ÇERKES NİNNİLERİNİ DERLEDİ: BEBEKLER KENDİ DİLLERİNDE SAKİNLEŞECEK
Ezgi Sivrikaya
Gazete Duvar, 16 Mart Cumartesi
2024
Çerkes ezgileri arşiv çalışmaları üreticisi MAREM Gökhan Şen’in derlediği,
Çerkesce ve Abhazca ninnilerden oluşan 'Çerkes Ninenin Ninnileri', Kalan Müzik
etiketiyle 21 Şubat Dünya Anadili Günü’nde tüm dijital platformlarda
yayınlandı.
17 parçadan oluşan albüm, MAREM Gökhan Şen’in kendi seslendirmesinin yanında
kültür taşıyıcıları Koşiy Mehtap Koşak, Kmza Eda Özkan, Naje Berrin Mangır,
Hajkasım Tülin Özgül, Sadzba Sabahat Fidan ve MAREM Bertan Şen’in de icracı
olduğu derlemelerden oluşuyor.
MAREM Gökhan Şen ile 'Çerkes Ninenin Ninnileri' albümünü konuştuk.
Müziğe yönelişiniz nasıl oldu?
Aklımın ermeye başladığı zamanlarda 45’lik, 60’lık ve 90’lık kasetleri
toplardım. Ürdün’den, Suriye’den, Uzunyayla’dan ve Kafkasya’dan kasetler
gelirdi. Çoğunlukla Çerkes düğünlerinde veya cemiyetlerinde kaydedilmiş amatör
kayıtlardı bunlar. O dönemde müzik dinlemek istiyorsanız radyo dinlemek dışında
tek alternatifiniz kasetçalara sahip olmaktı. Aşağı yukarı her evde üzerinde
dantel örtü de olan kasetçalarlar olurdu. Ve yine o dönem üretilmiş her arabada
kaset çalar olurdu. Bazı evlerde bazı pahalı, 2 kaset yuvalı ve özellikleri çok
olan kasetçalarlar olurdu. Bu kasetçalarların bir tarafına kaynak kasedi, diğer
tarafa da boş kasedi koyar kopyalar dururdum. Kopyaladıklarımı etrafımdaki
insanlara verirdim. Bazen yeni boş kaset bulmak zor olurdu ya da elime geçen
düğün kasetinin bende duracağı süre çok kısıtlı olurdu, ben de herhangi bir Türk
halk müziği veya arabesk kasetin üstüne kopyalardım. Bazen komik olurdu bu
durum. Örneğin kaynak kaset 45’liktir ama o anda evde ulaşabileceğim ve feda
edebileceğim tek kaset İbrahim Tatlıses’in 60’lık kasedi olur, 45’lik kaynak
kasetin bir yüzü tamamlanınca diğer kasetin kalan kısmı boş kalırdı. Üzerine
kopyalanan o kaseti dinlerken bir anda İbrahim Tatlıses’e geçiş
yapabiliyordunuz.
Lisenin son zamanlarında akordeon çalmaya başladım. Çok heveslendiğim kırmızı
bir Hohner Student akordeonu satın aldım bir tanıdığımdan. Sonra yavaş yavaş
öğrenmeye başladım. Yanılmıyorsam 2006 veya 2007 yılında Kayseri’de birkaç
arkadaşımı da ikna ederek birlikte Voredago adını verdiğimiz ve 3 günde hücum
kayıt olarak hazırladığımız bir CD çıkardım. Bu noktadan sonra müziklerimizin
mümkün olduğunca profesyonel bir şekilde kayıt altına alınması süreci gelişti.
2009 yılında yine arkadaşlarımla beraber başladığım ama süreç içerisinde fikir
ayrılığı yaşayıp tek başıma sonuçlandırdığım 'Xexes Çerkes Ezgileri' projesini
hayata geçirdim. Albüm 2010 yılında yayınlandı. Albüm kayıt sürecinde o dönem
yayında olan Radikal Gazetesi’nden Ayça Örer beni Hasan Saltık ile tanıştırdı.
