KÜLTÜREL YOZLAŞMA

Bahar Şimşek

Değerli dostlar, bu yazımda sizlerle kültürümüzdeki kayıpları ,yozlaşmayı dile getirmeye çalışacağım. Bizler toplum olarak her geçen gün kendi değerlerimizi bir köşelere atıp, başkalarının kültürünü kendimize mal edip yerleştirmeye çalışanlar olduk ne yazık ki.

Bizi biz yapan değerlerimizi görmezlikten gelip, Batı’nın her türlü abuk subuk düşüncelerini, bizim olmayan fakat bizimmiş gibi gösterilmeye çalışılan bu gelenekleri kendimize neden niçin alıp uyguluyoruz anlamakta hep güçlük çektiğim konudur.

Ben elbette Batı’ya karşı değilim ama her millet kendi kültürünü korurken benim kültürüm neden ayak altı ediliyor? Batı’nın bizleri sömürmek için kullandığı bu saçma sapan adetlerini neden kültürümüze yerleştiriyoruz.

Elbette teknoloji çağındaki her türlü teknolojiyi kullanacağız ama bunlar bizim kim olduğumuzu bize unutturmamalıdır. Kendi kültürümüzde nereden çıktığı çoğu zaman belli olmayan bir sürü hurafeleri neden kendimize, dilimize, kültürümüze yerleştiriyoruz. Dış kaynaklı ne varsa aldık bizimmiş gibi kullanmaktan adeta gurur duyar hale geldik ’bize ne oldu’ nereye gitmekteyiz?

Türk vatandaşı olarak sokaklarımda caddelerimde gezerken etrafıma baktığımda, sanki Amerika’da, İngiltere’de veya başka bir ülkedeymişim gibi dolaşmaktayım. Her yerde yabancı isimler, her yerde yabancı lokanta ve mağaza isimlerine şaşkın bir vaziyette bakarak acımı içime gömüyorum ve ’ne oldu bize’ diyorum. Herkes milli değerlerinin yanına kuş uğratmazken dışarıdan gelen yabancılar benim saraylarımın önüne piknik kuruyor yan gelip çimenlerine yatıyor, Allah’ın bir kulu da ‘’sen burada ne yapıyorsun’’ demiyor.

Türkiye haricinde bir yere gittiğimde hiç kimsenin lokantasında veya mağazasında Türkçe isim koyduğunu görmüyorum. Neden koymuyorlar? Çünkü; onlar kültürlerine sahip çıkıyorlar ve bizim gibi özüne yabancılaşmışları sömürdüklerini çok iyi biliyorlar. Aynı yozlaşma dilimizi de aldı götürdü. Hele gençliğin dilinde yarı Türkçe yarı İngilizce konuştuklarına çok şahit olmuşumdur. Mesela: İki üç arkadaş karşılaşıyorlar ’hello Ayşe nasılsın bakalım? Yeee çok iyiyim kanka! Bakar mısınız özentiye? Birbirlerinden ayrılırken de ‘’see you’’, ‘’bye’’ vb. Maalesef Türkçe’mizin çok yönlü ırzına geçilmiştir.

Bunlar yetmezmiş gibi birde yabancılara ait günleri kutlamalarımız yok mu? Daha düne kadar benim gençliğimde böyle günleri bizler bilmiyorduk, anneler günü, babalar günü vb…. Bizim için her gün anneler, her gün babalar günü olmalıdır. Yok efendim sevgililer günü diye, sevginin günü mü olurmuş? Demek ki oluyormuş. İşte bize Batılılar öyle güzel empoze ediyorlar ki, bizlerde ’hayda’ bugün sevgililer günü deyip, nerede bir mağaza varsa oraya koşup, rantiyecilerin, patronların ceplerini doldurarak sömürülüyoruz farkına varmadan!

Elbette insan sevdiği için hediye alır; çok güzel bir nezaketçe davranıştır. Ancak, Batı hurafelerine dayanarak bizleri sömürmelerine şiddetle karşıyım. Çünkü; bir gün için alınan veya anılan sevgililer, analar, babalar günü gibi Batı hurafesi için yapılınca tüm özelliğini kaybetmektedir. Birde, bu tür olayları bence milli olmayan bazı medya kuruluşlarının abartması ayrı bir olay.

Lafa geldiği zaman; yüzde doksan dokuzu Müslüman ve Türk olan ülkemizde, yıllarca yapılan Batı propagandasına artık pirim vermeyelim. Kendi kültürümüze değer verelim ve kültürümüzü yaşatalım. Bizler tarihimizi ve geçmişimizi unutmamalıyız. Kültürümüzü geleceğimize daima taşımaya gayret etmeliyiz. Bu tip konular bazı insanlara çok ufak tefek ayrıntılar gibi gelebilir sevgili dostlar ama emperyalizmin en tehlikelisinin kültürel emperyalizm olduğu da bir gerçektir, unutmayalım.