SOÇİ OLİMPİYATLARI ÖNCESİ AMERİKAN-GÜRCÜ OYUNLARI

Sezai Babakuş
12.03.2010

Son sözü başta söyleyelim: Washington-Tiflis ittifakının yeni oyunlarına gelmeyelim!

Son günlerde Tiflis, Amerikalı danışmanların (kimimiz onları sivil toplumcu sanıyor) akılhocalığında yeni bir siyasi oyun peşinde; 1864 Sürgünü’nü kullanarak Adigeleri ve diğer Kuzey Kafkas halklarını yanına çekmek ve Abhazları yalnızlaştırmak… Bu çerçevede bir süredir el altından yürütülen çalışmalar artık aleniyet kazandı.

Washington-Tiflis ekseni, herkesin kolayca anlayabileceği üzere iki adımlı bir plan uyguluyor:
1) 2014’de yapılacak Soçi Kış Olimpiyatları öncesinde, Soçi’nin Kafkas halklarının 1864’deki yenilgisi ve büyük sürgünüyle özdeşikliğinden faydalanıp Kafkasya’da ‘Rus düşmanlığı’nı kışkırtmak.
2) Bu tarihi acıyı kullanarak Kuzey Kafkas halklarıyla (özellikle de Adigelerle) yakınlaşmak, Adigelerle ittifak kurmak. Hesap bir taşla iki kuş vurmak; hem Abhazya ve Güney Osetya nedeniyle ihtilaflı oldukları Rusya’yı sıkıştırmak hem de Abhaz-Adige birliğini zayıflatmak, Abhazya-Kuzey Kafkasya dayanışmasını kırmak… Diasporayı parçalamak da ‘bonus’u…

Ne yazık ki, bu oyun biraz biraz tutmuş gibi. Hem anavatanda hem diasporada sayıları az da olsa kimi Adige dostlarımızı, ”Gürcistan Parlamentosu’nun, Rusların Çerkeslere uyguladığı sürgün ve soykırımı kabul eden bir karar alacağına’’ inandıracak kadar tutmuş gözüküyor. Ve bu dostlarımız ‘kör göze parmak’ misali alet oldukları bu oyunu, ‘Adige yurtseverliği’ adı altında toplumumuza satmaya çalışıyorlar.

Olup bitenleri anlamak için son 1,5 yıla bakmak yeterli. Gürcistan yönetimi, 2008 Ağustosu’nda önce Güney Osetya’yı sonra Abhazya’yı savaşla ele geçirme hamlesi yapmıştı. Rusya’nın dahli ile geri püskürtülüp Abhazya ve Güney Osetya’ya bağımsızlık yolu açılınca, Amerikalı müttefikleriyle yeni bir siyasi stratejik plan oluşturdu. Geçtiğimiz aylarda bu planın ana çerçevesi ilan edildi. Plana göre Gürcistan’ın, Abhazya ve Güney Osetya’yı yakın zamanda ve savaş yoluyla geri alma stratejisinden vazgeçildi, yerine uzun vadeli ‘barışçı kuşatma stratejisi’ benimsendi.

İşte son aylarda olup bitenler bu stratejisinin saha çalışmalarıdır. Söz yerindeyse, Soçi Olimpiyatları öncesinde Amerikan-Gürcü oyunları…

Washington-Tiflis ittifakı bu stratejiyi olgunlaştırırken, ne tesadüf ki (!) Adige-Abhaz hattında tamamlayıcı gelişmeler kendini göstermeye başladı. Önce diasporada Abhaz-Adige birliğini sabote edecek söylemler dillendirildi. “Adigeler kardeşimiz, ancak Abhazya Abhazlarındır’ yurtseverliği (!) kaynatıldı. Peşinden, örgütsel bütünlüğü parçalamak üzere ayrı federasyon projesi pişirildi. Paralelinde, Adigey ve Kabardey’de Abhazya’nın politik yanlışları ve Abhazların vefasızlığı üzerine fikir patlamaları yaşanmaya başlandı. Kimi sivil toplum liderleri, insan hakları savunucuları ve daha pek çok yurtsever (!), Abhazya’nın ‘kadim düşman’ Rusya ile ilişkilerini Kafkas halklarının zararı pahasına geliştirdiğini dillendirmeye başladılar. (Şimdi bunların hangilerinin Amerika’da hangilerinin Kafkasya’da yaşadığını takip etmekte zorlanıyoruz ya, neyse).

Hem Abhaz tarafındaki hem Adige tarafındaki ‘’yeni nesil yurtseverler’’in ayrılık söylemleri aynı şablonla başlıyor; ‘Adigeler kardeşimiz, ancak…’, ‘Abhazlar kardeşimiz, ancak…’. Ve maalesef bu ‘ancak’lar iş görüyor.

