BİR MÜZİSYEN, BİR ÇERKES KIZI: GÜLCAN ALTAN

Mefewud Nartan

Çerkeslerin Shapsugh boyundan olan Gülcan Altan İstanbul Samatya’da Çerkes bir ailenin en küçük kızı olarak dünyaya geldi. Birçok orkestra’da solist olarak çalıştı. Kendi grubuyla müzik yaptı. Çeşitli sanatçılara vokal ile eşlik etti. Şebnem Ünal ve Güher Güney’den şan dersleri aldı.

2001 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi, Türk Müziği Devlet Konservatuarı’na derece ile girdi. 2005 yılında birincilik derecesi ile mezun oldu.

Eti Sanat Evi’nde şan dersleri verdi. Yeditepe Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü’nde master programını tamamladı. Şu anda etnik müzik ve dünya müzikleri ile ilgili araştırma ve çalışmaları devam ediyor.

 

Circassian Center için yaptığımız söyleşide altını çizmeden geçemeyeceğim cümlesi onun Adige müziğine dair düşüncelerini özetliyor: ”Bir gün Fransa’da, Almanya’da, İsveç’te, Bask’ta ve diğer tüm dünya ülkelerinde Adigece bir şarkı çalındığında o şarkının ne olduğunu bilecekler ve şarkının sözlerini Adigece mırıldanacaklar.”

Çerkesce sizin için neyi ifade ediyor. Kimden ve nasıl öğrendiniz?

 

Annem ve babam da Çerkes. Shapsugh boyundan. Babam TAYMAZ sülalesinden, annem de YUNIX. Annem ve babamın doğduğu köy Denizli’nin Çardak İlçesine bağlı Hayriye Köyü. Çocukluğumdan itibaren daha doğrusu kendimi bildim bileli evde Çerkesce, dışarıda Türkçe konuşulurdu. Ailem gençlik yıllarında köylerini bırakıp İstanbul’a yerleşen ilk Çerkeslerden. Belirttiğim gibi evde Çerkesce konuşulduğu için dili tam olarak anlıyorum. Konuşma kısmında biraz takılsam da gün geçtikçe daha iyiye gidiyor. Şöyle bir gerçek var ki Çerkesce konuştuğumda kendimi çok daha iyi ifade edebiliyorum. Dilimizin ifade yeteneği çok kuvvetli. Tek bir kelime ile bir çok duyguyu bir arada anlatabiliyorsunuz. O yüzden dilimi daha iyi öğrenip daha iyi konuşmaya çalışıyorum.

İspanya da Bask bölgesinde Adigece konser verdiniz. Çerkesler ve Baskların dil ve kültür açısından benzer  yanları  gözünüze çarptı mı?

Bask’a gitme fikri sayın Nahit Serbes tarafından bana teklif edildiği esnada bende Bask ve Kelt Müziği üzerine araştırmalar yapıyordum. Bu teklif üzerine müziklerini yerinde inceleme fırsatını buldum. Repertuarımda Baskça birkaç şarkı vardı zaten. Dilin diyalektiği ve telaffuzu Çerkesce’ye pek benzemiyor. Orada görüşme fırsatı bulduğumuz Bask dili akademisi başkan yardımcısı da pek benzerlik bulamadı. Lakin gramer olarak bir takım benzerlikler olduğu yönünde ihtimaller var. Bunun da kesin olarak araştırılması gerekiyor. Kültürel anlamda ise; örneğin Kafkasya’da buluna dolmenler orada da var, bunun dışında bizim Çerkes mızıkasına benzeyen bir milli enstrümanları var. Otantik müziklerinde bu akordeon ve yanında tef çalıyorlar. Bizde de doli ve phaçiç vardır biliyorsunuz. Bazı melodik yapılar da benzerlik gösteriyor.(İncelemelerimi tamamlayınca Bask ve Çerkes Müziği ile ilgili bir makale hazırlayacağım. Orada daha detaylı bilgi olacak.) Bir de Lheperuja benzeyen bir dansları var.

Adige müziğinin Ortadoğu kökenli yorumları ile arabesk formuna yaklaştırıldığı eleştirileri konusunda düşünceleriniz nelerdir?

Bildiğimiz üzere Adigelerin ve diğer boyların büyük kısmı dünyanın çeşitli ülkelerinde yaşıyorlar. Yaşadıkları ülkelerin baskın kültürleri içinde asimile olmamaya çalışarak kültürlerini sürdürmeye çalışıyorlar. Anavatanda yapılan müziğin de Rus müziğinden etkilendiğini düşünüyorum. Özellikle 20. y.y.’dan sonra üretilen eserlerde Rus popu diye tabir ettiğimiz bir düzenleme anlayışı var. Bu kaçınılmaz bir durum. Bizim müziğimizin en uzak olduğu müzik tarzı ise arabesk formdur. Türkiye’de de Türk Müziği enstrümanları kullanılarak icra edilmiş Çerkes müzikleri ortaya çıkmaya başladı. Müziğimizin melodik yapıları ve ritm anlayışı arabesk müziğe çok uzak. Lakin kültür yaşayan ve gelişen bir varlık olduğu için bu tutumu çok da eleştirmek istemiyorum ama pek de keyif almıyorum.

