TARİHİ AYDINLATACAK OLAN DİLLER

BLENEĞAPTŚ Yunus
Nartların Sesi, Kuzey Kafkasya Kültür Derneği Gençlik Kolu, Sayı 13 Aralık 1975

Proto-Indo European dilinin, diğer dillerle olan ilişkilerini incelemek için gerçekten çok az metot vardır. Şimdiye kadar Proto-Indo European dilinin, diğer dillerle ilişkileri ve onlar arasındaki yerinin belirlenmesinde lengüistik paleontoloji en iyi metot idi. Fonolojik ve grammatik çalışmaların ise konuya faydaları az olmuştur.

Bu husustaki çalışmaların çoğu Indo-European dillerinin Semitik dillerle olan ilgisi konusunda oldu. Bu konuda Möller’in çalışmaları en kalıcı olanlardandır. 1966 yılında Pensylvania Üniversitesi’nde verilen Indo-European konferansına kadar paleontolojik çalışmalar, bir karara bağlanmamış olmakla beraber lengüistik teoriye, vokabülere dayanan çalışmalardan çıkan bazı bilgilerin sebep olduğu yanlışlıkların üstesinden gelebilecek eklemeler ortaya çıkarıldı. Bu yeni metoda “Sahasal metod” dendi. Bunun sonucunda Indo-Enropean dil uzmanlarının ve karşılaştırmalı lengüistik ile ilgilenen diğer kimselerin ilgisini “Kartvel dil yapısının typology’si” çekti…

Sahasal Lengüistik Metodu’nun genel tezine göre bir alan dahilindeki dillerin birbirleri ile ilgisi olmasa bile karakterleri, dil sınırlarına göre genelleştirilerek ortaya konur Lengüistik alanların oluşturulması için data, Sandfeld’in yaptığı gibi dildeki ayrı ayrı sintaktik, morfolojik modellerden veya fonetik karakterlerden elde edilir. Gamkrelidze ye Machavariani fonetik setler üzerinde çalışmışlardır. Proto-Kartvel dilindeki sesli ve sessizlerle (Proto-Kartvel dili, Gürcü-Svan ve Zan dillerini temel alarak restore edilen dildir. Zan dili, Mingrelce Svan/Laz dillerinden restore edilen bir proto dildir.) Gamkrelidze ve Machavariani’nin kök sesliler ve resonantlar için ortaya çıkardıkları modeller, Edgerton (1943) tarafından, Sievers’in (1878) “Resonantların Alofonik Değişimleri” adlı yazısı ve Saussure’nin 1879 da yazdığı, Indo-European dillerin sesli sistemini anlatan kitabına dayanarak ortaya çıkarılan Indo-European dillerdeki modellere şaşılacak derecede benzemektedir. Eğer, Gamkrelidze ve Machavariani’nin ortaya koyduğu gibi, Proto-Indo European ve Proto-Kartvel dillerinin modellerinin aynı olduğunu ve sahasal lengüistik teorisinin prensiplerini fonetik sistem setlerine uygulanabileceğini düşünürsek bu iki araştırmacının çalışmaları, M.Ö. 3000 yılında Proto-Indo Europeanler’la Proto-Kartveller’ in birbirleri ile temas edecek şekilde bir alan işgal ettikleri hipotezini doğrulamış olacaktır.

Proto-Kartvel için ortaya sürülen resonant sistemi, Sievers ve Edgerton tarafından Proto-Indo European resonantları için ortaya konan sistemin aynısıdır. Her iki proto dilde altı tane resonant vardır: w,y,r,l,m,n. Her birinin hemen hemen aynı çevrede vokalik. ve sessiz allofonları vardır. Fakat Proto-Kartvel dilinde sesli-sessiz varyantı yoktur.

Her” iki proto dilde de, morfolojik sistemlerde resonantların rolleri aynıdır. Meillet(l937) ve Benveniste’in (1935) Proto-Indo European için ileriye sürdükleri gibi Proto-Kartvel dilinde de kökler iki sessizden müteşekkildir.

Proto-Kartvel dilinin restoresi yanında, Proto-Indo European ile olan paralelliğinin ortaya konması Proto-Indo European dil uzmanları için çok ilgi çekicidir. Yazarlar, Proto-Kartvel dil sistemi üzerindeki çalışmalar neticesinde, tek bir sesli (a) ile Güney Kafkasya,. Kuzey-batı ve- Kuzey-doğu Kafkasya dillerinin tek bir ana dilde birleştiği noktasının ortaya çıktığını yazmaktadırlar. Böyle bir sistemin doğruluğunu Kuipers (1960) Kuzey-batı Kafkasya dilinin Kabartay şivesini geniş analizi ile desteklemiştir.

Gamkrelidze ve Machavariani’nin Kafkas dillerinin tarihi incelemeleri hususundaki çalışmaları başlangıç safhasında olmasına rağmen Indo-European dil uzmanlarına oldukça geniş bilgi temin etmiştir. İleriye sürdükleri lengüistik deliller son zamanlarda yapılan arkeolojik çalışmaların ortaya koyduğu delillerle çakışmaktadır. Fakat her iki çalışma sahasında(Lengüistik ve Arkeolojik) daha çok araştırmalara ihtiyaç vardır. Gamkrelidze ve Machavariani yaptıkları çalışmalarla Proto-Indo European çalışmalarına, Kafkas lengüistiğine ve genel lengüistiğe çok büyük katkıda bulunmuşlardır. Dileğimiz, tarihin gizli kalmış olan yönlerini aydınlatacak olan detaylı bilgileri içerisinde gizleyen Kafkas dillerinin daha açık ve metodlu bir şekilde analiz edilmesi ve en az bunun kadar önemli olan arkeolojik çalışmaların Kafkasya’da bir an önce yapılmasıdır.