozmeri Antea ile benim ünümü kullanarak iletişim kurmuş, kimle ve ne zaman evleneceğine baktırmış. O da Şamil beyden ümidini kes ama Bret Pit sana evlenme teklif edecek demiş. Durum bu yani, suratı o nedenle asık… Tabikine benim derdim Tha’nın rahmetine kavuşmuşlarla da iletişim kurabilmek.

Aha da, demişim. Mericeyn, ne oldu Şamil bey, Rozmeri’nin gelecek öngörüsü yanlış mı, dedi. Yok bişi dedim. O arada beynimde şimşekler çakıyordu. Bizim milletin tarihi biraz karışık ya, yahu bu kadınla bir araya gelirsem ilk ağızdan bizim tarihimizle ilgili gerçekleri öğrenebilirim diye düşündüm ve hemen randevu ayarlattım ve Rozmeri ile bir araya geldik. Önce hasbıhal, sonra oturduk yuvarlak masanın gıcırdayan sandalyelerine.

Karşılaştırmalı olması ve yalan söylememeleri için Osmanlı Padişahı Abdülaziz ile Rus Çarı Aleksadır’ı aynı anda çağırdı Rozmeri. İşte Abdülaziz ve Aleksandır ile ruhlar aleminden yaptığım röportaj.

Bu röportaj da ‘’amma da attın ha’’ diyen kıskanç okuyuculara kapak olsun…

PADİŞAH ABDÜLAZİZ VE ÇAR ALEKSANDR İLE GÖRÜŞTÜM
CC and CNN Report, 28 Aralık 2010

Şıx Şamil: Sizle böyle bir röportaj imkanı bulduğum için memnun oldum haşmetlü Abdülaziz ve de Aleksadır. Hoş geldiniz.

Sultan Abdülaziz: Hoşgördüüükkkk…

Çar Aleksandr: Hoş bulduk.

ŞIH Şamil: Ben araştırmacı gasteciyim. Çanak soru da sormam. Direk soracağım. Sizce bir sakıncası var mı?

Sultan Abdülaziz: Yoktur…

Çar Aleksandr: Yok…

ŞIH Şamil: Sağolunuz. İlk sorum şudur. Siz kendi aranızda boğuşurken benim gariban milletimden ne istediniz?

Sultan Abdülaziz: Bre gafil sen ne dersin?

Çar Aleksandr: Abdül bu adam ne diyor?

ŞIH Şamil: Dediğim şu. Siz aranızda savaşmadınız mı? Savaştınız. Bizden ne istediniz?

Sultan Abdülaziz: Bre rezil! Biz ümmeti Müslim, senin dedelerinin Cennetlik olması için savaştık. Yoksa ne diye gelelim taaa oralara…

ŞIH Şamil: İyi de hünkarım, bir gelmiş pir gelmişsiniz. Sizin yüzünüzden şimdi vatanımızda 1 kişi yaşıyorsa dışarıda 10000 kişi yaşıyor.

Sultan Abdülaziz: Neeyyy? Bir kişi mi kaldınız vatanınızda?

ŞIH Şamil: Örnek verdim hünkarım…

Sultan Abdülaziz: Örnek ne demek bre zındık…

Çar Aleksandr: Örnek demek, misal demek Abdül…

Sultan Abdülaziz: Sağolasın Aleksi, bunların ataları da böyle acayipti. Dik dik konuşmaları yetmezmiş gibi bir acayip dil de konuşurlardı.

Çar Aleksandr: Bilmez miyim kanka… Aynı dert bizim de başımızdaydı.

ŞIH Şamil:
Beyler aranızda konuşmayın. Burası televizyon tartışma programı değil.

Çar Aleksandr: Televizyon da ne ki Abdül? Sen biliyor musun?

Sultan Abdülaziz: Kesin gavur icadıdır.

ŞIH Şamil: Sayın hünkarım, sayın çarım konu dağılmasa.