Hasan abi ile tanıştıktan ve onun da Çerkes müziği temalı projeler yapma
isteğini gördükten sonra albüme hız kazandırdım ve 2010 yılında Nalchik’te
albümü bitirdim. O günden beri tüm müzik çalışmalarımı Kalan Müzik ile birlikte
yürütüyorum.
2011’de Nalchik'te başladığım 'Xexes Çerkes Ezgileri 2' albümünü ise Kalan
Müzik'in İstanbul stüdyolarında 2014’te bitirdim ve yayınladık.
'Çerkes Ninenin Ninnileri’ albümü nasıl bir çalışmanın ürünü, nasıl ortaya
çıktı?
Yaklaşık 2 yıl önce bir arkadaşımın çocuğuna Fransızca ve İngilizce ninni
dinlettiğine şahit olmamla başladı bu süreç. Kendilerine iki dili de
bilmedikleri halde neden böyle bir şey yaptıklarını sorduğumda çocuk için kulak
aşinalığı olacağını belirttiler. Kendi kendime bunun Çerkesce öğrenime katkısını
düşündüm o akşam.
Süreç içerisinde gerek pedagoglar gerek ise çocuk gelişimcileri tanıdıklarımla
yaptığım sohbetlerde, bebekken duyulan ve sürekli dinlenen kelimelerin hafızada
uzun dönemler kendine yer bulduğunu öğrendim.
Bebeklerle ve küçük çocuklarla aram her zaman iyi olmuştur. Kendi çocuğum olmasa
da kucağımda az çocuk pışpışlamadım, az uyutmadım, az bez değiştirmedim,
ağlayanını az susturmadım. Küçük bebeklerin motor becerilerinin gelişimine kadar
olan süreçte ağırlıklı olarak işitsel yolla dikkatlerini çekebildiğimin
farkındalığına vardım. Bir bebeğin emeklemeye başlayana ve kendi kendini meşgul
edebilecek oyuncaklarla veya evcil hayvanlarla haşır neşir olana kadarki gelişim
sürecini faydalı bir şekilde değerlendirmenin bu hususta en verimli çaba
olacağına karar verdim. Bebek ve çocuk gelişimi, psikolojisi ve eğitimi
konusunda bir profesyonelliğim veya yetkinliğim yok. Fakat düşününce, bu
çocuklar başka dillerde ninniler dinliyorsa neden kendi dillerinde Çerkesce
ninniler dinlemesin diyorum.
MAREM Gökhan Şen
Albümde 17 parça yer alıyor. Bu ninniler nasıl hazırlandı?
Bu düşünceyi bir proje haline getirip albüm olarak çıkarma fikri olgunlaşınca
Nalchik’ten SHEBZUKO Astemir’e kendisinden arşivlerine bakmasını ve bana kaynak
göndermesini rica ettim. Kendisi bana hem dijital olarak hem de kitap halinde
bir çok kaynak ulaştırdı.
O aşamadan sonra GHUT Erdoğan Boz ile birlikte sözlerin en doğru halini ortaya
çıkardık. Kendisiyle bu kayıtları sayısız kere dinleyerek notlarımızı aldık ve
en doğru hali ile kayıt aşamasına geçtik.
Bir taraftan bu hazırlıkları ve çalışmaları sürdürürken diğer taraftan da albüm
görselleri için yine Nalchik’te dil ve kültür faaliyetlerini özellikle dijital
ortamlarda yürüten ‘’Djarez’’ gurubunun görsel tasarımcısı KHAKHUPACHE Astemir
ile iletişim kurdum. Kendisi çok yaratıcı bir illüstratördür. Malumunuz
günümüzde birçok resim ve görsel artık dijital ortamlarda yapılmakta.
