SAYIN EROL KARAYEL’İN CC ve HAKKIMDAKİ MAKALESİ

Kuban Paul Seauhmann
12.09.2009

CC ve FK 1864’ün Logosundaki Masonik Figürler

FK 1864 Çerkeslerin kurduğu bir amatör futbol kulübü. Henüz ikinci yaşını sürüyor ve bugünlerde dostluk maçları yapmak üzere Futbol Federasyonu’nun davetlisi olarak Abhazyadalar. Sportif faaliyetler dostluk ve kardeşliği pekiştirmek için güzel bir vasıta.

FK 1864 bugünlerde bu sevinçli haberin yanı sıra bir takım tatsız gelişmeleri de birlikte yaşıyor.

Circassian Canada (yeni adı Circassian Center, kısaltılmışı CC) adlı web sitesinin kurucusu Uğur İlhan veya devşirildikten sonraki ismiyle Paul Seuhmann, CC’de yazdığı bir yazı ile FK 1864’ün yöneticilerini “şark kafalı” ve “ilkesiz” ilan ederek vermiş veriştirmiş. Sebebi de, kulüp logosunun grafiğinde kendi rızası dışında yapılan değişiklikler…

Logodaki sembollerin anlamını bilmeyenler Seuhmann’ın bu kadar basit görünen bir meseleye verdiği bu tepkiyi abartılı bulabilirler.

Ama kazın ayağı öyle değil.

Çünkü onun misyonu zaten o sembolleri oraya buraya sokuşturmak…

CC nin logosu da, bundan devşirilen FK 1864’ün önceki logosu da estetik kaygılarla hazırlanmış çalışmalar değildir; aksine, karanlık merkezlerin sembolleriyle oluşturulmuş bilinçli tasarımlardır.

Aslında bu konuları “Masonlar, Ergenekon ve Çerkesler” ismiyle hazırladığım ve 3. bölümünü yayınladığım dizi yazımın son bölümlerinde ele alacaktım. Ancak konu birden güncellik kazanınca öne almak durumu hasıl oldu.

Ayrıca belirtmeliyiz ki, bu makalede Paul Seuhmann’ın şahsını, ilişkilerini, geçtiği yolları, gittiği yönü ve yanında sürüklediklerini mercek altına almayacağız. Bu uzun bir konu ve en az üç-beş bölümlük bir dizi yapmak gerekir.

Yalnız şu kadarını söyleyelim ki, bay Seuhmann’a, Çerkesler arasında biçilen misyon, kancalayacağı Çerkeslerle Tapınakçı/Masonik/Judaic çizgide bir aksiyoner grup oluşturmaktır. Tapınakçı/Masonik çizginin ne olduğunu bilmeyenler “Masonlar, Ergenekon ve Çerkesler” başlıklı seri yazılarımızı okurlarsa ne demek istediğimizi daha rahat anlayacaklardır.

Bütün gayreti Çerkes camiasına girip çıkabilen ve çevresinde az çok bilinen simalardan bir vitrin oluşturmak ve kendisini bu vitrinin arkasına saklayarak “kainatın ulu mimarının” yoluna hizmet edecek adamlar devşirmektir. Kısaca malum merkezlere Çerkesler arasında taban oluşturmaya çalışmaktır.

Daha CC’yi kurma çalışmalarını sürdürürken mail yazarak benden bir takım dokümanlar istemişti, o gün bugündür sitesine ara ara ziyaretlerde bulunuyor, çalışmalarını göz ucuyla izliyorum.

Çok sabırlı ve sinsice bir siyaset izliyor. Büyük bir gayretle CC’yi marka haline getirmeye çalışıyor. Bu ismin etrafına topladığı “saf Çerkesler” zaman zaman kendisini zor duruma düşürse de bugüne kadar durumu gerçekten iyi idare etti.

