BİRLİK OLMAK İSTEMİYORUM

Kuban Paul Seauhmann
23.11.2009

Bir kıza aşık olursunuz. Kaşenlik yaparsınız. Birlikte ortak bir yaşam yaşayıp yaşayamayacağınızı gözlemlersiniz. İki taraf da birlik olunabileceğine inandıklarında da evlenirsiniz. Çekirdek birlik.

Evlendiniz ev tutacaksınız. 600 milyon kira ödeme kapasiteniz var. Bu paraya Bostancı’da da ev var Güzelyalı’da da. Hangi mahallede yaşamak istiyorsanız seçiminizi yaparsınız. Lokal Birlik.

İş teklifi geldi. İkisi de aynı nitelikte. Biri Konya’da biri İzmir’de. Hangi ilde yaşamak sizi daha çok mutlu ederse onu seçersiniz. Bölgesel birlik.

Çocuğunuz büyüyor. Onun kültürel olarak nasıl yetişeceği konusunda kararsızsınız. İki seçenek veriyorlar. Türkiye mi Amerika mı? Amerika diyorsunuz. Ülkesel birlik.

Bir kıza aşık oluyorsunuz. Aileniz o kız olmaz şu kızla evleneceksin, diyor. Kızla salt aileniz istiyor diye evleniyorsunuz. Şimdi bu nasıl birlik?

Ev tutacaksınız. Eşiniz dostunuz geliyor ne işin var Bostancı’da Güzelyalı’ya tut. İyi de ben çocukluğumun geçtiği semtte yaşamak istiyorum. Olmaz bizim yaşadığımız semtte yaşamalısın. Şimdi bu nasıl birlik?

İş teklifi geldi. Direk Konya’ya gidiyorsun. Ölsen başka alternatifin yok. Şimdi bu nasıl birlik.

Türkiye’de doğdun, bu ülkenin ekmeğini yedin. O nedenle bu ülkenin kültürüyle çocuğun büyüyecek. Şimdi bu nasıl birlik.

Birlik sözcüğü o denli tabu haline geldi ki, insanlar ”yahu ben birlik olmak istemiyorum” demeye korktular.

İşte ben diyorum.

Birlik olmak istemiyorum.

Kiminle?

Bir; Kafkas ismini kendine kimlik edinenlerle.

İki; Abhaz, Çeçen, Oset, Karaçay, Balkar, Lezgi, Avar, Ermeni, Azeri, Türk, Kürt, Alman, İngiliz, Sudanlı, bilumum Arapla.

Üç; ya benim gibi yaşarsın ya bu ülkeyi terk edersin diyenlerle.

Dört; benim inancım bunu gerektiriyor o nedenle senin rahatsız olman benim umurumda değil, diyenlerle.

Beş; el aleme ağam paşam diyen, ancak kendi hemşehrisine yapmadığı hakareti bırakmayan ahmaklarla.

Altı; oportünistlerle…

Yedi; ilkesizliği yaşam biçimi olarak seçenlerle.

Sekiz; kendi gözündeki merteği görmeyip başkasının gözünde çöp arayanlarla.

İşte yıllardır birlik birlik diye dayatılanlara yanıtım bu.

İttifak konusu da bundan farklı değil. Eş-dost sıklıkla dile getirir. Yanlış bir insan doğru bir şey istiyorsa onunla ittifak yapılamaz mı?

Yapılamaz.

Çünkü ittifaklar salt istenilen şeyin elde edilmesi değildir. Sonrası vardır. Bunun en güzel örneği İran’dır. Şah Rıza Pehlevi’ye karşı ayaklanan temel iki grup vardı. Biri dinci yobazlar, diğeri solcular.

İranlı solcular tarihi bir hata yapıp, bu dinci yobazlarla ittifak kurdular. O dönemlerde kimse, bir Allah’ın kulu dincilerin kazık atacağını kestiremedi. Çünkü yanlış insanlar doğru şey istiyordu. Aynen günümüzde olduğu gibi. Hatta o denli benzerlik var ki söylemler bile aynıydı. Şah gitsin, demokrasi gelsin de Humeyni de olsun. Ne var ki bunda? İranlı solcular bu söylemlerinin altında çok kötü kaldılar. Şahın devrilmesinden sonraki daha ilk gün yüzlerce solcu kendisini darağacında buldu. İzleyen günlerde de binlercesi. Tarih sahnesinden idam sehpasına gideceklerini hiç tahmin edememişlerdi.

Tüm bunların ışığında, peki kimle birlik olmak istiyorum?

Çok basit.

Bana saygı duyan, birlikteliği kendi çıkarına yontmayanlarla.

Bu Arap da olur, İngiliz de. Niye ille de ”Kafkas” olacak ki?

Beni niye sevmediğim kızla evlendiriyorsunuz ki?

SonSöz
Çerkes, hiçbir sütün ana sütünün yerini alamayacağını bilendir. (Kuban)