Kayıtları Kalan Müzik stüdyolarında yaptık. Normal şartlarda her şey yolunda
gitseydi albümü Kasım ayında yayınlamayı planlıyordum fakat hem dokümantasyon
hem de stüdyo süreci biraz sancılı geçti.
Kendisine süreç içerisinde yaşadığımız sorunlarla ilgili sitemde bulunduğumda
Kalan Müzik direktörü Nilüfer Hanım "Neyse canım cemiyetine suçun bizde olduğunu
söylersin" derdi. İşin latifesi bu şekilde fakat stüdyo beklediğim hızda
ilerlemedi.
Bütün kayıtlar ve mix-mastering bittikten sonra ortaya çıkan sonucun istediğim
gibi olmadığını düşünerek Ankara’ya arkadaşım HUAJ Metin’e geldim. Kendisinin
yaklaşık 3 hafta süren mix ve mastering çalışmaları sonunda bitmiş kayıtları ve
albümün görseller de dahil tüm içeriklerini Kalan’a teslim ettim. Albümü 21
Şubat Dünya Anadil gününde yayımladık.
Ninni albümü hazırlamanın normal bir şarkı hazırlamadan farkı nedir?
Ninni albümü hazırlarken dikkat etmeniz gereken çok fazla parametre var. Normal
bir albüm hazırlarken yaratıcılığın ve çeşitliliğin sonu yok. Hem teknik olarak
hem de aranjman olarak. Aklınıza esen her düşünceyi eserinize yansıtabilir ve
ürettiğiniz eseri beğendirecek birilerini bulabilirsiniz. Eseriniz illaki
birilerine veya bir kesime hitap eder.
Fakat ninni yaparken en başta fizyolojik olarak bebekleri rahatlatıcı etkisini
düşünmek durumundasınız. En basitinden sakin olmalı. Bebeğin dikkatini
dağıtmadan onu yumuşatmalı, sakinleştirmeli ve uyumasına katkıda bulunmalı.
Şu ana kadar birçok eser kaydettim. Hem kendi albümlerim için hem de beraber
çalıştığım profesyonellerin projeleri için. Ninni albümü kaydederken zorlandığım
kadar zorlandığımı hatırlamıyorum. Bir melodi geliyor aklınıza, aranje
ediyorsunuz kafanızda. Şu enstrümanı şurada şöyle bir partisyonla aranjeye
ekleyeyim diyorsunuz. Güzel de oluyor. Ama amacımız güzel yapmak mı? Ya da şöyle
söyleyeyim, öncelikli amacımız nedir?
Güzel olabileceğini düşündüğüm şekliyle yaptığım aranjeleri ben beğenerek
dinlerim. Veya yetişkinler zevkle dinler. Fakat bir bebeği rahatlatmadığı,
aksine enstrüman çeşitliliği ve karmaşıklığı sebebiyle dikkatini dağıttığında
albümün amacı gerçekleşmiş olur mu? Bütün bu soruları kendi kendime sorarak
geçirdim kayıt sürecini. Bunları kendime sorarak kendi kendimi frenledim.
Naje Berrin’in şan kaydını aldığımız bir stüdyo gününde oturduğum koltukta
uyuyakaldığımda kayıtların olması gerektiği gibi olduğuna kanaat getirdik hep
beraber.
'Çerkes Ninenin Ninnileri', kendi seslendirmenizin yanında, kültür taşıyıcıları
KOŞİY Mehtap Koşak, KMZA Eda Özkan, NAJE Berrin Mangır, HAJKASIM Tülin Özgül,
SADZBA Sabahat Fidan ve MAREM Bertan Şen’in de icracı olduğu derlemelerden
oluşuyor. Bu isimlerle nasıl bir araya geldiniz?
