|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
''SÜT İNEĞİ ÇOK DEĞERLİDİR'' |
|
|
L’EHUSEJ Haceretbıy
Adige Mak, 06
Mart 2009 Çeviri: HAPİ Cevdet Yıldız |
|
|
|
|
|
T’upts’eko Bayzet
Cırakıy köyünden. Koşhabl rayonunda modern bir köy
olan Drujba’da ailece yaşıyor. Bu son yıllarda ev
ekonomisine geçiş yapanlardan biri. Büyükbaş
hayvancılık ana uğraşısı.
Bir süre önce Adigey’in Koşhabl rayonunu gezmiştik.
Sormamız üzerine birkaç başarılı ad verilmişti bize.
Bu tür üreticilerin içinde değişik hayvan, tavuk, at
besleyenler, turfanda sebzecilik yapanlar var.
“İyi çalışan ve ailesini geçindiren kişi sayısı az
değil” diyorlar rayon Başkanı Carıme Enver ile çalışma
arkadaşı yüksek ziraat mühendisi Verkıjeko Nalbıy.
“Uzaklara gitmeye gerek yok, birkaç yıldan beri
büyükbaş hayvancılık yapan iyi bir gençle
tanışabilirsiniz sizi”.
Verkıjeko Nalbıy (Оркъыжъэкъо Налбый) bizi Drujba’ya
götürüyor. Asfalt yolun kenarındaki bir eve götürüyor
bizi. Çitle çevrili tertemiz bir bahçenin içinde bir
ev, hayvanların beslendiği bir modern ahır ve yem
stoklama binaları sıralanıyor.
Bizi kapıda iyi iyimli bir genç karşıladı. Bir süre
sonra bizi inekleri ile danalarının yanına götürdü.
“Sağmal ineklerimiz bu bölümde” diyerek evin
arkasındaki bahçede bulunan ahırı gösterdi. “Bunlar
sütünü halen sağdığımız inekler. Bitişikteki kapısı
açık bölümde de doğurmak üzere olan inekler var”.
Buradan bizi birkaç genç dana bulunan daha küçük bir
bölmeye götürüyor. Gördüğümüz hayvanların tamamı
bakımlı, semiz ve temizdiler.
“Bu yüksek duvarlı, gar gibi yerleri hangi iş için
kullanıyorsunuz?” diye soruyoruz Bayzet’e.
“Buraya ot, saman, kepek (фыркъо), kombine yem ve
tahılları depoluyorum. Kuru bir yer, ahırlara da
yakın. Kolaylık sağlıyor”.
“Ahır ve yem depolarınız mükemmel. Bu hayvanlar size
ne gibi bir yarar sağlıyorlar?” diyerek durumu
öğrenmek istiyoruz.
“Şimdi on adet büyükbaş hayvanım var” diyor Bayzet.
“Beş inek, dört dana ve bir boğa”.
“Daha çok hayvanınız olduğu söylenmişti bize”.
“Öyleydi, 16 baş hayvanım vardı. Dördünü bir süre önce
elden çıkarmıştım, ikisini de bugün verdim”.
“Niye sattın onları?”
“Onları kesiyorum, eti Maykop merkez pazarına götürüp
alıcılara satıyorum. Pazarda bekleyip satacak zamanım
yok”.
“Kaybın çok olmuyor mu?”
“Oluyor, eti benden ucuza alıp pahalıya satıyorlar, bu
işten başkaları kazanıyor, zengin oluyorlar. Benim
gibi bütün bir yıl boyunca hayvan peşinde koşanın
kazancı az oluyor. Benim gibilerin isteği, rayonumuzda
etin değerine satılacağı satış yerlerinin kurulması,
pazar pazar dolaşma zahmetinden kurtulma isteğidir”.
Ardından T’upts’eko Bayzet bu işe nasıl başladığını
anlatıyor. Bankadan 300 bin Ruble kredi (borç) almış,
o parayla 7 inek ve yem almış. Hayvan sayısı çoğalarak
sonunda 16’ya ulaşmış.
“Gereksindiğin yemi satın mı alıyorsun?”
“Hayır, şimdi kendim değişik yemler hazırlıyorum.
Yazın yeterli kadar kepek alıp depoluyorum. Altı ton
kadar da ot depoluyorum. Her yıl 20 ton kadar da arpa
kaldırıyorum”.
“Kaldırıyorum” diyorsun, bunları yetiştirecek yerin
var mı?”
“36 hektar (360 dönüm) bir araziyi ekiyorum. Bunun 5
hektarı arpa oluyor. 25 hektara kış buğdayı, 6 hektara
da ayçiçeği ekiyorum”.
“Toprağı işlemek için gerekli teknik donanımınız var
mı?”
