DİL BİRLİĞİ Mİ, GÖNÜL BİRLİĞİ Mİ?

YEMUZ Nevzat Tarakçı
23.11.2007

Sahi, aynı dili konuşanlar mı, yoksa aynı duyguları paylaşanlar mı daha iyi anlaşıyor?

Gönül mü önemli, dil mi?

“Dil iledir hanelerin güzelliği ve dildedir güzelliklerin bütün sırrı.”

“Dilimizin güzelliğince güzelizdir ve dilimizin güzelliğince güvenliyizdir insanlar nezdinde.”

“Yüzümüze bakanlar dilimize kulak kesilirler hep.”

“Dilimiz fenalıklar terennüm ediyorsa yüzümüze bakacak kimsecikler kalmaz çevremizde. “

“Ve çektiğimiz dilimiz belasıdır ömrümüzce.”

“Ya söyleyemediklerimizdir hüznümüze ve yalnızlığımıza sebep ya da düşünmeden söyleyiverdiklerimiz.”

“Ah vah etmek boşunadır. “

“Söylenenler geri alınamaz ve iz bırakır değip incittiği yüreklerde.”

“Bizi sevindiren mutluluktan uçuran onca söz aklımızdan uçup gider de inciten sözler otağ kurar zihnimize. “

“Hele bu söz dost birinden çıkmışsa külliyen kalıcıdır ve olmadık zamanlarda aklımıza düşer.”

“Ne gönlümüzü kıranları unuturuz ne de gönlünü kırdıklarımızca unutuluruz.”

“Oysa hep güzellikleri hatırlamak ve güzelliklerle hatırlanmak isteriz.”

Milleti ayakta tutan, fertleri birbirine bağlayan, sosyal hayatı düzenleyen, millî şuuru besleyen dil değil midir?

İnsan dil ile düşünür.

Dilin gelişmesi düşünceye, düşüncenin gelişmesi de dile bağlıdır.

Çeşitli medeniyetlerin meydana getirilmesini sağlayan düşünce, gelişmesini dile borçludur.

Dilin önemini anlatan ne güzel sözler var:

“Bana mükemmel bir lisan ver, sana büyük bir millet teşkil edeyim.”   (Leibniz)

“Dilimin sınırları, dünyamın sınırlarıdır.”

(Ludwig Wittgenstein)

“Kuşlar ayaklarıyla, insanlar dilleriyle yakalanırlar.”

(Thomas Füller)

Ya gönül, gönlü anlayabildik mi?

Gücünü kavrayabildik mi?

Ya gönül bilmezler, gönül tanımazlar dili çok iyi bilseler ne çıkar!

Sorunları çözmek için,

Bu kültürü yaşatabilmek için,

Yok olmamak için,

En önemlisi dili yaşatabilmek için,

Gönül birliği şart!

Gönül birliği de ancak gönülleri sevgiyle, hoşgörüyle dolu insanlarla mümkün.

Yoksa, Mevlâna, “Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşır!” sözünü bunun için mi söyledi?

Bu sözden şunları mı anlamalıyız?

Şu mesajları mı veriyor bu söz?

Gönül insanlarının, gönül erlerinin sayısını arttırmalı.

Fertler, donanımlı gönlün unsurları olan sevgiyi, aşkı, hoşgörüyü layıkıyla kavramalı.

Milletin temeli gönüllerde gizli unutulmamalı.

Aynı dili konuşan ama aynı duyguları paylaşmayan insanlardan da korkulmalı.

Gönül sultanı, aşk çağlayanı Mevlana diğer bir sözünde de

“Gönül birliği, dil birliğinden üstündür.” der ve gönle dikkat çeker.

İnsan dile inanmalı,

Dil gönle huzur vermeli, dil konuşmadığı zaman gönül daralmalı.

Gönlün gıdası, dili olmalı.

Diliyle dolmalı, diliyle coşmalı.

Peki, gençliğin gönül teli titremeden nasıl bilir kıymetini dilinin?

Hem, dilin yuvası gönül değil mi?

Dil gönülde büyümez mi?

Dili gönül beslemez mi?

Gönülsüz dil yaşar mı?

Dil kalbin aynası,

Gönül de, ruhun aynası değil mi?

Gönül ikliminde dili iyi kavramak, onun gücüne inanmak,

Sözlerin sıcaklığında olmak, sözün sıcaklığıyla gönüller yapmak olmalı amacımız.

Eğer gençliğimiz, “ Dilimi bilinçle konuşacağım, dünümü tarih suruyla yâd edecek, bugünümü, yarınımı gönül coşkusuyla, onurumla yaşayacağım! “ derse,

“Toplumumuzun ve dünyamızın, daha çok barışa, daha çok huzura, daha çok anlayışa sevgiyle kucaklaşmaya ihtiyacı var.” derse.

Bu şuurda, böylesine derin gönüllere sahip Çerkes gençleri yetişirse,

Bu gönül birliği kurulursa, dilin de işi kolay kültürün de.

Böylece farklı anlamlar kazanır “kâfe” de “yunafe” de.

İnanın, gönül diliyle seslendirilememiş, hâl şivesiyle renklendirilememiş sözler, ne şekilde seslendirilirse seslendirilsin, yine de istenilen seviyede etkili olamayacaktır.

Unutmayalım, dilimizin güzelliğince güzeliz ve güvenliyiz.

Dilimiz açık, berrak, olsun.

Gönüllerimiz aşkla, sevgiyle dolsun…