XASE
(Kurultay)
+
Toplantıyı yönetmek üzere
en az üç kişilik bir kurul
seçilir. (Tamade/Thamade:
Başkan, Thamade guadze/Thamade
Khuedze: Başkan
yardımcısı, Pşeriha/
Pşşaf'e: Yaver, ulak)
Başkan toplantıyı yönetir. Herkese söz verilir.
Genel
eğilime göre farklı görüş
ileri sürenler ikna
edilmeye çalışır. Tam ikna
olmayanlar bile nezaketen
çoğunluğun görüşüne
katılır ve kararlar
oybirliğiyle alınır.
Alınan kararlar delegeler
tarafından aileye, aile
bireylerine tebliğ edilir.
Artık kararlara uymak
zorunludur. Bu
zorunluluğun temel nedeni
saygı, özsaygı ve sözünde
durma ilkesine dayanan
disiplin anlayışıdır.
Toplantıya katılan ve
kendisine söz hakkı
verilen kişi, kendi
iradesi ile o kararın
oluşmasına katıldığına
göre; bundan sonra öyle
yapacağına söz vermiş
olmaktadır. İyi bir
Adige
sözünde durmalıdır,öyleyse
bu karara uymaması sözünde
durmamak anlamına
gelecektir. Sözünde
durmamak ise onur kırıcı,
aşağılık bir davranıştır.
Kişinin kendisine saygı
duymaması anlamına gelir.
+
Alınan karar, kişinin
kendi görüşüne aykırı bile
olsa, çoğunluğun aldığı
karara uymak, topluma
saygının gereğidir. (Fahri
HUVAJ)
+
Adige toplumu, örgütlü bir
toplumdur. Xabzeye göre
iki kişi birlikte bir
iş yapacak olsa, biri
thamade, diğeri
yardımcısıdır (khuedze/guadze).
Her
iş olabildiğince grup
halinde yapılmaya
çalışılır. Her ailenin,
mahallenin, köyün,
bölgenin ve ülkenin bir
thamadesi vardır. Ayrıca
yapılacak işlere ve toplum
kesimlerine göre grup
thamadesi de (Gup thamade)
olur. Düğün thamadesi,
gençlerin thamadesi, genç
kızların thamadesi vb.
gibi. (Fahri HUVAJ)
+
Thamadelik, yalnızca bir
saygınlık statüsü değil
aynı zamanda bir
görevdir, bir sorumluluk
ve yükümlülük ifade eder.
Dolayısıyla thamadelik
bir külfettir de. Bu
nedenledir ki; hem bu
külfetten esirgenerek
korunması, hem de
thamadenin saygınlığından
yararlandırılmak üzere,
bir bakıma eylemsi,
thamade denilebilecek bir
Nexhıjj Thamade (Yaşlı
Thamade) statüsü vardır.
Thamade kim olursa olsun,
yaşlı thamade daha saygın
yerde, thamadenin sağında
ve doğal danışmanlık
konumunda bulunur.
+
Adige toplumunda; bilgisi,
birikimi, yeteneği,
dirayeti ne olursa olsun
her yaşlı daima
saygıdeğerdir ve saygı
görür. Yaşlıya kayıtsız,
şartsız saygı esastır.
Ancak itaat yaşlıya değil,
thamadeye, yani fiilen
toplumu yöneten,
sorumluluk taşıyan kimseye
yapılır. (Fahri HUVAJ)
+
Selamlaşma sözlerinden
sonra söylemler gelen "yeblağe/gyeblağe"
söylemi "yaklaş",
"yakınlaş", "akraba ol",
"akraba arasına katıl",
"yedi kuşak arasına gir"
anlamlarına gelir. "L'ewıjjır
bjjiblç'e mawe: Soy/gen
yedi kuşak öteye sıçrar
deyişi hem tıbbi/genetik
bir yaşam pratiğine,
bilimsel ve teknolojik bir
düzeyde işaret eder, hem
de Adigelerde ki geniş
akrabalık anlayışını
belirtir. Adigelerde aynı
soydan gelen yedi kuşak,
akraba sayılır ve bu
akrabalar arasında evlenme
olmaz. Bu anlayışın tam
olarak geçerli ve egemen
olduğu dönemlerde
Adigelerde doğuştan, zeka
engelli veya özürlü
insanların görülmediği,
yabancı gözlemcilerin
tespitlerindendir. (Fahri
HUVAJ)
+
Bilindiği gibi ailede
çocuğun eğitimi, babadan
çok dede-nine, amca-dayı
vb. büyüklere, aileye
aittir. Çocuk, bu geniş
aile ortamında eğitilir
ancak bu tür genel ve
doğal eğitim de yeterli
olmadığından, çoğu zaman
aileler annesine
bağımlılıktan kurtulan
çocuklarını eğitilmek
üzere, güvendikleri başka
bir aileye gönderirler.