“Henüz yok. Banka borcum bitmek üzere. Artık traktör
ve diğer araç gereçleri almayı düşünüyorum. Bir yük
kamyonum var, genç dostlara yardımcı oluyorum,
karşılığında onlar da bana araziyi işlerken yardımcı
oluyorlar. İşleri bu biçim yürütmeye çalışıyoruz. ”
“Kış için ne kadar bir yer ektiniz?”
“5
hektara arpa, 25 hektara da buğday ektim. Kış pek sert
geçmedi, çok kar yağdı, ama bunu da atlattık. Yemyeşil
ekin ekili yerleri gördükçe mutlu oluyorum. Fenni
gübre atmak için hazırlanıyorum”.
Cırakaylı gencin ineklerine dönüyoruz.
“Şu an sağdığın kaç ineğin var?”
“Üç ineği sağdırıyorum”.
“Kime sağdırıyorsunuz?”
“Komşu bir kadınla anlaştım, para karşılığı hergün
gelip inekleri sağıyor”.
“Ne kadar süt elde ediyorsunuz?”
“Üç inekten günde 60 litre kadar süt elde ediyorum.
İnekler arasında günde 25 ve üzeri süt vereni de var”.
“İyi bir inek değil mi o?”
“Evet, süt verimi yüksek olan inek çok değerlidir.
Sütün litresi en az 10 Ruble, bu durumda o inek günde
bana 250 Ruble para getiriyor, ayda da 7 bin Ruble
üzeri bir para demek bu. Verimli üç inek ayda 20 bin
Ruble para getirir.
“Öbür üç ineği sağmıyorsunuz, öyle mi?”
“Onlar yakında doğuracaklar. İlkbahar çayırlarına
yetiştiğimizde, 5 ineğim günde en az 120 litre süt
verir olacaklar”.
“Süt nasıl değerlendiriliyor?”
“Komşu Dondukovska (Hacemıkohabl) beldesinde
(stanitsa) 20’den çok aile peynir imal edip satıyor.
Sütün litresini 11 Rubleye alıyorlar, bir süre öne 12
Ruble ödüyorlardı, fiyat düştü, düşüyor. Fiyat
düşüklüğü bizi engelleyen en büyük sorun”.
“Sütü düşük fiyatla sattığın için yardım (sübvansiyon)
alman gerekiyor, almıyor musunuz?”
“Alıyorum. Sütü sattığım kişiler ne kadar süt
sattığımı belirten bir belge veriyorlar, ben de bu
belge üzerinden yardım alıyorum, bu yardım nedeniyle
çok memnunum”.
“Yalnız sen değil, diğer hayvan üreticileri de
yakınıyorlar:Eti ve sütü satmak zor, fiyatlar da
düşük” diyorlar.
“Öyle. Sözgelişi ben sütün litresini 10-11 Rubleye
satıyorum, ama yağ oranı daha düşük olan sütün litresi
satış mağazalarında 30 Ruble ve üzeri. Hayvanı
kestiğimde, etin kilogramı için bana 120-130 Ruble
veriyorlar, aynı et pazarda 230 Rubleye satılıyor.
Bizim istediğimiz şey, et ve süt fiyatlarının bir
esasa bağlanması. Bir örgütlenmeye gidilir, alış ve
satış yerleri oluşturulacak olursa, üretcinin ve
tüketicinin emeği ve hakkı daha iyi korunur diyorum”.
Ailevi durumunu sorduğumuzda oğlu Nalbıy ile kızı
Saide’nin Maykop Kolleji’nde okuduklarını öğreniyorum.
Oğlan makina, kız da muhasebecilik üzerine okuyor”
“Kolleji bitirdikten sonra bu çocukları nerelere
yönlendirmeyi düşünüyorsunuz?”
“Eve dönecekler. Nalbıy yardımcım olacak, Saide’nin de
burada mesleği ile ilgili bir iş bulacağını umuyorum.
Bu ikisi ve eşim Zuryet benim vefalı yardımcılarım”
diyor Bayzet.
Ağılın önünde durduğumuz bir sırada büyük bir hindi
sürüsünün “bir orkestra müziği” tutturmuşçasına sesler
çıkararak kulaklarımızı doldurduğunu görüyoruz. İyi
bir hindi sürülerinin bulunduğunu söylediğimizde,
gülümseyerek konuştu Bayzet:
Köyde yaşayacaksan hindi ve tavuğun olacak, bu
zorunlu. Tanrıya şükür, yiyecek sıkıntımız yok. Buyrun
size bir hindi eti yedirelim”.
“Gördüğümüz ve öğrendiğimiz şeylerden memnun olarak
T’upts’eko Bayzet’in tertemiz bahçesinden saygıyla
uğurlanıyoruz. Biz de her amacının gerçekleşmesini,
verimli ineklerinin çoğalmasını ve mutluluk içinde
yaşamalarını dileyerek ayrılıyoruz.
