...................
...................
TÜRKIYE’DEN NEDEN TASINDIM? -1
Melih Karakelle
27 Ekim 2014
                         
...................
...................
Yaziya baslamadan önce kullandigim bazi kelimeleri tarif edersem daha az yanlis anlasilirim.

YOZLASMA: Türkçedeki en güzel kelimelerden biri. Toplumdaki çürümüslügün bir norm halini almasi ve degerlerde geri dönülemez çöküs yasanmasi anlamina geliyor.

CAHIL: Bu yazida, okula gitme gün sayisi az olan kisi olarak degil, toplum normlarina uyabilecek düzeyde egitilmemis veya tersi yönde egitlerek toplumun günlük hayatina tehdit olusturan kisi olarak kullanilmistir. Örnegin, herkes devlet dairesinde siraya girerken, siraya girmeyip kurnazlik yaptigini düsünen, Yaya geçidinden geçen yayaya yol vermesi gerektigini kavrayamayan kisi isterse 4 üniversite bitirmis olsun cahildir.

APTAL: Türkiye disinda bu kelimenin asagilama sayildigi bir baska ülke var mi bilmiyorum ama Dünya üzerindeki her 3 kisiden 1’i  Ortalamanin altinda zekaya sahipken, Ortalama Zeka’nin IQ-90 civari oldugu Türkiye gibi ülkelerde, bu 3 kisiden birinin zekasi malesef, “akilli” olarak tarif ettigimiz bazi sempanzelerin(IQ-85) altinda kaliyor. Sonuç olarak toplumda gördügünüz tanidiginiz her 3 kisiden biri için Aptal demek bir hakaret degil, durum tespitidir. Bu insanlarin aptal oldugunu bilerek hayata yaklasmak, pek çok durumda “ama niye böyle yapiyorlar anlayamiyorum?” sorunuzun cevabidir. Öyle yaparlar çünkü kapasiteleri o kadardir. (Türkiye’nin de içinde bulundugu dünya IQ tablosuna buradan bakilabilir: 
http://www.photius.com/rankings/national_iq_scores_
country_ranks.html)

Sözlük bitti, yaziya geleyim:

Toplumlarda cehaletin önüne geçmenin kritik bir esigi vardir.
Bu esik, birim akli selim kisi basina düsen cahil sayisi olarak ifade edilebilir ve esigi var eden sey de akli selim kisinin egitebilecegi cahil sayisinin sinirli olmasidir.

Bu esik deger asildiginda yozlasma’nin önündeki tek engel Devlettir.
Devlet, toplum içerisindeki cahillerin ve aptallarin, toplumun geri kalanina zarar vermeyecek düzeyde egitiminden sorumludur.

Bunun en tipik örnegini hani yurtdisina giden herkesin söyledigi, “Abi adamlar siraya giriyorlar, kimse kimsenin hakkini çignemiyor, yaya geçidine ayagini atiyorsun duruyorlar” gibi yorumlarda görebilirsiniz.
Bahsedilen toplumlarda herkes bir filozof falan degildir, sadece Devlet, öncelikle vatandaslarinin hepsini topluma zarar vermeyecek düzeyde egitmistir. Bunun sonucu olarak karsinizdaki insanin aptal olmasi sizin için problem teskil etmez, kapasitesi kadar bir iste çalisir ve toplum için faydali bir birey olur. Çünkü cahil degildir. Daha yüksek kapasitesi olanlar da ayni temel egitimi aldiklari için, kapasitelerini kurnazlik için degil toplum yararina kullanmalari gerektigini aksi durumda hayatin sürdürülebilir olmadigini bilir. Bu sayede uygar toplumlardan daha az dolandirici, daha çok bilim adami çikar.

Gelelim Türkiye’den neden tasindim sorusuna;

Çünkü Türkiye son 12-13 yilda artarak devam etmekle beraber son 30 yildir, Özal ile baslayan bir çürüme süreci sonucu artik tam olarak yozlasmis bir ülke.

Bunu agzimdan salyalar akarak falan söylemiyorum, bunu tüm ailemi ve arkadaslarimi birakip tasinmak zorunda kalmis biri olarak son derece büyük bir hayal kirikligi ile söylüyorum.

Su an Türkiye’de cehalet bir norm olarak toplumun genelinde kabul görüyor ve kisi basina düsen cahil sayisi, bu kisilerin kisisel emek ve finansmanlari ile egitebileceginin çok ötesinde.

Üstelik, Cehalet’in iktidar oldugu bir noktadayiz ve zaten fazla saglikli olmayan devlet gelenegimiz de yerlebir oldugu için devletin var olan durumda cehaleti birakin önlemek, körükledigi gerçegi ile karsi karsiyayiz. Bu durumda, günümüz Türkiye’si basitçe, yozlasmis bir toplum olarak tarif edilebilir, çünkü kritik esik asilmis, çürüme toplumun genelini sarmistir.

Bu durumda en komigime giden ise “CHP adam gibi muhalefet yapsa” gibisinden günlük hayatta hiçbir pratigi olmayan bir durumun olasi tek kurtulus olarak görülmesi.

Bu sözleri siklikla dile getirenlerden tek talebim kendilerine bir siyasi parti kurup CHP yi beklemekten vazgeçmeleri. Bunu CHP den daha iyi muhalefet yapacaklarini düsündügüm için istemiyorum. Aksine, cehalet ve yozlasmadan beslenen bir toplumun artik akil-mantik ile kurtarilamayacagini anlamalarini umdugum için istiyorum. Çünkü gördükleri güçlü muhalefet hayalinin toplumu kurtarmasi artik mümkün degil, Ülkede hirsizligin kötü birsey oldugunu düsünen kisi sayisi %50 nin altinda ise siz bu insanlara degerler ve uzun vadeli planlar üzerinden hiçbirsey anlatamazsiniz.

Yakin tarihte bunun bir çok örnegi yasandi. Örnegin, 1960 lar Afganistan’ina, Iran’ina Lübnan’ina, Misir’ina bakin. Bir de bu günkü haline bakin.

Asagidaki fotograf 1960 lar Afganistan
'indan. 1970-80 ler Türkiye’sine ne kadar benziyor degil mi?



Afganistan’in ve digerlerinin bu noktada kaybettigi sey, dini özgürlükler falan degildi. Onlar, cehalet’in önlenmesi ile ilgili savasi kaybettiler. Toplumlarinda cahil olmak geçer akçe oldu, iktidara gelenler meydanlarda egitimli insanlari “monserler” diye yuhalatip da cehaletten beslenince oldu bunlar. Sonrasinda cahil bir milleti yönetmenin en kolay yolu olan din ögesi ön plana çikmis olabilir ancak bütün bu ülkeler yozlasarak bu duruma geldiler, dindarlasarak degil.

Türkiye yozlasmada komsularina göre biraz yavas hareket etti. Bunu ister “Atatürk’lü yillar sayesinde” diye tarif edin, isterseniz de “Avrupa’nin burnunun dibinde tüm bu ortadogu pisligi ile arasindaki tampon oldugu için, Avrupa tarafindan kollandi” diye tanimlayin ama Türkiye için de süre sonunda doldu.

Su an, günde ortalama 12 saatini TV de bol tecavüzlü, aldatmali, dolandirmali, abisinin karisina sulanmali diziler ve evlilik programlari izleyerek geçiren, Kendisi disinda kimseye saygi göstermeyen, Çikari ugruna yaptigi herseyi mübah sayan, Kaba davranmayi geçer akçe sanip ülke yönetimini bile kabadayiliga teslim eden bir topluma dönüsmüs durumdayiz. Ve bu toplum çocuk yetistiriyor, bu çocuklar siz ne kadar ugrassaniz da ayni okula gittigi çocugunuzun davranislarini sekillendirecek. en az bir 70 yil ayni toplumda yasayacak. Bu noktada artik yapilabilecek hiçbirsey olmadigi gibi birseyler yapmaya çalismak da enerjinin bosa harcanmasi disinda bir sonuç dogurmaz.

Birey olarak eger insanliga bir faydaniz olsun istiyorsaniz, milliyetçiligi bir tarafa birakip, bu faydayi, sizden bunu talep eden toplumlara yönlendirmeniz çok daha dogru olacaktir.

Ben bu noktada, bana ayrilan sürenin sonuna geldigime, bir birey olarak hayatimin kalanini düzelmesi mükün olmayan bu durumun içinde yasamaya çalismamin anlamsiz olduguna karar vererek Türkiye’den tasindim. Gün geçtikçe de aldigim kararin ne kadar dogru oldugunu anliyorum. Özlem yok mu? Var tabi. Ama daha çok heba ettigim onca yilin hayal kirikligi var üstümde.

Okuyana not:

Yukaridaki yaziyi beni taniyan, hayatimin asagi yukari ne kadar mücadele ile geçtigini bilen. Tasinma karari ve sürecimdeki olaylara hakim olan esim dostum okusun diye bloguma yazmistim.  Bu yüzden yazi içerisinde beni tanimanizi saglayacak herhangi bir ip ucu bulunmuyor.

Ancak sanirim sosyal medyada fazlaca paylasilmis olacak ki, normalde projelerime ayda 500 kisi bakarken bu yaziyi ilk 24 saatte 100.000 kisi okumus. Ayni seyi düsünen insanlarin ne kadar çok oldugunu mu gösterir? yoksa her firsatta ne kadar ezildiginden dem vuran ülke cehaletinin aslinda ne kadar çok insani ezip hayatini yasanmaz hale getirdigini mi? bu konuda yorum yapmayacagim.

Beni veya yaziyi elestirmek isterseniz, sunu unutmayin. Bu yaziyi size yazmadim, sizi buraya girip okuyun diye zorlamadim ve beni tanimiyorsunuz. Ufak bir fikir vermesi açisindan, sunu da okumaniz faydali olabilir.: http://www.melihkarakelle.com/hakkinda

Yorum yapmadan önce:

Öncelikle pek çok insan siyaset konusmayi seviyor, yorumlardan onu anladim ancak dikkat ederseniz yukarida CHP örnegini bile sadece yozlasmis bireyler üzerinde siyasetin etkili bir kurtarici olamayacagindan bahsetmek için verdim. Çünkü bu siyasi görüslerimi degil, sokakta her gün beraber yasadigim insanlarda gözlemledigim durumu yazdigim bir yazi. Bu günkü iktidari ya seviyor ya nefret ediyorsunuz, tamam, sizin için sevindim. Ancak o iktidar buhar olsa bile üstünüze kiran minibüs söförünün yetistirdigi çocuk daha bir 70 yil sizinle ayni ülkede olacak.
Afganistan örnegi ve IQ tablosu güvenilirligi konusunda((konunun özü ile pek alakasi olmasa da) çok fazla yorum oldu, ayni seyi tekrar etmezseniz sevinirim.Yazmadan önce okumaniz iyi olabilir.

Bir de çok uzun destan gibi yazmasaniz da sayfa bu kadar uzamasa ne güzel olur degil mi?

Tüm yorumlari kabul etmeye çalisiyorum ama küfürlü olanlari insanlara saygisizlik olmasin diye paylasmiyorum. Küfredenlerin de cani sagolsun, Okuyorum üzülmesinler.

Yaziyi araklamak isteyenler de sormasin buyursun araklasin lütfen.