Mesela, Çerkeslik sosuna bulayıp, haç vinyetleri ve misyonerlik propagandası yapan sayfalarla başlattığı yayınını etrafındaki “saf Çerkesler”e benimsetemeyince, gelen ısrarlı eleştiri ve talepler karşısında -biraz dirense de- nihayetinde geri vitese taktı ve bu dokümanları ana sayfadan kaldırdı. Öyle ya, amir tanımayan, emir almayan, yönlendirilmeye gelmeyen Çerkes karakterini eğip bükerek ondan bir “tapınakçı/mason” çıkartmak oldukça zor, bunun için bayağı bir “kıvrak olmak” gerekiyor… Onda da o kıvraklık var. Çevresine topladıklarını dağıtmamak ve misyonunu devam ettirebilmek için kendisine gelen değişiklik talepleri karşısında fazla direnmeyerek hemen geri adım atıyor. Atıyor ama sanmayın ki yapmak istediğinden vazgeçiyor. Aynı konuyu ne yapıp edip, ambalajlayıp tekrar gözönüne koymanın bir yolunu buluyor. Nitekim, Hristiyanlıkla ilgili propoganda yazılarını ana sayfadan kaldırmak zorunda kalınca, ana sayfada bir “entelektüel yazılar” formatı geliştirerek “kutsal metinlerini” oraya yerleştirdi bay Seuhmann. Bahsettiğim bölüme bir göz atarsanız, bir sürü “kafa karıştırıcı” yazının arasına yerleştirilen “misyon makalelerini” hemen fark edeceksiniz zaten.

Örnekler çoğaltılabilir, çünkü CC bu yönden tam bir maden. Ama bu, bugünkü yazımızın konusu değil.

Biz bu makalede sadece Paul Seuhmann’ı zıvanadan çıkaran şu logo değişikliği konusunu ele almak niyetindeyiz.

Efendim bildiğiniz gibi FK 1864’ün eski logosu CC’nin logosundan türetilmiştir.

Geçtiğimiz günlerde kulüp yöneticileri logodaki aslan figürünü anlamsız bularak kaldırınca, bay Seuhman’ın tepesi attı ve açtı ağzını yumdu gözünü. Zamanında “ayar etmek için” sık sık “saygıdeğer thamatelerimiz” v.s. diyerek yağ çektiği insanların şimdi ne ilkesizliğini bıraktı, ne şark kafalılığını.

Paul Seuhmann’a -tamamıyla suni olan ve sırıtan- o “salon çocuğu üslubunu” terk ettiren ve bu kadar öfkelendiren semboller ne manaya geliyordu da bir aslan figürü iptal edildi diye ortalığı bu kadar velveleye verdi?

Çok açık efendim, çünkü CC’nin logosu (haliyle FK 1864’ün eski logosu da) tamamıyla Tevrat kökenli masonik figürlerden oluşturulmuştur ve bir mason için bu semboller çok önemlidir.

Logonun sık sık değiştirilmesinin uygun olmayacağı, iptal edilen figürlerin yerlerine konulmasının da mümkün olmaması sebebiyle Seuhmann‘ın bu konuda manevra alanı kalmadı;  bunu fark edince de öfkesini kontrol edemedi ve gerçek yüzünü gösterdi. (Belki de parça başı çalışıyordur 🙂 ) Olay budur.

Başka bir konu olsa her zaman yaptığı gibi, önce geri vitese takar ve başka bir yol izleyerek istediği neticeyi alabileceği bir formül muhakkak geliştirirdi. Ama şimdi değişen logoyu istediği gibi düzeltme şansı kalmadı. Hele Çerkes kültürüyle uzaktan yakından ilgisi olmayan ayağa kalkmış kıllı-tüylü ejderha görünümlü arslanla hiç şansı yok.

“Vaki olanda hayır vardır” diye boşuna dememişler.

Acze düşüp, öfkesini kontrol edemeyen Seuhman, böylece gerçek kimliğini kamuoyuna deşifre etmiş oldu.

Peki bu semboller niçin bu kadar önemli?

