BİR DÖNÜŞÇÜNÜN ÖZELEŞTİRİSİ

Ali Çurey
05.05.2016

Sevgili dostlarım, bu bir itiraftır. Ben “Baş Dönüşcü” Ali Çurey, dönüşü savunduğum ve hatta buna inanıp, pratiğe geçirdiğim kızımın ve yeğenimin ve çocuklarının yaşamlarını cehenneme çevirdiğimiz için pişmanım. Onlar şimdi inanılmaz zorluklar ve baskılar altında yaşıyorlar. Her biri TC’de , Ürdün’de, Suriye’de şakır şakır Çerkesçe konuşurken ve Çerkes okullarında ana dilleri ile eğitim ve öğrenim görürken sırf kaprisimi tatmin için onları okullarından koparıp anayurtlarına gönderdik.

Şu anda Çerkesçe konuşamıyorlar. “Çerkes’im” diyemiyorlar. Hatta en ufak bir işte çalıştırılmıyorlar. Aç ve biilaç yaşamaya çalışıyorlar. Ne gelebiliyorlar, ne de bizimle irtibatları kaldı. Ah şu koparılası kafam,       yaktım kızımı ve dahi oraya gitmelerine sıcak baktığım daha pek çok insanı. Burada onları ismen sayamıyorum. Çünkü Allah korusun “Akla hayale gelmedik kumpaslarla” zindanlara tıkılırlar. Oysa burada kalsalardı; devrimci, partici, dinci ve hatta buradaki kardeşlerine akıl hocalığı yaparak gül gibi yaşarlardı. Pişmanım. Nedamet içindeyim. Namerdim bir daha “Anavatan” denilen o lanetli toprakları ağzıma alırsam.       Yaktık çocukları. Şimdi siyasi partilere üye, toplantılarda itibar gören, söyledikleri       ayet gibi dinlenen kişiler olacaktı.       Ne gerek vardı, rahat neremize battı ise duramadık. Dönüş de- dönüş! Alsana dönüş! Sürün.

Sen zar zor köyden şehre gelmişsin, attan ve eşşekten kurtulup bir iş ve aş bulmuşsun. Sana ne anavatandan, babavatandan. Çok pişmanım. Hele kalışçıların, yani anti-dönüşçülerin devrimci mücadelesini ve başarılarını gördükçe çılgına dönüyorum. Ulan Ali Çurey, sana mı düşmüştü tek kızını anasından koparıp yadellere göndermek. Madem “Dönüş” çok iyi idi ise sen ne halt etmeye buradasın. İki yüzlü. Ne ikisi kardeşim, yüzsüz!

Avukatlar, doktorlar, öğretmenler ve hatta profösörlerden anavatana kesin dönüş yapanlar, sizlerin zoru ne idi. Vallahi şaşkınlık içindeyim. Bari oturunda bir özeleştiri yapın! Ne halt etmeye dönüş yaptınız. Anavatanmış, Çerkeslikmiş, yok anadilmiş size mi düştü kardeşim. Bakınız burada yani TC’de, Ürdün ve Suriye’de sizin gibiler köşe üzerine köşe dönüyorlar. Ayda alemde ya derneklerde veya internet denilen gavur icadı bir alet aracılığıyla Çerkeslere, siyasilere ve hatta ekonomistlere akıl verip Çerkes olmanın tadını çıkarıyorlar. Ha bende öyleyim, sanılmasın ki; “Dönüşçüyüm” dediğim için döndüm. İyi ki dönmemişim. Ah şu döneklik ne güzel şey! Mazeret mi yığınla. Savunma mı sonsuz. At atabildiğin kadar. Öz eleştirinin lafımı olur. Yanıldık, aldatıldık, incelemedik, araştırmadık. Daldık gitti bir dönüşçülük palavrasına.       Bakınız şu anda Çerkesliğimi hiç korkmadan söyleyebiliyorum. Ve hatta Çerkesçe okumak ve yazmak serbest. Ama anavatanda yasak. Bir tek sıkıntım var. Kiril alfabesini mi yoksa Latin alfabesini mi kullanırsam daha pratik olur? Karar veremiyorum. Bir de ne hakkında ve hangi derin Çerkesçemle yazayım. TC’de Çerkes okullarında öğrendiğim anadilim yetmiyor.

Ben “dönüşçüyüm”. Dönüşü savunuyorum fakat kim veya kimler dönmelidir ve nasıl dönmelidiri değil. Onun için kavgam kendimle. Sakın kimse alınmasın, gerçek dönüşçülerin ve gerçekten dönmüşlerinde kimse ile kavgası yoktur. Onun için genel veya özel eleştiriye ihtiyaç yoktur. Anavatana dönmenin ve orada yaşamak istemenin özeleştirisi ne ola ki. Mesele konuyu sulandırıp             “dönüş” gibi gerçekten idealistçe realize edilen bir eylem ancak kutlanır. İdealizm, adı üstünde. Onun anlamı ancak ona inananların kutsalında saklıdır.

Sevgili dost veya dostlarım, sizleri sadece bir       Çerkes anne ve babadan doğduğunuz için seviyorum. Yani anne ve babalarınıza saygımdan dolayı. Bırakınız hiç değilse onların sütü kanı yüzü hürmetine susun. Veya atalarımızın o anavatan için döktükleri kanları ve canları için susun. Ve hiç değilse şu yaşadığımız günlerde vatanları adına toprağa düşen Anadolu çocuklarını ve onların ebeveynlerinin ölüleri için söyledikleri “sözlerden” ibret alın. Ve susun. Anavatana savaşmaya, dövüşmeye, kan davası almaya değil, “var” olmaya veya en azından “Çerkes insanı” olarak kalma ve kalabilme umut ve ideali uğruna dönmek istiyoruz. Ne mutlu dönenlere ve dönebilenlere.

NOT 1: Bir Türkofil olarak, rahmetli Ulu Önder Mustafa Kemal’e ve dava arkadaşlarına tanrıdan rahmet diliyorum. Çünkü bizlere böylesi güzel bir ülkede özgürce yaşama imkanı sağladılar.

NOT 2: Bir Rusofil olarak Sayın Putin’e yürekten teşekkür ediyorum. Abhazya ve Güney Osetya’nın bağımsızlığını sağladığı için.

NOT 3: Bir Çerkesofil olarak da anavatana dönüş yapan ve orada bizlere dönüş yolu açtıkları için candan teşekkür ediyorum. Sağolsunlar, var olsunlar…