 
YORUMLAR


Faith
yazdi: 01 Kasim 2014 at 13:24

Yazinizi çok üzülerrk okudum. Ülkemde herseye ragmen yasamaya çalisan ve gelecege dair umutlari olan birisiyim. bahsettiginiz tüm yozlasma tespitlerinizi kabul etsek dahi Bati medeniyetlerinin ortaçagda baslayan aydinlanma süreci ve milyonlarca insanin ölümüyle sonuçlanan bir süreçten sonra yasadigimiz günlere geldigni unutmamak gerek. Evet biz tam aydinlanamamis, aydinlanma yolunda süreci hep kesintiye ugratmis bir toplumuz ancak bu duruma karsi mücadele eden bir çogunluk oldugunu da unutmamak gerekir. Siyasi görüsü ne olursa olsun hala bu ülke için bir seyler yapmak isteyen milyonlar var. Ve bence sizde her ne kadar terk-i diyar etmis olsanizda, vicdanen ülkemize katki saglayamadiginizdan rahatsizsiniz.
Herseye ragmen kalmak ve cehaletle savasmak, uzaktan seyretmekten daha huzur verici.

Cagdas yazdi: 01 Kasim 2014 at 11:46

Kaçmissin, adini da tasinmak koymussun.

Serkan Zengin yazdi: 01 Kasim 2014 at 10:13

Rahmetli babam, Almanya ya isçi olarak gitmis, bir toplumun gerisinde olmayi hissetmis birisi olarak derdi ki; yasadigin toplumun önünde olursan, her gördügün her yasadigin sana izdirap, gerisinde kalip cahil ve mutlu olacaksin, senden ileri olanlar sana bakip kahrolacak. Isim geregi çok yurt disi seyahatim oluyor. Yazdiginiz gibi ülkemizde yozlasma had safhada ve kimse aksi için çalismiyor. Çocuklarim için, bütün aliskanliklarima ragmen ben de bu ülkeden gitmem gerektigini düsünüyorum.

Türker yazdi: 01 Kasim 2014 at 07:56

Yazinizim bizim icin yazilmadigi belli :)Tespitler harika ancak bu kadar genis kitleye ulasmis olmasida gitmemizi engelleyen sebep olmali…
Cesitli sebeplerle ulkemin her yerini dolastim yurt disina cikmaya OZENEN Biri olarak yinede atesi sonduremesekte en azindan safhimiz belli olur
Saygilarimla..

Gürkan yazdi: 01 Kasim 2014 at 07:26

1900’lü yillarin basinda nüfusun %90’i okuma -yazma bilmiyordu. Yani sizin aptal – cahil olarak tanimladiginiz haldeydi. Iyi ki o zaman geri kalan %10 sizin gibi düsünüp gitmemis. Cumhuriyeti kurmus ve elindeki imkanlarla ülkesine katkida bulunmus. Unutmayin ki gittiginiz yerde de hayal kirikliklari yasayabilirsiniz. Örnegin Abd’yi ele alalim. Olmayan kitle imha silahlari nedeni ile Irak’a savas açti ve 1 milyondan fazla Irakliyi evlerinde üstün teknoloji ürünü silahlari ile katletti. Abd’ye tasinip böyle bir canavarligin parçasi olmak sizin için hayal kirikligi olmaz mi?

Nusret Atayman yazdi: 01 Kasim 2014 at 05:53

4 aydir Amerikada kizimin yanindayim. Bu arada 1 ay oglumu ziyaret için sydney e gittim.Bir çogunuzun kaçmak için hedefledigi bu yerler yasadigim Izmir Urladan daha cazip ve yasanasi yerler olarak ilgimi çekmedi açikçasi.Bu yaziyida su anda bulundugum Sanfrancisco dan yaziyor ve evime dönmek için gün sayiyorum.Kizimin oturdugu 85 yillik ahsap evdeki katin kirasi 3 bin dolar oglanin Sydneydeki 100 yillik tugla binadaki 70 m2 daireside ayni fiyat. Benim Havuzlu site içersindeki tripleks bahçe içi müstakil 150 m2 evimin rayiç kirasi 500 tl.Gerek evimin önü ve gerek her türlü sosyal ihtiyacimizi karsiladigimiz Urlada arabamin hiç bir park masrafi olmazken bahsettigim bu iki gelismis ülke sehrinde de çarsi pazar park ücreti can acitacak miktarlarda. Yilin 300 günü günesli.Dünyanin en nadir güzellikteki çesme plajlari arabayla 35 diika. Buralari gördükten sonra, evrimini tamalamamis maymunlar alt kültürün henüz egemen olamadigi Izmir ve çevresinde yasamanin nasil bir sans oldugunu gördüm.
Hepinize saygilar

Hassan Bokhari yazdi: 01 Kasim 2014 at 03:53

While I am not Turkish but I happened to live in Istanbul and fell in love with the country and its people. Coming back to your blog, I think you are 100% correct. I am a Pakistani American who can very easily relate to your arguments. I also think Pakistan is well past that point. I hope your assessment about Turkey is wrong because that would be so sad. But I do fear that the current government is becoming more and more autocratic and people are turning into sheep. In other words, the ignorant will rule. In Muslim countries the logic tends to lose out to ignorance.

Mehmet Emin Coskun yazdi: 01 Kasim 2014 at 00:45

Melih Merhabalar,

Tasinma gerekçen -kisisel- perspektiften bakilirsa çok makul ve mantikli. Bunun nedeni Tükiye’de ya da bir insanin dogup büyüdügü bir yerde ciddi problemlerin olmasi degil.
Kararinin makul olmasi bunu sen böyle istiyor ve böyle hissediyorsun diye.

Fakat burda dikkat edilmesi gereken birsey var. Senin istegin ve hissiyatin bu yönde oldugu için bunu rasyonellestirme çabasindasinki bu birçok -sözüm ona- egitimli ve birçok analitik altyapili insanda mevcut olan bir problemdir, sende de var.

Bunlari sana bir taarruzda bulunmak amaci ile yazmiyorum, bundan emin olmani isterim.

Tarihe bakisin ve tarih isiginda analiz yapmaya çalisman da bana göre biraz eksik kalmis. Özal döneminden bahsetmissin fakat Özal’i iktidara tasiyan 12 Eylül dönemini atlamissin. Benzer sekilde günümüz iktidarindan bahsetmissin fakat günümüz iktidarini iktidara tasiyan 12 Eylül benzeri süreçleri atlamissin.

Bu çok takin tarih perspektifinden böyle. Bir de tarihe daha derin baksan, meseleye yaklasimindaki eksiklikler daha farkli ortaya çikabilir.

Bunun yaninda yine bana göre, çok entresan bir durum var; neden bilinçaltinda CHP ve CHP’den medet uman insanlar var? Bunu kendine hiç sordun mu? Eger bu konuda biraz düsünürsen derinlerde senin kendinde kesfedecegin farkli seyler çikabilir.

Tarih perspektifine geri dönecek olursak; memleketten gitmek bir tercihtir ve bunu genel yani çok sayida insan için rasyonellestirmek imkansiza yakin derecede zordur.
Her memlekette her dönem zorluklar ve sikintilar, bir de yozlasmalar olabilir. Bu, senin bulundugun sinifin ne oldugu ve ne olabilecegi ile de yakindan ilgilidir. Bunlar sadece en temel birkaç parametre. Bir insanin bir memleketten -sorunlar var, yozlasma var- diye gitmesi çok parametreleri olabilecek, kisisel bir durumdur.

Böyle günlerde birçok insan gitmeti tercih ederken ve edecekken birileri kalmayi tercih edebilir ve bunu rasyonellestirmeye de kalkabilir.

Örnegin tasindigin yer Ingiltere’yi bir düsün; demokrasi, özgürlük, insan haklari ve görece gelismisligin hatiri sayilir derecede var oldugu bir ülkedir. Ama ahlaki duruma ve insanlar arasindaki iliskilerin derinligine baktiginda tahmin etMEdigin seyler görebilirsin.

Ingiltere’de yasamis bir insan olarak bir örnek vereyim. Örnegin kendine sunu bir sor;
Ingiltere’de dogup büyüyüp te 20 yasina gelip herhangi bir uyusturucu kullanMAmis insanlarin tüm örneklemdeki insanlar arasindaki orani nedir. BekleMEdigin bir sonuçla karsilasabilirsin.

Herneyse. Yine de duygu ve düsüncelerini paylasman ve -bana göre- analizinde eksikler/yanlislar da olsa güzel.

Ingiltere’deki yasaminda sana basarilar ve mutluluklar dilerim.

Saygilarimla,

Süreyya Gökçeoglu yazdi: 31 Ekim 2014 at 21:01

Vakitli karar vermis, dogru bir yol tutmussunuz… Dönmemeye bakin… Yaziyi okurken keske 20-25 yas daha genç olsaydim diye düsündüm…

Seren yazdi: 31 Ekim 2014 at 18:44

Bu ülkede yasamaktan sokaga çikmaktan araba kullanmaktan hatta nefes almaktan nefret ediyorum..duygularimi daha iyi anlatan bir kelime bulamadim.Hangi çarpikligi anlatsam? Anlatmakla bitmez…..dinimden sogudum artik Müslüman Degilim…dine inansam dinimi degistirirdim….su anda on onbir Yasinda çocuklar okullarda açilmasi zorunlu mescitlerde namaz kilip derslere girmiyor……Hangi Atatürk? Hangi cumhuriyet ? Simdi Avrupa Birligi’ne girsek adamlarin memleketini isgal edip on yilda uygarliklarini kanser gibi yok ederiz….feci cahil yobaz bir çogunluk Tarafindan ezilen azinlik tek çareyi kaçmakta buluyor…param olsa bir dakika durmazdim ve asla bir günlügüne dahi geride dönemezdim…..egitilmesi imkansiz bu güruha karsi yapabilecegim yek sey Ege’de bir Köye tasinmak ve televizyon da bile Türk kanallarini seyretmemek….bu memleket Çoktan satildi ya sev ya terket diyenlerde parasini yiyor…yiyin efendiler yiyin…patlayincaya tiksirincaya kadar yiyin….!!

Selda yazdi: 31 Ekim 2014 at 17:55

Yaziniz ve yorumlar gerçekden çok yararli oldu. Çogu zaman kendimi bu ülkeye ait hissetmiyorum. Çocuklarim böyle bir ülkede yasasinlar istemiyorum. Bende çekip gitmek istiyordum ama fikrimi degistirdim.Bu ülkenin bana verdikleri çok fazla. Isçi çocugu iken Türkiye’nin en iyi üniversitelerinden birinde egitim aldim ve meslek sahibi oldum. Diger iki kardesimde ayni sekilde. Doktora, ilaca para vermedik, egitime para vermedik. Malesef Türkiye’de kutuplar var. Beyaz Türkler denilen babadan dededen zengin iyi egitim ve ahlakli fakat asiri kibirli ve tasrali-iyi egitim almamis-giyinmesini bilmeyenleri hakir gören, kendi sinifindan olmayani asagi gören ve simdiye kadar diger tarafi hor görmüs. Diger kutup AKP iktidarina kadar ezilmis, asagilanmis ve sonra bir kismi parayi bulmus – çocuklarini sübyan mektebine gönderen, Basbakan’da kendini bulan, deger yargisi TV dizilerinde racon kesen agir abiler sayesinde gelisen, özenti seklinde basini kapatip asiri makyajlanan. Diger bir kutup ne camilik ne kliselik, umutsuzluk içinde uyusturucu-esrar bagimlisi ahlaki yozlasmanin had safhada oldugu grup. Diger bir kutup çocuklarini anaokulundan en pahali özel okula yazdirip iyi bir yabanci dil egitimi aldirarak-ilerde yurtdisina gitme sansi olsun diye- gelecek kaygisina çözüm bulmaya çalisan grup. Ama inaniyorumki iyiler daima kazanacak. Sevgi, sefkat ve hosgörüye ihtiyacimiz var.