T’upts’eko Bayzet Cırakıy köyünden. Koşhabl rayonunda
modern bir köy olan Drujba’da ailece yaşıyor. Bu son
yıllarda ev ekonomisine geçiş yapanlardan biri.
Büyükbaş hayvancılık ana uğraşısı.
Bir süre önce Adigey’in Koşhabl rayonunu gezmiştik.
Sormamız üzerine birkaç başarılı ad verilmişti bize.
Bu tür üreticilerin içinde değişik hayvan, tavuk, at
besleyenler, turfanda sebzecilik yapanlar var.
“İyi çalışan ve ailesini geçindiren kişi sayısı az
değil” diyorlar rayon Başkanı Carıme Enver ile çalışma
arkadaşı yüksek ziraat mühendisi Verkıjeko Nalbıy.
“Uzaklara gitmeye gerek yok, birkaç yıldan beri
büyükbaş hayvancılık yapan iyi bir gençle
tanışabilirsiniz sizi”.
Verkıjeko Nalbıy (Оркъыжъэкъо Налбый) bizi Drujba’ya
götürüyor. Asfalt yolun kenarındaki bir eve götürüyor
bizi. Çitle çevrili tertemiz bir bahçenin içinde bir
ev, hayvanların beslendiği bir modern ahır ve yem
stoklama binaları sıralanıyor.
Bizi kapıda iyi iyimli bir genç karşıladı. Bir süre
sonra bizi inekleri ile danalarının yanına götürdü.
“Sağmal ineklerimiz bu bölümde” diyerek evin
arkasındaki bahçede bulunan ahırı gösterdi. “Bunlar
sütünü halen sağdığımız inekler. Bitişikteki kapısı
açık bölümde de doğurmak üzere olan inekler var”.
Buradan bizi birkaç genç dana bulunan daha küçük bir
bölmeye götürüyor. Gördüğümüz hayvanların tamamı
bakımlı, semiz ve temizdiler.
“Bu yüksek duvarlı, gar gibi yerleri hangi iş için
kullanıyorsunuz?” diye soruyoruz Bayzet’e.
“Buraya ot, saman, kepek (фыркъо), kombine yem ve
tahılları depoluyorum. Kuru bir yer, ahırlara da
yakın. Kolaylık sağlıyor”.
“Ahır ve yem depolarınız mükemmel. Bu hayvanlar size
ne gibi bir yarar sağlıyorlar?” diyerek durumu
öğrenmek istiyoruz.
“Şimdi on adet büyükbaş hayvanım var” diyor Bayzet.
“Beş inek, dört dana ve bir boğa”.
“Daha çok hayvanınız olduğu söylenmişti bize”.
“Öyleydi, 16 baş hayvanım vardı. Dördünü bir süre önce
elden çıkarmıştım, ikisini de bugün verdim”.
“Niye sattın onları?”
“Onları kesiyorum, eti Maykop merkez pazarına götürüp
alıcılara satıyorum. Pazarda bekleyip satacak zamanım
yok”.
“Kaybın çok olmuyor mu?”
“Oluyor, eti benden ucuza alıp pahalıya satıyorlar, bu
işten başkaları kazanıyor, zengin oluyorlar. Benim
gibi bütün bir yıl boyunca hayvan peşinde koşanın
kazancı az oluyor. Benim gibilerin isteği, rayonumuzda
etin değerine satılacağı satış yerlerinin kurulması,
pazar pazar dolaşma zahmetinden kurtulma isteğidir”.
Ardından T’upts’eko Bayzet bu işe nasıl başladığını
anlatıyor. Bankadan 300 bin Ruble kredi (borç) almış,
o parayla 7 inek ve yem almış. Hayvan sayısı çoğalarak
sonunda 16’ya ulaşmış.
“Gereksindiğin yemi satın mı alıyorsun?”
“Hayır, şimdi kendim değişik yemler hazırlıyorum.
Yazın yeterli kadar kepek alıp depoluyorum. Altı ton
kadar da ot depoluyorum. Her yıl 20 ton kadar da arpa
kaldırıyorum”.
“Kaldırıyorum” diyorsun, bunları yetiştirecek yerin
var mı?”
“36 hektar (360 dönüm) bir araziyi ekiyorum. Bunun 5
hektarı arpa oluyor. 25 hektara kış buğdayı, 6 hektara
da ayçiçeği ekiyorum”.
“Toprağı işlemek için gerekli teknik donanımınız var
mı?”
