ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİNDE ADİGE KADINLARI

ŞHALAHO Abu
Мыкıосэрэ Жъуагъохэр- Sönmeyen Yıldızlar
Çeviri: İbrahim Çetao

Güzellikleri, becerileri ve söz söyleme ustalıkları ile ünlenen kızlar, 19. yüzyılda özgürlük mücadelelerine önemli katkılar sağlamışlardır. Onlar Adige yiğitlerinin kahramanlıklarını ve şöhretlerini yüceltiyor, tembel ve korkaklara hadlerini bildiriyor, hatalarını kahramanlıklar göstermek suretiyle telafi etmelerini sağlayacak çareler buluyorlardı. Kudako köyünde yaşayan Şelaho Beckan’ın ünlü kızı Han’ın yanına bir gün üç atlı delikanlı gelir. Amaçları, Han’a aralarında kimin en iyi olduğunu söyletmektir. Han sorumsuz gençlere bir cevap vermek istemez. “Ben nereden bilebilirim en iyinizi” der. Bunun üzerine gençler: “Öyleyse atlarımızı sürüşümüze iyi bak, o zaman anlarsın” diyerek kamçılarını atlarına vururlar ve yeşil çayırları ezerek atlarını koşturur, sıçratır, eğilerek yerde duran nesneleri alırlar. Tüm marifetlerini gösterirler ve sonunda kıza “Söyle bakalım en iyimizi” derler.

Kız bir süre düşünür ve gerçekten bir yiğitlik yapmak istiyorlarsa bunu yapacakları yeri açıkça söyler. “Boş çayırlarda at sürmekle en iyinizin kim olduğuna karar veremem. Ptsese Dole ve Atseko Hacibiram’in yanına gidip at koşturursanız görenler hanginizin en iyi olduğunu söyler” der. Bu söz üzerine boş çayırlarda yiğitlik gösterisi yapanlar sessizce oradan ayrılırlar.

Kaziy Hanife’nin tarihe malolmuş yararlılıkları da bunlara benzemektedir. Şöhretinden ve insanların kendisine gösterdikleri saygıdan yararlanarak Çar ordularına karşı verilen amansız mücadelede Adige yiğitlerini yüreklendiriyor, gençleri kahramanca savaşmaya teşvik ediyordu. Gençler onun kahramanlar için dile getirdiği güzel sözleri, korkaklar için söylediği alaycı sözleri iyi biliyor, kendilerine dair edeceği sözlere büyük önem veriyorlardı.

Hanife üzerine halk şairleri şarkılar söylemişlerdir.

Çetaoların Hasas’da bu dönemde yaşamıştır. Hacı Brant Zeceriya el yazmalarında ondan şöyle söz eder:

“Abzegh ülkesinde üç ünlü kız vardı.

İlki …

İkincisi Çetaoların Hasas idi. Hıdıj’da yaşıyordu. “Şöhretli bir Abzegh kızı alacağım” diyen Chemguy Prensi Ayteciko Aslanbec Boloteko Hidij’a Hasas’ın yanına gider.

– Evlen benimle, seni almaya geldim, der.
– Evlenmem, diye cevaplar Hasas.
– Neden, diye sorulduğunda:
– Sen bir Chemguy prensisin. Ben sana uygun bir eş olamam, prenseslik de yapamam, prens idare etmesini de bilmem. Benim evleneceğim kişi tüfeği ve çapasını birlikte alıp mısır tarlasına gidebilendir. Savaş haberi aldığında çapasını bırakıp cepheye koşabilen ve barut dumanından dudakları morarmış olarak savaştan geri dönebilen biri olmalıdır, der.

“Hıdıj yamaçlarını aydınlatıyor,
Yeryüzü güneşini mahcup eden,
-Güzel Hasas” dizeleri şarkıda geçer.

