ADİGEY YAZIN DİLİ EKİM DEVRİMİ’YLE DOĞMUŞTUR

Jorj Şawkue
Filoloji Bilimleri Kandidatı
Çeviri: Çetav İ.
Yamçı Dergisi, Mayıs 1977-Şubat 1978, s.80

Yazın dili, ulusun kültürünün görünümü, onun manevi zenginliğinin    ölçüsüdür. Halkın en değerli varlığı olarak da her zaman kalacaktır. Yazın dilinin önemli özelliklerinden biri de halkın konuştuğu dile sıkıca bağlı olmasıdır. Bununla birlikte halkın konuştuğu her diyalekt yazın dili olamaz. Yazın dili, halkın konuştuğu diyalektlerin en yetkini olup, herkesçe en kolay anlaşılabilenidir. Kısaca yazın dili, dilcilerin en uygun buldukları diyalekttir. Yazın dilinin oluşup gelişmesinde ozanların, yazarların önemli rolleri vardır. Yazın dilleri bunların yapıtlarında sağlamlaşır, yetkinleşir ve geniş halk yığınlarının malı olur. Yazın dilinin geliştirilip güzelleştirilmesinde .dilbilimcilere, basma ve bütün kültür görevlilerine önemli görevler düşmektedir.

Yazın dilinin oluşumu, yazı diline bağlıdır. Yazı dili olmadan yazın dili olamaz. Ancak yazı dili ile yazın dili aynı zamanda başlamazlar. Yazın dilleri, yazı dilinden çok sonraları başlar. Tarihin derinliklerinden gelen kimi yazın dillerinde durum böyledir, örneğin; Rus, İngiliz, Fransız ve benzeri yazın dillerinin başlangıcı, yazı dillerinin başlangıcından çok sonraları olmuştur. Bunun nedeni, bu dilleri konuşan halkların sosyo- ekonomik yaşantılarının gelişmemiş olması sonucu, yazı dillerinin toplumsal görevlerinin az oluşu idi. Bu dillerin, yazın dillerini yaratabilmeleri için toplumun sosyo-ekonomik yükselmesini sağlayacak koşulların oluşması gerekiyordu.

Adigey yazın dilinin durumu değişiktir. Adigey yazı ve yazın dilleri aynı zamanda başlamıştır. Bu nedenle Adigey yazı ve yazın dilleri aynı anlamda kullanılmaktadır. Ekim devrimine kadar -Adigey yazın dilini etkileyebilecek ölçüde- bir yazı dili olmayan Adigeler bu devrimden sonra yazın dillerini yaratabilme olanaklarını elde etmişlerdir. Bu olanaklardan birincisi; dilin toplumsal görevlerinin geliştirilmesi, halkın kendi dili ile okuyup-yazabilir, öğrenim görebilir duruma gelmesidir. Böylece Adigey dilinin toplumdaki işlevi büyük ölçüde artmıştır. İkincisi; dilin gelişiminin bilimsel yöntemlere dayandırılmış olması, anadille eğitim yapan okulların arttırılması, sanatsal ve politik nitelikteki gazete, dergi ve kitapların çoğaltılması ve çeşitli sözlüklerin hazırlanmış olmasıdır. Üçüncüsü; bu işleri yürütecek ulusal kadroların yetişmiş olmasıdır.

Adigey dilbilimcisi Aşhamafe Davut, Adigey düz yazısının kurucusu yazar Ç’eraş Tembot, Adigey nazmının kurucusu Hatko Ahmet, Doç. Namitoko Yusuf ve benzerlerinin Adigey yazınının yaratılmasındaki katkıları büyüktür. Ayrıca Hatane Abdul, Hatana Ayişet ve Huwaj Mahmud da bu işlerin başarılmasında canla-başla çalışmışlardır.

