DERNEK BAŞKANINA AÇIK MEKTUP

YEMUZ Nevzat Tarakçı
06.10.2011

Sayın Başkanım,

Mayası, sevgi ve fedakârlık olan, sorumluluğu çok ağır bir görev yürütüyorsunuz.

Toplumumuz adına özveriyle yaptığınız hizmetlerden dolayı sizleri gönülden kutluyor, bu kutsal görevde başarılar diliyor, selâm ve sevgilerimi sunuyorum.

Sayın Başkanım,

Müsaadeniz olursa sizinle dertleşmek, affınıza sığınarak rahatsız edici bazı konuları paylaşmak isterim.

 

Başkanım, siz de unutulan dilimizin yok olan kültürümüzün derin sancısını yaşıyor musunuz?

 

Siz de benim gibi “yok oluşun ayak seslerini” duyuyor musunuz?

Sorunların çözümü için çırpınıyor, uykusuz kalıyor musunuz?

 

Etrafınızdaki gayrı samimi, duyarsız yöneticiler, sizi de çok rahatsız ediyor değil mi?

 

Derneğin başkanlık koltuğunda yorgun, ümitsiz, tahammülsüz bir halde oturan beyzadeleri gördükçe siz de kahroluyor musunuz?

 

Ya benlik, hırs, haset, dedikodu girdabında boğulan, her hareketi, her ifadesiyle ideali hançerleyen başkanlara ne demeli?

 

Sevgili Başkanım,

Toplumumuzun çözüm bekleyen bu kadar acil kültürel, ekonomik sorunu varken, toplumuyla dalga geçen,  dernekte gönül eğlendiren başkanlar sizi de kahrediyor mu?

 

Peki başkanım, bilgisi, birikimi, kültürel ve toplumsal duyarlılığı olmadığı halde başkanlık makamını işgal eden yöneticilere “söylenmesi gerekeni” kim söyleyecek?

Başkanlık makamının afra tafra yeri olmadığını, hizmet üretemeyen yöneticilerin bir gün bile orada oturmaması gerektiği hakikatini kim anlatacak onlara?

Yüreklere ve bileklere basmayı marifet zanneden dernek yöneticilerini kim uyaracak?

Kim anlatacak onlara “çerden çöpten laf” etmenin hiçbir başkana yakışmadığını?
Sizce de başkan, dili, kültürü, derneği ve toplumu için yeri geldikçe yardan, serden geçmesini bilen değil mi?

 

Değerli Başkanım,

Hangi başkan yaptığı işi en iyi şekilde yapmadan, söylediği her sözün diyetini ödeme sorumluluğunu sahiplenmeden başarılı olabilir?

Bilmem ki sizin de kulağınıza geliyor mu başkanım, ben zaman zaman etrafımdan duyuyorum:

“ O başkan var ya, uyuşukluğuyla, hasediyle inanın kendisini de toplumunu da bitirdi. Kırmış, dökmüş herkesi. Onun tek oyuncağı dernek. O, dernekle oynar durur. Sevgi, saygı, samimiyet, hizmet, kültürel duyarlılık… hak getire.”

 

Bir duble alkolden sonra esip gürleyen, paçasından her daim sitem dökülen, samimiyetten uzak yöneticiler, şüphesiz kahrediyordur sizi de.

 

BAŞKANLIK KOLTUĞUNDA GÖNÜL EĞLENDİRENLER

Başkanım,

Sizi tenzih ederek, sözüm ona, başkanlık yaptığını sanan dernek yetkilileri için birkaç cümle sarf etmek istiyorum:

Ey gününü gün etmekle meşgul başkan arkadaşım,

Köklü bir kültür, adım adım yok olurken, sen yönetici koltuğunda gönül eğlendiriyorsun, kutluyorum sizi(!)

Ne acı ama siz bu halinizle, üyelerine ve toplumuna değer vermeyen, onların düşüncelerini ciddiye almayan bir zavallı olarak anılacaksınız.

Siz, titreyip kendinize gelmezseniz, ezberinizi bozup ön yargılarınızı yıkmazsanız, eseriniz olan bu utanç tablosuyla birlikte kahrolup gideceksiniz.

Ey başkan (!) Ne acı ki küçük çıkar hesaplarının içindesin. Hatta samimiyetle çözüm arayışı içinde olanların arasına yeni nefret düğümleri atmakla meşgulsün.”

Siz ey başkanım(!) ortada yığınla sorun varken zihninizde  “çözüm” diye bir düşünce yoksa lütfen hiç olmazsa bugün güzel bir şey yapın ve görevi bırakın!”

GELEN AĞAM GİDENE PAŞAM

Değerli Başkanım,

Allah aşkına işin edebiyatını yaparken aslan gibi kükreyen, icraata gelince sus pus kesilen yöneticilerle bir yere varabilir miyiz?

Öfke ve hiddetten gözü görmeyen, kulağı duymayan, kalbi hissetmeyen kişinin kime ne yararı olur söyler misin?

Sevgili Başkanım,
Toplumun geleceğiyle ilgili hayati konularda hem nalına, hem mıhına vuran, gelene ağam, gidene paşam diyen kısır zihniyetle büyük işler başarabilir miyiz?

Sayın Başkanım,

Bu toplum, kültürüyle var olmaya devam edecekse, her dernek başkanı, küçük, ufuksuz, dar düşüncelerden uzak durmak zorunda.

Kendisiyle ve toplumuyla kavgalı, kültürünü kişisel çıkarları için kullanan kişilerle elbette bir yere varılamaz.

Bunun için öncelikle, övgü, sövgü, kıskançlık ve kavgayı bir tarafa bırakıp zihinsel bir sıçrama yapmak zorundayız.

Birbirimizle olan ilişkilerimizde mayamızda olan sevgi, kardeşlik ve hoşgörü hâkim olmalı.

Kültürel duyarlılığa sahibim diyen hiç kimsenin,  kabadayı tavırlarla gerçeklere gözünü kapatıp ayrı baş çekmeye, bedelini hepimizin ödeyeceği maceraya girmeye hakkı yoktur.

Her hareketimizde ölçü, kişisel hesaplar değil, toplumun menfaati olmalı.

Hiçbir menfaat, toplumumuzun menfaatlerinin üzerinde olamaz.

Değerli başkanım, başkan, diri ve derin duyguların, kültürel coşkuların sahibi olmak zorunda.

Selâm ve sevgilerimle.