Konuyla ilgili yapacağımız alıntı bu öfkeyi anlaşılır kılacaktır sanırız:

“Bir hayır kurumu olduğunu iddia eden masonların aşırı önem verdikleri ketumiyet ya da gizlilik, her zaman masonlar hakkında şüphe duyulmasına neden olmuştur. Ancak, masonlar genellikle bu iddiayı kabul etmezler. Bu konuda Türkiye’deki üstat masonlardan Şekür Ökten bir röportajda şunları söylemektedir:

“Derneğimiz, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na göre faaliyette bulunur. Gizli değildir. Bizim hiçbir toplantımız ve merasimimiz gizli değildir.” (Nokta Dergisi, 13 Ekim 1985)

Oysa masonlar kendi üyeleri için yazmış oldukları kitaplarda bu görüşlerin tam tersini savunurlar. Mason yükümlülüklerini anlatan ve masonluğun anayasası olarak kabul edilen Anderson Yasası, Davranış Maddesi, dördüncü fıkrası şöyle demektedir:

“Mason olmayan, yabancılar bulunduğunda, sözleriniz ve tutumlarınızda öyle ketum ve ihtiyatlı olunuz ki, en ince zekalı yabancı bile duyulması uygun olmayan şeylerin farkına varmasın.”

Mason Localarının üyeleri, yapmış oldukları ketumiyet yemininde gizliliğin masonluk için ne derece önemli olduğunu vurgulamaktadırlar:

“Şimdi veya daha sonra öğretilecek Kadim Masonluk Misterleri ile bunlara ait gizli sanatları, yönleri ve noktaları, bu dereceye ve usulüne göre kabul edilmiş olanların dışında hiç kimseye, kim olursa olsun hiçbir surette açıklamayacağım. Yine söz veririm ki, bu sırları, hareketli ve hareketsiz hiçbir şey üzerinde yazmayacak, basmayacak, kazımayacak, işaretlemeyecek, resmetmeyecek, kesmeyecek veya elimden geldiği ve gücümün yettiğince başkalarına yaptırmayacağım. (Çırak, 1. Derece Ritüeli, Tanju Koray, sf. 32-33)

Kendisini uluslararası bir yardım kurumu olarak tanıtan bir kuruluşun niçin böyle bir gizliliğe gerek duyduğu, masonluk hakkında cevaplanamayan soruların başında gelir.

Masonlukta bu gizliliğin bir sonucu olarak iletişim sadece semboller aracılığıyla olur hale gelmiştir.

(…)

Sembolizm, Masonlar için çok büyük önem taşır. Semboller kanalıyla açıkça ifade edilmesi mümkün olmayan pek çok mesaj, gizli bir şekilde anlatılır. Mason olmayanların farkına dahi varmadığı bir simge, Masonlar için değişik anlamlar taşır.

Sembolizmin kendileri için taşıdığı büyük anlamı Masonlar şöyle dile getirirler:

“Masonlukta semboller, masonik ilkeleri daha iyi anlatmak, ritüellerin içerdiği aşılamaları ve öğütleri belleklere iyice yerleştirmek, bunların uzun ömürlü olmalarını sağlamak için kullanılırlar. Masonlukta sır olarak nitelendirilen şeylerin başında masonik işaretler, sözcükler ve simgelere verilen anlamlar gelir.” (Sözlük, Büyük Mason Mahfili Yayınları, s. 158.)

Sembollerin önemi, bir başka kaynakta Masonlar tarafından şöyle dile getirilir:

“Günümüzde milyonlarca insanı aynı çatı altında, ayni ülkü uğruna toplayan Masonluk sembolsüz olamaz. Eğer Masonlukta semboller ortadan kalkarsa, üç asırdır ayakta duran bu yüce kuruluşun çökmesi işten bile değildir.” (Semboller, Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Türkiye Büyük Locası, 2001,

Bu sembollere, ilk bakışta Masonlukla alakasız görünen pek çok yerde rastlamak mümkündür: Bazı ülkelerin bayraklarında, çeşitli şirket ve kuruluşların amblemlerinde, kimi derneklerin armalarında, bazı resim, kitap ve yayınların logolarında… Buralarda yer alan belirli semboller, oradaki Mason hakimiyetini diğer Masonlara haber verirler. Nasıl bir ressam, tablosuna bu resmi kendisinin yaptığını belirten imzasını atarsa; Masonlar da bunu özel işaret ve semboller aracılığıyla yaparlar.