Albümde ‘’Güzel Mime Uyuyor’’ eserine hayat veren HAJKASIM Tülin abla ile uzun
zamandır tanışırız. Kendisinin Çerkescesinin çok iyi olduğunu bildiğimden önce
kendisine teklif götürdüm. Kendisine teklif götürürken de yine farklı naif
seslere ihtiyacım olduğunu belirttim o da KOŞİY Mehtap ablayı önerdi ilk olarak
bana. Mehtap abla daha önce KUŞHA Doğan büyüğümüzün korosunda vokal yapmış ve
bir ezgi icra etme tecrübesi olan birisi. Çok rahat ilerledik kendisiyle. Sesi
ve dil hakimiyeti çok hoş, 'Xexes Çerkes Ezgileri 3' albümünde de çalışacağız
kendisiyle.
Çerkesce Doğu diyalektinin yanında Batı diyalektine de vakıf birini ararken GHUT
Erdoğan bana NAJE (Naç) Berrin ablayı önerdi. Kendisine sesinin naifliği ve
güzelliği sebebi ile bazı seslendirme çalışmalarına katılması için baskı
yapıyorlarmış fakat pek sonuç alamamışlar. Projenin ninni çalışması olmasının da
etkisi ile Berrin ablayı kendisinin çok güzel sonuçlar çıkarabileceğine ikna
ettim. 2 günlük bir stüdyo kayıt sürecinde hızlıca bitirdik kayıtlarını. Ses
rengi ve yumuşaklığı sebebiyle icra ettiği bazı ninnilerde altyapı ve enstrüman
olmaksızın sonuçlandırdım aranjeleri.
Abazaca olan ‘’Şiş Nani’’ eserini KMZA Selda seslendirdi. Kendisi ile uzun
zamandır tanışırız, çok güzel sesi ve çok güzel musiki icraları vardır. Projenin
hassaslığı itibari ile ilk başta yapamayacağını belirtmişti fakat ikna ettim.
Nitekim stüdyo sürecinde kendisi de çok isteyerek ve beğenerek icra etti
eserini. Yine diğer Abazaca eserimiz olan ‘’Arba Arba Sinarba - Horozun
Hikayesi’’ eserini SADZIPHA Sabahat ablamız icra etti. Kendisi, bir cemiyet
ortamında albüm hakkında ve benim Abazaca icracı arayışımda olduğum üzerinde
konuşulurken konuya vakıf olmuş. Kendisinin de bir ninni bildiğini belirterek
yardımcı olacağını söylemiş HAJKASIM Tülin’e. O vesileyle hem tanışmış hem de
mükemmel bir eser ortaya çıkarmış olduk.
Enstrümantal ezgiler tamamen MAREM Bertan’ın yaratıcılığı ile ortaya çıktı. O
enstrümantal ezgilerdeki melodileri ortaya çıkardı, ben eklemeleri çıkartmaları
ve düzenlemeleri yaptım. Daha fazla enstrümantal ezgi olmasını istiyordum fakat
süreç boyunca karşılaştığım sorunlar biraz kayıt motivasyonumu kırdı. Öyle ki
bilindik 4-5 güzel ezgimizi ninni yumuşaklığında demo olarak kaydettik kulak
aşinalığı kazandırmak adına fakat asıl kayıt evresine geçmedik.
Albümde ayrıca yaşadığı süreçte 20. yüzyılın ortalarında kayıt imkanlarının
ortaya çıkmasıyla Çerkesya’da köy köy gezerek nesiller boyunca söylenen anonim
‘’Uered-Ueredıj’’leri kayıt altına alan Kardangush Zaramuk’un amatör kayıtları
da derlenip bestelenmiş. Kayıtlara nasıl ulaştınız? Süreç nasıldı?
Bana ulaşan kayıtlar, özellikle ses kayıtları için konuşuyorum, çoğunluğu
1960-1970 zamanlarında KARDANGUSH Zıramuk tarafından kaydedilmiş. Kendisi zaten
günümüze ulaşan Ueredıj ve Ghıbze eserlerinin bana göre en önemli arşivcisi,
kayıtçısı ve derlemecisidir.