Kubra yazdi: 31 Ekim 2014 at 16:56

Merhaba,

Madem fikirlerinizi özgürce halka arzettiniz, o halde ben de haddime düsmeyerek birkaç sey yazmak isterim..
Yazinizda dogru tesbitler bulunsa da katilmadigim çok nokta var.
Bahsettiginiz akl-i selim insanlar hiçbir kosulda ümitsizlige düsmez, çözüm odakli olurlar.
Birlikte yasadiklari insanlarin refahi için fedakarlik yapanlar da bu insanlarin en erdemli olanlaridir. Mücadele yillarindaki Atatürk ve ona destek verenler gibi..
Bu nedenle çikar odakli düsünerek sartlar kötülestiginde kaçmak yerine savasmayi tercih ederler, hem de o bahsettiginiz “cahiller” için..
Oldukça güzel hayallerle yerleseceginiz yeni topraklarin insanlari da emin olun sizin IQ nuz hakkinda bir önyargiya sahipler..
Yazik ki bu bir önyargidan ibaret olsa da, o muasir medeniyet toplumlarinin zihnine de bu kazinmistir uzun yillardir.. Belki çook uzun yillar da bununla yüzlesmek zorunda kalinabilir.
Bu güzel memleketi dikeniyle seven biri olarak :
Baska bir ülkede refah içinde ama kimligini unutarak yasamaktansa ; kendi ülkemde kosullar degismese bile umutla yasamayi tercih ederim..

Umutlu ve güzel yarinlara!

Hakan ÖZER yazdi: 31 Ekim 2014 at 16:16

Yazinizi ülke disina çikmayi bir dönem ciddi ciddi (avusturalya) düsünen ama sonra ülkenin belkide en ileri sehirlerinden birine yerlesmeyi(izmir) çözüm olarak bulan bir meslektasiniz olarak yazinizi çok begendigimi söylemeliyim, benimde birkaç yorumum olacak bu konuda artik degindiginiz gibi bu hükümet gitse bile ülkenin yönetilemeyicegi bir gerçektir, iyi kötü bizi baglayan kürt-türk, sünni-alevi akp-chp gibi gruplar arasinda inanilmaz boyutta bir nefret olusmustur, bunun sonucu olarak ülkenin ya dagilmasi yada en iyi ihtimal olarak federe bir cumhuriyetin kurulmasi gerekir, izmirde devlet ile rantin en yüksek derecede döndügü imar isinde çalisiyorum, gözlemlerime göre sadece rant elde edebilmek için müteahhitlerin siyasi baski kurarak bir çok islerini torba yasalar ile geçirdigini ve belediyelerinde el mecbur bu isleri onayladigini gördüm ve de artik bunun sonucu olarak en iyi ihtimalin federe devlet olmasi gerektigini düsünüyorum, çünkü sadece din ve çikar oylari ile orta ve dogu anadoludan seçilen insanlarin izmir ve bunun gibi ülkenin biraz daha özgür ve refah sehirlerinde istedigi gibi at kosturmasi biraz hümanist insanlari ezip çignemesini izlemekten biktim, böylece en azindan yönetilen insanlarin yerel yönetime biraz daha fazla baski yapabilecegini düsünmekteyim, bazi insanlar üniter yapiyi hala savunabilir ama su duruma geldikten sonra üniter yapinin belkide tek yolunu soykirim olarak görüyorum ki bunu kesinlikle istemem.

Hakan Raif yazdi: 31 Ekim 2014 at 15:24

ingilterede burnun sizlayacak,ülkeyi çok özleyeceksin….umarim geri gelmezsin lütfen gelme

Hakan yazdi: 31 Ekim 2014 at 14:24

Benim analizim sudur ki sen kendini toplumun diger kismindan üstün ve zeki saniyorsun. Bu yanilsama içerisinde saglikli düsünme ihtimalin zaten yok. Tek çözüm yolun psikologa gidip düzelmeyi ummandir. Üzülerek söylüyorum maalesef toplumda senin gibi çok insan var.

Can Savas yazdi: 31 Ekim 2014 at 13:53

Yozlasmislar,cahiller,aptallar öyleyse ben gidiyorum.Bu bir tercih meselesidir.Ancak aklin rasyonellestirilerek asagilanmasi ne kadar üzücü ki, bunu yazan kiside birilerine göre, hemde oldukça cahildir. Yazi ne anlatiyor pek belli degil aslinda; hali olan ugrassin ben sirami savdim mi? bu ülkeden bi bok olmaz siz de kaçin mi? yoksa benzerleri gibi bir iç rahatlatma yazisi mi? üstümüze kiran minibüs söförünü zaten hergün gören bir millete 70 yil daha bunun çocuguyla yasayacagimizi hatirlatmis oldugu için emegine saglik. Suradan ufuk açmali,baska bir dünya mümkünlü bir video :https://www.youtube.com/watch?v=uToIZz6dVD4

O. Ilbey Akincioglu yazdi: 31 Ekim 2014 at 13:43

Haddinden fazla karamsar düsünceler. bu ülkede ilginç bir denge var. bazen doguya, bazen batiya ; bazen kuzeye, bazen güneye kayan. ama merkezden çok uzaklasmayan. iste dengeyi sizin düsünce tarziniz bozuyor. firariler! kolaycilar! bu dünyaya bir kere geldim yeter artikcilar! 300.000likler! madem bu kadar zor durumda ülken madem ki karanlik çökmüs bos beyinlerin kuytularina senin ne isin var el diyarlarda madem ki farkindaligin agri daginin dorugunda esen sert boran neden bu kadar onulmazsin ovanin meltemiyle savrulan çalilara. çok ugrasmisliktan dem vurmussun görmez misin? biz hala ugrasiyoruz kizoglan kiz AYDINLIK karanliga cariye olmasin diye!!

Leon yazdi: 31 Ekim 2014 at 13:19

Bende sizin gibi “cehaletin hismindan” uzaklasmak için Türkiye’yi terkedenlerdenim. Bu yüzden ne ifade etmek istediginizi iyi anliyorum.

Ancak bir sorun var: Yaziyi kime hitaben yazdiginiz belli olmadigindan çok fazla elektrik çekmis. Türkiye Matrix’inde varolan, bahsettiginiz o TV dizileri ve medyanin beyin yikamasina maruz kalmis insanlarin bu yaziyi anlamasi beklenemez, keza yorumlar da bunu net olarak gösteriyor.

Sayin yorumcular: Yurtdisina çikip belirli bir süre o toplumun içinde varolmadan bu yaziyi anlamaniza imkan ihtimal yok.

Burasi Avrupanin en iyi durumdaki ülkesi varsayiliyor. Egitimin, milli gelirin, kisibasina düsen yillik gelir ortalamasinin en yüksek oldugu ülke. Simdi biraz örnekler verelim.

– Alisveris yapacak olan kimse, magazaya gitmeden önce, ilk olarak 2.el magazalarini ve online sayfalarini ziyaret ediyor.

– Dünyanin 3 büyük cep telefonu üreticisinden biri olsa da, halen 5 yillik telefon kullananlar çogunlukta.

– Neredeyse her evin bir otomobili olsa da, herkes isine tren, otobüs ve bisikletle gidiyor (-20C’de bile !)

– Okullarda herkese karsi anlayisli ve saygili olmasi ögretiliyor.

– Bir çok evde televizyon, çamasir makinasi veya bulasik makinasi yok!

– Fikirlerinden ötürü kimse hor görülmüyor, insanlar oldugu gibi kabul ediliyor.

– Ülkenin temel dini hristiyanlik olsa da, çok azi kiliseye gidiyor.

Liste uzadikça uzar. O yüzden tekrar ediyorum, sevgili yurttaslar, çogunuz Melih arkadasimizin yazisini hakaret veya karalama olarak algilayabilir, hatta umursamayabilirsiniz de. Ancak dogrulari söylemis.

Tolga Sümer yazdi: 31 Ekim 2014 at 11:22

Ters giden birseyler oldugunda, bunu içsel olarak tüm benliginizle kavrarsiniz ama, nedenini akliniz ve kelimeler yoluyla ifade edip bir tanim ortaya koyamazsiniz ya… Siz net bir sekilde bunu tanimlayip, gün yüzüne çikarmissiniz. Bir tez gibi ortaya koydugunuz ve onay gören argümanlara sahip “cehalet” ve “aklin” toplum üzerindeki etkileri, aksi ispatlanana veya çok kuvvetli alternatifi ortaya çikana kadar hipotez, hatta teori muamelesi görecektir.. Benim neznimde ise “gerçek”… Toplumun, “Ak-kil” degil, “Akil” sahibi insanlara ihtiyaci var. Akliniza saglik.

M yazdi: 31 Ekim 2014 at 10:59

Yazdiklariniza tamamen katiliyorum. Ulke dindarlasmadi, yozlasti, Toplum korkunc bi hale geldi. Ve ben de eger bugun Turkiye’de yasamaya devam etseydim cocuk yapmayi dusunmezdim bile cunku aynen dediginiz gibi ben evde ne egitim verirsem vereyim muhtemelen 60 kisiyi bulan siniflarda yoz hocalar tarafindan yoz bir sistem dahilinde yetistirilecekti, Hele bir de allah korusun o cocuk kiz olsa al basina belayi, 32 yasinda bir kadin olarak omrumun 11 yili AKP hukumetiyle gecti ve bu hukumet doneminde nasil donustugumuz ve kadin olarak toplumda varolmanin nasil zorlastigi ortada, 1.5 yildir Londra’da yasiyorum ve komik gelecek ama uzun zaman sonra korkmadan etek giyebiliyorum, aksam bir yerden donerken sokakta 40 kere paranoyak olmuyorum, kronik mutsuz degilim yuzume renk geldi. Turkiye’de son yillarda `demokrasi ve ozgurluk` adi altinda yasanan zalim degisimleri deneyimlemis bi kadin olarak en buyuk korkum bu yeni turkiye dedikleri ucubede kiz cocuk sahibi olmakti. Yurtdisinin zorluklari yok mu? Var. En zoru da ozellikle beyaz turkler arasinda yaygin olan birbirine yuz cevirmeye alismak ve diger milletlerin kendi aralarinda kaynasmasina sahit olmak. Ama gunun sonunda birey olarak varolabildiysem, sarikli sapiklardan, cahil ve zorbalardan uzaktaysam diger zorluklar asilir, o kadar da muhim degil.

Uzgunum ama ulke elden gitmisken ancak korkaklar gider diyenlere anlam veremiyorum ve ben de bu ulkenin artik ilim, egitim vs gibi insancil yollarla duzeltilmekten cok uzak oldugunu dusunuyorum,

Mustafa Tongar yazdi: 31 Ekim 2014 at 10:21

Uzun yorumlar baskalarinin hakkini ihlaldir 1incisi. Almanya, FR, SWEDEN, nORGE Belgium parlamentolarina halkin temsilcileri nasil gelmis.TCnin TBMMne halkin degil birilerinin temsilcileri nasil giriyor.Oralarin partilerinde ÜYE-DELEGE iliskileri nasi bize benziyormu bi arastirsaniz.

Emin Yaren yazdi: 31 Ekim 2014 at 09:04

Her ne kadar tespitleriniz dogru da olsa ben “Bir ihtimal daha var” diyorum.