Masonik sembollerin hangi kaynaktan geldiğine baktığımızda ise çarpıcı bir gerçekle karşılaşırız. Sembollerin hemen hepsi Yahudi felsefesinin temeli olan Kabbala’dan, Yahudi kaynakları ve efsanelerinden ve değiştirilmiş Tevrat’tan alınmıştır.” (harunyahya.com)

Bu açıklamanın ardından gelelim CC’nin logosuna…

CC’nin logosonda -yanılmıyorsam- Abdullah Bırsır’ın çizdiği Savsuruko figüründen başka Çerkeslik alameti sayılacak hiç bir işaret yoktur. Savsuruko figürü de “masonik efsanelere uyumlu bir görüntü verdiği için” logoda kendine yer bulabilmiştir.

CC’nin logosundaki figürlere kısaca bir göz atalım:

ASLAN

Tevrat’ta Aslan sembolü Yahudi kavminin simgesi olarak belirtilir. Yeni kurulan genç İsrail devletinin amblemi de aslandır.  Ayetlerde belirtildiği gibi bu aslan, kavimleri parçalamak için şaha kalkmış bir aslandır  ve bir çok ambleme bu şekilde işlenmiştir.

“Ve Yakub’un arta kalanı milletleri arasında, çok kavimler ortasında, orman hayvanları arasında aslan gibi, koyun sürüleri arasında genç aslan gibi olacak; o aslan ki, eğer geçerse çiğner ve parçalar, ve kurtaran olmaz. Elin seni sıkıştıranların üzerine yükselsin, ve bütün düsmanların kesilip atılsınlar.” (Mika,Bab: 5 / 8-9)

“İşte kavim dişi aslan gibi kalkıyor, Ve kendisini aslan gibi kaldırıyor; Şikarını* yiyinceye kadar, Ve öldürülmüş olanların kanını içinceye kadar yatmayacaktır.” (Sayılar, Bab: 24)

* Av

“Ve her birinin genişliğine göre kollarına düz yerlerine, ve yan levhalarına, kerubiler*, aslanlar ve hurma ağaçları, ve çepçevre çelenkler oydu.” (I. Krallar,Bab: 7/36)

*Kerubiler: Yahudi inancına göre Sfenkse benzeyen, aslan vücutlu, insan başlı, kanatlı meleklerdir.

“… Ve kral fil dişinden büyük bir taht yaptı, ve onu halis altınla kapladı. Ve tahtın altı basamağı, ve bir altın ayak iskemlesi vardı, ve bunlar tahta bağlı idiler, ve oturacak yerin her iki tarafında kollar vardı, ve kolların yanında iki aslan duruyordu. Ve altı basamak üzerinde, iki tarafında, on iki aslan duruyorlardı; hiçbir ülkede böyle şey yapılmamıştı.” (1. Krallar, Bab 9/17-19)

KALKAN: CC logosu bir kalkan üzerine oturtulmuştur. Bilindiği gibi masonluğun kurucuları tapınak şövalyeleridir (Templar Knights). CC logosundaki kalkan da bu tapınak şövalyeleriyle olan bağa işaret eder. Kalkan, imanın korunması ve kutsal toprakların savunulmasını temsil eder.

Kalkan figürü eskiden beri bütün dünyada o kadar ısrarla işlenmiştir ki, artık spor kulüpleri logoları v.s. için bir şablon haline dönüşmüştür.

TAÇ

Önemli amblemlerden Taç da tevrat kaynaklı bir figürdür.

“Düşmanlarını utanca bürüyeceğim, Ama onun başındaki taç parıldayacak” (Mezmurlar 132:18)

“Yehoyada kralın oğlu Yoaş’ı dışarı çıkarıp başına taç koydu. Tanrı’nın Yasası’nı da ona verip krallığını ilan ettiler. Onu mesh edip alkışlayarak, “Yaşasın kral!” diye bağırdılar.” (2. Krallar, 11:12)

“Ve onlardan gümüş ve altın al ve taçlar yap.” (Zekarya, 6: 11)

Onu güzel armağanlarla karşıladın, başına saf altından taç koydun. (Mezmurlar, 21:3)

Taç düştü başımızdan, Vay başımıza! Çünkü günah işledik. (Ağıtlar 5:16)

Masonlukta 30. Derecenin ünvanı “seçilmiş büyük kodoş şövalyesi”dir ve ritüelinde taç vardır. 30. Derecelerde üst felsefe işlenir. Bu devrede salik bütün inançlarından arındırılmaya çalışılır.

