YEMUZ Nevzat Tarakçı
07.11.2008
Duygusuz, aşksız ve idealsiz bırakılan gençlik aşkın içini boşalttı.
“Kâfe” de yetmedi “kaşenlik” de.
Sevdayı unutan, aşkı kaybeden nesil, sürüklendiği girdabın içinde.
Bir el uzanıyor internetin karanlık dehlizlerinden.
İmdat sesleri yükseliyor girdabın eşiğinden.
Bir dünya ki sömürü, açlık, savaş ve ölümlerle insan değerler yok sayılıyor.
Bir dünya ki insan haklarına saygısızlığın tablosu çiziliyor.
Ve bu mekanın sahipleri büyükler, yeni sakinlerine dostluğu, sevgiyi, paylaşmayı, insani ve ahlaki değerleri taşıyamıyor.
Boşuna değil günümüzde merhamet, sevgi, aşk sözcüklerinin daha fazla anlam kazanması!
Tevekkeli değil bu yaşlı dünyanın genç sahiplerinin bu tılsımlı sözcüklerle gereği gibi tanıştırılmayışı!
Yoksa kara bulutlarla çepeçevre sarılan dünyamızda bu sözcüklere yer mi kalmadı?
Tanışıyor mu neslimiz sevgiyle, sevdayla, aşkla?
Yoksa aşksız da yaşanabileceğini mi öğrettik onlara?
Sevdasız hayata mahkum mu ettik onları?
Sonunda olanlar oldu.
Aşkı kaybeden, sevdayı unutan nesil, duygusuzluk girdabına sürüklendi kaldı.
Kaybettik dalyan gibi gençleri, sırma saçlı güzelleri.
Kaybettik temiz duyguları, gerçek aşkı, dostluğu, mutluluğu, en önemlisi de ideali ve umudu.
Değil mi ki insan sevdikçe iyilerin en iyisi güzellerin en güzelidir.
Varlığın ve yaşamın tadına varır, en belirgin sorumluluklardan en yüce özgürlüklere uçar insan sevdikçe.
Sevgi ne yaptırmaz ki insana?
Kimini yakmadı mı?
Kimini canından usandırmadı mı?
Kimini de çöllerde susuz bırakmadı mı?
Aşk dağları deldirmedi mi?
Aşk, kimini Tahir, kimini Zühre yapmadı mı?
Heyecanla bekliyoruz, gençliğimizin, rehavetten, sahte sevgilerden, kompleksten, kapristen, internet çıkmazından başını kaldırıp, kurtulup:
“Merhaba sevgi, dostluk ve mutluluk!”
“Merhaba ideal ve umut!” diyeceği günü.
Kuşkusuz insan yüreğinin en büyük gerçeğidir sevgi…
Sevgi her şeydir
Sevgi sevgi dedikleri
Bir hayal mi düş mü ola
Kafdağı’nın ötesinde
Anka denir kuş mu ola
( .…)
Sevmek
Nokta almaz
Çocuklar.
Sevmeye nokta koyan
Sınıfta kalır.
Onun,
Virgülleri vardır
Çocuklar.
Sevmek noktalanmaz;
O, noktadır.
(Özdemir Asaf)
Sevgisiz kalmak
Havasız, ışıksız, susuz kalmak gibidir!
Sevgi sağlıktır.
Sevgi dostluktur.
Çölde kalanlara su,
Yorgun düşenlere uyku,
Umutsuzlara mutluluk,
Hastalara esenlik, şifa
Ne değildir ki sevgi?
(….)
Gönül, sevgi evidir çirkinlikler barınmaz.
Sevmesini bilmeyen güçlüklerden arınmaz.
Mutlu geçsin günleriniz, aşkla dolsun yüreğiniz.
Gönlünüzde güller açsın, sevgi gülleri deriniz.
BİZE SEVMEK YAKIŞIR
Gönül kilidini koparma dostum
İnsana, sevgiye koşmak yakışır
Sevdiğin dağların da ardında olsa
İnsana, yol bulup aşmak yakışır
Saklama kalbinde duyguların
Bir o sevda bölsün uykularını
Çal sazını, söyle şarkıları
İnsana sevilmek, sevmek yakışır
Yaradan ne güzel bilmiş işini
Kurda kuşa sevilmek, sevmek yakışır
Yorulma, ara bul arkadaşını
İnsana, sarılmak sarmak yakışır
İnsanı bazen bir dal çiçektir sevinçlere boğan…
Nice arılar bal özlerini, nice aşklar sevgilerini bulur çiçeklerde…
(….)
