YAŞLI ve YORGUN KÜLTÜRÜMÜZÜN ACI FERYADI

YEMUZ Nevzat Tarakçı
19.05.2018

Ey halkım, kulak verin bana!

Konuşan yaşlı ve yorgun kültürünüz.

Duyun beni!

Her daim benimle övünen, adımı dilinden düşürmeyen sevgili halkım,

Ben sizi anlamakta çok zorlanıyorum!

Siz beni seviyorsanız neden sevginizin gereğini yerine getirmiyorsunuz?

Eminim siz, benim “kökü mazide soylu bir toplumun kültürü” olduğumu biliyorsunuz.

Değil mi ki ben, bu milletin duyuş, düşünüş ve yaşayış biçimiyim.

Değil mi ki ben, Çerkes toplumunun tarih boyunca ortaya koyduğu, kuşaktan kuşağa aktararak bugüne taşıdığı maddî ve manevî değerlerin tümüyüm.

Ben, toplumunun ruhuyum.
Yani ben sizin kalbiniz, beyniniz, sesiniz, nefesinizim.

Ben, Çerkes toplumunu diğer toplumlardan ayıran değerlerin tümüyüm.

 

“SİZİ ANLAYAMIYORUM!” 

Yoksa siz, benimle gönül mü eğlendiriyorsunuz?

Yoksa siz, bensiz de yaşayabileceğinizi mi sanıyorsunuz!

Yapmayın ne olur!

İnanın sizin o kavgalarınız,

O didişmeleriniz,

şişkin egolarınız… beni o kadar rahatsız ediyor, o kadar üzüyor ki…

Açıkçası ben sizin ne yapmak istediğinizi asla anlayamıyorum!

 

“HAYAT İKSİRİM GENÇLERDİR!” 

Unutmayın ey halkım, benim hayat iksirim sizlersiniz, özellikle de gençler.

Kurtarın beni gençlikten korkan idraksizlerden!

Kurtarın, gençlere güvenmeyen talihsizlerden!

 

 

Kurtarın beni; beni tanımadan, beni sevmeden beni anlatanların dilinden.

Kurtarın beni benlikten, enaniyetten.

Kurtarın maskelilerin, menfaatperestlerin elinden.

Beni esir alan sözde büyüklerin tahakkümünden.

Ne olur beni kurtarın!

Kurtarın, tarih bilmeyen, “Xabze” den anlamayan, daha da kötüsü bilmediğini dahi bilmeyen çokbilmişlerden.

Kurtarın beni!

 

“BEN YAŞAMAK İSTİYORUM!”

Ey halkım, yaşamam için yardımcı olun bana!

Bilirsiniz kültür, basiret ve samimiyetle yaşar.

Ben, yaşamak istiyorum zihinlerde, kalplerde.

Ben, yaşamak istiyorum evlerde, gönüllerde.

Yaşamak istiyorum, sohbetlerde, düğünlerde, derneklerde.

Yaşamak istiyorum, cenazelerde, törenlerde…

Yaşamak istiyorum toplumumun ruhunda.

 

“NE OLUR ANLAYIN BENİ!”

Anlamsız kavgalarınız,

Samimiyetsiz tutumunuz,

Umursamaz tavrınız mahvetti beni.

İlgisiz, mecalsiz kaldım.

Ne olur anlayın beni!

 

“KATİLİM SİZ OLMAYIN!”

Eğer siz, hayat iksirim olan gençleri önemsemezseniz,

Eğer siz, beni menfaatiniz için kullanırsanız,

Eğer siz bana gerekli zamanı ayırmazsanız,

Eğer siz, benimle yaşamaz, beni yalnızlığa, ölüme terk ederseniz,

Beni para, pul işlerinize alet ederseniz,

Unutmayın katilim siz olursunuz!

 

“HANİ DUYARLILIK?”

Ben, yemek masanızda, mutfağınızda olmak isterdim.

Ben, ruhunuzun derinliğinde sevginizin özünde olmak isterdim.

 

Ey beni sevdiğini söyleyen Çerkes toplumu.

Galiba sizin topyekûn bir terapiye ihtiyacınız var.

Farkındalık ve duyarlılık şuurunu geliştirecek terapilere.

Sizi, ezberden, vurdumduymazlıktan, umursamazlıktan, nemelazımcılıktan, kıskançlıktan uzaklaştıracak terapilere.

Haydi bozun ezberinizi!

Kuşanın gayret ve samimiyeti.

Size çok ihtiyacım var.

Bıktım usandım samimiyetsiz sözlerden.

Sıyrılın cılız teşebbüslerden.

Berrak, saf, duru, tertemiz zihinlere, mangal gibi yüreklere çok ihtiyacım var!

Basirete,

Ferasete,

İyi niyete,

Samimiyete…