İFLAS ETMEDİK ŞÜKÜR, AMA…

Semra Ademey Gürel
15.04.2006

“Papaz iflas edince eski defterleri karıştırırmış.” Ben oldum olası bu lafı çok severim. Çünkü geleceğe yönelik bir hamlen yok ise, eskiye gidip gelip durursun.

Bu lafı ben bazen kendimize uyarlarım. Kızmayın ama çokta haksız değilim. Eskiyi bizim kadar karıştıran var mıdır acaba? Hatta bazen öyle bir karıştırırız ki sayfaları toplamak, sırasına koymak imkansız olur.

Allah yokluklarını göstermesin, kat be kat daim etsin. Allah Server’larına zeval vermesin şu sitelerde olmasa tors diye ikiye çatlardık. Cümbür cemaat rumuzlu, rumuzsuz rahat, rahat evde aklımıza geleni yazıyoruz. Bazen o kadar güzel yazılar geliyor ki, bilgisayarın başında heyecan basıyor. “Aman Allah’ım harika bir düşünce nasıl yapsak da bir sonuca bağlasak” diye, kendi kendimi tabiri caiz ise yiyorum. Bazen de “yok, yok bizden bir iş çıkmaz biz nasıl pratiğe gececeğiz“ diye umutsuzca kıvranıyorum.

Her şeye rağmen umudum ve heyecanım her geçen gün biraz daha artıyor. Yüzünü görmediğim, sesini duymadığım, hatta rumuzla yazınca cinsiyetinden bile emin olamadığım kişilerin verdiği enerji ile umutlarım arttıkça artıyor.  Durmadan zamana meydan okurcasına ne olursa olsun, yeter ki birlik beraberlik yaratacak çalışma olsun diye can atıyorum.

Dikkatinizi çekti mi bilmiyorum ama bir sene öncesine göre gerçekten topluma faydalı, pratiğe dönüşebilecek fikirler oldukça güzel bir şekilde sayfalara dökülür oldu. Eskisi gibi sonu gelmeyen kısır çekişmeler yok denecek kadar az. En güzeli de Çerkesce yazılarak açılan sayfalar sayesinde çok fazla Çerkesce kelimeler kullanılmaya başlandı. Hele ki, katılımcıların sülale isimleri ile yer almaları insana ayrı bir gurur veriyor.

Her geçen gün daha iyi, daha sağlıklı ve daha güzel olanı hep birlikte kucaklayacağız. Bundan zerre kadar endişem yok. Belki ilk defa bu kadar pozitif bakıyorum, belki bunda Mecit Tav beyin Yaşam Suyu Projesi’nin verdiği heyecan ve mutluluk da var. Ama ne olursa olsun çok umutluyum ve de mutluyum.

Fakat arada bir kafama takılanlar da yok değil. Nedendir bilmem ara, ara eski defterleri karıştırıyoruz. Tamam eskiyi sorgulayalım ama henüz iflas etmedik. Şükür zulamızda bir şeylerimiz var onların üstünü doldura bildiğimiz kadar doldurabilmek için sorgulayalım.  Sermayeden yemek bizlere hiçbir şey kazandırmayacak.

Bizim sermayemiz dilimiz, kültürümüz. Diaspora, anavatan ikileminde en doğruyu, en güzeli nasıl bulur, nasıl yaparız hepimizin derdi bu. Amaç aynı fakat gidilen yol kimine göre doğru, kimine göre yanlış. Bunları tabi ki tartışacağız. Konuşmadan, en ince detaylarına kadar sorgulamadan nasıl doğruyu bulabiliriz ki?  İşte bunların ışığında sorgulayalım ama bir taraf kaybetti diğer taraf kazandı şeklinde olunca kazanan ne yazık ki olmuyor. Fakat kaybeden kesinlikle var. O da bu kültürün, bu milletin çocukları. Yıllarca yapıcı değil de yıkıcı olan eleştiriler, garip şekilde gruplaşmalar yüzüne kazanan maalesef olmadı.

Gelişen değişen dünyada bizlerde yer almak zorundayız. Rusya’yı, ABD’yi, İsrail’i, Türkiye’yi, Avrupa’yı, Ortadoğu’yu vs yok saymak ile ayakta kalınabilecek mi? Öyle veya böyle bizimde politikamız olacaktır. Fakat birinci derecede bu Kafkas cumhuriyetlerinin iç sorunudur. Bizim dışarıdan müdahale etme gibi bir şansımızda yoktur. Kafkasya’nın iç meselesini ve menfaatlerini de benim dışarıdan doğru tahlil etme şansım yine yoktur. O halde ben yakından takip eder, gerektiğinde destek verebiliyor isem veririm. Daha bizler boynuz olmadan kulağı geçmeye çalışıyoruz. İşte o zamanda arada anlamsız kısır çekişmeler gidip geliyor.  Ahmet sen şöyle düşündün yanlış, Mehmet sen böyle düşündün doğru diye, diye doğru ile yanlışı ayırt edemez oluyoruz.

Thamadelerimizin çok daha sağduyulu olarak olaylara bakmasını diliyoruz. Biz inanıyoruz ki thamadelerimiz en doğruyu hayata geçirecek güce ve yüreğe her zaman sahiptir. Biz geriden gelenler de  düşüncelerimizi, beklentilerimizi ve itirazlarımızı dile getirirken yıkmak için değil sadece ve sadece olumlu sonuçlar alabilmek için dile getirmeliyiz.  Bu millete hizmet edecek kişilerin kullandığı her kelime özen ile seçilmek durumundadır. Yüreğimizde gerçekten taşıdığımız nedir, amacımız nedir, bunları hiç değilse kendimize dürüstçe açıklamamız lazım.

Allaha şükür iflas etmedik, etmeyeceğiz de…