Aysegul yazdi: 31 Ekim 2014 at 03:40

Uzunca bir ayrilik sonrasi ulkeme dondugum ilk iki gunde yasadiklarim;

1. Gun : ilk bindigim minibus soforune gitmek istedigim duragi soyledigim halde beni bilincli olarak (cunku zaten o duraktan gecmiyormus ve ben binmeden once sordugum halde alacagi 1,75 tl yi kaybetmek istemedigi icin… ) yanlis bir durakta indirmesi sonucu yolun kalan kismini yuruyerek tamamlamak zorunda kalmam , 2. soforun benden 15 kr. fazla para aldigini indikten sonra tesadufen baska bir musteriden ogrenmem, yine ayni soforun yayalarin uzerine araba surerek ve kufrederek araba kullanmasi,

2. Gun hasta olan annem icin aldigim meyva presinin ise yaramadigini farkedip, daha 24 saat gecmeden aldigim magazaya geri goturup, alternatif bir urunleri ile degistirmek isteyip ” yok ” cevabi aldigimda iade etme istedigimin reddedilmesi ve iadesi icin verdigim mucadelem,

Ve sonraki gunlerde yasanan abeslikleri caresizce kabullenmek zorunlulugunun hasil oldugunu hissetmem de benim icin ” Turkiyeden neden tasindim ? ” sorusunun cevabini hatirlatti …

Gecmisde ” sosyetik” kustahlarla yasama zorunlulugum yetti, omrumun kalan kismini onetime erkini eline gecirmis ” varos ” kustahlarin golgesinde yasamaya mahkum olmayi reddettim ve tasindim guzel ulkemden, caresizce…

Mustafa Ergenç yazdi: 31 Ekim 2014 at 02:24

Sizi bu yazinizdan dolayi tebrik ederek söze basliyorum ben üniversite 1.sinif ögrenciyim ve siz gibi birinin yazisini okuyup daha yolun basindayken örnek almak büyük bi sans olsa gerek sizin gibi insanlarin degerli ve anlamli görüsleri bizim gibi gençlere isik oluyor sagolun varolun hayatta basarilar Insallah bende sizin gibi bir birey olurum yolunuzda bahtinizda açik olsun

Aras Akarsel yazdi: 31 Ekim 2014 at 01:12

Göç etmek insanlik tarihi kadar eski bir eylem. Herkesin bunu yapmak için geçerli bir sebebi olabilir. Bugün bu sebepler var ki yazidaki tespitler oldukça dogrudur. Yarin baska sebepler bu ihtiyaci dogurabilir. Mühim olan insanin geride biraktiklari ile yüzlesebilmesidir. Kisi yanliz kaldiginda yasar bu hesaplasmayi. Bunu basarabilen insan için yeryüzünde sinir diye bir kavram yoktur. Tüm dünya devletlerinin kapilari siz gibi insanlara sonuna kadar açiktir ayni bu cennet vatanin kapilarinin da sonuna kadar açik kalacagi gibi.

Yasin Erenay yazdi: 30 Ekim 2014 at 22:01

Hakli oldugun noktalar var, ama kalkip gitmek konusunda ayni fikirde degiliz. Saygi duyarim düsüncene.

Ben sair degilim o yüzden baskalarinin yazdigi bir sarkinin sözleriyle kendi düsüncemi seninle paylasayim.

Sanirsin,daglarda yol olmaz
Usanirsin,kalbinde güç kalmaz
Uzanirsin, yarin olmaz
Zor günlerin,ardinda huzur olmaz ki
Her zaman umutlar yön bulmaz
Yarin olsa da,beklenen gün olmaz
Sanirsin,yalnizlik tek dostun
Aldanirsin kaçmakla bitmiyor
Hiçbir zaman,yalnizligin

Umudunu kaybetmemelisin…

Zeynep Atabay Taskent yazdi: 30 Ekim 2014 at 19:30

Bu kadar okunmus , cevap verilmis bir yazi keske ‘neden tasindim?’ degil de Türkiye’de kalip herseye ragmen neler basardim ve halen ugrasiyorum seklinde olsaydi..

Atilla yazdi: 30 Ekim 2014 at 18:53

Yazdiklariniz etkileyici ancak, cehalet ve yozlasma toplumun ileri gelen düsünce , bilim ve ilim sahibi insanlardan baslamaktadir. Para için gelecegini, sözünü bil Hassa özünü ipotek altina alan lardan baslar, asagi katmanlara inildik çe facia halini alir. Bana göre her sey kendinizi sorgulamak la baslayacak Nerede sonuclanacagi ise bun da ne kadar samimi oldugumuz la alakali.

Her kez e mutluluk dilegiyle.

Omer Dundar yazdi: 30 Ekim 2014 at 18:46

Sozluk basta olmak uzere tespitleri ve bu tespitlerin yalin anlatimini cok begendim. Ayrilma karari ayri bir konu ama tespitlere herhalde katilan cok olacaktir. Turkiyeden ayrilma karari ise bence o kadar kisisel ki boyle bir ortamda yazarin bu kararini tartismak abesle istigal.

Z. Kurtulus yazdi: 30 Ekim 2014 at 18:06

Sakarya savasinda 90.000 kisilik ordunun 60.000 inin firar ettigini bilir mi acaba vatan millet sakarya edebiyati yapanlar? Bu cahil ordusunun o firar edenlerin ve askerlikten zaten muaf olan imamlarin torunlarindan olustugunu da.

Ya sev ya terk diyenler kaldirima park eden araçlarini çekseler de bebek arabasiyla asfalta inmek zorunda kalmasak bu cennet vatanda, degil mi?

Deniz yazdi: 30 Ekim 2014 at 17:14

Bazi seyleri anlamakta ben de zorlaniyorum cok. Ornekleri de oyle cok uzaklarda aramaya gerek yok.
En basitinden bu yaziya yapilan bazi yorumlardaki usluplar ve kullanilan bazi kelimeler. Gayet duzgun ifadelerle, kendinize ait blogunuzda, kimseye hakaret etmeden, paylasmissiniz dusuncelerinizi.
Kimse kimse ile ayni fikirde olmak zorunda degil ama bunu saygili bir sekilde ifade etmek zorunda bence. Hele kufur etmeyi anlamak hic ama hic mumkun degil.. Biz birbirimize karsi saygimizi ve sabrimizi buyuk oranda kaybetmisiz bence..

Cebe yazdi: 30 Ekim 2014 at 16:33

Yaziniza gelen agresif tepkiler, “Cehalet” taniminizin keskin kanitlari olsa gerek. Sonuçta bu sekilde ifsa olmak çok tatsiz bir duygudur sanirim. Diger yandan, ayni cografyada, tek bir yönetim altinda feodal, sanayi ve bilgi toplumu gerçeklerini yasayan, bu bakimdan hayli kozmopolit bir ülkeyiz. Bu kimliklerin yönetime dair ayri ayri normlari var. Siyaset de isine gelen kolay normlari kullaniyor, vahsi kapitalizm ve haksiz rekabeti körüklüyor. Çözüm derseniz, önce saglam bir duvara toslamamiz, sonra da basarabilirsek çagdas bir Toplum Sözlesmesi yapmamiz gerekecek. Dilerim ki basaririz.

Orhan yazdi: 30 Ekim 2014 at 16:15

Güzel yurdum, güzel insanlarim.
Keske sanal alemde oldugumuz kadar pratik hayatta da ” DEMOKRAT” olabilsek.

Agzimizdan köpükler çikarmak için firsat kolluyoruz. Hiç bir fikre saygi duymadan, kalem kiriyoruz.
Gidisat çok kötü ve ötesi, ülkemde kendi kendine bile, özgürce düsünmeye, yazmaya, mirildanmaya, nefes almaya, istedigin mezera bile girmeye izin yok.

Süleyman yazdi: 30 Ekim 2014 at 16:01

Öncelikle yazinizin dili ve anlatim gücü için tesekkür ederim. Çogu zaman anlatilanlardan çok anlatim yolunuz çok daha efektiftir cümlesinin hayat bulmus hali sanirim yaziniz. Isim dolayisi ile çok fazla ülkede kisa ve uzun periyodlar halinde kalma firsati yakaladim. Tabi bu da dogal olarak sizi toplum ve sosyal hayat olarak ya da devletin bu yasamlara müdahalesi konusunda kendi ülkenizle kiyaslama yapma firsati bulmanizi sagliyor.

Kendi gözlemlerime dayanarak, farkliligin belirttiginiz üzere egitim pratikleri farkliliklarindan kaynaklandigi konusunda hemfikirim. Gelismis ülkelerde devletin en temel dogru yaklasiminin toplum saygisi ve insana verilen ”deger” oldugunu söyleyebilirim. Gerçekten en temel fark bireylerin hayatlarinin en önemli unsur olmasi. Bu da zaten kendi fiziksel alaninizi yaratmanizi ve toplumsal reaksiyon olarakta saygiyi da beraberinde getiriyor.

Yalniz bence egitim ve gelisim konusunda sizin aksinize -belki de tepki çekmemek için , ya da insanlarin hassasiyetinden bu sekilde degerlendirdiniz bilemiyorum- dinlerin varliginin ikinci degil aksine birinci planda oldugunu düsünüyorum. Dinlerin nihai bir amaç degil araç oldugu fikrinize katilmakla beraber, insanlarin ne kadar egitilebilecegi konusunun zaten sertçe çizilmis çizgilerle dinler tarafindan belirlendigini ve sizin bu çizgileri asamayacaginizi düsünüyorum. Yozlasmanin da gelisimin sinirini da ne yazik ki dinler belirliyor.

Asil degisimin ise kapital ve inanis sistemlerinin reformlari ve gelisimiyle gelecek ve ancak bu sekilde istenilen özlenilen hayatlara sahip olabiliriz diye düsünüyorum. Özetle dediklerinize katiliyorum ve fakat orada ki hayatlarin da istenilen ve özlenilen yasamlar olmadigi konusunda da kendi adima eminim.

Benim de yurtdisi düsüncelerim olmasina ragmen, su an ege de küçük bi yerde önümüzde ki 5 sene içinde yasama gibi bir fikrim var..Eger bu da tutmazsa sonrasinda londra denemek istiyorum.3 senedir evliyim henüz çocuk yok. Zaman aldigim kararlari ne kadar ve nasil etkiler bilemiyorum. Sevgiler…

Erguvan Yücel yazdi: 30 Ekim 2014 at 15:25

Bir baska ülkeye, bir baska denize giderim’, dedin
‘bundan daha iyi bir baska sehir bulunur elbet.
Her çabam kaderin olumsuz bir yargisiyla karsi karsiya;
-bir ceset gibi- gömülü kalbim.
Aklim daha ne kadar kalacak bu çorak ülkede?
Yüzümü nereye çevirsem, nereye baksam,
kara yikintilarini görüyorum ömrümün,
bosuna bunca yil tükettigim bu ülkede.’

Yeni bir ülke bulamazsin, baska bir deniz bulamazsin.
Bu sehir arkandan gelecektir.
Sen gene ayni sokaklarda dolasacaksin,
ayni mahallede kocayacaksin;
ayni evlerde kir düsecek saçlarina.
Dönüp dolasip bu sehre geleceksin sonunda.
Baska bir sey umma-
Ömrünü nasil tükettiysen burada, bu kösecikte,
öyle tükettin demektir bütün yeryüzünü de.

( Çeviren: Cevat Çapan )

Konstantinos Kavafis

Sizi anliyor ve tamamen katiliyorum.

Ve hukukçu gözüyle bakildiginda anlattiklariniza,ortada çok daha dehsetli bir tablo oldugu fark ediliyor.

Ancak sorun su ki;dünyada ekonomik ve sosyal açidan güvenli,insan haklarina saygili olan,Irkçi,asiri milliyetçi,dinsel körlügün etkisi altinda ve bagnaz olmayan toplum yok sayilir.

Sanirim,bir tek henüz modern insanla temas etmemis yagmur ormanlarindaki ilkel küçük kabilelerde yasanabilir.

Bir çok ülkeye gittim.Gördügüm kentli toplumlarin modern çagda altindan kalkamadiklari pek çok sorun var.Vahsi kapitalizmin yansimalari her ülkenin cehalet düzeyine göre farkli oluyor.

Her günüm ülkeyi terk etmeyi tasarlayarak ama bunun belki sadece çocugum için mümkün olabilecegini bilerek ve bunun için çalisarak geçiyor.Bu baglamda sizin de yasinizin kirkinda altinda oldugu yada önceki yillarda yurt disi baglantiniz oldugu sonucu çikarilabilir.

