SÖYLESEM FAYDASI YOK, SUSSAM…

YEMUZ Nevzat Tarakçı

Hani derler ya: “Söylesem faydası yok, sussam gönül razı değil!” diye.
İşte ruh halim böyle.
Türkiye’nin yaşadığı son deprem felaketinde; asgari ücretlisinden, sanatçısına, iş adamına kadar pek çok kişi elinden geleni gayreti gösterdi.
Bu davranış, alkışı çoktan hak etti.
Ancak bazı yöneticilerin tavır ve söylemleri vicdanları kanattı.
Keşke yöneticiler de vatandaş gibi en azından bu konuda samimi olabilselerdi.
Keşke hiçbir yönetici, bu büyük felakette algı oluşturma çabasına girmeseydi.
Keşke “Kızılay” itibarını böylesine sarsmasaydı.
Keşke yöneticiler, bu ülke için vergi ödeyen bazı vatandaşın meraklı sorularına gerekli cevabı verebilselerdi.
Keşke “Senin yardımın burada geçmez!” tarzındaki ayrımcılıklar yaşanmasaydı.
Keşke, “Kötü şeyler kaderdir, iyi şeyler yöneticilerin lütuftur!” algısı devreye sokulmasaydı?
Bazen insanın “Kırılan yeryüzü fayları mı, insanlık onurunun rayları mı?” diyesi geliyor. 

KAYNAR KAZAN
Ne yazık ki bölgemiz, tam bir kaynar kazan.
Depremler yıkıyor, yakıyor, kavuruyor.
Siyaset bölüyor, parçalıyor, ayrıştırıyor.
Haksızlık ve hukuksuzluklar kahrediyor.
İşsizlik ve ekonomik sıkıntılar çıldırtıyor!
Güven, itimat, itidal mi, hak getire!

DEVLET GÜÇLÜ MÜ?
Son depremde devlet dört koldan “güçlüyüz” mesajı verdi.
Devlet güçlü mü bilmiyorum ama felaket yerindeki halkın güçsüz ve perişan olduğu aşikâr!
Deprem bölgesinden yansıyan görüntüler iç açıcı değil, bu görüntüler güçlü devlet mantığına da ters!

VAHİM DURUMLAR
Bazı yetkililerin açıklamaları vahim!
Algıya yönelik bu açıklamalar, soğukkanlı ve tahammüllü devlet tavrına yakışmıyor.
Kimse kimseye depremi durdur demiyor.
Elbette depremi durduramayız ama depreme dayanıklı binalar yapabiliriz.
Depremle yaşamayı öğrenebiliriz.
Tedbir alınmadıysa, gereken yapılmadıysa, ihmal söz konusu ise, yöneticiler “Deprem kaderdir!” deyip halkın kederini siyasi istismar aracı yapamaz.
“Kaçak binalara imar affı getirip, çürük binalara oturma izni verip, fay hattında yapılaşmaya izin verip, yapı denetimini yerine getirmeyip, sonra da can kayıpları için ‘kaderdir, sabır diliyorum’ demek kabul edilemez.”
Ayrıca, bugüne kadar halktan toplanan deprem vergisinin 36 milyar dolar civarında olduğu söyleniyor.
İktidar, konuyla ilgili açıklama yapma gereği duymuyor.
Eğer yöneticiler, toplanan paraları amacı dışında kullandılarsa bile suç işlemiş sayılmazlar mı?
“Bu para ile fay hattı üzerine kurulu 18 şehirde bina denetimi yapılıp, çürük binalar yıkılıp yenisi yapılabilirdi.”
“16 milyon insanın yaşadığı fay hattındaki İstanbul’da deprem hazırlığı var mı varsa hangi aşamada?
Unutulmasın, hükümetler, yöneticiler, halka hizmet sunmak ve can güvenliğini sağlamakla yükümlüdür!
Yöneticiler, halkın efendisi değil hizmetkârıdır.
Başınıza gelen kötü şeyler “kader”, iyi şeyler ise iktidarın” lütfu” değildir!

HESAP VERMEK DEVLETİ GÜÇLENDİRİR
Aslında hesap vermek devleti güçlendirir.
Şeffaflık ve denetim, sistemi güçlendirir.
Bugün refah içinde olan ülkelere bir bakın, hepsi hesap sorulan ve hesap veren iktidarlara sahipler.
Bir de otoriter, orta gelir kuşağını aşamayan, alt gelir grubundaki ülkelere bakın!
Hepsi hesap sorulamayan ve hesap vermeyen ülkelerdir.

Ülke olarak yaşananlardan ders almamız ve bir daha bu tür bir felaketin yaşanmaması temennisiyle.