İLAHİ TESADÜF?

Setenay Süzer

Değerli dostlar,

Geçen yıl Eylül ayında kızım Sinemis’le birlikte Fransa’nın Alsace bölgesine yaptığımız bir haftalık turistik gezide beni olağanüstü mutlu eden bir rastlantıyı sizlerle paylaşmak istedim.

İsviçre’nin Basel kentine uçakla ulaştıktan ve havaalanının arka kapısından kolaylıkla Fransaya geçiş yaparak trenle, kendine özgü mimari yapılarıyla Avrupa’nın en güzel şehirlerinden biri olan Colmar’a gelip 2 gün konakladıktan sonra, sabah erkenden, Almanyada yaşayan erkek kardeşim, arabasıyla gelip bizi aldı, yol güzergahındaki bağbozumu manzaraları eşliğinde her biri diğerinden güzel, şirin kasabaları görerek Strasbourg’a vardık.

İlk gün şehrin tarihi merkezini, Avrupa parlamento binalarını, ünlü katedralini gezip gördük, ikinci gün kentin ortasından geçen, (Rhine nehrinin bir kolu) III Nehri’ndeki cruise gemilerin bir saatlik turuna katılmak için iskeleye geldiğimizde, turist gruplarının yoğunlukta olduğu, inanılmaz bir kuyrukla karşılaştık. Sıraya girip bir hayli beklemeden sonra aldığımız bilette gemiye biniş saati yazılmış, ayrıca 40 dakikalık bir bekleme süresi daha vardı, boşuna zaman kaybı oluyor endişesi ile söylenirken, kardeşimin hemen arka sokaktaki bit pazarında oyalanalım fikrini uygun bulup pazarı gezmeye başladık.

Herhangi bir objeyi alma niyetinde olmadığımdan, ne var ne yok deyip özenle bakma yerine fotograf çekerek oyalanırken, yerde dizili duvar tabaklarının olduğu bölgeyi rasgele çekmek için gözüm fotograf makinesinin vizöründe iken, bir tabağın kompozisyonuna odaklandığımı farkettim.

Aman Allah’ım bu ne?

Nasıl bir tesadüf deyip büyük şaşkınlık, sevinç ve heyecanla tabağı elime aldığımda yaşadığım duygu selini anlatmam mümkün değil, arkasındaki asma ipinin sararmışlığından epeyce süre kullanılmış olduğu belli idi.Kimindi? Nerede hangi ülkede kullanılmış, ne şekilde bu tezgahta yerini almıştı bilinmez bir bilmece. Ancak her kimin malı ise belli ki kendisi için değerli bir eşyanın buraya düşmesine asla razı olmazdı, ruhu rahat etmemişti ki İlahi bir senaryo sonucu, bunun kıymetini bilecek, birinin eline düştü.

Kötü gibi görünse de, her işte hayır vardır söyleminin doğruluğunu bir kez daha anlamış oldum. Gemiye hemen binemedik diye sinirlenmiştim ama aksi olsaydı, bu pazarı görmeyecektik. Fotograf çekme merakım olmasaydı da belki şöyle bir bakıp geçecek, o kalabalıkta tabağın ayrıntısını farketmeyecektim.

Kızım ve kardeşim o sıra başka tezgahlara baktığından bu olaya şahit olmamışlardı elimde gördüklerinde, Fransa’nın Strasbourg’u nere,Kocaeli’nin Gebze’si nere? Şaşkınlığı ile sevinçleri, en az benim yaşadığım kadar oldu.

Kompozisyonun anlamlı güzelliği ve tabağın dizaynı harikaydı. Ben, vatanı terkeden atlının, gözünün arkada, dağlarda ve evinde, ocağında kalmasını anlatıyor şeklinde yorumladım. Sizler gördüğünüzde, bakalım ne düşüneceksiniz? Arkasındaki yazıdan bir anlam çıkaran olursa haberdar etmesini rica ederim.

Mail adresim: setuzer@gmail.com 

Sevgi ve saygılarımla