Bir yastan sonra ülke degistirmek,bir tür dolayli tehcir; dil,ekonomi,gündelik aliskanliklar ve kirik dökük iyilikleri olsun geri birakama telasi karsisinda yasamin sürdürülmesi açisindan bir seçenek olmaktan çikiyor.

Bu ülke düzelemez kadar,cahil,yobaz ve aptalla dolu olsa da;bir o kadar da benim ve sizin gibi insan var.

Cehaletin en son noktada gidecegi bir yer yok,sonsuza kadar süremez aptallik.

Bu elbette burada kalmanin faydasiz tesellisi, hatta bahanesi sayilabilir.
Asik Veysel’in gözüyle bakmaya çalisiyorum,Nazim Hikmet gibi sevmeye.

Ama ortalama yetmis yillik bir ömürde “güzel günler görecegiz çocuklar” dan payima bir sey yetismeyeceginin de farkindayim.

Fe yazdi: 30 Ekim 2014 at 15:13

Cahil diye tanimlananlarin yorumlarini, yorumlardaki “çirkinlik”ten taniyabiliyoruz Melih Bey, sakin takmayin. Bir de çok güzel laf soktuklarini, gezideki espriler ayarinda nükte yapabildiklerini saniyorlar ya, iste gülünçlük tam da orada. Size narsist bile denilmis. Bir kere narsisist o, madem kitaplar ve uzmanlardan sözediyoruz. Bir de uzman olmadan tedavi önermek? Ben uzmanim ve burada npd göremiyorum, ancak asagilik kompleksini çokça yorumda görebiliyorum ne yazik ki.
Aman geri gelme istemez demenin varoslugunu nasil anlatabiliriz ki simdi? Neyse, ailenin ögretmedigi seyleri ögretebilecegimizi sanma ahmakligi geride kalmali.

Bisiklet yolu yapilsa da ya arabalar ya mangalcilar ya da bisikleti müstehcen olarak görenler tarafindan rahatsiz ediliriz. Avrupada olmayan dogal güzellikler bizde var iste çöp atip birakmiyor muyuz? Denizleri kirletmiyor muyuz? Tarihi eserlerimizi kaç kisi gidip görüyor? Denize girenlerin tanina gidip cehennemde yanacaksin diye huzursuzluk veren adam ceza aldi mi? Ayni Atatürk devrimleri gibi bu nimetlere de mücadelesiz kavustugumuz için kiymeti bilinmiyor. Katiliyorum, bu hükümet dibe vurmaya yarayacak enazindan.

Melih Bey istatistik sunmus hala belki kurtulur diyoruz, hükümete laf ediyoruz. Hükümet bir sebep degil sonuçtur. Insanlar yemekteyiz i izleyip çatalbiçagi ögrenmekten çok birbirlerinin arkalarindan konusmayi ögreNip yozlastilar. Diziker ahlaksizlik ve siddet dolu. Dizilerde bile çalisan emek veren ünsanlar degil kabadayilik prim yapiyor, fakir edebiyati izliyoruz.Ütopik bir sey yapip köy enstitülerini kurmak, ilkokula adam gibi görgü kurallari trafik kurallari dersleri koysak bile en az iki nesil sürecektir bunun etkileri. Bu sirada da kapitalist devletler ya da dinciler meydani bunu yapmak için bos birakmayacaktir zaten

Biraz küfürü bol ama neden pek umut yok’u anlatan bir yazi da bu:
https://medium.com/@guvenindahouse/turk-milleti-ve-sikinin-ucuyla-i-s-yapmak-gerce-i-e7b170699056

Murat Gürkan yazdi: 30 Ekim 2014 at 13:37

Çok güzel tespitler ve arastirmalar. Anlatilan hikayede Türkiye konu bahsidir. Bana göre yozlasma tüm gezegende ilerleme kaydetmektedir. Kaynak kullanimindan sera gazi salinimina kadar.
Türkiye de kurmamizi salik verdiginiz siyasal olusum, es zamanli olarak tüm dünya ülkelerinde kurulmasi gereken bir global yapilanma olmali. Universal parti ve Universalizm.
Ben tohumu ekerim. Sularim. Hasat zamanini belki göremem.
Baslangiç olarak bir manifestoya ihtiyacimiz var mesela.

Osman Kemal Kadiroglu yazdi: 30 Ekim 2014 at 12:57

Çok güzel bir yazi. Tümüyle katiliyorum ama ben sizin kadar sansli degilim. Ben isin sonununa geldim, bu güzel ülkede bu berbat halkimla defteri kapatmak zorundayim. Asker çocugu olarak devlet okullarinda okudum, makine mühendisi oldum, o devirlerde NATO bursu denen TBTAK bursu ile MIT’de nükleer Mühendislik MS ve Sc.D. dereceleri aldim. Hemen ülkeme döndüm, devlet maasi ile yillarca ögrenci yetistirdim ve bir çogu ABD’de nükleer endüstri ve üniversitelerde is bulup önemli görevlere geldiler. Çalistigim üniversiteyi iyilestirme çabalarim hep ters tepti, erken emekli oldum. Afrikada bölüm kurdum ve tanri sinifina girdim. Oysa emekli oldugumda sari zarfta yarim kagida yazilmis bir not aldim. Yillarca ülkeme nükleer teknoloji girsin diye ugrastim entel solcular, rüsvet yiyen teknokratlar galip geldiler, kimseye sormadan rüsveti iyi olan nükleer santral seçtiler ve ülkemi deneme tahtasi yapma yolunda ilerliyorlar. Dönüp geriye baktigimda Vanlilarin degisiyle “kendime yazigim geliyor”. Simdilik ülkemde vatandaslarim içinde bir azinlik olarak yasamayi tadiyorum. Bu yastan sonra yapacagim bir sey kalmadi ama tüm ögrencilerime ve gençlere dünyaya açilmalarini, özellikle de ABD’ye gitmelerini öneriyorum. Esim yurtdisina yolladigim ve oraya yerlesen ögrencilerime aciyor vatan hasreti çekiyorlar diye. Ya Türkiye’de yasayip vatan hasreti çekmek daha mi kolay?

Yilmaz yazdi: 30 Ekim 2014 at 12:38

Egitimli insanlarin kendilerini hayatin isleyisi için vazgeçilmez görmeleri
cahil insanlarin batil inançlarindan daha tehlikelidir.
Umberto Eco

Tesadüf eseri yazinizi okudum, sizin gibi narsist yurttaslarimiz toplum sagligi için cahil insanlardan daha tehlikeli oldugunu düsünüyorum.
Jean M. Twenge ve W. Keith Campbell in yazdigi “Çagimizin Vebasi Narsizm” adli kitabini size öneririm.
kitabi okuduktan sonra panik yapmayin bu rahatsizligin tedavisi var.
uzun süreli grup terapisi ile düzelebiliyor.
simdiden geçmis olsun

Bu arada yine de yurt disina çikmaya karar verirseniz New York a gitmemenizi öneririm , giderseniz de kendinize dikkat edin
http://videonuz.ensonhaber.com/izle/new-york-ta-10-saatte-108-tacize-ugrayan-kiz

Nesrin Kanca yazdi: 30 Ekim 2014 at 12:35

Ben de 6 sene evvel Amerika`dan Istanbul`a tasindim. Tüm olumsuzluklara ragmen bu ülkede olduguma, çocugumu bu ülkede büyüttügüme çok memnunum. Asla da pismalik duymadim. Tabi ki ister istemez Türkiye`nin gidisati hepimizi endiselendiriyor ve ilerisi için bir bilinmezlik söz konusu. Ama bunu da o naktaya geldigimizde düsünecegim.

Kendime öz elestiri olarak da yillarca bu ülkenin en önemli sorunu olan egitime birey olarak katkida bulunmamam. Hepimiz kapitalizimin yarattigi modellere hayran olarak çocuklarimizi kurstan kursa, özel okuldan özel okula kosturuyoruz. Bir baksaniza kaç tane durumu belli düzeyde olan aile çocugunu devlet okuluna gönderiyor son 30 yildir. Özel okullari devlestirdik. Yok efendim yüzme dersi, yok bale dersi derken gözümüzü boyadilar. Devlet okullari dünyanin birçok yerinde oldugu gibi içinde ki veliler tarafindan desteklenir madden ve manen. Egitimi konularddan yalnizca bir tanesi. Tüm devleti ilgilendiren konularda gözümüzü kapadik ve hayatimiza baktik.

Son olarak da hayatini 15 senesini Amerika`da Washington, DC de geçirmis biri olarak yurt disinda insanlarin kurallara uyma sebebi egitimden ziyade yaptirimlar oldugunu düsünüyorum Bu yaz Amerika`da geçirdigimiz 15 gün süre zarfinda arkadaslarimin hep bir korku içinde oldugunu gördüm. Aman dikkat et stop isaretinde 10 a kadar say yoksa kamera var ceza alirsin, aman çimlerin boyu biraz uzamis hemen kes yoksa para cezasi alirsin, vs bir sürü örnek var. Geçenler de çalistigim Isviçreli bir is adamina bu gözlemimi anlatirken bana dedi ki Nesrin isler Isviçre`de daha da zivanadan çikti simdi insanlari birbirlerine ihbar ettiririyorlar dedi. Demek istedigim egitim çok ama çok önemli ama kurallara uyulmasi için kuvvetli bir devlet ve yaptirimlarin uygulanmasi gerekiyor. Yoksa insan her yer de insan. Inanin egitimlisi gelismis ülkelerde de çaliyor, çirpiyor, her türlü ahlaksizligi yapiyor…

Asime Can Ozozer yazdi: 30 Ekim 2014 at 12:03

Merhaba,
Yaziniz ve samimiyetiniz için çok tesekkür ederim. Gezi olaylarindan beri ilk defa bu kadar heyecanlandim. Size yeni hayatinizda basarilar diliyorum. Sikayet edip hiçbirsey yapmamaktansa cesaret edip yasadiginiz ortami degistirmissiniz, ne güzel.
Ben de son 10 senedir yurtdisinda yasiyorum ve her ülkemi ziyaretimde ondan bucak bucak uzaklastigimi görüyor ve üzülüyorum. Ama ben çok umutluyum. Bence biz Atatürk’ü ve ilkelerini hiç ama hiç anlamadik. Ezberden sev dediler, seviyor gibi yaptik. Gerçek degisimin içten gelmesi gerekiyor. Ama Atatürk’ün getirdigi modernlesme bize disaridan, yani tepeden geldi, bir halk ayaklanmasi sonucu olmadi, dolayisiyla biz aslinda, en Atatürkçü geçinenler de dahil, devrimleri hiç anlamadik, degerlerini bilmedik. Ama simdi esas degisim basladi. Önce dibe vuracagiz, sonra gerçek degisimi, bu sefer içten disari, yani halktan yönetime dogru yasayacagiz. Ben bu nedenle RTE ve hükümetine hiç kizmiyorum. Onlar sadece bizler Atatürk’ü ve devrimlerini gerçekten anlayalim diye farkinda olmadan hizmet ediyorlar. Karanligi yasamaliyiz ki gerçek aydinligin degerini bilelim.
Herkese iyi günler diliyorum, saygilarimla

Faruk Okçu yazdi: 30 Ekim 2014 at 12:01

Umutsuzluk ve sinir harbinden çikmisçasina yazilmis bir yazi, çogu fikre katilmakla birlikte hala yapacak güzel seyler oldugunu düsünüyorum. Milli mücadele de imkansiz gibi görünüyordu ama gerçeklesti, bu ülkenin eskiden oldugu gibi, cahillerin kendi dünyalarindan çikmalarini engelleyecek, insanca yasamak isteyen vatandaslari sürükleyecek bir LIDER’e ihtiyaci var sadece, bana göre.