Adige halkı yazı dilinin ve kültürünün geliştirilmesi gereksinimini öteden beri duyuyordu. Bu uğurda Adige aydınlarından Net’awko Hacem, Bersey Wumar ve Negumo Şore gibileri çok gayret göstermişlerse de Çarlık devrinde olanak bulamamışlardı. Sosyalist Ekim Devrimi’nden sonra halkımız kendi diliyle okuyup-yazma olanaklarım elde etmiştir. Adige yazın dili Ç’eraş Tembot’un ilk yazıları ve Hatko Ahmed’in ilk şiirleriyle doğmuş olmasına karşın çabuk ilerlemiş ve büyük gelişmeler kaydetmiştir. Bu gelişmede, yazın dilimizle yazılan yapıtların yalnız ülkemizde değil, başka ülkelerde de okunmasının, Adigey Tiyatrosu’nun çalışmalarım bu dille sürdürmesinin, Adigey Radyosu’nun ve Sosyalist Adigey Gazetesi ile Zekoşnığ dergisinin de yayınlarını yine bu dille yapmasının büyük etkisi bulunduğunu söyleyebiliriz.

Yazın dilinin doğru temellere oturtulması ve sağlam ölçülere dayandırılması bu dile temel olacak olan diyalektin doğru olarak saptanmasıyla mümkündür. Yazın diline temel olacak olan diyalektler iki şekilde ortaya çıkmıştır. Bunlar, politik, ekonomik veya kültürel merkez durumunda bulunan bölgenin diyalekti veya o toplumdaki büyük yazarların, yapıtlarını vermiş oldukları diyalektlerdir. Örneğin; Rus yazın diline Moskova diyalektinin, Fransız yazın diline Paris diyalektinin temel olmasının nedeni, Moskova ve Paris’in bu ülkelerin politik, ekonomik ve kültürel merkezi durumunda bulunmalarıdır. İtalyan yazın diline Toskonya diyalektinin temel olmasının nedeni ise büyük İtalyan yazarlarından Dante Bokaccio ve Petrark’m yapıtlarını bu diyalekt ile vermiş olmalarıdır.

Adige dillerinin oluşması ise bu kurallara uymamaktadır. Burada politik, ekonomik, kültürel merkezin veya yetişecek ünlü yazarların yazın diline temel olacak diyalekti oluşturmalarını beklemek için zaman kalmamıştır. Adigey dilinin yeni kazandığı büyük toplumsal görevlerini yerine getirebilmesi için acele olarak yazın dilinin oluşturulması gerekiyordu. Bu nedenledir ki, Adigey yazın diline temel olacak olan diyalekti dilbilimcilerin kendi çalışmaları ile bulmaları gerekiyordu. Dilbilimcilerin kendi konuştukları ve alıştıkları diyalekti temel almaları uygun düşmezdi. Dilbilimcilerin Adigey yazın diline temel alacakları diyalektin Adigey dilini konuşanların tümü tarafından anlaşılabilmesi gerekiyordu. İşte bu durumlar göz önüne alınarak Chemguy diyalekti Adigey yazın diline temel alınmıştır.

Şimdi Adigey yazın diline temel olan diyalektin seçimi konusunda Adige dilbilimcilerinin neler söylediklerine bakalım.

Prof. N. F. Yakovlev ve Doç. D. A. Aşhamaf tarafından 1930 yılında çıkarılan Adigey Dilinin Kısa Grameri (Kratkaya Grammatika Adigeyskogo Yazıka) adlı kitapta ”Chemguy diyalekti yazın diline temel olmaktadır. Bu nedenle Adigey dilindeki sesli ve sessizleri bu diyalektten veriyoruz” denmektedir.

Bu iki yazarın 1941 yılında hazırladıkları Adigey Yazın Dilinin Grameri (Grammatika Adigeyskogo Literaturnogo Yazıka) adlı eserinde «Chemguy diyalekti üzerine yazın dili kurulmuş oldu, bu aynı zamanda Bjedugh, Shapsugh ve Abzegh diyalektlerin elementlerini de kapsamaktadır.” denmektedir.

