ELEŞTİRİYE CEVAP

BABUG Ergun Yıldız
15.12.2009

Sayın Cevdet HAPİ,

Bu köşeleri kısır çekişmeler için kullanmak aynı zamanda okuyucuya saygısızlık ve zaman hırsızlığıdır.

Bütün öfkenizi dökerek ortaya bırakıp gittiğiniz son yazınıza gıyaben de olsa cevap vereceğim.Size bir şey anlatmak veya kendimi anlatmak derdinde de değilim açıkçası, fakat okuyan insanları yanıltarak kenara çekilmenize de sessiz kalmayacağım.

Öncelikle şu sözünüze bir diyeceğim var:

Diyorsunuz ki “Gençlerimiz arasında toplumbilimi, sınıf, ekonomi, tarih ve politik bilinç gibi bilimsel konular gelişmemiş durumda ya da istenen düzeyin çok altında ve düz mantıkla sınırlı, ondan öte bir perspektifi, bir bakış açısı olanımız çok az. Üzülsek de düzey, maalesef böyle.

Türkiye’de bilimsel düşüncenin, sanat ve edebiyatın en az geliştiği toplum, dökülen toplum, belki de biziz. Bunu omurgasız, kargacık burgacık yazılar da kanıtlıyor. Laf ishali yaşanıyor. Kendi kendimizi bilmiyor, bu bilinçsiz halimizle, birileri sırtımızı şöyle bir okşadığında ve bizleri kullandığında, kendimizi bir şey/adammışız gibi görüyoruz. Kendimiz olarak yokuz, başkalarına hizmet için, ikinci dereceden kişiler olarak varız.“

Sayın Cevdet Hapi o beğenmediğiniz ve adam saymadığınız düşük seviyedeki bireyleri yetiştiren mekteplerde siz yıllarca eğitmenlik ve müdürlük yaptınız.

Anavatandaki her meseleyi bu kadar ince detayları ile görüp sürekli eleştiren birisi olarak, 30 küsur sene hizmetkarlığını yaptığınız  sisteme de biraz sorsaydınız bu gençlerin niçin böyle olduğunu.

Emekli olduktan sonra anavatana karşı mı depreşti demokratlığınız ve özgürlükçülüğünüz?

Fakat size hatırlatmak isterim ki, ne burası sizin mektebinizdir ne de durmadan allayıp pullayıp orasından burasından çekiştirerek çarpıttıktan sonra önümüze sunduğunuz ansiklopedik bilgiler ilk defa söylenen şeylerdir.

Şimdi gelelim yaptığınız yanıltmacalara.

Mesela şu 50 bin dönüşçü meselesi.

Bu tartışma, anayurda dönüşün gelecekteki varlığımız açısından bir zaruret olduğu konusunda yürüyen bir tartışmadır. (Merak edenler için Uzunyayla sitesindedir.)

O satırlar da anayurda dönülmezse yok olacağız mealinde yazan sayın İbrahim Çetaw’ı eleştirerek yazdığınız yazıya cevaptır sayın Hapi, hani şu “Kafkasya, çoğu açısından bilinmeyen, sokakta kalınmasından korkulan bir yer” dediğiniz yazı.

Ancak o günden bu güne bir değişiklik yok sizin düşüncenizde anladığım kadarı ile.

Hatta daha ileri giderek son yazınızda “Türkiye üstü standart” ve “Üst yaşam düzeyi” ister hale gelmişsiniz.

Kafkasya sizin 1992’de görüp hala bu güne kadar anılarınızla pazarlamaya devam ettiğiniz Cehennem değil artık sayın Cevdet Hapi. Evet, sorunlar var ama sizin anlattığınız gibi değil.

Sayın Cevdet Hapi, elbette bu halka pek çok emeği geçmiş değerli bir büyüğümüzsünüz, amacım sizi incitmek de değil ama lütfen artık mektep sıralarındaki talebelerinize davrandığınız gibi davranmaktan vazgeçin.

Anlayın ki, sizin gerçekçilik ve bilimsellik sosu ile sunmaya çalıştığınız vatana karşı hasmane tutumunuza izin verilmez.

Biz nezaketimizden sussak bile, birileri çıkar hak ettiğiniz üslupta cevap verirler, siz de incinirsiniz.

Tekrar ediyorum: Vatan her hal ve şart altında vatandır.

Burada sözü edilen, dönüş olmazsa bir halkın hem diasporada hem kendi yurdunda yok olacağıdır.

Siz kalkmış üst yaşam standardı, ekonomik kalkınmışlık, gelişmişlik ve daha bir çok anlamsız talep sıralıyorsunuz.

Anlamıyor musunuz, dönüş olmazsa yok oluş kaçınılmazdır.

Zor şartlarda da olsa bir yurtsevere düşen, bu zarureti görebilmek ve kendisi bunu yapamıyorsa bile dönüşe katkıda bulunabilmektir. Yoksa yatıp kalkıp vatanı kötülemek değil.