Seviyorum seni ekmeği tuza banıp yer gibi
Geceleri ateşler içinde uyanarak
Ağzımı musluğa dayayıp su içer gibi…
Seviyorum seni denizi ilk defa uçakla geçer gibi
İstanbul’da yumuşacık kararırken ortalık
İçimde kımıldanan bir şeyler gibi
Seviyorum seni “Yaşıyoruz çok şükür”der gibi
(Nazım Hikmet)
Söyle sevda içinde türkümüzü
Aç bembeyaz bir yelken
Neden herkes güzel olmaz
Yaşamak bu kadar güzelken?
İnsan dallarla, bulutlarla bir,
Aynı mavilikten geçmiştir.
İnsan nasıl ölebilir
Yaşamak bu kadar güzelken?
(Fazıl Hüsnü DAĞLARCA)
Bütün insanları dost bil
Kardeşin bil kızım
Sevincin ürünüdür insan
Nefretin değil kızım
Zulmün önünde dimdik tut onurunu
Sevginin önünde değil kızım
(Ataol BEHRAMOĞLU)
Gelin ey sizler, gelin diz dize, daha sıkı,
Doyasıya görelim yüzlerimizi,
Sevelim birbirimizi gönülden,
Görünüşde savaştayız amma
Aslında uzlaşmışız ezelden…
Bahçeye çıkalım, açılmış gülleri görelim
Güllerin en güzellerini derelim
Etek etek dökelim sevginin önüne
Sevelim sevilelim…
(Mevlâna)
Ne yaptık ne ettik bilmiyorum ama içini boşalttık aşkın.
Hani iyilerin en iyisi, güzellerin en güzeliydi insan sevdikçe…
Gençlerimize soralım biliyor mu gerçek aşkı?
Tanışıyor mu gençler sevgiyle sevdayla, aşkla?
Yoksa insanı insan yapan bu yüce duygu günden güne azalıp yok mu oluyor?
Yoksa içi boşaltılmış aşkla yaşamayı mı deniyor?
Benciliğin, kin ve nefretin, şiddetin, ön yargıların, mutsuzluğun ve umutsuzluğun kol gezdiği günümüz dünyasında ne kadar muhtacız sevgiye, sevdaya ve aşka.
Ne kadar muhtacız.
Dünyayı çocuklara verelim
Bir günlükte olsa öğrensin dünya arkadaşlığı
Çocuklar alacak elimizden dünyayı
Ölümsüz ağaçlar dikecekler…
(Nazım Hikmet)
Kurtaracaksa yine savgi kurtaracak bizi
Varmı artık bir çıkar yol söyleyin
Sevmekten sevilmekten başka
Bu uçsuz bucaksız koca boşlukta
Var mı ondan daha üstün bir güç
Bir kurtuluş yolu, bir mutluluk
Uzanan barışa ve dostluğa
(Mehmet SALİHOĞLU)
Gökyüzü dediğin bir dilim ekmek
Bal sürdük üstüne
Karanlığa çicek ekerek çıktık güneşe
Bölüşmeyi bir öğrenebilmek
Gök bizimdir yer de…
(İbrahim YILDIZ)
SEVGİ KURTARACAK BİZİ
Kurtaracaksa sevgi kurtaracak bizi
Ölüm olmasa da,ölüm korkusundan
Kıskançlıktan, kötülükten, boşluktan…
Hiç şöyle yaklaştınız mı insanlara
Sevgiyle,dostlukla,güzellikle
Sordunuz mu onlara dertlerini
Uzattınız mı ellerinizi…
Gençler: “Tahir olmakta ayıp değil Zühre olmak da
Hatta sevda yüzünden ölmekte ayıp değil.”
Ah keşke gençliğimiz mayasında var olan sevginin gücüne bir inansa!
Bir inansa aşka ve onu yürekten paylaşsa!