Sultan Abdülaziz: İyi iyi, öt bakalım.

ŞIH Şamil: Bizimkilere Cennet vaat ettiğiniz doğru mu anladım?

Sultan Abdülaziz: Hee… Doğru… Haspinallahülvelvekil… Ulen Cennet’i kim kaybetmiş de onlar bulmuş.

Şıx Şamil: İyi de biraz önce Cennetlik olsunlar diye geldik, demiştiniz.

Sultan Abdülaziz: Bre münafık, durum şuydu. Biz Aleksiyle bazı konularda anlaşamıyorduk. Mesele aramızdaydı yani. Senin ataların kendileri gelin güvey oldular.

Çar Aleksandr: He valla. Ekmek Kuran çarpsın ki Abdül doğru söylüyor. Hatta biz oradan geçiyorduk bunların liderleri önümüze geçip buradan geçemezsiniz dediler. Biz de şaşırdıydık. Yaw niye geçemiyoruz. Çünkü geçerseniz biz tuz gibi eriyip gideceğiz demişlerdi. Hatta liderlerinden biri cebinden tuz çıkarıp suya attı. Aha bakın böyle, dedi. Biz önce şaka yapıyorlar sandık. Meğerleyim doğru söylüyorlarmış. Sonra tuz gibi erimediler amma tuz gibi serptik onları Abdül’ün memleketine, orada eridiler.

ŞIH Şamil: Peki vicdanınız sızlamadı mı hiç sayın Çar’ım Aleksadır.

Çar Aleksandr: Niye sızlasın kardeşim. Bizim sizle bir derdimiz yoktu ki. Siz durup dururken kaşındınız.

ŞIH Şamil: Tarih öyle demiyor ama…

Çar Aleksandr: Hangi tarih demiyor? Şu uydurma tarih mi? Senin karşında koskoca Çar var. Benden daha iyi tarih mi olur?

Rosemary Antea: Ortam çok gerildi, bir expreso arası versek mi?

Sultan Abdülaziz: Bre kadın! Sen ne konuşursun eksik etek! Zaten senin burda ne işin var? Sen namahremsin. Yıkıl karşımdan…

Rosemari Antea: Terbiyesizzzzzzz…

Sultan Abdülaziz: Bre avrat tez yok ol gözümün önünden. Cellatlarıma teslim etmeyeyim seni…

Rosemary Antea: Sen kendini bu dünyada mı sandın? Kılıma bile dokunamazsın… Seni yerine göndermeden sus bakiiiimmm…

Çar Aleksandr: Yaw sakin ol Abdül. Kadın milletiyle uğraşılır mı?

ŞIH Şamil: Beyler… Beyler… Yine konu dağıldı…

Sultan Abdülaziz: Sen de sus bre Twitır…

Çar Aleksandr: Vıııyyyyy! Twitır da ne Abdül?

Sultan Abdülaziz: Ne biliyim üstadım. Ağzımdan öylece çıktı…

ŞIH Şamil: Şimdi anlaşılıyor ki, atalarım niye sizlere kanıp yerlerini yurtlarını bırakıp yaban ellere gelmişler. İkiniz de birbirinizin aynısısınız. Gerçek tarih bu işte. Aslında herkes sizi düşman sanıyor amma siz kuzu sarmasıymışınız.

Sultan Abdülaziz: Kuzu sarması mı? Yahu Aleksi gel sana güzel bir ziyafet çekeyim.

Çar Aleksandr: Valla ne iyi olur be Abdül. Şu kıytırık adamı dinleyip duruyorum. Midem kazındı.

ŞIH Şamil: Ne oldu Rozmeri hanım? Bunların sesi soluğu kesildi. Gerçekten de gittiler mi?

Rosemary Antea: Aman gitsinler saygıdeğer Şıx beyefendi. Boşverin. Artık rahat rahat biz expresomuzu içelim.  Ne dersiniz?

ŞIH Şamil: Şu ana kadar duyduğum en güzel teklif.