Kerim Izce yazdi: 30 Ekim 2014 at 11:55

Yazida ülkede son dönemlerde artan semptomlar tetkik edilmis ama bence ne teshis yerinde ne de sunulan tedavi dogru. Sadece Tek yaptigi ‘vay anam yandim’ demesi. Benzer hissedenlere terapik bir teselli olmasi. Yorumlarda genelde pozitif elestriler post edilmis. Umarim benim ki de post edilir.

Can yazdi: 30 Ekim 2014 at 11:36

Arkadasi anliyorum, empatiyle yaklasiyorum ancak söylemek gerekir ki kabugunu bu kadar begenmemek, bir yerlerde muhtesem hayatlar var sanrisiyla yasamak esasinda bizim toplumda daha yaygin gibi. Evet, çok sorunlar var Türkiye’de, gündelik yasamda da insanlarin çok rahatsiz oldugu sorunlar. Ama bunlar bize hasmis gibi bir yansitma pek adil gelmiyor. Simdiye kadar birçok ülkede belirli sürelerle yasama ve diger birçogunu da gezip görme imkani buldum.

Asya ve Ortadogu’da gördügüm kesmekesi, hengameyi bir yana birakiyorum, hayatimda ilk defa fastfood lokantalarda kasiyer ile müsteri arasindaki koruma camini Brooklyn’de gördüm, hayatimda ilk defa güpegündüz uyusturucu saticilari Golden Gate parkta pesime takilip yakamdan düsmediler, hayatimda ilk defa kafama silah dayayip New Orleans’ta gasp ettiler, hayatimda ilk defa Washington DC’nin arka sokaklarinda bu ne kabus Allah dedim, hayatimda ilk defa Seattle’in ortasinda bir grup etrafimi sarip gasp etmeye yeltendi, hayatimda ilk gangster mezarligini Oakland’da gördüm, hayatimda ilk defa bir sehir merkezinin üst geçitlerinde gündüz vakti etrafa iseyen, sidik kokusundan geçilemeyen sokaklari San Francisco’da yürüdüm
.

Hayatimda ilk defa yankesici terörü yüzünden Barcelona’da çantama kilit taktim, hayatimda ilk defa Atina’da turistik alanlarin hemen arka sokaklarinda kollarina eroin enjekte eden göçmenleri ve korkudan o sokaklara giremeyen insanlari gördüm, hayatimda ilk defa Amsterdam’in göbeginde etrafta bir sürü polisin gezdigi bir alanda bir arkadasim itile kakila zorla cüzdanini kaptirdi, hayatimda ilk defa Helsinki’de vodkadan kafayi bulmus insanlarin sokak terörünü izledim, hayatimda ilk defa Paris’te metronun belirli noktalarina gidemeyen, gittiginde basina ne gelecegini bilen insanlari gördüm, Paris’in gettolarinda Afganistan’i yasadim..

Türk insaninin ne kadar saygisiz, siraya girmez, üçkagitçi oldugunu filan yazmis mesela arkadas, evet dogru çok yasiyoruz bu örnekleri ama neden Avrupa’da insanlarin sosyal güvenlik sistemlerini ne tür dalaverelerle, yalan beyanlarla dolandirdiklarini, Black Friday geldiginde Amerika’da insanlarin nasil birbirini ezip geçtigini atlamis. Bu örnekleri çok uzatmam mümkün ama bir gerçegi yadsiyamayiz. Hala bu ülkeye gelip otostopla sehir sehir gezen insanlar var. Elbette istisna olaylar yasaniyor ancak Amerika’da, Ingiltere’de otostopla gezmeyi göze bile alamaz birçok insan. Sehir yasamina dair çarpikliklara gelindiginde, evet çok isterdim her yerde bisiklet yollari olsa Istanbul’da, var olan bisiklet yollarinin üzerinde de birileri yürüyüp, mangallarini koymasa; genis park alanlari olsa, her adim yemyesil agaçlarla dolu parklar olsa da insanlar kendilerini atabilseler ara ara ama her büyük metropolde benzer sorunlar var.

New York’ta da kirmizi isikta geçiyor, yaya geçidini dinlemiyor insanlar. Bence batida oldugu gibi, Türkiye’de de insanlar gündelik yasam kalitesini artiracak düzenlemeler yapabilirler metropol hayatinda. Elinden gelen imkanlarla evini daha düzgün, daha yesil bir alana tasiyabilir. Sehir degistirmeyi dahi düsünüp, daha tenha, daha düzenli bölgelere yerlesmeyi, oralarda tutunmayi deneyebilir. Türkiye Istanbul, Ankara, Izmir’den ibaret degil. Diger sehirlerde ekmek yok demek de kesin bir mazeret degil. Benim gözlemledigim, sikayeti olanlarin çogu esasinda metropol hayatinin düzensizliklerinden bezen insanlar.

Avrupa’da, Amerika’da gidip insanlarin yerlesebilecegi küçük temiz kasabalar Türkiye’de de yavas yavas çogaliyor. Evet henüz bütünüyle o standartlara varildigi söylenemez ama hala insanlar kendi yasam tarzina yatkin bölgeler bulabilir ve yasam kalitelerini artiracak düzenlemeler yapabilir Türkiye’de. Bunlari tamamen bu ülkeden bir balta olmaz anlayisina yönelik yaziyorum. Yoksa, insanlar çok degisik nedenlerle baska ülkelere gidip yerlesebiliyorlar. Ben de yerimde duramayip ülke ülke dolaniyorum. Bunlar son derece içinde bulundugumuz yüzyil insaninin davranislari.

Firat yazdi: 30 Ekim 2014 at 10:26

eklem;
bu kötüye gidis 12-13 sene degil çok daha önceden basladi.egitim esitsizligi ,gelir düzeyi adaleti,kentlesme,göç ve en büyük ülkemizin sorunu olan hirsizlik.Anadolu unutuldu,özal zamaninda ise unutulan anadolu bati ile tanisti.Göç arti,terör artti neden çünkü bati ile anadolunun farki ortaya çikti.Cumhuriyetin ilk yillarindaki ruh geçen zamanda toplumun tüm kesimine yayilsaydi bu günkü durum olusmazdi.Egitim en büyük eksik
(kaliteli egitim)

Ulku Tokcan yazdi: 30 Ekim 2014 at 10:14

Yazdiklariniz ne derece dogru. Dogrulugunun tek kaniti da Recep Ivedik gibi birisini anlatan filmin 4 tane olmasi ve gise rekorlari kirmasi. Yazinizda dogru olmadigini düsündügüm tek sey, “kendilerinden baskasina saygi duymamalari” ifadesi. Kendilerine de saygi duymuyorlar bu insanlar. Ve ben de sahis olarak ne yapacagimi bilmiyorum. Iki küçük çocugum var ve onlar için üzülüyorum. Tüm imkanlari zorlayarak özel okula yolluyorum ki, bir gün gerektiginde baska bir ülkede yasamak için gerekli donanimlari olsun…

Kara yazdi: 30 Ekim 2014 at 10:01

Öyle derin bir üzüntü ile okudum ki yazinizi. Çok yakin zamana kadar Amerika’da yasiyordum. Türk Islam medeniyetinin bizlere saglamis oldugu kültür ve geleneksel ögelerle büyüyüp Amerika’ya gittigimde muazzam bir kültür soku yasamistim. Yillarca gavur diyerek büyüdügüm bir çok insanin tanidigim bir çok müslümandan daha çok müslümanmis gibi yasiyor olmalari beni çok derinden sarsmisti. Toplumsal haklar ve sorumluluklar düzeyinde her sabah trafige çikisimla baslayan süreçte Türkiye’ye tekrar uyum saglamak hiç de kolay gözükmüyor. Devletimin vatandasini korumaktaki acziyeti ise beni her geçen gün daha da umutsuz depresif ve agresif bir kisilik haline dönüstürüyor. Iki kiz evladi annesiyim ve evlatlarimi ülkemde büyütmek ve onlari her gün Allahima emanet edip ise gelmek çok zoruma gidiyor. Benim insanim milletim daha iyisini hak ediyor diyorum her gün. Fitrat olarak kuralci olmamdan kaynaklanan uyum sorunlari süreki neden nasil yani sorulariyla yasamami zorunlu hale getiriyor. Amerikada çalistigim üniversitede her gün akademik görgüm ve becerimin arttigini hissetmisken geri döndügümde bildiginiz kelli felli mobing uygulamalarinin geleneksel akademik tavir olarak bana yutturulmaya çalisilmasina dayanamiyorum. velhasili kelam tekrar ABDye geri dönmek için is ariyorum ve ilk firsatta da herseyi ardimda birakip gidecegim.

Hakan yazici yazdi: 30 Ekim 2014 at 09:58

harika bir yazi. Ben aslinda istiyorum ki hepberaber çikip gidelim bu ülkeden ve tüm bu yobazlar bir basina kalsinlar. Uzaklardan bu yobazlarin birbirine tecavüz etmesini, birbilerini palalarla kovalamasini izlemek istiyorum. Belki sansli olursak birbirlerini tamamen yok ederler ve biz geri dönüp bastanb ir sayfa yazabiliriz.

Körk yazdi: 30 Ekim 2014 at 09:46

Federasyon bir çözüm. Ege, Trakya, Istanbul, vb iç islerinde bagimsiz dis islerini Ankara’ya devretmis eyaletler olsun.

Onur yazdi: 30 Ekim 2014 at 09:31

Keske esimi alip Türkiye’den gitme sansim olsaydi…
Artik kendimizi azinlik olarak görüyorum sanki göçmenmisiz gibi kendi vatanimizda…öyle hissediyorum bu insanlar yüzünden…ve arkadasin yazdigi gibi degistiremeyiz..Ya bir tufan çikacak bütün pislikleri alip götürecek..ya da imkansiz basarilacak toplum aydinlanacak..
Amerikada bekarken yasamistim düzen ve refah gerçekten cezbediyor.

Pazarlama Müdürü yazdi: 30 Ekim 2014 at 08:42

Bilader, umarim hesapladigin artilar eksilerden fazladir ve senin için dogru olani yapiyorsundur.

Insan bazen öyle alismis oluyor ki Anadolu kültürüne, o kuyruga lambur lumbur dalmayi serbestçe trafige atlayip karsiya geçmeyi, kisaca bize has olan o düzensizligi özletiyor. Kardesim ben Ankaralayim, Istanbul’da yasadim uzun süre. Yakinda dönecegim Türkiye’ye.

Iyilikler seni bulsun.

Los Angeles’dan selamlar

Deniz yazdi: 30 Ekim 2014 at 08:30

Toplumun aldigi son hali tanimlar nitelikte. Herkes birbirine çamur atiyor ama kimse davranisini düzeltmeyi düsünmüyor.

Sevgi yazdi: 30 Ekim 2014 at 08:30

Cok guzel yazmissin. Yazdigin herseyi iyice aciklamak zorunda hissetmene uzuldum ama o duyguyu cok iyi taniyorum. Neyse bu duygudan da yakinda kurtulacaksin .) Mutluluklar..

Ozlem yazdi: 30 Ekim 2014 at 08:22

Hala umut var,ben hala mucizelere inaniyorum…

Server Nafi yazdi: 30 Ekim 2014 at 07:13

Aslinda yazinizda o kadar çok argüman kullanmamissiniz. Ama yine de bu aralar sizin gibi düsünenlere destek olacak orijinal bir yazi olmus.

Kader insanlara oldugu gibi ülkelere de yol çiziyor. Türkiye’deki bu “olumsuz” durum, belki baska bir ülkeye olumlu yansiyacaktir. Olumsuz durumlarla ülkeden ayrilan kisiler gittikleri yerlerde belki de güzel isler yapacaklar. Bunlar da ülkemiz adina dogrudan arti deger olacaktir. Tabii ki o arti degerin o zamanki ülkemizce nasil degerlendirilebilecegi konusunda süphelerim yok degil.