Adige müziğinin uluslar arası arenada tanınma şansı nedir? Ne yapılmalıdır?

Adige müziği uluslararası arenada henüz keşfedilmemiş bir tür. İçe kapalı bir topluluk olmamızdan ya da belli standartlarda müziğimiz pek de icra edememiş olmaktan kaynaklanmış olabilir. Konserlerimde  bir çok dilde şarkılar söylüyorum. Bu şarkıların arasında söylediğim Adigece şarkılar çok ilgi görüyor. Dünya müziği çok hızlı gelişen ve standardı çok yüksek olan bir tür. Çerkes müziğinin ana temalarını modern bir anlayışla sunmak en mantıklı olanı bence. Çünkü tamamen otantik halini bütün dünyada yaygınlaştırmak çok da kolay değil. Dili ustaca kullanıp müziğe harmanladığınızda şarkılarımızı tüm dünyada dinletebiliriz.

Bunun için de profesyonel eğitim almış müzisyenlerin ve şarkıcıların yetiştirilmesi ve kendi dilimizde müzik yapmaları gerekli.

Adige müziği sizce nasıl bir yapıya sahiptir? Çok sesli ve orkestra yorumları ile sahnelenebilir durumda mıdır?

Melodik yapısı çok sesliliğe uygun. Adigey’de bunun çok güzel örnekleri var. Örneğin İslamey gurubu. Bu konuda ana vatanda Klasik Müzik’in disiplini içinde başarılı çalışmalar yapılıyor. Müzik her zaman gelişmeye açıktır. Yeter ki fikirler uygulanabilsin.

Woredıj dediğimiz eski Adige müzikleri ve şarkıları konusunda düşünceleriniz nelerdir?

Woredıjlerin beni en etkileyen kısmı koral bölümleri ve doğaçlama gibi bir anda söylenmesi. Bu şarkıları dinlediğinizde büyülü bir hava soluyorsunuz ve samimi.

Köklü bir halkın şarkısı olduğunu dilini anlamasanız da hissediyorsunuz.

Anavatanınız Kafkasya’ya hiç gittiniz mi?

 

Evet, şükür ki gidebildim .Federasyonumuzun daveti ile Abhazya’da bağımsızlık kutlamalarında bulundum. Oradan da Adigey’de Maykop Müzik Festivali’ne katıldım.

Adige müziğini eski otantik çalgılarla yorumlayan Maykop’ta kurulmuş Juw grubunu dinleme şansınız oldu mu? Onlarla bir çalışma yapmayı düşünür müsünüz?

Evet. İki albümlerini de dinledim. Merakla yeni çalışmalarını bekliyorum. Geleneksel müziğimizi en iyi icra eden (tabi ki anavatanda yaşıyor olanlarından da kaynaklanıyor) gurup. Aynı zamanda akademik çalışmalar da yapıyorlar zannediyorum. Onlarla herhangi bir müzikal birliktelik çok hoş olurdu.

Kafkasya’da kendi yolunda ilerleyen ve gelişen Adige müziklerini takip etme şansınız oldu mu?

 

Kafkasya’da son dönemlerde ortaya çıkan müzik çalışmalarını takip ediyorum, tüm dünya müziklerini takip ettiğim gibi. Rus müziğinin etkisi çok daha fazla görülüyor.

Eski Adige çalgıları ile ilgili bir çalışmanız oldu mu, böyle bir çalışma düşünüyor musunuz?

Nalçik’te bu konuda çalışmalar yapan değerli arkadaşım Dijin Çurey ile birkaç proje düşünüyoruz. O sadece yazın 2 ay Türkiye’ye gelebiliyor. Bu zaman da bize yetmiyor maalesef.

Bundan sonraki hedefleriniz nelerdir?

 

En büyük hedeflerim arasında Çerkes müziğini ve dilini tüm dünyaya tanıtmak var. Nasıl Fransızca bir şarkı dinlediğinizde o şarkının Fransızca olduğunu biliyorsanız, bizim şarkılarımız da tüm dünya tarafından bilinecek. Nart dergisi ile yaptığım bir röportaj da da belirttiğim gibi. Bir gün Fransa’da, Almanya’da, İsveç’te, Bask’ta ve diğer tüm dünya ülkelerinde Adigece bir şarkı çalındığında o şarkının ne olduğunu bilecekler ve şarkının sözlerini Adigece mırıldanacaklar. Bunu sağladığımda ait olduğum kültürüme kendimce bir katkım olacak. Bu benim için büyük bir mutluluk.

Gülcan Altan’a verdiği cevaplardan dolayı teşekkür ederiz.

Bazen bizden olmak yetmiyor. Bizim değerlerimize  sahip çıkabilmekte gerekiyor.

Gülcan Altan, bizden biri olduğu gibi bizim değerlerimize sahip çıkan ve müziğimiz için elinden geleni yapmaya çalışan bir müzisyen.  Kendisini kutluyor ve çalışmalarında başarılar diliyorum.