GÜNCEL SİYASET ve 21 MAYIS

YEMUZ Nevzat Tarakçı

Hani “Gelen gideni aratır!” derler ya!
Zamanla neleri kaybetmişiz de farkında değiliz.
“Nerede o eski siyasi liderlerin sempatik tavırları, nerede onların mizah dolu üslubu, nezaketi, estetiği ?”
Sosyal ve kültürel değerlerimizde ne büyük aşınmalar var.
Mesela siyasete bir bakalım.
Eskiden siyasi liderler birbirleriyle konuşur, tartışırlardı.
Hem de TV’lerde canlı yayında.
Yaşı müsait olanlar bu sahneleri hatırlayacaklardır.
Üslubu, estetik duygusu yüksek, seviyeli tartışmalardı bunlar.
25 yıl öncesine kadar her seçim döneminde TV kanallarında âşina olduğumuz bu iletişime açık görüntülere ne yazık ki artık rastlamak mümkün değil.
Günümüz liderlerinin iletişim dili sorunlu.
Demokratik ülkelerde siyasi liderlerin birlikte konuk oldukları TV programlarına, açık oturumlardaki birbirleriyle tatlı, sert atışmalarına sık sık rastlıyoruz.
Tıpkı bir dönemin Türkiye’sinde olduğu gibi.

 YA BİZDEKİ NEFRET SÖYLEMİ…
Günümüz siyasetinde nefret dili, sorunları çözmek yerine sorunları kör düğüm haline getiriyor.
Liderler ne yazık ki siyasi nezaketten uzak, aşağılayıcı, kin, haset, nefret dolu dil kullanıyor.
Bu dil, toplumu ayrıştırıyor, halkı bölüyor, parçalıyor.
Oysa ülkenin dağ gibi sorunları ancak sağlıklı bir iletişim metoduyla çözülebilir.

UNUTULAN BİR GÜZELLİK DAHA
Dünün Türkiye’sinde tarafsız cumhurbaşkanının son derece önemli bir görevi vardı.
Ülkenin temel sorunlarının çözümü konusunda tezatlaşan, ayrışan siyasi liderleri Cumhurbaşkanı makamında ağırlar, bu liderler zirvesinde liderlerin hepsini dinler, onların orta yolda buluşmasını, uzlaşmasını sağlardı.
O günün Türkiye’sinde tarafsız cumhurbaşkanının böyle bir gücü, böyle bir iradesi vardı.
Bir bakın günümüz tablosuna.
Demek ki 7/24 insafsızca eleştirdiğimiz geçmiş siyasi liderlerin çok güzel hasletleri de varmış.
Ya günümüz liderleri?
 Ya günümüz cumhurbaşkanı?
Şişkin ego, halkı ayrıştıran nefret dili…
Mevcut liderleri dinledikçe, TV’de haber programları izledikçe “Nerede o eski liderlerin sempatik tavırları, nerede onların mizah dolu üslubu, nezaketi , estetiği ?”  demekten kendimizi alamıyoruz.

BU HALK NE GÜNAH İŞLEDİ Kİ…
Bu halk ne yaptı, nasıl bir günah işledi ki her gün her dakika kin ve nefret söylemiyle karşı karşıya kalıyor, günde bin kez kahroluyor.
Bu bitmez tükenmez hırs, öfke ve nefret söylemi, halkta telafisi imkânsız yaralar açarken ülkeyi karanlık günlere sürüklüyor.

21 BİN ÇERKES 1864 MEŞALE
Sermayesi, yüreğindeki vatan sevgisi olan çile insanlarının, açlıkla, hastalıkla, yoklukla savaşırken yaşadıkları yürek yakan büyük dramın adıdır 21 Mayıs.
Mazisinden, vatanından, sevdiklerinden acımasızca sökülüp atılan, tatlı hatıralarından, dostlarından ayrılmak zorunda bırakılan bir neslin acı hikâyesidir 21 Mayıs.

 KIRMIZI KARANFİLLER BARIŞA, BİRLİKTELİĞE ATILSIN!
Bu 21 Mayıs,
Yeni bir diriliş günü,
Dilimiz, kimliğimiz ve kültürümüzle
Dünya durdukça yaşama sözü verdiğimiz bir gün olsun!
Kırmızı karanfiller bu duygularla, bu kararlılıkla suya bırakılsın.

21 MAYIS MEŞALELERİ GÖNÜLLERİMİZİ TUTUŞTURSUN
Bu 21 Mayıs’ta meşalelerimizin ateşiyle gönüllerimiz tutuşsun!
Karanfillerimiz artık mateme değil dostluğa, barışa, birlikteliğe atılsın.
Artık matem; ümide, mutluluğa dönüşsün!
Tarihinden gerekli dersi almış, çağa uyanmış, şuurlu insanların birliktelik günü olsun 21 Mayıs.

Artık, Karadeniz’in azgın dalgalarında birlik şuuru köpürsün.
Karanfiller güzellikler mayalasın bu azgın denize.
Dalgalar, Kefken’e ümit, dostluk ve kardeşlik bıraksın.
Sahildeki kumlar sayısınca yürekler, birlikteliği yudumlasın.

Bu büyük sürgünde hayatını kaybeden atalarımızı rahmetle, minnetle anıyorum.

Derinliği ve estetiği yüksek 21 Mayıs anma programlarında buluşmak temennisiyle.