Insanlari illa da ülkesini sevmek, ülkesinden ayrilmamak vb. konularda kimse zorlayamaz, tehdit edemez. Bilinmeli ki hayat sadece kendi ülkemizden ibaret degildir. Ülkemiz güzeldir belki yasayanlar olarak en güzel ülke olarak iddia edebiliriz. Ama bunu kabullenmeyi bir baskasina dikte etmek kimsenin hakki ve görevi degildir.

Ülkesini bagnazlikla seven (yalnizca kendine göre dogrulariyla gören) insanlarin baska ülkeleri fazla görme imkani olmadigini düsünmekteyim. Bu konunun dogrulugunu genelde 60 yas üstü kendi memleketinden baska hiçbir memleketi görmemis yaslilarimiz üzerinde test etmek imkani mevcuttur.

Umarim tasindiginiz ülkede basarili ve mutlu olursunuz.

Nalan dolma yazdi: 30 Ekim 2014 at 03:11

sanki benim düsüncelerimi yazmissiniz.yurt disindan yeni döndüm ve her disari çikipta ülkeme döndügümde esime tek söyledigim cümle (ben artik bu ülkede yasamak istemiyorum) evet dediginiz gibi bizim ülkemizde insana deger yok hersey rayindan çikmis durumda allah banada sizin gibi disarida yasayabilmem için imkanlarimi artirmasini diliyorum.sizide tebrik ediyorum.sevgiler

Tufan yazdi: 30 Ekim 2014 at 01:01

Merhaba
Sizin çalismalarinizi uzun süredir takip ediyorum. Yazinizi okudum. Yazdiklarinizin tamamina katiliyorum. Umarim her sey istediginiz sekilde olur. Saygilar.

SuperSuper yazdi: 30 Ekim 2014 at 00:39

Yazi, analizler, tespitler süper. Yorumlar ayri süper. Insanlarin fikirlerine, gündemdeki baskin fikre dair iyi bir fikir veriyor.

Özellikle hirsizligi, arsizligi, aptalligi anlatan kisimlari üstüne alinip “elitistsin”, “bi sen akillisin” diyenlere çok… gülmek istedim. Ama içim acidi.

“Gitmek istediysen seninle ilgili baska hiçbir sey önemli degil, kahrol, belki atom mühendisisindir umrumda degil, zaten lazim degilsin” diyenlere biraz güldüm ama, çok degil. Ihanete ugramis hissediyor olmalilar. Onu da anlarim da, bu kadar siddetli duygusal tepkilere çok saygi duyamiyorum.

“Kalaydin, hala umut var, böyle böyle düzelir” diyenlerin ümidine imrendim. Bunun arkasindan “Ama vatan bu, aha Atatürk söyle demis” diyenlere daha genis pencereden dünyayi görebilme gücü temenni ediyorum. Insanlik Türklerden yada Türkiyelilerden ibaret degil. Toprak da üstünde yasayan insana hizmet etmediginde çamurdan baska bir sey degil. Üstüne bir de putlastirilip üstünde yasayan insanlarin canina kasteden, parazitik bir fikre dönüsüyorsa bu çamur (Varligim varligina armagan olmus bir kere… “Bir oglum daha olsa onu da sehit olmaya göndersem” Gel Darwin, burdan yak simdi.) yemisim toprakta çizili hayalet sinirlari…

Evren yazdi: 30 Ekim 2014 at 00:37

Öncelikle objektifliginizden dolayi tesekkür ederim.
Ayni kaygilari tasimakla birlikte, izole yasam sürmek seklinde alternatif bir çözüm planlamaktayim.Deneyip görecegim. Ülkenin ne gündemi, ne popüler kültürü, ne es dost akraba sohbetleri zerre kadar ilgimi çekmiyorken “burali” olmanin beni baglayan bir tarafi oldupunu düsünmüyorum. Sanatsal faaliyetler disinda çok da içi dolu bir sosyalligimiz oldugunu sanmiyorum.. Çok güzel bir ülkemiz var. Keske insanlarimiz da öyle olsa. Umudunu yitirip birsürü zorluklara gögüs germe pahasina baska ülkeye yerlesen insanlara saldiranlara da umutsuz vaka gözüyle bakiyorum. Kim durduk yere sifirdan naslamak ister ki su kisacik ömrümüzde?

Burak yazdi: 30 Ekim 2014 at 00:03

Oncelikle elinize saglik. Gunumuz turkiyesini cok guzel ozetleyen bir yazi olmus. Umarim bende sizin buldugunuz cikis kapisini bulur ve buradan giderim.

Inanç Arkan yazdi: 29 Ekim 2014 at 23:19

Ülkenin içinde bulundugu durumun tespiti dogru ve gerçekçi tesekkürler öncelikle;fakat sevgili bayim burdan nereye giderseniz gidin gideceginiz ülke israil-filistin çatismalarindaki katliama sessiz kalmis elbirligiyle ortadogunun anasini aglatip mültecilerle de gram ilgilenmemistir suriyede ayni sekilde havadan bombalayip silah atiyorlar kime düstügü belirsiz ekmek gönderecegine silah yollamis durumdalar dolayli veya dolaysiz.

Diyeceksiniz ki Türkiye daha mi masumdur öyle oldugunu iddia edemem ama diger emreyalist bencil modern sadece kendine adil o ülkelerde de kim sizi her kim kabul ettiyse bundan daha fazlasini bulamayacaksiniz trafikte çarpmazlar o kadar onun disindaki özenilecek tutumlarin çogunu çevremdeki insanlardan alabiliyorum ben ülkemde saygi vb gibi is ki az empati kurmaya baslayin dahasi vatandaslik alabilecek düzeye gelene kadar ne kadar kölelik ettiginizi düsünün konsoloslukta sorgulayan memura tatli görünme çabanizi hatirlayin sizi kabul eden ülkenin sizi karsiliksiz olarak almadigini aksine sizin onlarin isine yarayacaginiz için sizi tercih ettiklerini bilin.

Bu isviçredeki kara para aklama filmleri, bankalarin ünü filan türkiyenin oyunu degil herhalde yani aq nuz yüksekmis tebriker ama bu gerçekleri unutup mu gittiniz bu aq seviyesiyle? o zaman hatirlamayi saglayan kisimlarda sorun olabilir diyelim sevgiler saygilar tabi ki…

Sinan Kezer yazdi: 29 Ekim 2014 at 21:45

Tebrik ederim – çok güzel yazmsissiniz.

Bugün, araçla ancak 1. viteste çikabildigim diklikteki bir yokusta, kosturararak yokus asagi bebek arabasini ittiren bir baba gördüm – karisi da arkasindan elinde diger çocukla kosuyordu.

Bu insana tehlike konusunda neyi anlatacaksiniz ? Bunun için egitime gerek var mi artik ? Sobaya da elini sokup yakinca “fitratndandir” mi diyecek? Bu kadar aptal bir insana neyi anlatacaksiniz ? Neden anlatmaya çalisip o vakti kaybedeceksiniz ? Hele anlattiginiz da dayak da yiyebilecekseniz ?

Benim veremedigim o karari siz vermisssiniz. Tebrik ederim. Herhalde 12 yasinda preste ezilen parmak görmedigim için o kadar cesur olamadim

Hllsn yazdi: 29 Ekim 2014 at 21:41

Yaziniz için tesekkürler, düsünüp dillendiremedigim bazi noktalari çok iyi aciklamissiniz. Asagidaki istatistikten belki haberdar degilsiniz diyerek paylasmak istedim. Isterseniz yorum olarak da onaylayabilirsiniz.
http://utkukaynar.com/2014/07/20/turkiyeistatistik/

Mavi Yelken yazdi: 29 Ekim 2014 at 21:30

Podcastimde okuyacagim, izninle.

Burhan yazdi: 29 Ekim 2014 at 21:26

Saçmalik. Bu yaziyi yazmakla tek akilli kendin oldugunu zannetmek. Asil aptallik o.

Elf yazdi: 29 Ekim 2014 at 21:17

Hayat seçimlerden ibarettir, herkes kendi seçimlerini yasar…
Memleketin durumu ne yazik ki içler acisi ve sizin seçiminiz için sizi yargilamak bence kimsenin hakki degil. Nasilsa memleketinde kalma ( gitmek onlar için eger ellerinde ve hiç de imkansiz degil de) kararini alan kisiler gibi siz de kendi hayatinizi nasil yasamak istediginizle ilgili bir seçim yapmissiniz.

Yalniz lütfen, Türkiye’den gitmeyi düsünmeyen birisi olarak sizden ricam, olur da memleketim ilerideki senelerde bu bahtsizligindan kurtulur, yasanmasi keyifli, adeletli, hak yemeyen, sistemi tikir tikir isleyen bir memleket olursa, daha dogrusu kalan kisiler tarafindan böyle bir memleket haline getirilirse ( ütopik gelebilir ama çevremizde olmaz dedigimiz seyler olmuyor mu ki), lütfen geri dönmeyin, her nerede iseniz orada kalin, hani ziyaret için gelin
:)ama kalici olmayin. Inanin öyle bir zaman olursa ben hakkimi helal etmem…

Saygilar…

Volkan yazdi: 29 Ekim 2014 at 20:55

Son günlerde birlikte büyüdügümüz çevreye ait olan akranlarimizdan ve arkadaslarimizdan ülkede son yillarda ters gitmekte olan durumdan ötürü ülkeyi terk etme karari alan ve de üstüne üstlük içinde bulundugumuz aci durumu uzun bir yaziyla kaleme alarak çevresini de buna ikna etme istegi duyan arkadaslarimizi siklikla görüyoruz. Sosyal mecralarda paylasilan ayni içerikteki yazilar altina ne kadar hak verdigini paylasan birçok kisinin yorumuyla ve paylasimlariyla sanal ortamda ve kafalarda daha da yayginlasiyor.
Yukarida tanimlanan “cahil” kavraminda (“CAHIL: Bu yazida, okula gitme gün sayisi az olan kisi olarak degil, toplum normlarina uyabilecek düzeyde egitilmemis veya tersi yönde egitilerek toplumun günlük hayatina tehdit olusturan kisi”) cehaletin okula gitmeyle olmasa da yine de ‘egitimle’ ilintili oldugu belirtilmektedir; halbuki Atatürk’ün de dedigi gibi onlar cahil dediklerinde egitim görmemis olan kisiyi kastetmemektedirler. Çünkü bahsettikleri ilim gerçegi görmektir.

Peki nedir gerçek? Cehalet kelimesiyle medeniyet kelimesini ayni kulvarlarda tanimlarsak ve ülkesini terk eden arkadasimizin muhtemelen Afrika’ya yerlesme karari almadigini düsünürsek, o bati ülkelerinde medeniyetin baslangici milliyetçilik olarak görülür. Tarihte nice toplumlar cehaletin pençesine düsüp birçok felaketler yasamalarina ragmen sahiplenme ve cesaretin getirdigi çalisma ile ileri refah seviyelerinde bulunmaktadirlar günümüzde. Çünkü kisiler birey olarak güçlü insanlar olabilecekleri gibi birlik olduklarinda mucize islere imza atabilirler. Bizim ülkemizde ise medeniyet kavrami tam tersi olarak tanimlaniyor özellikle “Özal döneminden itibaren”. Bunu bati dünyasiyla eglence kültürü üzerinden bagi bulunan az buçuk egitimli kisilerin asagilama, satma ve terk etme kültürü olarak tanimlayabiliriz. Bu kisilerin ülkeleriyle olan bagi belki de sadece örtünmelerini engelleyecek bir kavrami içermesinden ötürü edindikleri Atatürk Futbol Kulübü taraftarligindan ileri gitmemektedir ve de medeniyet anlayislari üzerlerine giydikleri elbiseye veya dinledigi müzik türüne, veya bilimsel sekilde blogunda ülkeyi terk etme sebebini anlatmaya indirgenmektedir bu durumda. Çünkü yanlis ülkede dogmusuzdur, dogdugumuzdan itibaren refah ve huzur elimize verilmis olmalidir. Bu da asiri tüketen, basariyi kisa sürede isteyen sabirsiz gençligimizin ayni sekilde ailesini, çevresini ve ülkesini satip yenisini almayi istemesine variyor gerçekten

Atatürk’ün, “Benden sonrakiler, bizim asmak zorunda oldugumuz çetin ve köklü zorluklar karsisinda, belki gayelere tamamen erisemedigimizi, fakat asla taviz vermedigimizi, akil ve ilmi rehber edindigimizi tasdik edeceklerdir.” demistir, çünkü sanirim kisi 80 yasina geldiginde arkasina baktiginda ilim, bilim ve degisim yolunda cesaretle verilen mücade dolu bir hayati amacina ulasmasa bile en degerli ve anlamli sekilde yasanmis bir ömür olarak görecektir.

