İnsanların özlerinde dürüst olduğunu, ancak koşulların onları
baştan çıkardığını söyleyenler olduğu gibi; insanın doğası
gereği yoldan çıkmaya eğilimli olduğunu söyleyenler de vardır.
Bir araştırma grubu, konuya bilimsel bir cevap bulmak için
insanlara zaman içinde birden fazla hile yapma fırsatı vererek
ne olduğunu anlamaya çalışmıştır. Bunun için bilgisayar
ekranını A ve B olarak ikiye bölerek her yarıya farklı sayıda
noktalar yerleştirmiş ve A tarafındaki cevapların 10 katı
fazla ödül kazandıracağının bilgisini vermişlerdir. Bu, bir
hekime A ve B tedavi planları (ilaçları) arasında tercih
yapmalarını, ancak A planına özel bir prim seçeneğinin dahil
olduğunu söylemekten farklı bir durum değildir.
Bu
araştırmanın ortaya koyduğu sonuç şudur: Araştırmaya
katılanlar, hile miktarını yavaş yavaş artırmış ve bir noktaya
gelince iyice yoldan çıkıp ölçüsüzce hile yapmışlardır.
Araştırmacılar, ayrıca bu sıçramanın farklı insanlarda farklı
zamanlarda meydana geldiğini görmüşler ve buna 'canı
cehenneme' etkisi adını vermişlerdir. Bizim dilimizde benzer
durumlara önce
'bal tutan parmağını yalar' sonra da 'battı balık yan gider'
dendiği bilinir. İnsanların büyük çoğunluğu, bir noktaya kadar
saygın görünüşlerini korumaya çalışıyor, ancak bir noktayı
geçince her şeyi boş verip, 'durumdan mümkün olduğunca
yararlanma' yolunu tutuyor.
Tövbenin Yararı
Bu
mekanizma sadece çıkarla ilgili konularla sınırlı değildir.
Örneğin diyet yapanlar, bu duyguyu son derece iyi tanırlar.
Diyete büyük çoğunlukla kararlı ve sıkı başlanır, sonra biraz
gevşer, sonra da boşverilir. İnsanı yaptığı yanlışa son
vermeye yönelten, bir başka deyişle 'tuttuğu balı yalamaktan'
ve 'balığı yan gitmekten' vazgeçirten bir mekanizma var mıdır?
Bu Katoliklerin 'günah çıkartması', Marksistlerin topluluk
önünde yaptıkları 'özeleştiri' ve Müslümanların 'tövbesi'dir.
Ancak bu süreç, her zaman beklendiği gibi işlemeyebilir ve
hatta tam tersine sonuç verebilir. Bazıları günah işler, sonra
tövbe eder (günah çıkartır) rahatlar, sonra yeni bir tövbeye
kadar günahlarına devam edebilir.
Tövbe ettikten veya günah çıkarttıktan sonra kişi kendisini
hafiflemiş ve rahatlamış hisseder, yeni bir sayfa açar ve bu
duyguyu korumak için bir süre bu durumunu sürdürür.
Araştırmacılar bunu anlamak için katılımcılara bir kağıt
vermişler ve onlardan 'yakın bir zamanda yaptıkları kötü bir
şeyi yazmalarını ve daha sonra da bunu yırtarak çöpe
atmalarını' istemişlerdir. Bundan sonra en başta anlattığımız
uygulamayı yaptıklarında hile miktarının azaldığı görülmüştür.
Araştırmacılar, bu durumun ne kadar devam ettiğini
araştırmamışlardır. Bu, insanların zaaflarını önlemek ve
topluma düzen getirmek için dini uygulamalardan günlük hayata
uyarlanabilecek bir sonuçtur. Örneğin büyük şirketlerin
yöneticileri, politikacılar ve kamu hizmetinde çalışanlar için
bu tür mekanizmalar oluşturulabilir ve onlara da hizmetlerinde
ve hayatlarında yeni bir sayfa açma fırsatı verilebilir.