Kentli olmanın da hayatımızın ve kültürümüzün içerisinde etkisinin az olduğu o
dönemlerde KARDANGUSH Zıramuk, köy köy gezip karşılaştığı insanlara sorarak,
çocuk şarkıları veya ninni söyleyen kimseleri araştırarak ve onların yanına
giderek o günün teknolojik imkanları ile kayıtlar almış. Bu kayıtların neredeyse
hepsinin melodisi mevcut değil ve en önemlisi sözlerini anlamakta çok zorlandık
kayıt kalitesinden ötürü.
Abazaca olan ninnileri ise yine yakınlarımın desteği ile ortaya çıkardım. En çok
mesai harcadığım arayış süreci ise Abazaca olanlardı.
Albümün ardından nasıl dönüşler aldınız?
Albümü 21 Şubat Dünya Anadil Günü'nde yayımladık. O gece telefon başında
Spotify, Youtube ve Apple Music’den yayımlanacağı anı sürekli kontrol ediyordum.
Saat 00:00’da tüm platformlarda aynı anda yayınlandıktan tam 20 dakika sonra
telefonuma arkadaşlarım videolar atmaya başladılar.
Kendi bebeklerini uyuturken ninnileri dinletiyorlar, bebekler uykuya dalıyor.
Gözlerim doldu ilk videoyu izleyince, çok etkilenmiştim. Sonraki günler ise yine
bu şekilde çok video geldi telefonuma. Nalchik’te bir kreşte çocukları öğlen
uykusuna hazırlarlarken ninnileri çalıyorlar, videosunu gönderdiler ne
diyeceğimi bilemedim.
Özellikle Çerkesya’da çok ilgi var. Oradaki STK’lar, yayın kuruluşları ve medya
çok ilgili, çok güzel dönüşler alıyorum.
Çerkes ninnilerinin kendine has özellikleri nelerdir?
Çerkes ninnilerinde özne ağırlıklı olarak erkek çocuktur. Büyü, şöyle güçlü ol,
böyle savaşçı ol vs. denir çoğunda.
Tarihimizde toplumumuzun maruz bırakıldığı soykırımlar ve savaşların da
etkisindendir diye düşünüyorum. Fakat sebebi her ne olursa olsun bunun bir
eşitsizlik olduğunu da düşünerekten kendim bir ninni besteleyip seslendirdim.
Kız çocuğuna bir erkek ebeveyn tarafından seslendirilen bir ninni. Fakat ne
yalan söyleyeyim sanki toplumumuzda bu konuda bir hassasiyet varmışçasına en çok
ilgiyi ve beğeniyi de o ninni aldı sosyal medya hesaplarımda.
İlham aldığınız sanatçılar var mı?
İlham aldığım bir sanatçı yok fakat çabasını ve emeğini örnek aldığım KUŞHA
Doğan büyüğümüz var. Çok vakit harcamış, çok köy gezmiş, çok para harcamış ve
çok eseri kaybolmaktan kurtarmıştır kendisi.
Ninni albümünü yapmaya karar verdiğimde ise kendi kendime bir ninni detoksu
uyguladım albüm bitene kadar. Türkçe, İngilizce ve diğer dillerde hiçbir ninniyi
özellikle dinlemedim.
Zihnimde birikmiş Çerkes ninnisi geçmişi, düşüncesi, olması gereken teknikleri
ve çizgisini etki altında bırakmamak birinci önceliğimdi. Bunun için ise hiçbir
ninni dinlememem gerekiyordu süreç başladığında. Öyle de yaptım.
Başka çalışmalarınız var mı?
'Xexes Çerkes Ezgileri 3' albümüne çalışıyorum hali hazırda. Normal şartlarda
aralık ayında albümü çıkarmış olacaktım fakat hem stüdyo hem de dokümantasyon
sürecinde ön gördüğümden çok daha fazla sorunla karşılaştım. Bugünün şartları
üzerine daha fazla sorun yaşamazsam sanıyorum Haziran ayında yayımlarım.