Belki de suan söylemis olsaydi o sözü Atatürk, “…ve de Facebook’tan manifesto yayinlayip ülkemizi terk etmedigimizi” diye de eklerdi araya.

Selamlar, iyi aksamlar

Özge yazdi: 29 Ekim 2014 at 20:36

Deger beklemek,fayda saglamak,fayda görmek sanirim yazinizin bosluklarini doldurmus.Bilim kurgu filmleri bir seyi gösterir :;vahsiler ve diger tarafta ileri olanlar.Bireysel olarak dayanilmaz acilar çekiyoruz,toplumumuz tam da tarif ettiginiz cehalet sarkisini söylüyor.Var olmak ,degerli olmak yasamak için yeterli mi?Bütün degerliler batiya kalanlar bu tarafa.Distopya gerçeklesiyor.Bu aralar herkes yaziyor.Yazmak eylemi beraberinde bir sorumluluk tasir aslinda.Hayatiniz için güzel olani yapmaniz ne hos.Ancak bunun dogrulugunu kanitlamak için yozluk karsisinda olmasi gereken budur gibi bir önermeyi sunmaniz ilginç.Içinde yasamis oldugunuz toplumla ezen ezilen iliskisi kurmak,sizinle de baska toplum ve bireylerin ayni iliskiyi kuracaginin göstergesidir.

Yusuf yazdi: 29 Ekim 2014 at 20:31

Esasen yozlasma, yapilan cumhuriyet devrimlerinin, ankara ve diger büyük vilayet merkezleri ile sinirli kalmasi halka inememesi ve siyasilerin bunu halka indirmek yerine , oy kaygisiyla yapmis olduklari cahil edebiyatini destekleyecek feodal yapilarin muhafazasina çalismislardir. Maalesef cumhuriyetin ilk yillarinda kazanilmis devinim, ikinci dunya savasi ve ardindan patlak veren soguk savas döneminde ülkeyi korumak adina heba edilmistir. Köy Enstitülerinin kapatilmasi bunun en somut örnegidir. Böylece devrimlerin daha iyi anlasilmasini saglayacak en büyük olanak yok edilmis, ardindan hayat pahaliligi ve issizlik nedeniyle olusan köyden sehire göç dalgasi ile sehirde yasayan ama itilip kakilan hor görülen bir köylü sinifi dogmustur. Bu köylü, kendisine yapilanlardan, gördügü haksizliktan mütevelli nefret dolmus ve ayristirma böylelikle baslamistir. Çocuklarini yetistirmekten aciz kalmis bir cumhuriyet uzun ömürlü olamaz. Sefalet ve cahillik bu ülkenin en önemli ve süratle çözülmesi gereken iki konusudur. Yeni ve gelecege güvenle bakabilecek bir nesil yetistirmek için bu ülkenin herseyi sil bastan yapmaya ihtiyaci var. Eger bu süreç son aakli basindalarin varligini sürdürdügü ve hareket edebilecek yüzdeyi elinde tuttugu bu günlerde baslamaz ise hersey yok olur gider.

Bur Cin yazdi: 29 Ekim 2014 at 19:59

2011-2012 donemin de Turkiye de yasama sansim oldu, gorduklerimden, sahit olduklarimdan, gunluk yasam tarlarinda prensip ve ahlak kurallarini goz ardi eden kisileri ve neden Turkiyede yasamak istemedigimi soranlara anlatamadim, siz cok guzel dile getirmissiniz tesekkurler.

Turkiyede ki milletinim bir prensip ile yasiyor ve bana utanc veriyor
“Bana dokunmiyan yilan bin yil yasasin.”

Ali yazdi: 29 Ekim 2014 at 19:51

Turkiye buyuyecek ve dunyanin en güçlü devletlerinden olacak Allahin izniyle sizin gibiler de pisman olacak

Feylezofriza yazdi: 29 Ekim 2014 at 19:34

Adam diyor ki “Dinamikler boyle, bu dinamiklerin onunde demokratik metodlarla durulamaz, cunku 50%den fazlasi bu sistemden ya rahatsiz degil, ya da daha kotu olmasi icin canla basla calisiyor. Yalanla, darbecilikle, tepeden inmecilikle iktidari ele gecirmeye calisacak degiliz. O yuzden bosa kurek cekmeyi birakip, emegimin ziyan olmayacagi yere gittim. Bari burdakine bi faydam olsun, Turkiyede dursam kimseye faydam yok.”

Karsisindakiler 3 sekil:

1: “Aha! Monser iste seni! Sen nasil kucumsersin halki!? Zaten git gelme sen.”
2: “Yaw tamam da, sen yanmazsan ben yanmazsam nasil cikar karanliklar adinliga? Kacip saklanacagina cesur olmak lazim.”
3: “Yaw tamam da, abarttin. Anadolunun mayasi saglam, durum o kadar da kotu degil. Iyi seyler oluyor, olacak. Bu halk elbette kendine gelecek bir gun.”

1inci gruba laf anlatilmaz. Kore renk anlatamazsin, dogustan sagira muzik tarif edemezsin. Adamlar irza tecavuzun, ensestin, din baskisinin, aile ici siddetin, hirsizligin, yolsuzlugun, ugursuzlugun icinde yasayip, bu durumun farkinda degillerse soylenecek soz yok. “Peki canim!” deyip kapatmak lazim mevzuyu.

2inci gruba sormak lazim, o dizeyi yazan memleketinde mi olmus yoksa baska tarafa mi kacmis? Nazim fikirleri nedeniyle 10 sene hapiste yatti, sonra da siterim ben boyle askin izdirabini deyip basti gitti. Bu adam da bunu yapmis. Bunun cesaret veya korkaklikla bi alakasi yok. Gerceklerle yuzlesmekle ve gitme imkaninin olup olmamasi ile alakasi var.

3uncu grup 1inci kadar kotu degil ama Polyanna felsefesi. Birisi demis: “Tamam butun okullar imam hatip oldular nerdeyse ama bu gelecekte degismez demek degil.” Yani, “Allah’tan umut kesilmez.” Peki kardesim kesilmez de, olmayacak duaya da amin denmez. Bu okullar matbaa makinasi gibi hoduk basiyor piyasaya, sen daha “ama belki simdi benim nasil olacagini hayal edemedigim bir mucizeyle hersey duzelir” diyorsun. Allah akil fikir versin. Bi de sen borsa falan oynama bu bakis acisiyla.

Ece M yazdi: 29 Ekim 2014 at 19:17

Ayrica

Yurtdisina gitmenin kolaya kaçmak ve bencillik oldugunu düsünen gerçek benciller.

Orada ayakta kalmak o kadar da kolay degil. Siz isinizi düzgün yapmak için bile rahatinizi bozmayacak kadar bencilken yepyeni bir düzene alismak, tanidiginiz kimse olmadan hayatta kalmak, is dünyasina girip kendinize güvendirmek … Bi kayiran olmadan, bir kisa yol olmadan… Bunlar sizin beceremeyeceginiz, yürek gücünüzün ve kapasitenizin yetmeyecegi seyler oldugu için meyvali agaci tasliyorsunuz.

Sofranizdaki çesit azalmasin diye oy veren bencil makarnacilar, gidip yurtdisinda taneyle meyva sebze alip israf etmeyerek kulllanip mutfak masrafini hakedemezler. Beceremezler.

Becerebilen insanlar da bu cahiller yüzünden, sanslari olmadigi için kaçamayabiliyorlar. Onlara karsi üzülüyorum bir tek, ruh hallerini anlayabiliyorum

Umarim gurbetçi Türkler olarak daha güçlü olur daha çok kisinin elinden tutabiliriz bir gün..

Tarihi bu kadar büyük olan, harika topraklari olan Türk milletinin bu hale gelmesinden utaniyorum.

Ece M yazdi: 29 Ekim 2014 at 18:59

elitizmi maddi olarak kaymak tabaka olmaya baglayan cahillerin yorumlarini görüp bir kere daha diyorum ne kadar dogru bir yazi. Basarili çaliskan dogru insani kiskanan bu zihniyet, o çaliskan kisi emeginin karsiligini alinca ya da düzeni begenmeyince de kiskanmaya devam ediyor.

Ben doktorum, yurtdisina gitmeden önce meslegimi birakmayi tam 3 kez düsündüm. Ancak geçim kaynagim buydu ve küfrederek ise gidiyordum. Su anda görüyorum ki meslegime dair sevmedigim her sey bu yoz cahil insan kitlesi ve zihniyetmis.

Geçen hafta Istanbula döndüm. Metro kapisi açilinca çikanlarin inmesini beklemeyen, bu sirada fortlayan, kendisini geçtim çevresine de saygisi olmadigi için les gibi ter kokan, yanindakinin gözü saçi üstü basi komar mi diye umursamadan sigara içen hiyarlari görünce “iyi ki” dedim yine.

Yurtdisinda Türkiyede olanin iki kati yardimsever insan var. Orada da yol kaybedince size eslik edip gösteren, yeni tasininca kurabiye yapaip getiren, hadi saglik güvencen yokmus madem bu asi bedava olsun diyen insanlar var. Üstelik samimiyet sinirini asip sirnasmadan, bir gün bana da yarar mi diye çikar düsünmeden yardim ediyorlar. Yabancilar soguktur diyenler ya hiçbir yer görmemistir ya da gidip gurbette yavsakliklarinin ise yaramamasiyla daha komplekse kapilmistir.

Pediatri servisinde bir çocugun babasi IQ ölçümü yaptirmisti. Sonuç:40. Nasil olur diyorsunuz degil mi? Varosla, en alt tabakayla isi olmayan meslekler bu halkin ne kadar aptal olabilecegini tahmin bile edemezler.

Iyi ve dogru olani kötüleyen bu insanlardan kurtuldugum için her gün sükrediyorum. Kaçmasaydim bu cühela degismeyecekti ama ben bu olanlari normalize edecektim. Benim çocugum ya o minibüsçe ezilecek ya da minibüsçünün yetistirdigi (evet burda hakir mi görüyorsun diye fakir edebiyati yapan akkillari duyabiliyorum) çocuk benim çocugumun arkadasi olacakti.

Biz 1 çocuk yapip sayica azaldikça cühela 3-5 tane yapip onlarin sorumlulugunu da bize atacakti. Baska 7-13 çocuk yapip daha da cahil olan bir kesim var ki onlara deginmiyorum bile. Kötüye kötü demek suç oldu ki her kesim bunlara fakir edebiyati yapiyor.

Gerçekten milliyetçi olanlar su anda kendilerini olabildigince korur saklarlar.

Benim gibi insanlarin az olmadigini ama herkesin kaçma imkaninin olmadigini biliyorum. Sadece onlara üzülüyorum. Kalip yem edilecegim kitlenin de bastakilerle layigini buldugunu düsünüyorum.

Yazik… 

 
Sayfa     1     2      3     4