YENGEÇ ÇERKES

KEÇ-I Süleyman Yavuz

Yaşadığımız ülkelerde her ne kadar kendi kültür yapılanmamamız içinde kalma gayreti versek de, sonuç olarak çok doğaldır ki, genel yaşamdan şu ya da bu biçimde nasipleniriz.

Genel halk kitleleri ile birliktesinizdir acılar aynı, kaygılar aynıdır, yaşama dair.

O günleri yaşayanlar iyi bilirler:

12 EYLÜL 80’de sağcısı solcusu, Kürt’ü Çerkes’i, Akıncısı, kaçakçısı apar topar tutuklanarak genelde askeri tutuk evlerine kapatıldılar. (Burada kendi adıma bir tespit yapmak gereği duydum. Bu insanların çok az bir kısmı Gerçek Fiil nedeni ile orada idiler. Çoğunluk bir biçimde, bir kenarında bulunmuşlardan ibaretti. Bir azınlık var ki işte bahse konu onlardır)

12 Eylül’ün en zedeleri hatırlanacağı gibi gece sokağa çıkma ihlalinde sorgusuz sualsiz üç ay yatanlardır.

Bir gurup Karadenizli vatandaşımız, bir düğünde eğlenirler, içkilidirler de. Demeye kalmaz saat on iki otuz sularında yakalanırlar, biraz arbede yaşanır tutuklanırlar. Hepsi orta yaşlı çoluk çocuk sahibi sade vatandaşlardır.

Yattıkları koğuş yukarıda bahsettiğim gibi, (onlara göre) katil, soyguncu, asi vs vs doludur. Sürekli çelişirler yaşadıkları ile.

Tahmini geldiklerinin onuncu günü idi, sigaralar tuvalette saati gelince içilirdi. Bunlardan biri ile bir kenara çekildim bir sigara ikram ettim. Hiç abartmıyorum birkaç nefeste sigarayı bitirdi.

– Hayırdır nedir bu sıkıntı, diye sorduğumda
– Deme gitsun uşağum. Kaldık ya ha buraya.

Bunu söylediği an surat mimiklerini sanırım çizebilecek bir ressam yoktur. Ses tonunu taklit edebilecek bir sanatçı yoktur.

Bunu niye anlattım?

Yıl iki bin beş. Bir arkadaşım ESNAF, zorda, başına olmadık işler gelir. Mal beyanından on gün hapsi gerçekleşir, gider taahhütte bulunur, onu da gerçekleştiremez. Ceza müddeti çıkar on beş güne.

Bizim Çerkes (böyle yüzlerce mağdur var ülkemizde) girer cezaevine. Yatar on beş gün, Karadenizlinin duygusundaki saptama gibi. Katille, hırsızla, arsızla (kader mahkumlarını tenzih ediyorum).

Çıktığında ilk gördüğüm, bir tarafa kayan öbür omuzu oldu. On beş günde ağa, dayı oldu bizim Çerkes. DÜZCE deyimi ile YENGEÇ. Eskiden olsa basit bir şeyde onlarca sene giyerdim. Bundan sonra en kral işi bitirir üç beş yılla yırtarım, söylemlerine başladı.Yani birde hukukçu oldu başımıza.

Çok uğraştık düzeltene kadar. Şimdi işinde gücünde.

Unutmadan yukarıda anlattığım, düğün gurubundan bir tanesinin çıktıktan sonra, bir örgüt lehine duvara slogan yazmaktan geri döndüğünü hatırlatmak istedim.

Bu böyle bir kıssadan hisse.