|
ÇERKESLER NASIL DANS
EDERLER?
Çok
beğeni alan çok paylaşılan danslarımız denilen, ancak hiç de
bizim olmayan video paylaşımlarını görünce içim sızlıyor.
Kimileyin dünyaca ünlü devlet dans gruplarımıza ait olması acıyı
daha bir büyütüyor. Bu gruplarımızın çok alkışlanan kimi
gösterileri yanlışlığın da hızla yayılmasına neden oluyor. Bu
yanlışlarla büyüyen yeni kuşaklara bunların, danslarımızın özüne
çok uzak olduğunu anlatmak da çok kolay olmuyor.
Dans
bir halkın yaşam biçiminin, dünyayı algılayışının, gelenek
göreneklerinin bir yansımasıdır gerçekte. Dolayısı ile danstaki
bir hareket, bir figür, halkımızın dünya görüşüne, yaşam
biçimine, gelenek göreneklerine uyumlu ise ancak bizimdir.
Eğer
bu saydıklarımıza uyumlu değilse, dahası ters düşüyorsa eğer,
çok büyük bir güvenle bizim olmadığı söylenebilir.
Son
dönemde, akademik sanı da taşıyan Devlet Halk Dansları
gruplarımızca yaygınlaştırılan, paylaşıldığında çok beğeni de
alan kılıçlı, tabancalı kafesini gözünüzün önüne getirin bir.
Görsel olarak güzel olmadığını kim söyleyebilir. Ancak, haç’eşe
(topluluğa girdiğinde) savaş aracı, saldırı aracı kılıcı, askısı
ile boynundan çıkarıp xeğreye vermesi, xeğreyin de bunu
duvardaki uableye-arcene (hasır) asma geleneği olan, dahası bu
geleneği Nartlardan bu yana sürdüren bir halk nasıl olur da
kılıcını kuşanmış olarak dans edebilir? Ya da bu paylaşım nasıl
olur da alkışlanabilir?
Yenilerde,
kılıçla dans edilemeyeceği geleneğini, çok başarılı bir
koreografi ile sahneleyen ‘’Mıyequape yı Nefılhexer’’in (Maykop
Işıltılarını - ya da Maykop Şafağı) bu dansının çok beğenilmiş
olmasını, izleyen herkesten takdir toplamasını, Moskova ana TV
kanallarından birinde konu edilmesini, yanlıştan dönüleceğinin
umudu olarak görüyor ve mutlu oluyorum.
Son
yıllarda sahneden de inip düğün alanları dahil işgal etmedik
alan bırakmayan, ulusal çalgımız pxheç’ıçı yavaş yavaş alanın
dışına atan davula ne demeli peki? Söylencelerimizde “Pşınewe
az-usta pşınawe”, “pxheç’ıçewe az-usta pxheç’ıçaw” deyimlerine
sıkça rastlanırken ve her köyümüzde bu ustaların öyküleri
anlatılırken, “berbenewe az” (usta davulcu) deyiminin hiç
olmayışı, davulun halkımızca benimsenmediğinin bir kanıtı değil
midir?
Ben
bu yürek sızıma, Ankara Derneği Gençlik Kolları yayını
“Nartların Sesi” bültenini Mart-Nisan 1975, 8. sayısında da
şöyle bir değinmiştim: “Örneğin en çok süre ve güç harcadığımız
halk oyunları, giysilerimiz aslını bilenlerden derlenip
kalıcılığı sağlanmadığından günümüz Çerkes’i oyun ve giysilerini
sahneye uygun olmalı gerekçesi ile yapılan, yerinde olduğu da
düşünülebilecek değişiklikleri ile öğrenecek, bilecektir.” Çok
üzücüdür ki korktuğumuz başımıza gelmiştir.
Danslarımızın
her ülkede, her yörede, her kabilede tarihin hiçbir döneminde
birbirinin aynı olmadığı gerekçesi ile bugün de farklılıkların
hoş görülmesi gerektiği ileri sürülebilir. Ancak ben yine de
danslarımızın ortak ve olmazsa olmaz ilkeleri olduğunu
düşünüyorum.
Şöyle ki;
– Hangisi
olursa olsun danslarımız mutlaka çift olarak yapılır. Ancak
danslarımızda erkek ve kadın rolleri, hareketleri, yürüyüşleri,
tavırları belirgin derecede farklıdır. Biri diğerinin rolünü
çalamaz. Öyle ki sadece erkeklerin olduğu bir grup eğlenmek,
dans etmek istediğinde ikilinin biri, süzülüşü ve tavırları ile
kadın rolünü üstlenir. Yine sadece kadınların olduğu bir grup
eğlenmek, dans etmek istediğinde de, dans eden kadınlardan biri,
sert hareketleri ve figürleri ile erkek rolünü üstlenirdi.