10-12 yaşlarına kadar özel
bir özenle yetiştirilen ve
eğitilen çocuk, o ailenin
P'uru yani Khan'ı olur.
10-12 yaşında özel
hediyelerle ve törenlerle
çocuk kendi ailesine
götürülür, teslim edilir.
Bu ilişki nedeniyle iki
aile akraba haline gelir.
(Fahri HUVAJ)
+
Eve misafir geldiğinde
genç neslin masaya
oturması yasaktı. Bunun
yerine misafirlere
bakmakla yükümlüydüler.
Gençler, kendinden
büyüklere karşı doğrudan
konuşamazlar ya da onların
tartışmalarına
giremezlerdi. Sadece
doğrudan soru sormalarına
izin veriliyordu. (Zarina
KANUKOVA)
+
Beklenen çocuğa saygı,
annenin hamileliğinden
başlamaktadır. Hamile
kadına ağır işler
yaptırılmaz. Daha çok
egzersiz niteliğinde hafif
işler yapmakta serbesttir.
Hamile bayanı üzecek ve
strese sokacak her şeyden
uzak durması sağlanır.
Hamile kadınlara yaşlı
kadınlar tarafından bilgi
amaçlı öğütler verilir.
Kadının hamileliği son iki
aya kadar gizlenip, son
aylarda
ebelere kontrol ettirilir.
Ebe, doğumu kolaylaştırmak
için hamile kadını,
iki karış yüksekten
atlatır, tek ayakla
sektirirdi. Çocuk,
doğumdan sonra
ağlamazsa, çocuğu ağlatmak
için yüzüstü yatırılıp
poposuna vurulur. Çocuk
doğduktan sonra, göbeği
kesilir, akan kan, çocuğun
koltuk altına, kulak
arkasına ve apış arasına
sürülürdü. Bu kan
mikropları öldürüp,
çocuğun
sağlıklı büyümesini
sağladığına inanılırdı.
Doğan çocuk, göbek bağı
kesildikten sonra akarsuya
götürülüp batırılırdı.
Doğan çocuk için, babası
tarafından bir meyve ağacı
dikilirdi. (Kayseri
K.K.Derneği web sitesi)
+
Kız çocuklarının 9
yaşından itibaren
bellerine Kuenshıbe (19.
yy.ın sonuna kadar)
denilen korse bağlanırdı.
Kızlar gelişip büyüdükçe
bu korse enine
genişletilmez boyuna
uzatılırdı. Bu, kız
çocuğunun fiziki
görünümünün düzgün ve
güzel olmasını sağlardı.
Bu korse, özellikle Pssı
ve Werkh kızları için
ihmal edilmez bir uygulama
olurdu. (Kayseri
K.K.Derneği web sitesi)
Ata dair
xabze kurallarından bazıları
+
Genel olarak Adige ata sağdan biner sağdan iner. Binicinin soldan
inmesi kötü bir haber geldiğini düşündürür. Eyer üzerinde duruş
dik olmalıdır.
+
Dizgin tay derisindendir ve iki elle tutulmaz. Sol elle dizgin
hakimiyeti
sağlanır, sağ elde kamçı bulundurulur. Kamçı gümüş sap, deri
kırbaç ve
manda derisinden çınttuhempe adı verilen şaklayıcı parçadan
oluşur. Yüzük
parmağı kamçı bağına geçirilerek elden düşmesine izin verilmez ya
da kamçı sapındaki bağ bileğe geçirilir.
