TERÖR İLE HİÇBİR YERE ULAŞILMAZ

Dr. YEDİC Batıray Özbek
22.10.2005

Barış içinde yaşayan Nalçik birden bire kana bulandı. Suçluların yanı sıra suçsuzlarda yaşamlarını yitirdiler. Avrupa gazeteleri olayları çok çeşitli şekillerde yorumluyorlar.
. Ekonomik  dengesizlikler
. Etnik çatışmalar: Balkar-Kabardey
. Politik görüş ayrılıkları
. Şeriat devleti kurmak isteyenler.
. Milliyetçilik akımları
. Çeçenlerin savaşı tüm Kafkasya’ya yayma planları.
. Clan  düzeni.
. Rüşvet

Şamil Basayef ‘Kavkaz Center’ sitesinde 17 Ekim tarihinde yaptığı  basın açıklamasında olayı üstlenmiş. Yaptığı açıklamada 217 kişi tarafından operasyonun geçekleştirildiğini ve 140 yerli hayatını yitirdiğini, 160 kişinin yaralandığını ve üç helikopterin yok edildiğini belirtti. Kendi saflarında sadece bir kişinin İnguş Emir’i Gorchkhanov’un öldürüldüğünü söyledi. Saldırıda sadece bir saldırganın yaşamını yitirdiğinden hareket edince açıklamalar güvenirliğini yitirmekte. Açıklaması da suçsuz yere dolaylı ya da dolaysız olarak öldürdükleri insanlara karşı üzüntüsünü belirten bir ifadeye bile rastlanmıyor.

Yine Basayef ”Kabardey’de eski cumhurbaşkanı tarafından bazı camilerin kapatıldığını” neden olarak göstermektedir. Basayef aklınca kimi cezalandırdı? Cami kapatanı mı yoksa camiye gidenleri mi? Sizin bu mantığa aklınız erdi mi? Saldırıya uğrayan resmi binaların arasında uyuşturucu yani narkotik ile
mücadele binası da var. Neden acaba? Yine yazılanlara bakılırsa baskında yaşamlarını yitiren saldırganların etnik yapılarının; Kabardey, Balkar, Çeçen, Arap, Tatar vs. olduklarıdır.

Kabardey-Balkar devleti Çeçen savaşından sonra on binlerce Çeçen’e kucak açarak ülkesinde barındırmış ve elinden geldiğince mültecilere yardım etmiştir. Zengin Avrupa devletlerinin asla yapmayacakları bir cömertlikle, devletin gelir kaynağının temel direği olan sanatoryumları ve otelleri mülteciler için açtılar.

Mültecileri yedirip içiriyorlar, giyindiriyorlar.

Yıllardır milyonlarca dolar Kabardey Balkar devletinin zararı olmaktadır. Nalçik’e gidenlerin bildiği ve kaldığı en yeni otel olan Nart otelini de Çeçen mültecilere vermişti. İki yıl önce gittiğimde otel bir harabeye dönmüştü.

Peki bu  suçsuz Çeçenler Nalçiklilerin  yüzlerine nasıl bakacaklar acaba? Teröristler bunu da mı düşünemediler? Yoksa provokasyon mu yaptılar, yerli halkla  mülteci Çeçenler arasında huzursuzluk çıksın diye. Kabardey.Balkar halkının bu türlü provokasyonlara aldanmamalarını bekliyoruz. Terörle baskıyla hiçbir inanç ve ideoloji kimseye benimsetilemeyeceği gibi amaçlarına ulaşan da yok.

Diasporada teröre gizli ve açıktan alkış tutanlarında olduğunu duyuyoruz. Ölenler, öldürülenler acı çekenler kendileri değil. Masa başında kalemleriyle provokatörlük yapmak çok kolay.

Sizlere sormak istiyorum, yeryüzünde kaç Çeçen, şeriat devletinde yaşamak isteyecek ki?

Ben bir Adige olarak asla.

Genelde başkalarının maryonettesi olan terör hareketleri  hiçbir zaman başarılı olmamış ve olmayacaktır.

Gerçekten halkını sevenler derhal barış antlaşmalarına oturmaları gerekir. Hatta bu barış için halkını ve milletini sevenler kendi kafalarını giyotinin altına da koymaları gerekir. Yoksa zaman maalesef Çeçen halkının aleyhine çalışmaktadır. Yanlış gurur anlayışıyla, yanlış kahramanlık anlayışı geçmişte olduğu gibi günümüzde de Çeçen halkının ve daha sonra diğer halkların sonunu da getirebilecektir.

Sorumluları da Çeçen teröristleri ile onlara alkış tutan diasporada ki tutucu Kafkasyalılardır.

Dünyadaki tüm devletler; başta USA olmak üzere bu ve benzeri eylemleri kınamaktalar ve destek vermemektedirler.

Bu nedenle yazıma yakın tarihten canlı bir olayla; ”anlayana sivrisinek saz anlamayana davul zurna az” diyerek kommentarsız  son vermek istiyorum.

Çekoslovakya’da 1968 yılında halk ayaklanmasını Varşova Paktı ülke askerlerince 21 Ağustos 1968’de bastırıldıktan sonra, Alexander Dupçek ve arkadaşları Moskova’ya çağrılır ve  önüne konulan  belgeleri imzalaması istenir. Dupçek tüm zorlamalara rağmen imzalamak istemez. En sonunda sabrı taşan Brejnef  Dupçek’e dönerek;
– Sascha (=Dupçek), iyi dinle beni. Prag’a askerlerimizi göndermeden önce ABD cumhurbaşkanı Johnsohn’la görüştüm. Ona ‘Yalta antlaşmaları daha geçerli mi?’ diye sorunca, ‘evet geçerli’ cevabını aldıktan sonra Prag’a askerlerimizi gönderdim. Sana ABD yardım etmedikten sonra kim yardım
edecek? Kimden yardım bekliyorsun? At şuraya imzanı!

Başka çıkar yol bulamayan Dupçek kapitülasyon belgelerini imzalar.

Almanca ve İngilizce bilenlerin Geheimdienste und Weltfrieden (Gizli Örgütler ve Dünya Barışı) adlı makaleyi okumalarını bilhassa tavsiye ediyorum.