TÜRKİYE, KAFKASYA’NIN SİGORTASI

Nebahat Uzun
Posta Gazetesi, Hamburg, 11.02.2009

“İnsan; kendisini Ol’muş Ol’duğu, Ol’acak Ol’duğu ve Ol’uyor Ol’duğu haliyle sonsuz kadar bağışlayıp sevemedikçe; aydınlanma; maddesel Alemin yeni bir din “fantezi” olmaktan ileri gidemeyecek.” Hamburg Etnoloji Müzesi`nde düzenlenen panelde Kafkasya`da Kriz konusu ele alındı.

Uluslararası katılımcıların yer aldığı panelde günümüz dünyasında Kaynayan kazan olarak adlandırılan Kafkasya coğrafyasının üzerinde oynanan oyunlar, Avrupa`ya ve Türkiye`ye düşen görevler, insan hakları ve barış yolları tartışıldı. Kafkasya`yı tarihi, ekonomik ve jeostratejik boyutlarıyla ele alan İslam Bilimci Alman Prof. Udo Steinbach, sunumunda yörenin sorunlarına ve dünyanın bölgeye bakış açısındaki karmaşaya değindi. Kafkasya krizini Gürcistan açısından değerlendiren Radio Free Europa/Radio Liberty Gürcistan bölümü yöneticisi Dr. David Kakabedze, krizin Gürcistan üzerine etkilerine değindi. Abhazya, Kuzey Kafkasya Diyasporası ve Türkiye-Kafkasya ilişkilerine değinen TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü yetkilisi Prof. Mitat Çelikpala, Ağustos 2008 tarihinde yaşanan krize değindi. Çelikpala, Bu kriz beklenen bir krizdi. Çünkü bu bölgede 20 yıldır bu sorunlar yaşanıyor. Bu sorunlar Ağustos ayında uluslararası boyuta ulaştı dedi.

Türkiye isteseydi Ağustos`taki krizi önleyebilirdi

Çelikpala, Meseleye küresel çıkarlar açısından bakılınca olayın insani boyut bir kenara atılıyor. Meseleye Rus-Gürcü olayı olarak bakılıyor. Peki, o zaman bu aritmetikte diğer halklar nerede? dedi. Abhazya`nın 90`lı yıllardan beri çok milletli ve demokratik ve vatandaşların çıkarlarını savunan sağlıklı bir toplum oluşturmaya çalıştığını ifade eden Çelikpala, Abhazya, Kafkasya diasporası için bir sembol olmuştur artık. Ağırlıklı olarak Türkiye üzerinden çalışan ve tüm dünyada faaliyet gösteren diaspora, Türkiye`ye Kafkasların kim olduğunu öğretti. Türkiye 90`li yıllara kadar sınır komşusu Kafkasları tanımıyordu dedi. Türkiye`de Gürcistan`dakinden daha fazla Gürcü`nün yaşadığına dikkat çeken Çelikpala, Türkiye`deki Gürcüler olayları daha sağlıklı tartışabiliyor. Bu nedenle Türkiye`nin bu bölgede belirleyici bir etkisi var. Ayrıca Türkiye`de Çerkez olarak adlandırılan Kafkasların dünyada tanınmasında da Türkiye önemli rol oynamıştır dedi. Türkiye isteseydi Ağustos`ta yaşanan krize engel olabilirdi diyen Çelikpala, Türkiye dış politikasındaki dengesizlikler krizi engelleyemedi. Fakat bu politika değişti ve artık gidişatın olumlu yönde gelişeceğine inanıyorum dedi.

Güven kazanmak için Güney Osetya`ya saldırdı

Diasporanın isteklerine de değinen Çelikpala, diaspora ambargonun artık kaldırılmasını istiyor. Gerek ticari, gerekse insani açıdan çok önemli. Abhazya`nın uluslar arası düzeyde tanınmasını istiyor. Bu, bölgede istikrar demektir. Dünyanın bölgedeki bazı sesleri duyup bazı halkları dışlaması sorunları çözümsüzlüğe götürür dedi. Dinleyicilerden birinin Toprak bütünlüğünü korumak amacıyla Kosova`yı tanıyan dünya, Abhazya`yı da tanımalıdır sözlerine tepki gösteren bir grup Gürcü salonu terk etti. Türkiye Dışişleri Bakanlığı Kafkasya uzmanı Dr. Hasan Kanbolat ise Gürcistan diğer Sovyet ülkeleri gibi petrol zengini ülkeler gibi değildi. Mikhail Saakashvili geldi, önce Gürcistan bayrağını değiştirdi. Türkiye ve Rusya`nın da içinde olduğu büyük Gürcistan haritası çizdi dedi. Son 4 yıldır olayların Saakashvili`nin istediği gibi gitmediğini belirten Kanbolat, Halk bir türlü yoksulluktan kurtulamadı, katı Rus yasaları yıkılamadı ve aydınlar demokrasi istemeye başladı ve bu oluşmadığı için Nisan 2008`de Gürcistan`a NATO kapıları açılmadı dedi. Bunun Gürcülerde hayal kırıklığı oluşturduğunu belirten Kanbolat, Seçimlerde aydınların Saakashvili`ye oy vermemesine rağmen hilelerle seçim kazanıldı. Tiflis`te güven kaybeden Saakashvili, güven kazanmak için Güney Osetya`ya intihar saldırısını gerçekleştirdi dedi.