Yaptığı doğru olmayan şeyleri itiraf ederek yeni bir sayfa
açmanın yararlı sonuçlar verdiği Güney Afrika’da beyazlarla
siyahların birbirinden intikam almadan bir arada yaşamalarına
imkan vermiştir. Ancak bu, Mandela gibi çok istisnai bir
liderin önderliğinde gerçekleşmiştir. Benzer bir barışma
uygulaması da Kolombiya’da yaşanmıştır. İşkenceci polis ve
askerler, kurbanların ve yakınlarının olduğu ve televizyondan
da yayınlanan toplantılarda, insanlara karşı işledikleri
suçları olabildiğince açıklıkla anlatarak pişmanlıklarını dile
getirmişler ve bir 'barış sürecinin' başlamasında sorumluluk
almışlardır.
Kültürel Farklılık
Dünyanın farklı ülkelerinde yaşayan insanların
hile yapmak konusunda farklılık gösterip göstermediği
de araştırılmıştır. Çünkü
bu araştırmanın yapıldığı ülkelerde Kanada ve
İskandinav ülkeleri hariç ABD, İsrail, İtalya, Türkiye’de
yaşayanlar, kendi ülkelerinde hilenin daha yaygın olduklarını
söylemişlerdir.
Ariely ve arkadaşlarının yaptığı araştırmanın amacı, ahlaki
esnekliğin alanlarını ölçmekti. Bunun sonucunda insanların
%15’inin hilelerini 'normal' gördüklerini ve hile yaptıktan
sonra da kendilerini iyi hissetmeye devam ettiklerini
buldular. Hile konusunda kültürel farklılık, hile veya dürüst
olmayan davranışın yapıldığı alan konusunda saptanmıştır.
Örneğin intihal konusunda bazı kültürler, bilimsel
çalışmalarda 'biraz' aşırmayı hoş görebiliyor ve bunu ahlaki
bir sorun olarak değerlendirmiyor. Benzer farklılıklar
sadakatsizlik, sahte markalı ürün kullanmak, vergi kaçırmak,
internetten yasal olmayan içerik indirmek alanlarında da
bulunmuştur. Bir başka ifadeyle söylemek gerekirse, farklı
kültürler 'bal tutanın parmağını yalaması'na gösterilen
hoşgörüyü, konuya göre daraltabiliyor veya genişletebiliyor.
Hatta bazı durumlarda ahlak alanının dışına bile
çıkartılabiliyor. Örneğin yüksek ölçüde yolsuzluğun olduğu
ülkelerde polise, gümrüğe veya resmi görevlilere açıktan
'ödeme yapmak' normal karşılanabiliyor.
Araştırmacı grubunun ilginç bulgularından biri de şu olmuştur:
Dört doğru cevabın bir bardak bira kazandırdığı bir
araştırma modeli oluşturulmuş ve bu model Başkent
Washington’da meclis personelinin, New York’ta ise banka
çalışanlarının devam ettiği barda sınanmıştır. Bunun sonucunda
banka çalışanlarının daha çok hile yaptığı bulunmuştur.
Sonuç
İnsanların büyük bir çoğunluğu hem kendini saygıdeğer bir
birey olarak görmek hem de durumun sunduğu imkanlardan
yararlanmak eğiliminde. Doğruluğu ve dürüstlüğü
yaygınlaştırmanın yollarından biri 'vicdan' eğitimine zaman
ayırmaktan geçer. Günümüzde şehirli ailelerin çocuk
yetiştirirken birinci önceliği 'başarı'dır. Açık veya örtük
ailelerin büyük çoğunluğunun özlemi 'Dünyada bir konuda en iyi
olacak bir insan' yetiştirmektir. Bunun yerini 'Dünya için iyi
biri olacak bir insan yetiştirmek' aldığında dünya yolsuzluk
liginde Türkiye’nin yeri 144 ülke arasında 88'incilikten
farklı bir konuma gelecektir. Vicdanlarımız, tehlike, tehdit,
haz ve çıkar söz konusu olduğunda sınanır. Rivayet o ki, bir
Osmanlı paşasına “Sen dürüst müsün diye sormuşlar?” O da: “Bin
altına kadar” deyince dinleyenler, cevaptaki bilgece derinliği
anlayamayıp şaşırmışlar. O da eklemiş, “En çok bu miktara
hayır dedim”. Bir antik düşünürün dediği gibi “Hiçbirimiz
sınanmadığımız günahın masumu değiliz.”
Kaynaklar: Gino F And, S, Ariel D. :
Contagion and differentiation in unethical behaviour. The
effect of one bad apple on the barrel. Psychological Science
2009 Ariely D. : The honest truth about
dishonesty. Harper Collins Pub. 2012
|