+
Yaşlılar kamçıyı sağ elde tutup kırbaç kısmını atın boynunun sol
tarafına
aşırabilirler. Kamçıyı sarkıtmak yakışıksız görülür. Binici atın
yanında
kamçıyı toplu tutmaya, kırbaç kısmını ata göstermemeye dikkat
eder. Kamçı ile ata hızlı vurmak boyun ve kuyruk civarını
kamçılamak hoş karşılanmaz. Kadınların ve yaşlıların yanında ata
hızlı vurmak ayıptır. Ayrıca Adige kamçının küçük bir hareketiyle
atın binicinin isteğini anlamasını istediği için atı kamçı
darbesine alıştırmaz. (Kafkas Vakfı web sitesi)
+
İki atlı karşılaştığında eyerlerinden hafifçe doğrularak
birbirlerini selamlarlar. Atlı, kendisini karşılamak üzere
bekleyenlere direkt karşıdan
yaklaşamaz, kalabalığın sol tarafından yaklaşır ve onları sağa
alır. Topluluğa karşı at oynatmak, koşturmak, kamçılamak ayıp
görülür. Hele kadınlara atla yaklaşılmaz, yanlarından hızlı
geçilemez. Bir gencin yaşlıların yaya olduğu yerde atla
yanlarından geçmesi de yemux olarak değerlendirilir. Atlılardan
kendisine saygı gösterilen kişi sağ tarafta durur.
+
Huare (yağız at), Brul (kestane rengi), Ptseğopl (doru) at
cinsleri gözde
tutulur, Pehu adı verilen sakar alacalı at makbul görülmez.
Misafir olarak
gelen atlı konuk olacağı hanenin girişine kadar atla gelemez.
Kamçıyı evin
giriş kapısının açılma yönündeki askıya asar. Şayet kamçının ucu
kapıya
yönelik asılırsa bu misafirin kalıcı olmadığı anlamına gelir.
Kamçının sapı kapıya yönelikse misafir kalıcıdır. Ev sahibi
hazırlık yapmalıdır. Ayrılırken atın arkasını ev sahibine
çevrilmez. At bir iki adım geri hareket ettirilir ve ağır
hareketlerle uzaklaşılır. (Kafkas Vakfı web sitesi)
Adige xabze Gelin çıkarma
+
Gelini getirmek üzere teşkil edilen alaya delikanlı bütün akranını
davet
eder. Alaya kendisi dahil olamaz ise de genç kardeşleri, genç dayı
ve
amcaları alaya iştirak ederler. Gelini getirecek
araba ile delikanlının hemşiresi yahut akrabasından bir iki kız ve
kadın
ile hizmetçi kız gider.
+
Kız yakın köyden getirilecek ise alay sabah gidip akşama döner.
Gelin
ekseriyetle cuma, bazen de perşembe veya pazartesi akşamları eve
getirilir.
+
Alayın şerefine o gece tertip olunan danslara gelini almağa gelen
kızın
bilhassa çok oynaması şart gibidir.
+
Gelin alayının hareket zamanı gelince bütün heyet gelinin çıkacağı
kapı
önünde at üstünde hazır bulunur. Delikanlının küçük kardeşi, yahut
yakın
akrabasından bir genç odaya girer. O dakikadan itibaren yeni
gireceği aile
ve kabileye karşı bir prenses tavrını almış olan gelinin koltuğuna
girerek
oturduğu yerden kaldırır. Gençlere mahsus bu merasime ihtiyarların
karışmaması alışılan ve olgunluk sayıldığından gelinin yanında
annesi ve
babası değil yaşlı akrabası bile bulunmaz.
+
Gelinin geçeceği yol üzerinde zengin ve asil aileler kıymetli
kumaş
sererler. Ağır ağır gelini koltuğunda odanın kapısına doğru
getiren genç
devamlı surette etrafa para serper. Adigelerde güveyin koltuğa
girmemesi,
orada hazır bulunacak olan yaşlılara saygı gösterme fikrinden
ileri gelir.