Hasas için söylenmiş birçok şarkı Adige Cumhuriyeti Sosyal Bilimler Araştırma Enstitüsü arşivlerinde bulunmaktadır. Bateko Harun’un 1941 yılında Suriye’de yayımladığı “Adige Şarkıları” adlı kitabında “Hasas’ın Gururu” adıyla yer almıştır. Hasas şarkıların hepsinde kendini önemseyen içi boş kişilere haddini bildiren onuruna düşkün bir kız olarak yer almaktadır.

O Ayteciko’nun ülkesini savunan kahramanlardan olmadığını uygun sözlerle söylemesini bilmiştir. Hasas’ın Ayteciko hakkındaki tespitinin doğruluğunu, onun daha sonra arkadaşlarıyla birlikte Mafeko Vurusbiy’e yaptığı baskın olayı ve Farzepe Savaşı’ndaki davranışı üzerine şarkılarda yer alan sözler de kanıtlamıştır.

Birçok şarkı kadınlık üzerineymiş gibi görünse de onların gerçek temaları kahramanlık üzerinedir. Bu şarkılardan 19. yüzyılda Adigelerin yasadıkları sıcak ortamda kadınların da akıl, düşünce, sezgi ve söz ustalıklarıyla yerlerini almış olduklarını görüyoruz.

Han, Hanife ve Hasas gibi daha birçok Adige kadınının akılları, uzak görüşlülükleri ve etkili hitabetleriyle tarihe geçmiş olduklarını görmekteyiz.

Хьэсас – HASAS
Зишыры мастэри зыгъэплъ,
Дышъэплъыр зышIырэр зыIа,
Чэтаомэ я Хьэсэсэ дах.ЗэкIо шыумэ урябзэпсашI,
Зихэбзэ шIэныри мыух
Чэтаомэ я Хьэсэсэ дах.

О ежьыри дахэуи шIыкIашIот,
ЗиIэшIагъэр зэолIмэ яшъуаш,
Чэтаомэ я Хьэсэсэ дах.

ЗэкIолIыхэр зыщызэхахьэрэм
Зигугъуми ымыгъэпсэфыхэрэр
Хьэсэсэ дахэу шIыкIашIу.

О фэрзэпэ пшышхори псэлъыхъоу
«КьыздакIу» -ыIуи зыфакIор,
Чэтаомэ я Хьэсэсэ дах.

Хъыдыжъы чапэри зэлъегъэнэфы
Дуунэе нэфыр зыгьэукIытэжьыр
Чэтаомэ я Хьэсэсэ дах.

Хъыдыжъы чапэри зэлъегъэнэфы
Къафимыгъазэу язаозэ
Зятэ ихьадэ тэмыпсыхэжьыгъэр
Чэтаомэ я Хьэсэсэ дах.

Зэхэзыхырэр пыхьэ лъэрыщ
Джаурыщем тэ тхихыжьыгъэр
Чэтаомэ я Хьэсэсэ дах.
Джэнэтым щытлъэгъужьын.

Dikerken çelik iğne batan da
Altını işleyen de aynı el
Çetaoların güzel HasasSavaşçıların silahlarını ustalıkla hazırlayan
Xabzesinin sınırı olmayan
Çetaoların güzel Hasas

Kendisi de güzel ve boylu poslu,
Diktikleriyle savaşçıları giydirir,
Çetaoların güzel Hasas.

Yiğitler toplandıklarında,
Sözünü etmekten bıkmadıkları,
Çetaoların güzel Hasas

Ferzape, nin büyük prensinin
“Evlen benimle” diye -ayağına gittiği-
Çetaoların güzel Hasas

Hidij yamaçlarını aydınlatıyor,
Yeryüzü güneşini(1)mahcup eden,
Çetaoların güzel Hasas

Hidij yamaçlarını aydınlatıyor,
Geri çekilmeden savaşan
Babasının cenazesini göremeyen,
Çetaoların güzel Hasas

Ölümünü duyanın yasa büründüğü
Gavur kurşununun aramızdan aldığı, –
Çetaoların güzel Hasas
Onunla cennette buluşuruz.

(1) Prens Ayteciko Aslanbec