MIYEKUAPE HÖYÜKLERİ

MAMIRIKO Nuriyet
Adige Mak Gazetesi, Eylül 2012
Çeviri: AÇUMIJ Hilmi

Kentin Podgorno ve Kurganna caddelerinin kesiştiği yerde Oşade höyüğü vardı. 19. yüzyılın sonlarında, 1897 yılı Mayıs ayında, Peterspurg’tan gelen ünlü profesör N. İ. Veselevsko Oşade’de kazı yapmaya başlar.

Höyüğü 3 metre 20 santim kadar kazdıklarında, bir mezar buldular. Mezar Şhaguaşe taşları ile örtülü idi. Mezarda kemikleri yok olmaya yüz tutmuş bir ceset vardı. Onun yanısıra bakırdan bir mızrak, gümüş küpe, kap kacak kalıntıları da ceset ile birlikte gömülmüştü.

10 metre 60 santimetre derinliğe, höyüğün zeminine ulaştıklarında yuvarlak bir şekilde kireç taşı ile çevrilmiş bir yere ulaştılar. Bunun ortasını bir buçuk metre kadar kazdıklarında 20 metrekare kadar genişlikte bir çukura ulaştılar.

Çukur, kuzey-güney doğrultusundaydı. Çukurun duvarları ağaçtan, zemini ise Şhaguşe taşlarından yapılmıştı. Kuyuda bulunan mezar kısmının üstü ise ağaçla kapatılmıştı. Bunun üzeri toprakla doldurulduktan sonra, yine, üzerine ahşap bir çatı yapılmıştı. Ağaçlar çürüyünce üzerindeki toprak mezara dolmuştu. Çukur ağaçlarla üç kısma bölünmüştü. İlk önce iki eşit odaya bölünmüş ardından kuzeydeki doğu ve batı yönlerinde olmak üzere ikiye bölünmüş.

Güneydeki büyük odanın ortasında elleri ve ayakları toplanmış, başı güneye dönük vaziyette, dişlerinden başka hiç bir şeyi sağlam kalmamış bir erkek defnedilmişti. Diğer odalarda da aynı şekilde defnedilmiş birer kadın cesedi vardı. Odalarda onlarla birlikte gömülmüş pek çok nesnede vardı. En çok nesnenin bulunduğu ise büyük odaydı. Bunun üzerine Profesör N. İ. Veselovske acilen Peterspurg’tan kalkıp Mıyekuape’ye gelmişti. Erkek cesedi kalıntıları üzerinde altından pek çok eser vardı. Bunlar arasında 68 aslan görünüşlü , 19 öküz şeklinde, 39 altın halkacık, metreden biraz daha eksik olmak üzere öküz sembollerinin takılı olduğu 6 gümüş ve altın borucuklar vardı.

Erkeğin başında altından şerit halinde bir diadem vardı, altınlarla işlenmiş çok güzel bir nesneydi. Büyük odadan çıkarttıkları arasında 14 gümüş kap ile bir altından kap, altın düğmeler,kıymetli taşlardan kolyeler ve başka şeylerde vardı.

Büyük odadan çıkartılanlar arasında yer alan gümüşten yapılmış koşınıjıyenın bilimsel, sanatsal ve topografik olarak büyük önemi vardı. Bunun yüzeyinde bir bölge tasvir ediliyordu, dağlar ve oradan başlayan iki küçük dere ile hayvan resimleri işlenmişti. Bu kabartma resimlere bilimadamları büyük önem verdiler. Bilimsel olarak bundan daha eski bir bölge haritası günümüze kadar bulunmuş değil. Mıyekuape’deki Oşada höyüğünden çıkartılan nesnelerin kanıtladığına göre, bu anıt mezarın yapıldığı lider ve onun tabası, bütün bu eserleri bırakanlar, milattan önce 2500 yıllarında burada yaşamışlardı. Bilimin varsaydığına göre bu insanlardan günümüzdeki Kuzey Kafkasya halklarından Adigeler, Çeçenler, İnguşlar ve diğerleri türemişler. O tarihlerde insanların varlıklılar ve yoksullar olarak sınıflandığını, ataerkil bir aile yapısına sahip olduklarını bu mezar gösteriyor. Büyük odada gömülü olan varlıklı erkek ile iki vuneut bayanın gömülmüş olması da bunun kanıtıdır. Oşade höyüğünden çıkartılan nesneler aynı zamanda burada o tarihlerde yaşayan halkların dünyanın diğer yerlerinden kopuk yaşamadıklarını da kanıtlıyor. İran, Irak, Hindistan, Orta Asya, Suriye ve Kuzey ülkeleri gibi farklı bölgelerden gelen nesneler veya bunların etkileşimi onlara ulaşıyordu. Örneğin Oşade höyüğünden çıkartılan boncuklar İran ve Hindistan’dan gelen birüze ve serdolik taşlarından imal edilmişti.

Bütün bunların hepsi bir arada Adige toprakları üzerinde bulunan Mıyekuape’deki Oşade höyüğü tarifi imkansız zengin bir tarihi anıt, antik çağlarda buralarda yaşayan halkların kökenini tarihlerini, anlatan, dünyaca önemli, dünya kültürünü kalkındıran önemli bir eserdir.