“Henüz yok. Banka borcum bitmek üzere. Artık traktör
ve diğer araç gereçleri almayı düşünüyorum. Bir yük
kamyonum var, genç dostlara yardımcı oluyorum,
karşılığında onlar da bana araziyi işlerken yardımcı
oluyorlar. İşleri bu biçim yürütmeye çalışıyoruz. ”
“Kış için ne kadar bir yer ektiniz?”
“5
hektara arpa, 25 hektara da buğday ektim. Kış pek sert
geçmedi, çok kar yağdı, ama bunu da atlattık. Yemyeşil
ekin ekili yerleri gördükçe mutlu oluyorum. Fenni
gübre atmak için hazırlanıyorum”.
Cırakaylı gencin ineklerine dönüyoruz.
“Şu an sağdığın kaç ineğin var?”
“Üç ineği sağdırıyorum”.
“Kime sağdırıyorsunuz?”
“Komşu bir kadınla anlaştım, para karşılığı hergün
gelip inekleri sağıyor”.
“Ne kadar süt elde ediyorsunuz?”
“Üç inekten günde 60 litre kadar süt elde ediyorum.
İnekler arasında günde 25 ve üzeri süt vereni de var”.
“İyi bir inek değil mi o?”
“Evet, süt verimi yüksek olan inek çok değerlidir.
Sütün litresi en az 10 Ruble, bu durumda o inek günde
bana 250 Ruble para getiriyor, ayda da 7 bin Ruble
üzeri bir para demek bu. Verimli üç inek ayda 20 bin
Ruble para getirir.
“Öbür üç ineği sağmıyorsunuz, öyle mi?”
“Onlar yakında doğuracaklar. İlkbahar çayırlarına
yetiştiğimizde, 5 ineğim günde en az 120 litre süt
verir olacaklar”.
“Süt nasıl değerlendiriliyor?”
“Komşu Dondukovska (Hacemıkohabl) beldesinde
(stanitsa) 20’den çok aile peynir imal edip satıyor.
Sütün litresini 11 Rubleye alıyorlar, bir süre öne 12
Ruble ödüyorlardı, fiyat düştü, düşüyor. Fiyat
düşüklüğü bizi engelleyen en büyük sorun”.
“Sütü düşük fiyatla sattığın için yardım (sübvansiyon)
alman gerekiyor, almıyor musunuz?”
“Alıyorum. Sütü sattığım kişiler ne kadar süt
sattığımı belirten bir belge veriyorlar, ben de bu
belge üzerinden yardım alıyorum, bu yardım nedeniyle
çok memnunum”.
“Yalnız sen değil, diğer hayvan üreticileri de
yakınıyorlar:Eti ve sütü satmak zor, fiyatlar da
düşük” diyorlar.
“Öyle. Sözgelişi ben sütün litresini 10-11 Rubleye
satıyorum, ama yağ oranı daha düşük olan sütün litresi
satış mağazalarında 30 Ruble ve üzeri. Hayvanı
kestiğimde, etin kilogramı için bana 120-130 Ruble
veriyorlar, aynı et pazarda 230 Rubleye satılıyor.
Bizim istediğimiz şey, et ve süt fiyatlarının bir
esasa bağlanması. Bir örgütlenmeye gidilir, alış ve
satış yerleri oluşturulacak olursa, üretcinin ve
tüketicinin emeği ve hakkı daha iyi korunur diyorum”.
Ailevi durumunu sorduğumuzda oğlu Nalbıy ile kızı
Saide’nin Maykop Kolleji’nde okuduklarını öğreniyorum.
Oğlan makina, kız da muhasebecilik üzerine okuyor”
“Kolleji bitirdikten sonra bu çocukları nerelere
yönlendirmeyi düşünüyorsunuz?”
“Eve dönecekler. Nalbıy yardımcım olacak, Saide’nin de
burada mesleği ile ilgili bir iş bulacağını umuyorum.
Bu ikisi ve eşim Zuryet benim vefalı yardımcılarım”
diyor Bayzet.
Ağılın önünde durduğumuz bir sırada büyük bir hindi
sürüsünün “bir orkestra müziği” tutturmuşçasına sesler
çıkararak kulaklarımızı doldurduğunu görüyoruz. İyi
bir hindi sürülerinin bulunduğunu söylediğimizde,
gülümseyerek konuştu Bayzet:
Köyde yaşayacaksan hindi ve tavuğun olacak, bu
zorunlu. Tanrıya şükür, yiyecek sıkıntımız yok. Buyrun
size bir hindi eti yedirelim”.
“Gördüğümüz ve öğrendiğimiz şeylerden memnun olarak
T’upts’eko Bayzet’in tertemiz bahçesinden saygıyla
uğurlanıyoruz. Biz de her amacının gerçekleşmesini,
verimli ineklerinin çoğalmasını ve mutluluk içinde
yaşamalarını dileyerek ayrılıyoruz. |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|