– Erkekler
için usta dansçı demek oyuna kendine özgü bir şey katabilen kişi
demektir. Köylüsü, dernekte ise dernek çevresi ustanın nasıl bir
hareket, nasıl bir figür yapacağını bilir ve bekler. Kadınlar
için usta oyuncu, erkeklerle yarışır derecede ve erkek
figürleri, tavrı ile dans edebilen kadın değildir.
Birbirlerinden farklı, kendine özgü figürlerle dans eden usta
dansçı erkeklerin, her biri ile uyum sağlayabilen dansçı
demektir. Dolayısı ile düğünlerde ustalığı bilinen bir erkek
dansçı oyuna çıktığında, sıra kendisinde olmasa bile, erkeğe
uyum sağlayabilecek, ustalığını göstermesi olanağı verecek, usta
dansçı kadınlar çıkarılır. Kızların Hatıyak’uesinin bunu
yapmayıp, acemice bir kız dansa çıkarıldığında usta erkeğin
coşku ile dans etmediği, dansı da kısa kestiği çok sık yaşanan
bir olaydır.
- Ancak
akrobasi hiçbir zaman dansımızın bir parçası olmamıştır.
Hatıyak’uenin görevi, genç salto atmaya başlayınca
düğünü
durdurup akrobasiye başlayan genci oyun alanından atmaktır.
Biz
yaştakiler anımsayacaktır, gencin daha oyuna çıkarken dans
etmeyi, derneklerimizin birinde bir halk oyunları kursunda mı ya
da köyünde mi öğrendiğini hemen anlardık. Kollarını havaya
kaldırışından omuz hizasında tutuşundan, yürüyüşünden
figürlerinden. Sıkça da kurs eğitimlilerini uyarırdık düğün
alanının sahne olmadığı konusunda.
– Çiftler
mutlaka birbirinin görüş alanı içinde olmalıdır. Birbirlerine
arkalarını dönemezler. Kız hafif yan duracak, erkeği göz ucu ile
izleyecektir. Erkek kızı mutlaka görüş alanı içinde tutmalıdır.
Şeşende, sırtı sahneye dönük, kızın nerde olduğunu bilmeden
arkadaşlarının önünde figür yapan birinin, figürleri ne kadar
ustaca da olsa kural ihlali çok büyüktür. Kızın bu durumda
oyundan çıkma ve erkeği kendi başına bırakma hakkı vardır.
Arkadaşlarını coşturmak isteyen erkek, tek bir ayak figüründen
sonra sırtını arkadaşlarına ve yüzünü sahneye dönmeli kızın
hareketlerini izlemelidir. Usta dansçıların kendine özgü zarif
el, kol, baş hareketleri ile kıza yol göstermesi, kızın da
erkeğin istediği yönde hareket etmesi de ustalığın
göstergelerinden biridir.
Peki,
oyun içinde bile birbirlerine arkalarını dönme hakkı olmayan
çiftin, kafeye başlarken birbirlerine arkaları dönük olarak
geçişmesine ne demeli? Geleneğe daha uygun olanı, çiftin yüzleri
birbirlerine dönük olarak yarım tur daire çizmeleri değil midir?
Çünkü kafede üçlü kuralı vardır. Yarım turda erkek sırtı
kadınlara dönük olarak dansa başlayacak ve üçüncü yer değişimi
sonunda, yani dans bitirilecek olduğunda kız kendi yerine yakın,
kadınların durduğu tarafta olacaktır.
– Özellikle
şeşen – lheperışü oyununda erkeğin elini beline koyması nerede
ise dansın olmazsa olmazı iken bir Adığe kızının elini beline
koyması, kollarını omuz hizasından daha yukarılara kaldırması,
oyunda da oyun dışında da asla kabul edilebilecek bir hareket
değildir. Şimdilerde, lheperışü oynayanlarda görmeye
başladığımız gibi sadece ayaklara bakıldığında kadınların, erkek
oldukları sanılacak şekilde sert hareketlerinin danslarımızla
uzaktan bile ilgisi yoktur. Erkek ayakları ile havada daireler
çizebilecek kadar özgürken, kadın ayaklarını sürüyerek dans
etmek durumundadır.
– Kadınlar
bir yana erkek dansçılarda bile ayak figürleri çok sert olsa da
omuzlar yukarı aşağı oynamamalıdır. Kadınların zıplayıp durduğu
bir dans, büyümeye başlayan kız çocuğuna, ancak evlilikte
çıkartabileceği, göğüslerini de kapatacak şekilde korse giydiren
bir halkın dansı olamayacağı çok açık değil midir?
Konuyu
daha iyi bilenlerin katkıda bulunmaları umudu ve bu kurallara
uyulmayan dansların paylaşımının yapılmaması, paylaşılanların
alkışlanmaması dileklerimle şimdilik bu kadar diyelim…Dr. MEŞFEŞ’Ü Necdet Hatam
|