KARDEŞ DÜŞMANLAR

YEMUZ Nevzat Tarakçı

Ah şu ölçüsüz eleştiri, hiçbir şeyi beğenmeme, şu kırıp dökme, şu düşmanlaştırma huyumuz var ya bizi bitirse bitirse bu huyumuz bitirir.

Dağ gibi sosyokültürel sorunlarımız çözüm beklerken birbirimizle didişerek zamanımızı ve enerjimizi boşa harcıyoruz!

Acımasızca birbirimizi düşmanlaştırıyor, toplumu kamplaştır, kutuplaştırıyoruz.
Sonrasında, kendi küçük alanımızı seçiyor, kendi duvarlarımızı örüyor ve kendi içimize kapanıyoruz.

Neyi paylaşamıyoruz ki biz?

Bakıyorum da “birlikteliği” hiç dilimizden düşürmüyoruz.
Tek yürek olmaya, “şeklen” temenna duruyoruz.
“Dil” diyoruz, “kültür”, “toplum” diyoruz, “küllerinden doğmak” tan bahsediyoruz ama gel gör ki söylemlerimizin tam tersini yapıyoruz!

Toplumumuz için hayati önem taşıyan sosyal ve kültürel konularda beyin fırtınası oluşturup uyum içinde ortak aklı kullanmamız gerekirken yaşadığımız şu dağınıklığa, şu ayrışmaya bakın!

Bir bakın, yapay gündemlere, bir bakın enerjimizi nereye harcadığımıza!
Bir bakın üstünlük komplekslerimize, bir bakın şişkin egolarımıza!

Peki, bu yöneticiler, bu yetkililer, bu yazar, çizer ve sanatçılar bu haldeyken toplum ne yapıyor?
Sessiz çoğunluk suskun, sabrediyor; olan biteni ibretle, hayretle izliyor!

PEKİ ÇÖZÜM?
Çözüm mü?
Çözüm çok kolay!
Herkes, tutulması gereken bir el uzatmalı.
Herkes, “Gerçek dostum, eksiğimi söyleyendir!” demeli.
Herkes, varsa kendi usul yanlışlarını, üslup hatalarını görmeye, onları düzeltmeye çalışmalı.
Herkes, biraz da kendisiyle yüzleşmeli, kendisini sorgulamalı.
Herkes, böylesi günlerde kelimeleri iyi seçerek, manayı derinden düşünerek vakıf olduğu konularda konuşmalı.
Herkes, kavgacılara ve kavgacı üsluba tepki göstermeli.

Bununla birlikte kimse, olan biteni ibretle seyreden toplumun gözünü boyayabileceği yanılgısına düşmemeli.

Kimse, kurumların yıpratılmasından, karmaşadan, belirsizlikten, benlik ve enaniyetten medet ummamalı.
Umuyorsa kendisini sorgulamalı, bu durumda samimiyetten asla bahsetmemeli!

DÜŞMANLIKTAN BESLENENLER
Ne yazık ki kurumların alerjisiyle yaşayanlar, vicdanıyla hissiyatın arasına sıkışanlar, gün ışığından kaçarak karanlıkta fısıldaşanlar var.

Hayatını düşmanlık ve haset üzerine kurgulayanlar var.
Çözüm bekleyen dağ gibi sorunlarımız varken biz enerjimizi nerelerde harcıyoruz?
Bu kabul edilir bir durum mu?

BİRLİKTE GELECEĞİ PLANLAMAK
Birlikte geleceği planlamak varken, yapılan her güzel çalışmayı sorgulamanın, her icraatı eleştirmenin, bugüne kadar yapılan her şeyi bir kalemde silmenin mantığı nedir?
Samimiyetle yapılan güzel çalışmaların aleyhinde konuşmanın kime ne yararı var?

SESSİZ ÇOĞUNLUK NE DÜŞÜNÜYOR?
Sessiz çoğunluk, hayret ve ibretle izliyor olan biteni.
Toplumumuz, bugüne kadar “kavga” ve “kaos” tan medet umanlara asla prim vermedi, bundan sonra verir mi dersiniz?

TAHRİKLER, POLEMİKLER…
Ağır tahriklere, yıpratıcı polemiklere rağmen hizmet esaslı üsluplarını bozmayan kurumlarımızın temsilcilerini yürekten kutluyorum.
Fakat endişeliyim.
Ya bu sis ve fırtınada umutları boğarsa yeis?

SAMİMİYET VE DAYANIŞMA KAZANSIN
Görünen o ki kamu vicdanı, yüreği benlik ve haset ekseninde negatif enerji üreten, kamplaşmayı, çatışmayı körükleyenlerle değil, samimiyet ve hoşgörüyle bu kültür için gayret sarf edenlerle birliktedir.

Dileyelim samimiyet, dostluk ve dayanışma kazansın!
Zamanımız ve enerjimiz bize kalsın!