Adigey’deki “Çerkes Kongresi” başkanı Murat Berzeg, 28 Şubat 2010’de İstanbul’da verdiği konferansta, Gürcistan’la ittifakın gerekliliğini uzun uzun anlattıktan sonra, bakın Abhaz kardeşliğini nasıl “ancak”lıyor:

“Abhazlar bizim kardeşimiz. Aynı soydanız, bu tartışılmaz. Ancak Abhazya’nın Adige ulusal sorunlarına yeteri kadar ilgi ve önem gösterdiğini düşünmüyoruz. Abhazya bağımsızlığı kazandıktan sonra bize destek vereceğini sanıyorduk ve Adige ulusal sorununu gündeme getirerek bize bir yol açmasını bekliyorduk. Bugün yürüttüğü politika Rusya’nın yanında ve ben bunu doğru bulmuyorum.”

Bir aklıselim konferans dinleyicisi soruyor:

“Gürcistan’la Adigelerin birliği Abhazya yönünden olumsuz sonuç doğurmaz mı?”

Murat Berzeg yanıtlıyor;

Bu konu ilk kez şimdi gündeme gelmiyor. Daha önce de bu konu gündeme geldiğinde Abhazya’da savaş çıkmak üzereydi. Abhazya sorunu çözülene kadar konuyu erteleyeceğimizi söyledik. Bugün bu konunun Abhazya’ya ne gibi bir zararı olacak? Gürcistan’la aralarında bir savaş çıkma ihtimali olursa artık Rus orduları var Abhazya’yı savunan. Bu anlamda bizim orada bir işimiz olduğunu, konuyla bir ilgimizi göremiyorum. Eğer Rus orduları olmayıp, Gürcülerin saldırma ihtimali olsaydı biz Gürcistan’la böyle bir diyaloga girmezdik. Abhazların yanında olurduk. Ancak bugün durum herkesin kendi mücadelesini vermesi gerektiğini ortaya koydu.”

Berzeg’in imalı sözlerine ve ‘ancak’ sokuşturmalarına mı kızmalı yoksa tarihten ders almazlığına mı üzülmeli?

Evet, Berzeg’in de dediği gibi Abhazya’daki savaştan önce, Gürcistan’ın Kuzey Kafkasya ile ilişki geliştirme çabası olmuştur. Bunu Gamsakhurdia başlatmış, Şevardnadze devam ettirmiştir. Rusya’ya karşı “geniş cephe” oluşturma peşindeki Kafkasyalı bazı liderler de Gürcistan’la ittifak yapabilecekleri sanısına kapılmışlardır. Gürcistan’ın hesabı açıktı; Abhazya ve Güney Osetya’yı ilhak hevesindeydi ve Kuzey Kafkasya’nın bu iki bölgeye olası desteğini önceden engellemek için ‘diplomasi’ yürütüyordu. Neyse ki, bu çabuk anlaşıldı. Anlamakta zorlananlar ise daha sonra Çeçen-Rus savaşında Gürcistan’ın ‘bu savaştan nasıl faydalanırım’ hesaplarını çok iyi gördüler. 26 Mayıs 1998’de Gürcistan’ın Abhazya’ya düzenlediği bir saldırıda çok sayıda Çeçen’in yer aldığını, sanırım herkes hatırlıyordur. Bu Çeçenler ne yazık ki Gürcü kurnazlığının kurbanı olmuşlardır.

Tam da Gürcistan yeni stratejini oluşturmuş ve uygulamaya sokmuşken, Murat Berzeg ve gibilerinin Gürcü-Adige birliğinden söz etmesini, iflah olmaz bir yanılgıdan ibaret mi sayacağız?

Hadi öyle sayalım. Peki, 20-21 Mart 2010’da, Amerikan-Gürcü ortaklığında Tiflis’te yapılan ‘Çerkesleri kandırma toplantısı’na önayak oluşlarını neye sayacağız. Murat Berzeg gibi Kuzey Kafkasya’dan ve diasporadan birçok isim bu toplantıya davetliydi. Özellikle Türkiye’den çok kişinin katılımının sağlanması için özel gayretler sarfedildi. Neyse ki birkaç kişi dışında fazla hevesli çıkmadı. Gürcü siyasi çevrelerinin yoğun ilgi gösterdiği bu toplantıda nelerin konuşulduğunu zamanla anlarız. Onu anlarız da, bu Amerikan destekli yeni Gürcü kurnazlığına balıklama dalan dostlarımız anlar mı, bilemeyiz.

Velhasıl,

Sanki, ‘tarih tekerrürden ibaret’ sözü en çok Kafkasya’da doğrulanıyor. Saf yurtseverlik duygularımızı dün nasıl başkalarının hesaplarına peşkeş çektiysek bugün de hevesliyiz. Hizmette sınır tanımıyoruz. Osmanlı, İngiliz, Pers, Amerikan, Gürcü… Yetmezse din yayılmacılarına koltuk çıkıyoruz… Neyse ki tesellimiz, tuzağa düşenlerimizin sayısının giderek azalıyor olması. ‘Biz adam oluruz’.

‘Akılsız dost düşman aratmaz’ diye bir söz var mıydı? Vardı da bu sözün de test adresi Kafkasya mıydı?

Biz miydik?

Yok artık!