Temel diyalekt konusunda her iki yazarın aynı görüşte olmadıklarını öne süren kimi dilbilimciler de vardır. Örneğin; Mılıamecane Yusıf 5 Mart 1968 tarihli Adigey Pravda Gazetesi’ndeki makalesinde Aşhamafe Dawıt’ın Yakovlev’den ayrı olarak kendi başına yazdığı yazılarında Bjedugh- Ç’enıgury diyalektini temel olarak alma yanlısı olduğunu, Çemguıy diyalektinin tek başına temel olmasının Yakolev’in görüşü olduğunu, Aşhamaf’ın bu görüşü paylaşmadığım yazmaktadır.

Burada, Aşhamaf’ın görüşlerini açıklığa kavuşturmak için, yazın dilinin kuruluşu, ilerlemesi ve gelişmesi konusundaki ”Tratkiy Obzor    Adigeyskih Diyalektov” adlı eserine bir göz atalım. Aşhamaf in yazın dilinin diyalektlerle ilişkileri hakkındaki toplum teorisi şöyledir; ”Sovyet iktidarından sonra cumhuriyetlerde oluşan ekonomik ve kültürel düzen nedeniyle, dilin çeşitli diyalektleri birbirine karıştı, hızla ilerleyen ulusal yazın dilleri kimi diyalektleri tasfiye etti.” Yazar bu görüşten kaynaklanarak Bjedugh-Chemguy diyalektinin yazın diline temel olduğunu yazmaktadır.

Aynı yapıtta yine bu konuda şöyle demektedir: ”Bjedugh-Chemguy diyalektleri üzerine yazın dilinin   kurulduğu yıllarda bu iki diyalekt kendi özelliklerini bir diğerine karıştırmakta idi. Adigey’in ulusal yazınının yeni başladığı bu yıllarda genç yazın dili, ders kitapları ve gazetelerde Chemguy diyalekti temel alınarak yazıldığından bu diyalekt kendi “belliklerini  Bjedugh diyalektine geçiriyor, Bjedugh diyalekti de kendi fonetik ve morfolojik özelliklerini yitiriyordu.

Aşhamaf Dawıt bazı örnekler verdikten sonra şu sonuca varıyordu:  ”Yazın diline temel olacak olan diyalekt bugüne değin belirlenmemiş olduğundan, ders kitapları, gazeteler, sanat yapıtları ve çeviri yazıları Chemguy elementleri çoğunlukta olmak üzere Bjedugh-Chemguy diyalektlerinin karmasıyla çıkıyordu. Chemguy elementlerinin çoğunlukta olmasının nedeni bu diyalektin ses düzeninin daha uygun, olmasıydı. Birbirine karışan bu iki diyalektten Chemguy diyalektinin ilerlemesinin daha elverişli duruma gelmiş olmasıydı. Örneğin;Chemguy diyalektinden ıslıklı sesler düşmüştü. Ses düzeni daha yetkin olan Chemguy diyalekti Kabardey diyalektine de daha yakındı.”

Yukarıda belirtilen öğeler göz önüne alınmaksızın yazın dilinin kurulamayacağını söyleyen yazar şu sonuca varmaktadır: ”Yukarıda sözünü ettiğimiz özellikler, ilk anda Bjedugh ve Chemguy diyalektleri arasındaki farkı küçükmüş gibi gösterirse de bu durum, okullarda güçlükler doğurmakta, çevirmenler, yazarlar ve redaktörler arasında anlaşmazlıklar yaratmaktadır. Bu nedenle geliştirilmesi daha uygun olan Chemguy diyalekti temel alınarak oluşturulan yazın dilinin üretilmesine yardımcı olmak gerekir.”

