ALTÜST KİMLİK

BABUG Ergun Yıldız
03.12.2005

Bilmiyorum son günlerde alevlenen alt kimlik, üst kimlik meselesini takip ediyor musunuz ?

Başbakan Şemdinli’de “Türk, Kürt, Çerkez, Laz bunlar alt kimliklerdir, üst kimlik ise Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığıdır, herkes bu üst kimlik altında birlikte olmalıdır” dedi  ve kıyamet koptu bir anda.

Başbakan’ın bu görüşleri milli devlet, ulus devlet kavramlarıyla çelişir diyenler mi ararsınız, Lozan’ı tartışmaya açıyorlar diyenler mi ararsınız, Yugoslavya gibi oluruz diyenler mi ararsınız.

Herkes bir başka perdeden haykırıyor feryat figan.

Bizim açımızdan bakarsanız bu söylem, içinde yaşadığımız ülkenin bize karşı güvensizliğinin çok açık bir göstergesidir.

Bulgaristan’da, Yunanistan’da, Irak’ta kendi soydaşlarının kültürel haklarını talep eden bir ülke, sıra kendi topraklarında mevcut halklara geldiğinde riyakarca içerisindeki farklı kültürleri reddediyor.

İnkar edilen halklar ise “bölücü, ayrılıkçı” damgasını yememek için sessizce hakimlerin kendi aralarında tartışmalarını izliyorlar.

Bu konuda sistem kendi düşüncelerini netleştiredursun, bizler de kendi düşüncelerimizi ve tavrımızı netleştirmeliyiz bence.

Hiç ezilip büzülmeye gerek yok.

Eveleyip gevelemeye de gerek yok.

Bizler Çerkes kökenli Türkiye Cumhuriyeti yurttaşıyız.

Bu topraklar üzerinde Osmanlı’dan bu yana yaşıyoruz ve diğer halkların her biri kadar kendimizi bu topraklarda hak  ve sorumluluk sahibi görüyoruz.

Çünkü bu ülke için herkes kadar acı çektik, herkes kadar fedakarlık yaptık.

Bayrağın birliği,

Toprağın bütünlüğü,

Devletin resmi dili.

Bu üç temel hassasiyet, bizim için yurttaşlık bağının gereği olarak uyulması zaruri tartışılmaz unsurlardır.

Bizler kendimizi bu temel sınırlar içerisinde Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olarak tanımlamalıyız. Türkiye Cumhuriyeti ile ilişkimizi de yukarıdakine benzer net ifadeler ile tarif etmeliyiz bence.

Daha sonra da sistemin bizi tarihsel kültürel farklılıklarımızla kabulünü yüksek sesle talep  etmeliyiz.

Kendi farklılığını yaşama, yaşatma isteği bölücülük değildir.

Tam tersine farklı olanı yok etme/inkar etme çabasıdır suç olan.

Bir bardak suda fırtına kopartan bir kısım Türk aydını da iki yüzlü tavrından vazgeçmeli, bu ülkede etnik ve kültürel anlamda değişik halkların varlığını içine sindirmelidir.

Zorlama tariflerle herkesi Türk saymaya çalışmak, herkesin kendi farklılığına daha çok sarılmasından başka bir işe de yaramayacaktır.

Paranoyalar üzerine bina edilmiş parçalanma, ayrılma, ayrışma teorileri ile bir kısım insanlar kışkırtılmaktadır.

Bir başka kısım insan ise aşağılanarak, ürkütülüp sindirilerek, bu ülkeye duydukları sadakat zedelenmektedir.

Irkçı nutuklarla, ırkçı yaklaşımlarla bir yere varılamayacağı artık anlaşılmalıdır.

Anadilimizi öğrenelim, konuşalım, okuyup yazalım demekle kıyamet kopmayacağını, bizler farklı bir kültüre sahibiz demekle memleketin bölünmeyeceğini anlayın artık.

Kendi korkaklıkları ve güvensizlikleri nedeni ile en küçük kültürel hak talebini bile bölücülük olarak algılayanlar bilmelidirler ki, bu ülke halklarının farklılıkları kadar da ortak değerleri vardır.

Fakat birilerinin; sürekli bir kısım kimlikleri yok saymaları nedeni ile ortaklıklar gözardı edilerek farklılıklar kışkırtılmakta, birliktelik yerine ayrılık fikri bilinç altına nakşedilmektedir ince ince.

Kendi varlığını devam ettirmek, kendi kültürünü yaşamak, kendi ismi ile ayakta kalmak isteyen insanları saçma sapan tehlikeler icat ederek bölücü, ayrılıkçı hain ve bilcümle kötü ifade ile tanımlarsanız; onlara ait her şeyi yok sayarak, yok ederek  herkesi kendinize benzetmeye çalışırsanız nasıl sadakat bekleyebilirsiniz?

Halkların dillerinden sözcüklerini, bilinçlerinden kimliklerini, ruhlarından aidiyetlerini söküp atmaya çalışırsanız nasıl birlikte ortak bir gelecek hayal edebilirsiniz?

Bizler bu ülkede pek çok farklı etnik kimliğe mensup yurttaşlarız.

Sistem herkesin üzerinde birleşeceği ortak bir bilinç yaratacaksa, bu ancak  Türkiye Cumhuriyeti  yurttaşlık  bilincidir.