YÖNETİCİLİK, LİDERLİK RUHUNA SAHİP KADINLAR

WORDIM Müzeyyen
05.02.2010

Dünya Ekonomi Formu Toplantıları’nda Kafkasya hiç konuşuldu
mu? Ekonomik sorunları hiç dile geldi mi?

Basında çıkan herhangi bir habere rastlamadım.  Dünya ekonomisi masaya yatırılıyorsa, “dünyanın durumunu daha iyi hale getirmek” amaçlanıyorsa Kafkasya’nın da konuşulması fena sayılmazdı.

Bu yıl yapılan Dünya Ekonomi Formu Toplantıları’yla ilgili çıkan basın haberlerini tararken; içinde kadınlarla ilgili yapılan konuşmalar ekonomi haberleri kadar ilgimi çekti.

Bunlardan birisi de CocaCola ceosu Muhtar Kent’in konuşmacı olarak katıldığı “Şirketlerde kadın erkek eşitliğini söylemden eyleme geçirmek” başlıklı oturumunda yaptığı konuşma. Başında bulunduğu şirketin daha fazla başarılı olması açısından kadın yöneticilerin bilgilerinden yararlanmanın şart olduğunu dile getrmiş. Kadın yöneticileri kurumunda tutabilmek için işyerinde seyahatlerini azaltmak ve iş yapabilme alışkanlıklarında değişiklikler yapıyormuş.

Elbette dünyanın her yerinde kadın yönetici sayısının artmasını çok isterim. Bunun yanı sıra Muhtar Kent düşüncesinde insanların artmasını da.

Kadınların iş hayatında çalışma arkadaşı olarak benimsendiği, ancak yönetici olarak henüz çok kabul görmediği bir ülkede yaşıyoruz. Bugün meclis kürsülerinin arkasında bile kadın yöneticilere sözlü saldırı yapıldığı bir ülkeden yukarıdaki haberde konuşulanlar bizlere ne kadar inandırıcı gelir ki. Kadın yönetici sayılarını artırma projeleri bir tarafa, daha farklı politikalar uygulanmasa diyorum.

Kadın yöneticiler, liderlik ruhu olan kadınlar demişken, Ğaişet babaannemizden biraz bahsetmek istiyorum.

Nüfus cüzdanında Aişet yazardı ama ona Ğaişet denilirdi. Hala da öyle anılmaktadır. Ben bu ismi ne zaman duysam, bu günkü en otorite sahibi kadın yöneticiler aklıma gelir. Fakat bir o kadar da naif bir insandı. Hem Gestapo denecek bir duruş hem naif nasıl olur, demeyin yerine göre her iki karakteri de kendisinde görebiliyordunuz.

Geçmişte sülale içinde önemli konularda dahi Ğaişet’e danışıldığı fikir alındığı çok olmuştur.

Kendisi Kabardey Kuşha sülalesindendi. Onun için dedemiz kendisini Kuşha diye çağırırdı. Çerkeslerde eşler arasında isimle hitap etmek xabze gereği uygun düşmezken dahi o sülale ismiyle hitap ettirmiş birisiydi. Ğaişet çok akıllı bir o kadar da zeki düzenli tertipli bir insandı. Öyle kolay kolay yapılanları beğenmezdi. Sözünü dinleten hatırı sayılır biriydi. Yani otorite figürü bir insandı. Aynı zaman da yaşayan bir tarihti. Geçmişi çok iyi hatırlar, anlatırdı. Uzunyayla’ya gelen Ermenilerin nasıl misafir edildiği, nasıl saklandıkları vs. çok önemli tarih bilgileri anlatırken o günkü canlılığında anlatırdı.

Ğaişet babaanne gibi birinin aile ocağında büyüyen biri olarak geride kendinden bir şeyler miras kalmaması ona hiç yakışmaz, bizim için de ayıp olurdu. Çünkü kendisi bizim için öğretmen gibi eğitici birisiydi.

Adigelerde kadına verilen değer ve kadına biçilen rollerin önemini onun bulunduğu ortamlarda görmemek imkansızdı. Her yaştaki insanın ona saygı duyduğunu, en önemlisi de kendini nasıl saydırdığına hep şahit olurduk. Kendi sülalesinde olsun, eşinin sülalesinde olsun, Ğaişet adının hafızamızda farklı bir kalıcılığı olmuştur. Uzunyayla kırsalında doğma-büyüme ilköğretim eğitimi dahi almamış bahsettiğim bu insanın liderlik ruhu denebilecek bu duruşu genlerden geliyor olsa gerek.

O nedenle her Adige kadınında az çok potansiyel bir yöneticilik ve liderlik ruhu olduğuna inanıyorum. Yeter ki fırsat verilsin.