KAHRAMANINIZI SEÇİNİZ

Kuban Paul Seauhmann
04.06.2005

İnsanlar kahramanlarını iki türlü seçebiliyor. Şanslı olanlar tarihi kesitin içinde rastlıyor, diğerleri ise başkalarının aktarmalarıyla.

Önce kahraman kimdir onu değerlendirelim.

Bir ırmak düşünün, delice akıyor. Üzerinde ilkel bir sal. Bir çocuk ve annesi salın üstünde karşı kıyıya çıkmaya çalışıyor. Bir anda çocuk saldan düşüyor. İki yakadaki  herkes panik içinde. Kimse suya girmeye cesaret edemiyor. İki genç var. İkisi de mükemmel yüzücü. Biri korkuyor suya giremiyor, diğeri çıkıyor; atıyor suya kendini ve çocuğu kurtarıyor. Şimdi bu genç kahraman mıdır?

Çoğunluk ‘’evet’’ diyecektir. Bizce de.

Diğer genç korkak mıdır?

Çoğunluk yine ‘’evet’’ diyecektir.

Pekiyi. Bu genci kahraman yapan cesareti midir?

Bizce değil. Her cesaretli olan kahraman olsa Mafya babalarının tümü olurdu.

O zaman kahraman olmasının nedeni nedir?

Çok basit, hiçbir çıkarı olmadan yaşamını tehlikeye atmaktır. Aradaki ince fark budur. Bu genç suya atlarken büyük olasılıkla kalbi yerinden fırlarcasına korkuyordur. Çünkü, çocuğu kurtaramama olasılığı ile birlikte kendinin boğulma riskini de taşıyor.

Başka bir perspektiften bakalım. İyi yüzme bilmesine karşın suya girmekten korkan genci ele alalım. O da aylarca oturup kafa yoruyor. Deli gibi akan bu ırmağın üzerine bir köprü projesi geliştiriyor. Boş zamanlarında kapı kapı dolaşıp projesini insanlara anlatıyor. Kereste tüccarlarını ikna edip ücretsiz birer ikişer kalaslar alıyor. Demir tüccarlarına gidip demir, nalburları dolaşıp çivi alıyor. Kendi gibi gençleri ikna edip, ücretsiz emek yardımı alıyor ve köprüyü yapıyor. İnsanlar hiçbir tehlikeye uğramadan rahatça karşıya geçiyorlar.

Deseler ki, ‘’Elimizde bir tek kahramanlık payesi var. Buyurun hangisine verirseniz verin.’’ Çoğunluk hemen çocuğu ölümden kurtarana verecektir. Oysa bu genç her gün ırmakta çocuk kurtarmak için beklemiyor ki. Oysa diğer genç belki 10 yıllarca insanların tehlikesizce karşıya geçmesini sağlamıştır.

Şimdi kahramanlık sizce payesi kime verilir?

Çerkes toplumunun kahraman payesi verdiği insanları bir inceleyiniz. Hepsi anlık kahraman. Bir tanesi bile gelecek için bir şey yapmamış. Yapanlar? Onlar tarihin karanlık köşesine itilmişler. Orada güneş ışığını görmek için bekliyorlar.

Günümüzde her şeye sinirlenen, çözümleri günlük düşünen insanlarımızın neden bu durumda olduklarını şimdi anlayabiliyor musunuz? Hepsi günlük kahramanlarla tanıştırılmış. İskender gibi yumak haline gelmiş düğümleri kılıcıyla ikiye bölerek ‘’işte çözdüm’’ demeye alışmış. Bu arada artık o yumağın kullanılamayacak; dolayısıyla insanlara yararı olmayacağını düşünemez hale getirilmiş.

Boğulmak üzere olan bir çocuğu kurtarmak elbette çok büyük bir özveridir. Mükemmel bir insan refleksidir. Ancak kahraman olarak payelendirirseniz, insanları günlük çözümlere itersiniz. Oysa kahramanlık; akıl ister, sabır ister, özveri ister, emek ister, çaba ister, isterde ister.

Tüm bunları yapan kahramanlarımız karanlıktan aydınlığı çıkmak için yüzyıllardır beklerken, diğerlerini kahraman olarak ortaya atmak gerçekten haksızlık.

Bu nedenle de çocuklarımız ırmaklarda boğulmaya devam ediyor.