IŞIK SAÇAN KILIÇ

“Yaşam ağacının yolunu denetlemek için de Aden bahçesinin doğusuna Kerubiler* ve her yana dönen alevli bir kılıç yerleştirdi.” (Yaratılış 3:24)

*Kerubiler: Yahudi inancına göre Sfenkse benzeyen, aslan vücutlu, insan başlı, kanatlı meleklerdir.

Yukarıdaki Muharref Tevrat ayetlerinde geçen ışık-alev saçan kılıç, bütün sembollerini Muharref Tevrat’tan alan masonlar tarafından bir adayın Masonluğa girişinde yapılan tekris törenlerinde kullanılmaktadır.
Masonluktaki “Işık Saçan Kılıç”, koruyucu meleklerin temsilidir; alevin dalgalı ve titrek hareketini göstermek üzere kılıç dalgalı bir  biçimdedir.”Işık Saçan Kılıç” olarak adlandırılan bu kılıcın tekris törenindeki yeri şöyle açıklanır:

“Masonik törende, ışık saçan kılıç, adayın takdisinde kullanılır. Çoğunlukla, Üstadı Muhterem sol elinde tuttuğu kılıcın namlusunu adayın başının üstüne uzatır ve namlusunun üstüne çekiçle üç kere vurur. Bazen de, üstadı muhterem, kılıcı önce adayın başına, sonra sol omuzuna, daha sonra da sağ omuzuna koyar ve her seferinde de çekiçle bir darbe vurur. Bu ikinci halde, Keter (Taç), Binah (Zeka), Hokmah (Aklühikmet) sefirotik üçlüsüne uyulmaktadır.” (“Çırak, Kalfa, Usta”, s. 41.)

Adigeyli ressam Abdullah Bırsır çizimi olan Savsuruko figürünün CC ambleminde yer bulmasının en önemli sebeplerinden birisi elindeki meşalenin ışıklı kılıcı çağrıştırmasıdır.

ALTIN – KIRMIZI – LACIVERT – ERGUVANI RENKLERI

Altın, lacivert, erguvani ve kırmızı masonik simge renkleridir. Masonlarin kullandığı renklerin kökeni de Tevrat ayetlerine dayanmaktadır. İşte bunlardan birkaç örnek:

“Ve efodu altın, lacivert ve erguvani ve kırmızı ve bükülmüş ince ketenden yaptı.” (Çıkış, Bab: 2/39)

“Kral Süleyman, Libnan ağaçlarından kendine bir tahtırevan yaptı. Direklerini gümüşten yaptı, tabanını altından, oturacak yerini erguvaniden… “(Neşideler Neşidesi,  3/9-10)

“Ve şimdi, babam Davud’un hazırlamış olduğu, Yahudada ve Yeruşalimde yanımda bulunan hünerli adamlarla beraber olmak üzre bana bir adam gönder, altın, ve gümüş, ve tunç, ve demir, ve erguvanî, ve kırmızı, ve lâcivert işlerinde hünerli olsun, ve her türlü oyma işlerini oyabilsin.”(2. Tarihler,2/7)

Aranızda armağanlar toplayıp RAB’be sunacaksınız. İstekli olan herkes RAB’be altın, gümüş, tunç; lacivert, mor, kırmızı iplik; ince keten, keçi kılı, deri, kırmızı boyalı koç derisi, akasya ağacı armağan etsin. (Mısır’dan Çıkış, 35:5)

CC Renk tercihlerine bu ayetler kaynaklık etmektedir. Lionesler gibi pre-masonik kurumların renk tercihlerinin de aynı olması Tevrat ayetlerine dayanmaktadır.