Yukarıda sözünü ettiğimiz özellikleri bir araya getirdiğimizde   Mıharnecane Yunus’un görüşlerinin doğru olmadığı görülür. Aşhamafe Davut’un ”Bjedugh-Chemguy diyalekt”, ”Chemguy Diyalekt” terimlerini bir arada kullanmasının nedeni, her iki terimi aynı anlamda saymasıdır. Bu iki terimi aynı anlamlı yapan, Bjedugh diyalektindeki fonetik ve morfolojik özelliklerin yazın dilinde kullanılmasının olanaksız olmasıdır. 1936 yılında Ülke Yürütme Kurulu’nun kabul ettiği ”Adigey Orfografisinin Plânı” ve 1940 yılında yayımlanan ”Adigey Orfografi Sözlüğünde” Bjedugh diyalekti formlarının yer almaması Aşhamafe’in görüşlerini doğrulamıştır.

Filoloji bilimleri doktoru Ç’eraş Zeynep 1959 yılında Sosyalist Adigey Gazetesi’nde yazın dilinin temel kurallarının bozulmasının doğru olmadığını, kuralların korunması gerektiğini belirterek şöyle demektedir : ”Çalışanların kültürünü yükseltecek olan özelliklerden biride yazın dilidir. Yazın dili açık, düzenli, anlaşılır olmalı; çalışanlara güç gelmemelidir. Vatan savaşından önceki yirmi yıl içinde böyle bir yazın dilini kazanmış bulunmaktayız. Bunun temeli Chemguy diyalektidir. Chemguy diyalekti okuyup yazmak için daha elverişli, fonetik kuruluş bakımından daha uygundur.”

Bütün bunlar çeşitli yazarların Chemguy diyalektinin Adigey yazın dilinin temelini oluşturduğu görüşünü doğrulamaktadır. Günümüzde bilimsel kurallara uygun birçok sözlük yayımlanmıştır. 1968 yılında çıkarılan Adigey Orfografi Sözlüğünün” önsözünde yazarları şöyle demektedir : ”Bu sözlük Adigey Ülke Yürütme Kurulu’nun uygun gördüğü orfografik ölçüler temel alınarak oluşturulmuştur.” Bu ölçüler herkesçe bilindiği gibi Chemguy diyalektinden alınmıştır. Bütün bunlardan Adigey yazın dilinin gelişiminin yalnızca Chemguy diyalektine bağlanmış olduğu sonucu çıkarılmamalıdır. Yazın dili Chemguy diyalektinin bir çok fonetik ve gramatik formlarını almamıştır. Diğer diyalektlerden, özellikle Bjedugh diyalektinden aldığı sözcükler ile fonetik ve gramatik formlar da Adigey yazın dilini zenginleştirmektedir.

Yazın diline giren sözcük ve formlar çoğaldıkça yazın dili daha da gelişecek yetkinleşecektir. Ancak bunların yazın dilinin ölçülerine göre kullanılması gerekmektedir.

Elli yıl içinde Adigey yazını doğru yol izlemiş, oturmuş ve büyük gelişme göstermiştir. Gelecekte daha çok gelişeceğine kuşku yoktur. Günümüzde bu konuda tartışma yersiz olduğu gibi zamana da ters düşmektedir. Bütün Adige aydınlarının görevi yazın dilimizi sağlamlaştırmak, güzelleştirmek, güçlendirmek için bütün güçleriyle çalışmaktır. Yazın dilimizin gelişmesi dil bilimcilerin önüne yeni sorunlar getirmiş bulunmaktadır. Yazın dili ile diyalektler arasındaki ilişkiyi derinlemesine incelemek, Adigeyce ve Kabardeyce arasındaki yakınlığı daha iyi gösteren fonetik ve gramatik formlar üzerinde daha ileri çalışmalar yapmak ve fonetik ve gramatik yönünden Rusça’nın Adigece üzerindeki etkilerini daha iyi belirleyebilmektir.