Aynı soruyu yine soruyorum:

Tutun ki vatan harpte, o 3-5 milyonluk diaspora 50 bin insanını gönderemeyecekse hiç konuşmayalım. Eğer bu milletin içinden her şart altında Kafkasya benim vatanımdır diyecek 50 bin kişi çıkmayacaksa hiç konuşmayalım.

Bu boş milliyetçilik değil sayın Hapi, tıpkı sizin derleme bilgileri, anılarınızı, onun bunun dedikodularını harmanlamanızın bilimsellik olmadığı gibi.

“Maykopta otelde bir genç kızımızın bavulu çalındı” dediğiniz yazının mürekkebi daha kurumadı sayın büyüğüm.

Son yazınızda “Kaberdeyde insanlar 250 Lira için kuyrukta bekleşiyorlar” diyen siz, kısa zaman önceki bir başka yazınızda “Bir Kabardey’in günde bir kilo et yediği, bir şişe de votka içtiği, bir Balkar’ın ise daha fazlasını yediği içtiği söyleniyor. Hani fakirler ya? Gözümüz yok, Tevfik Fikret’in “Han-ı Yağma” şiirindeki gibi yesinler, içsinler, hiç gözümüz yok” diyorsunuz.

Bu ne yaman çelişkidir.

Bir dil sürçmesini bile alıp sorun haline getirmişsiniz Sayın Hapi, yazımın bir yerinde Cumhurbaşkanı demişim, bir sonraki paragrafta devlet başkanı demişim.

Kaldı ki, hiçbir şeyi de değiştirmiyor hangisinin söylendiği, ifade edileni anlamak isteyenler anladı.

Fakat işte o negatif  tavrınız ve kuru kuruya muhalif  yaklaşımınız burada çok net görünüyor, ”üzerine ahkam kesecek ne bulabilirim” tavrıdır bu.

Kafkasya’ya bakışınız da tıpkı böyle işte.

Nerede bir hata bulsam da yüklensem diye tetikte bekliyorsunuz.

Sonrada biz bunu size hatırlatınca kızıyor, zehir zemberek yazılar döşeniyorsunuz.

Sayın Cevdet Hapi, yine söylüyorum amacım sizi incitmek değil.

Her ne kadar siz öğretmenlikten gelen alışkanlıkla bizi incitebilme hakkını kendinizde görüyorsanız da ben sizi incitmek amacıyla yazmıyorum, zaten töremiz de buna izin vermiyor.

Dezenformasyonun alasını yapan sizsiniz sayın Cevdet Hapi, üstelik buna demagojiyi de ekliyorsunuz. Ben sağlıklı bilgi olması açısından mevcut durumu yazdım, başka şeyler de yazarım ben size ve gıkınız çıkmaz o zaman ama buna gerek yok.

Biz bilmiyor muyuz burada sorunlar olduğunu, biz söylemiyor muyuz lisan-ı münasiple.

En basitinden şöyle anlatayım size: “Dönüş gelecekteki varlığımız için bir zarurettir” diyen insanlar bazı sorunları ve riskleri gördükleri için bunu söylüyor olmalılar değil mi?

Yoksa siz binlerce kilometre öteden her şeyi görüyorsunuz da içinde yaşayanlar bunu görmeden mi konuşuyorlar sizce?

Biraz insaf edin, bunca olumsuzluğu gören siz, hiç mi iyi bir şey görmüyorsunuz bu memlekette ve siz en son ne zaman iyi bir şey yazdınız Kafkasya hakkında?

Şunu unutmayın sayın Cevdet Hapi, Kafkasya RF içerisinde en geri kalmış bölgelerdendir, ekonomisi zayıftır, insanlar RF’nun başka yerlerine çalışmaya gidiyorlar ama yinede hiçbir insanın yaşantısı Türkiye’dekinden daha kötü değildir.

Yaşam standardı Türkiye’den kötü değildir, işsizlik, yoksulluk sağlık ve eğitim Türkiye’den kötü değildir.

Bu gün buraya dönen her 1 Çerkes’e karşılık 10 Azeri, Ahıskalı, Ermeni, Tacik vs. geliyor. Türkler gelip yerleşiyor sayın Hapi, o sizin standartlarından vazgeçemediğiniz memleketin Türkleri.

Kaldı ki, sizin dediğiniz gibi “Cehennem” olsun burası.

Eğer vatanınızsa o Cehennem, siz o Cehennem’e gireceksiniz.

Veya susup oturacaksınız köşenizde.

Uzaklardan karalama kampanyası yürütmek yerine, o karaladığınız vatanın sorunlarından bir tanesine iğne ucu kadar katkınız olacak.

O zaman söylediklerinizin bir kıymet-i harbiyesi olur.

Saygılar.

Not: Bu yazıyı yazmak zorunda kaldığım için okuyanlardan peşinen özür diliyorum.