DAĞILMIŞLIĞIMIZIN PERİŞANLIĞI ULUSAL GÜÇ OLARAK GERİ DÖNECEK  
 

MEŞFEŞ'Ü Necdet Hatam
Adige Makh
 23.04.2008

 
   
 
Diaspora Adigelerinin kurduğu siteler geleceğe dair umudu müjdeliyor. Uyum içindeki grupların kurduğu sitelerle beraber, bir çok Adige köyünün de kendine ait sitesi oldu. Dilini bilip bu siteleri izleyenin geleceğe umutla ve sevinçle bakmaması mümkün değil.



Adige dernekleri diaspora Adigeleri için adeta ulusal birer kültür mabedi konumundadır. Yürüttükleri çalışmalar bir ülkenin her hangi bir bakanlığının yaptıkları ile kıyaslanabilecek çaptadır. Onların tüm kazanımlarından yeteri kadar söz edebilmek için bunları ifade edebilecek dil bilen insan eksiğimiz var. Adigelerin kültürel anlamda yaptıklarının ötesine geçerek, yaşadıkları ülkelerde onlara yapılan övgülerden söz edip, değerlendireceğiz derseniz, bunu ifade etmek için gerekli olacak imkanın büyüklüğü ve bu imkanı kullanacak insan sayısını kestirebilmek güç.

Memnuniyetle adını söyleyebileceğimiz sitelerden biri de Dünya Çerkes Birliği üyesi Kafkas Dernekleri Federasyonu’nun sitesidir. Sitede derneklerin düzenlediği ve planladıkları etkinlikler hakkında bilgilere ulaşmak mümkün. İsimlerini saymak istediğiniz de ise başınızı döndürecek kadar umutlu bir gelecek rüyasına sizi sevk ediyorlar.

Bütün Adigeleri bir birine ulaştıracak, bir birleri için endişelendiklerini gösterecek, farklı ülkelerde yaşayanların bir ulus olmalarını sağlayacak, uydu televizyonuna hala sahip olmamamızın acısı yüreklerimizi burkuyor.

Ürdün’de yaşayan genç Adigelerin kurduğu NART isimli televizyon, ulusal bilinci olan her bireyin imkanları nispetinde ona yardımcı olması, ulusun adını taşıyan cumhuriyetlerimizin onun içeriğini doldurması gerektiği, cumhuriyet televizyonlarının da uyduya bağlamasının gerekliliğinin zarureti apaçık karşımıza getiriyor.

İşte sözünü ettiğimiz sitenin ana sayfası: http://www.kafkasfederasyonu.org/default.asp

Bundan önce de söylediğim gibi bütün haberleri çevirmek güç. Ancak duyan bütün Adigeleri cesaretlendireceğine güvendiğimiz bir kaçından söz edelim.

Kafkas Dernekleri Federasyonu bilim adamı Xhuajj Fahri’nin hazırladığı Adigece-Türkçe, Türkçe-Adigece geniş bir sözlük yayınladı. Sözlük üzerine özellikle konuşmak gerekiyor. Kelimelerin iki Adige yazı dili ile verilmesi gerçekten takdire değer. Bu şüphesiz sahip olduğumuz iki yazı dilinin de bir ulusun dili olduğunun farkında olanların sayısını arttıracaktır.

Ankara derneği 30 kişilik bir grup oluşturuyor. Haziran ayı sonunda grup Nalçik’i ziyaret edecek. Cumhuriyeti görecek, soydaşları ile bir araya gelecekler ve mensup oldukları ailelerden olanları arayacaklar. Herkesin açıkça bilmesi gereken diasporada yaşayan soydaşlarımızın buraya ziyaret amaçlı gelmesinin anavatana temelli dönüşün ilk adımı olduğudur.

Dünya Çerkes Birliği birkaç sene önce büyük bir projeye imza attı. Bu proje cumhuriyetlerimizin yardımıyla ilerliyor. Kabardey-Balkar ve Adigey’de misafir edilecek çocuk gruplarının teşkiline başlandı. Anavatanın, onu ziyarete gelecek çocukların kalbinde unutulmaz bir yer alacağını umuyoruz. Geçen yıl ziyarete gelen çocukların Nart dergisine verdikleri söyleşilerde söylediklerinden bazı kısımlar diaspora gençlerinin bu ziyaretler vesilesi ile anavatana daha yüzleri dönük, ona daha özlem duyan bireyler haline geldiğinin ispatıdır.

www.kafkasfederasyonu.org/haber/federasyon
/2008/2007_cocuk_kampi/2007_cocuk_kampi.htm

Anavatanında olmanın hazzı bir çocuk tarafından nasıl anlatılabilir ki? Bu duyguları dile getire bilmek gerçekten mümkün mü? Sabah seherinde anadili ile bağrışan küçük çocukların, oynayan miniklerin yaşadığı bir şehirde uyanmanın ve vakit geçirmenin mutluluğu, yetişkinlerin anadilleri ile yaptıkları espriler ve birbirleri ile yaptıkları latifelerin şehri Nalçik. Orada yaşayanların deyimi ile Nalşıç. İşte bu sevda unutulur mu?

Taymez Neris: “Bizim için etkileyici ve unutulmaz bir gezi oldu. Gördüğümüz yerler bizi oldukça büyüledi. Yeşilliği, mimarisi, gelenekleri, dili ve her şeyiyle. Her ne kadar geleneklerimizi burada yaşatmaya çalışsak da, orda olmak başka bir duyguydu. ”

Duman İsmet Anıl: “Hiçbirimiz buradan gitmek istemiyorduk. Anavatanımızı çok sevmiştik ve hepimiz buraya tekrar gelmek isteyerek İstanbul’a döndük.”

Şıgaluğa Haydar Guşav Kadıoğlu: “Otobüsümüzün köyün girişine gelmesiyle birlikte, kendimizi mükemmel bir karşılamanın içinde bulduk. Köyün gençlerinden oluşan bir ekip, Çerkes kostümleri içinde düğün yaparak bizi karşıladılar.

O an gerçekten çok mutlu oldum. Her yerde Çerkesce konuşan insanlar bize sevgi dolu gözlerle bakıyorlardı.”

Kuraşın Meltem: “Eğer bir sorun çıkmazsa önümüzdeki yıl da bu geziye katılmak isterim. Bunu çok büyük bir içtenlikle söyleyebilirim ki, bir kez gitmiş olsam da, kendimi anavatanımda hiç yabancı hissetmedim.”

Janberk Kaplan: “Beni daha iyi anlamanız için sizin de gidip görmeniz gerek. O zaman anlarsınız beni. Ve kendinizi bir kartpostalda gibi hissedersiniz.”

Apış Dışşeps: “Bu gezi hayatım boyunca unutmayacağım 18 günlük harika bir tatildir benim için. Anavatana tekrar gitme, hatta gelecekte oraya yerleşme yolunu açan ilk adım. Dil öğrenmenin gerekliliğini, önemini bir kez daha fark ettiren bir tecrübe.”

Guraşın Gülce Miray: “Kafdağı’nın arkası, bir masal ülkesiydi sanki...”