ÇİÇEK SUNUMU VE YARDIM PAKETİ

Ali Çurey
29.05.2017

Sevgili dostlarım, ben çiçeğin ve doğanın toprağa armağan ettiği ve belki de emsallerine göre benzersiz çiçek çeşitlerinin süslediği bir coğrafya parçasında doğdum ve 12 yaşıma kadar orada büyüdüm. Onun için gördüğüm her çiçek bende, acaba bu bizim köyden ve hatta bizim tarladan mı sorusunu aklıma getirir.

Canım dostlarım, beni tanıyanlarınız “Allah Allah benim tanıdığım Ali Çurey’in öyle çiçekle pek ilgisi yoktur” tümcesini duyar gibiyim. Doğrudur. Gerçekten pek nadirdir çiçek sunduğum. Peki neden? Elbette ki otantik kültürümdendir. Kısaca, çiçeği yerinde ve dalında sevmekten öte bir eylemim pek nadirdir. Bu da benim kusurum ve hatta eksiğimdir. Bu durumumla övünemiyorum. Beni de öyle kabul ediniz.

Sevgili dostlarım, ikinci mesele “yardım paketi” sunumu. “Yardım” sözü çok geniş kapsamlı bir kavramdır. Yoksula yardım, çocuğa yardım, yaşlıya yardım, düşküne yardım, kurum ve kuruluşlara yardım, hayvanlara yardım. Kısaca yardım, odunu da yararsın onun için de yardım dersin vs.

Sevgili dostlar, “bayramda değil seyran değil eniştem beni neden öptü?” Yani nereden çıktı bu konu başlığı demeyiniz.

Önce, köylerde yaşayanların çok iyi bildiği, “hayvanlara ot veya saman nasıl verilir?” sorusuna yaşadığım bir olaydan aldığım dersi hatırlatarak yanıt vermek istiyorum.

Bir kış günü, koyunlara ot verme sırasında, elimdeki dirgen ve anadutu, küçük yığın halindeki         (Мэкъу- Iатэ) ota daldırıp, tutturabildiğim kadar otu koyunların üstüne üstüne atıyordum. Tam bu sırada rahmetli babam:
– Ali! Oğlum, koyunlarda canlı, onların da kendi dünyalarında bir canları var. Onun için otu üstlerine değil önlerine koy.

İkincisi ise Merzifon’da, yani kısmen kentli olduğumuz yıllardı. Bir komşumuz vardı Kahvecioğulları         soyadlı. Evin hanımı Hadis abla, mahallenin hanımefendisiydi. Amerikan Kız Koleji mezunu. O aileye göre biz, yardım edilmesi gereken bir durumda idik. Hadis abla, belli günlerde yardım paketiyle eve gelir, o yardım paketinin o güne özgü bir sunuş gibi takdim ederdi. Yani bizi incitmezdi. Düşünebiliyor musunuz sevgili dostlarım, gerek hayvanlara ve gerekse insanlara sunulan; adı çiçek, adı ot veya adı yardım paketi, her neyse bir sıra, bir kural ve bir nezaket içindedir. Yani insanidir.

Sevgili dostlarım, şu yaşadığımız günlerde, özellikle siyasi kadroların ve yardım kuruluşlarının çiçek ve yardım paketi sunuşları içimi acıtıyor. Benim gibi henüz       köylülük psikozundan kurtulamamış bir insana dahi “ar” gelen bu çiçek sunumu, acaba yığınlara ve sunuculara bir şeyler hatırlatıyor mu? Otun ve samanın bile, hayvanlara sunmanın bir adabı ve edebi varken, yığınların üstüne tomar tomar fırlatılan çiçekleri alan ve onu atan eller mutlaka bir şeyler hissetmelidir!       Zira o eller insan eli. “Bunca insana elden çiçek nasıl sunulur?” diyeceğinizi düşünerek diyorum ki, insanların üstüne ot atar gibi dağıttığınız çiçekler ve yardım paketleri orada bulunan tüm insanlara ulaşıyor mu? Elbetteki hayır.       Oysa o insanların üzerine fırlattığınız çiçekleri, bir demet, bir tomar olarak topluluğun sahneye yakın olanlarına verilse ve oradan geriye doğru insanlara elden ulaştırılırsa daha insani ve daha medeni bir davranış olmaz mı? Dahası, bunca masraf ve bunca zahmetle oraya kurulan ve toplanan insanlara vereceğiniz bir dal çiçeği, görevlendirilecek gönüllülerce dağıtılamaz mı?

Sevgili dostlarım, her neyse kafayı buna taktım. Deveye sormuşlar “neden boynun eğri?” diye. O da yanıtlamış “nerem doğru ki boynum doğru olsun”.

NOT : Antik Çağ sanat eserlerini ve günümüzde pek çok şeyi süsleyen motiflerin çoğunun çiçeklerden oluşması şaşırtıcı değil mi?