ÜÇ KITADA YAKILAN GÖÇ TÜRKÜSÜ

Cumhuriyet Gazetesi

Geçit vermez Kafkas Dağları’nın ‘sert tabiatlı’ insanları, tarihleri boyunca bağımsızlıkları için savaşmak zorunda kaldı. Üç kıtada yakılan göç türküsü.

Kafkasya kavramı günümüzde çok sık karıştırılan ve az sayıda kişinin sağlıklı ayrımını yapabildiği bir kavram. Karadeniz ile Hazar Denizi arasında kalan ve Kafkas sıra dağlarının her iki tarafını da içine alan bir coğrafya parçası olan Kafkasya, Türkiye’de sadece Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan’ı kapsayan bir bölgeymiş gibi tarif ediliyor. Oysa Kafkasya, Kuzey ve Güney (Trans) Kafkasya diye iki ayrı bölgeden oluşur.Kafkas sıradağlarının kuzeyinde kalan ve batısında Azak ve Karadeniz, kuzeyde Maniç çukuruyla, doğuda Hazar Denizi ve güneyde ise dağlardan inip Karadeniz’e ulaşan İngur Irmağı ile çevrili alandır.

Batı Kafkaslarda Kuzey-Güney istikametinde hiç yol yoktur. Dağlar, Karadeniz kıyılarına da dik yarlar halinde indiğinden, kıyı boyunca, kuzeyden güneye, aynı şekilde güneyden kuzeye geçmek oldukça zordur. Kuzey yamaçları ise taraçalar halinde kademeli bir biçimde Kuban Vadisi’ne doğru alçalır. Bu kısımdaki dağların yüksekliği doğuya doğru gittikçe artar ve 2 bin 500-3 bin metreye ulaşır…

Savaşçı kabileler

Orta Kafkaslar Kuban Vadisi’nden Daryal Geçidi’ne kadar uzanır. Dağların en sarp ve yüksek kesimi buradadır. Elbruz (5 bin 633 m.) ve
Kazbek (5 bin 047 m.) bu bölgede bulunur. Batı ve Orta Kafkaslar sarp, geçit vermeyen özellikleri nedeniyle Rusya’ya karşı direnen Kafkasyalıların son sığınakları olmuştur. Rusların ele geçirmekte en çok zorlandıkları ve zaman kaybettikleri bölge burasıdır.

Doğu Kafkaslar ise Daryal Geçidi’nden Apşeron Yarımadası’na kadar uzanır. Kafkasya’nın iki önemli ve her zaman açık olan geçidi vardır. Bunlardan biri Daryal Geçidi’dir. Geçidin deniz seviyesinden yüksekliği 2379 m’dir. Vladi-Kafkas’ı Tiflis’e bağlayan ve Rusların ”Gürcü Askeri Yolu” dedikleri yol da bu geçitten geçer. Bu geçit, Kafkasya’yı siyasi ve kültürel yönden iki ana parçaya ayırır. Daryal Geçidi ve Gürcü Askeri Yolu’nu ellerinde tutmakla inisiyatif Rusların eline geçmişti.

Daryal dışında ikinci önemli geçit de Derbent’tir. Hazar Denizi kıyısı boyunca uzanan ve genişliği 1.5 ile 30 km. arasında değişen ilk çağlardan beri kullanılmakta olan bu geçit de Petro dönem de Rusların kontrolü arasına girmişti.

Bölgenin dağlık olması ve Rusya ile Ortadoğu arasında bir köprü görevini yapması düşmanlarından kurtulmak isteyen kavimlerin buraya sığınmalarına yol açmıştır. Rusların bu bölgeyi ele geçirmek için üç çeyrek yüzyıla yakın bir süre uğraşmak zorunda kalmalarında bölgenin vahşi doğası ve burada yaşayan kabilelerin de savaşçı niteliklere sahip olmasının önemli rolleri vardır.

Bütün dağlı kavimlerde olduğu gibi buradaki kabileler de bağımsızlıklarına son derece düşkündüler. Kafkasya’nın ova ve düzlüklerinde oturan kabileler kolayca Rusların egemenliğine girmeyi kabul ettikleri halde dağlardakiler sonuna kadar mücadele etmişlerdir.

Kafkas sıradağlarının güneyinde kalan ve bugünkü Gürcistan, Azerbaycan, Ermenistan, Dağlık Karabağ ve Nahçıvan’ı kapsayan bölge Güney Kafkasya olarak isimlendiriliyor. Sınır olarak dağlar esas alındığı takdirde Abhazya ve Güney Osetya da bu bölgeye dahil edilebilir.