12 YILDIZ

İbrahim aleyhisselamın vefatından sonra, oğlu, İshak aleyhisselam, bundan sonra da, bunun oğlu Yakub aleyhisselam Peygamber oldular. Yakub aleyhisselamın diğer ismi İsrail’dir. Bunun için, Yakub aleyhisselamın oniki oğlundan çoğalan insanlara, Beni İsrail, yani İsrail oğulları denilir.

“David’in oğlu, Kral fielomo (fieloma Ameleh-Süleyman) ise sembol olarak altı köşeli değil de beş köşeli (pentagram) yıldızı benimsemiştir. Bu yıldız fielomo Ameleh’in mühürlü yüzüğünde yer almaktaydı ve kralın mabedinde de yüzlerce altın kakmalı kalkan bulunmaktaydı. ” (Süleyman Yıldızoğlu, MAGEN DAVİT”,-Altı Köşeli Yıldız- http://www.geocities.com/sinamiorhanupto/makdostyildiz.htm)

Pentagram bir süre Kudüs şehrinin resmi mühürü olmuştur.

Pentegram Hristiyanlar için de dini bir semboldür.

Ortaçağ Hıristiyanları pentegramın İsa’nın beş yarasını simgelediğine, cadı ve iblislerden koruduğuna inanıyorlardı.

“Gökte olağanüstü bir belirti, güneşe sarınmış bir kadın göründü. Ay ayaklarının altındaydı, başında on iki yıldızdan oluşan bir taç vardı.” (İncil,Vahiy 12:1)

Nitekim AB’nin 12 yıldızlı amblemi de bu İncil ayetinden türetilmiştir.

Bundan başka Hz. İsa’nın “on iki havarisi” de Hristiyanlıkta önemlidir.

Tapınakçı/Masonlar Tevrat ve incil kaynaklı simgeleri kutsarlar. 12 sayısı Yahudilerde ve Hristiyanlarda olduğu gibi, masonlar için de kutsal bir sayıdır. Ve bu sayı dünya masonları için uluslararası bir nitelik taşır.

“Evvela, 5 kollu yıldıza, yani ışık saçan yıldıza, Pentagrama dikkat edelim. Doğuda yer alan, içinde evrenin ulu mimarinin remzi olan G harfi ile. Bu yıldız, yenileşen insanın sembolüdür.” (Mason Dergisi, sayı: 37-38, s. 41.)

12 yıldız Adige bayrağında da var. Göya 12 Adige kabilesini temsil ediyor. David Urqhart’ın çizdiği ilk Adige bayrağı 7 yıldızlı idi ve Kafkasyanın 7 etnik bölgesini temsil etmekte idi. Sonradan niçin 12 yıldız oldu? Sayalım bakalım Adige kabilelerinin sayısı kaç çıkacak? Ya üç okun manası sizi tatmin ediyor mu? Teslis ve 12 havarileri temsil etme ihtimali yüzde kaçtır acaba? Aslında o tasarımı bugünkü haliyle kimin hazırladığının ayrıca araştırılmasında fayda 0lduğunu düşünüyorum.

ZAMBAK

CC Circassian Canadian iken alt şeritlerin arasında zambaklar vardı. İsmini Circassian Center yaparken zambaklar da kaldırıldı. Ben yukarıya logonun zambaklı halini koydum.

Zambak, genel olarak, büluğ ve nesillerin sembolü olarak görülür.

Masonlukta, zambak, saf ve bereket verici alevdir.

Sevgilim benimdir, ben de onun, Zambaklar arasında gezinir durur. (Neşideler neşidesi 2:16)

“Çiy gibi olacağım İsrail’e; Zambak gibi çiçek açacak, Lübnan sediri gibi kök salacaklar.” (Hoşea 14:5)

Bütün bunların tesadüfen bir logoda toplandığını söyleyebilir misiniz?

Sayın Erol Karayel’in makalesi burada bitiyor. Makalesi redakte edilmeden aynen alınmıştır.

Yorum sizin…

SonSöz
Çerkes, yazdığı yazıda kullandığı bilgileri nereden aldığını yazacak kadar ahlaklı olandır. (Kuban)