(Nart)
Kız kaçırma
+
Ebeveynin kızını vermek istememesi üzerine çiftler, gece kaçmaya
karar
verirler. Bu halde delikanlı arkadaşlarını alarak gizlice kızın
evine giderler. Muayyen saatte kız dışarı çıkınca ata bindirirler
ve köyden uzaklaşırlar. Gelin götürmeye mahsus şarkı ve marşları
söyleyerek, silah atarak delikanlının köyüne gelirler. Uyanan köy
ahalisi de her taraftan silah atarak bu yeni misafiri selamlar.
Kız delikanlının yakın akrabalarından biri tarafından at üzerinde
götürülür. Güvey bizzat götürmez. (Nart)
+
Adigeler başka milletlerden kız almaya ve başka milletlere kız
vermeye
fazla sıcak bakmazlar. Adigelerin evlenme geleneklerinde "Yeplıxi
kaşe, depleyi yet" yani "Aşağı bak al, yukarı bak ver" kaidesi
esastır. Bu erkeğin kadın sayesinde değil, kadının erkek sayesinde
refah görmesi anlamına gelir. Erkeğin mevki ve servetçe daha altta
olan kızları eş seçmesini öngören bu kaide, Adigelerin kızlarına
paye verme konusunda ne kadar hassas olduklarının göstergesi
sayılır. (Maksudiye Derneği Web Sitesi)
+
Düğüne davet edilen konuklara gönderilecek olan davetiyelerin,
damadın
düğünden önce bir arkadaşının evine misafir olarak gitmesi, gelin
geldikten sonra misafir alan evin düzenlediği bir törenle baba
evine getirilmesi geleneğine uygun olarak, damadın yakın
arkadaşları tarafından dağıtılmasının uygun olacağını düşünüyoruz.
Gelin ve damadın düğüne
katılmaması geleneğinin devamı ise salon düğünü açısından oldukça
zordur.
Çünkü düğünlerimiz toplumsal değişimin etkisiyle eskisi gibi
haftalarca
sürmüyor. Bir sorun da akrabaların sık görüşemiyor olmalarından,
yakınının
düğününe gelen davetliler gelin ve damadı bir arada görmek
konusunda
hemfikirler. Fakat çiftlerin özellikle de gelinin oynamaması hala
korunan
ve korunması da gerekli olan bir geleneğimizdir. (Ayşe MERMERCİ)
+
Gelin "legune"ye (gelin odası) alınırken, "woridade" denen
sembolik ağıt
kol kola girilir söylenirdi bunu genelde "köy ozanı"
denilebilecek, beyitler, hikayeler,ağıtlar açısından donanımlı
kişiler yapardı. Woridade kökeni hakkında anlatılan söylence şu
şekildedir;
Worilerin aksakallı nur yüzlü köyünde ve cemiyetinde çok sevilen
yaşlıları bir gün hastalanır onu çok seven akrabaları, torunları
ve köylüleri başında ağlaşırlar, ihtiyar adam nurlu gözlerini son
bir kez açar ve kendisini toparlayıp hafifçe doğrulur ve şöyle
der;
- Benim için üzülmeyin, kaygılanmayın ben ömrüm boyunca bir
çok güzellik gördüm. Çocuklarımın yetişip iyi birer cemiyet adamı
olduklarını gördüm. Gelinlerimin hepsinin geldikleri aileye de
bize de yakıştığı gibi olduklarını gördüm.Torunlarımın soyumuza ve
milletimize göre yetiştirildiğini gördüm, daha ne isteyebilirim
ki? O yüzden ben öldüğümde benim için ağlamayın.
İhtiyar adam bu sözlerinden sonra gözlerini hayata yumar, vasiyeti
üzerine yakınları onun için ağlamazlar "Woriha Ya dade maxo" (Worilerin
ömrü uğurlu/aydın geçen dedesi) ağıtıyla defnedilir.
Daha sonra köye getirilen her gelinin ömrü Wori Dade'nin ömrü gibi
refah
ve huzur içinde geçsin denilerek bu ağıt gelini evine alma
merasiminin bir
parçası olur
Günümüzde "Woridade" geleneği yok denecek kadar azalmıştır.(Anlatan Zekiye TOK)
/
/ |