Çerkeslerin boyları

Tarihte Çerkesya denilen bölgede yani Kuzey Kafkasya’da yaşayan halkları, bazı araştırmacılar üçe, bazıları ise dörde ayırıyor. Bu ayrımda köken ve dil belirleyici iki unsur. Adige-Abhaz-Wubıh grupları, Çeçen-İnguş grupları ve Dağıstanlılar. Bu gruplar, Kafkasya var oldu olalı Kafkasya’da yaşamış yerli (otokhtan) halk olarak bilinirler. Tarihin en eski yerli halkları olarak kabul edilen bu toplulukların Güney Kafkasya’daki Gürcülerle birlikte beyaz ırkın kaynağını oluşturdukları öne sürülür.

Kabardeyler : En kalabalık Çerkes kabilesidir. Büyük ve küçük Zelençuk havzalarından güneydoğuya doğru Vladikafkas’a kadar uzanan ve Kuma ile Terek’in yukarı kollarının suladıkları geniş bölgede otururlar. Büyük ve küçük Kabardeyler olmak üzere iki gruba ayrılırlar.

Kabardeyler, topraklarına Kazak köylülerin yerleştirilmelerine karşı Ruslarla 1819’dan 1850’li yıllara kadar savaştılar. Kabardeyler Rus ordularına değil, veba salgınına yenik düştüler. Rus generalinin bilinçli olarak bulaştırdığı öne sürülen veba mikrobu Kabardeylerin nüfusunu 300 binden 35 bine düşürdü. Arazilerinin açık olması nedeniyle Ruslar her dönemde Kabardeylerde üstünlük sağladılar. Rusların “Büyük Kafkas Savaşı” olarak andığı savaşta ise Kabardeylerin bir kısmının Ruslarla mücadeleye diğer kabileler kadar katılmadıkları görülüyor.

Ancak bazı grupların soydaşlarının mücadelesine aktif olarak katıldığı biliniyor. Araştırmacı İzzet Aydemir, Kabardeylerin tarih boyunca ihtiyatlı ve tutarlı bir politika izlediğini, gerek din, gerekse Ruslar ve Osmanlılarla olan ilişkilerinde zaman zaman aleyhlerine olacak maceracı bir tutum izlemekten kaçındıklarını belirtiyor. Bu kabilenin bugün Kuzey Kafkasya’da var olmaları ve kültürlerini yaşatmaları da bu politikaya bağlanıyor.

Kabardey cinsi atlar adını bu kabileden almıştır. Kabardeyler at yetiştiriciliği ve binicilik konusundaki ustalıklarıyla da tanınıyor.

Abzahlar: Bu kabile Ruslara karşı mücadelelerde Natukhaçlar ve Wubıhlarla birlikte en ön saflarda yer almıştır. Diğer Çerkes kabilelerine göre aristokrasinin en an nüfuza sahip olduğu ve sınıf farklılıklarının en az olduğu Abzahlar, Kafkas Dağları’nın kuzey eteklerinde ve Kuban’ın orta mecrasına katılan kollarının suladıkları bölgede yaşarlardı.

Shapsughlar: Kuban Nehri’nin güneyindeki düzlük ve Kafkas Dağları’na kadar uzanan bölgede yaşarlar. Aristokrasinin kendi inisiyatifleriyle kaldırıldığı bir kabile olan Shapsughlar, bazı araştırmacılara göre Abhazlar arasında gösterilirken bazı araştırmacılar Abhaz-Adige karışımı bir halk olarak tarif edilir.

Bjedughlar: En eski Çerkes boylarındandır. 19. yüzyılın başlarında Kuban Nehri’nin kuzeyinde yaşıyorlardı. Daha sonraları Kuban’ın sol tarafına göç ettiler. Bjedughların büyük çoğunluğu sürgünde Kafkasya’yı terk etmeyerek orada kaldılar. Nartların soyundan olduklarına dair efsaneler vardır.

Wubıhlar: Bugünkü Soçi’nin civarında Karadeniz kıyılarına doğru uzanan bölgede otururlardı. Ruslara en son teslim olan kabiledir. Tamamı 1864’te sürgün edildiğinden Kafkasya’da hiç Wubıh kalmadı. Kalabalık ve savaşçı bir topluluk olan Wubıhlar, Osmanlı topraklarında çok dağınık olarak yerleştirildiğinden dağıldılar.

Abazalar: Çerkesler bu boy için Abazin adını da kullanıyorlar. En eski ve en büyük Çerkes halklarından biridir. Gürcistan sınırları içindeki Abhazlarla aynı kökenden gelirler. Uzun süre önce Güney’den Kuzey’e göç ettikleri sanılıyor. Kabardeyler komşu olduklarından dolayı, Müslümanlığı ilk seçen boylardandır.