S.O.S

YEMUZ Nevzat Tarakçı
23.12.2013

Kim ne derse desin, toplum olarak derneklerimiz, kültür iletişiminde olmazsa olmazımız.

Amaç, bu kültürün yaşatılması ise, farklı alternatifler bulununcaya kadar dernekler aktif olarak çalışmalı.

Yöneticiler, bu sorumluluğu son derce ağır görevi önemsemeli, samimiyetle hizmet üretmeli.

Dernekler, kucağını alabildiğine açmalı ve her kesimi kucaklamalı.

Toplumun kalbi orada atmalı.

Bayanlar önemsenmeli.

Gençler derneği önemsemeli.

Emekliler lokaline dönüşen dernekler biraz olsun gençleşmeli.

Yöneticiler, kâğıt üstünde kalmayıp mevcut imkânlar dâhilinde hizmet üretmeli.

 

TOPLUMUMUZ SAVRULUYOR

Özellikle son birkaç yıldır Çerkes camiasında alabildiğine bir savrulmuşluk yaşanıyor.

Üst kurulların, derneklerin, değişik grupların ayrıntılarda farklı düşünmesi gayet normal.

Normal olmayan; omurgada yaşanan çatlaklar, esasa dayalı farklı düşünceler.

Daha da önemlisi, farklı düşünceye sahip olanların birbirini dinlememesi, birbirini anlamaya çalışmaması.

Esasta ortak noktaların belirlenememesi.

İşte acı olan bu!

 

DERNEKLERİMİZ S.O.S VERİYOR

Dilim varmıyor yoksa derneklerimiz fetret dönemini yaşıyor derdim.

(Samimiyet ve hizmet aşkıyla bu topluma, bu kültüre hizmet eden derneklerimizi ve dernek yöneticilerimiz mevzi dışıdır.)

Son birkaç yılı esas alalım.

Bir bakın lütfen, derneklerimiz ne yapmış yıl boyunca?

Yöneticilerimiz, yıl içinde kaç etkili faaliyet yürütmüş?

Yönetim,kaç kez bir araya gelip plan, proje üretmiş?

Ne kadarını uygulayabilmiş?

Kaç dernek başkanımız, dernek başkanının görev ve sorumluluğunu dernek binasının kapısını sabah açıp akşam kapamaktan ibaret sanmış?

Bu mudur kültürü yaşatma gayreti, topluma hizmet anlayışı?

Böyle mi olur fedakârlık?

Yazıktır, ayıptır ya hu!

 

DERNEKSİZ DERNEK BAŞKANLARI (!)

Daha da kötüsü, yıllardır derneğin kapısı kilitli dernek başkanlarımız da var?

Var, ne yazık ki derneği olmayan dernek başkanlarımız da var!”

Bu akla ziyan mantıkla bu kültüre hizmet edilebilir mi?

Bu insanlarla bu kültür yaşatılabilir mi?

Bu manzaraya gülüp geçmek mümkün mü?

 

DEMEK Kİ BİZ BU DURUMU HAK EDİYORUZ!

Toplumuyla barışık olmayan, kültür derdi bulunmayan başkanlar.

Derneği, kahvehane gibi işleten yöneticiler.

Umudu tükenmiş, inancını yitirmiş yöneticiler.

Biz, bunlardan hizmet bekliyoruz öyle mi?

Yolda, belde karşılaştığımızda “Başkanım!” diyoruz, iltifat ediyoruz öyle mi?

Demek ki bu durumu biz fazlasıyla hak ediyoruz.

Ne güzel!

 

SANAL DERNEK BAŞKANLARI

Çok daha acı olanı,derneğin kapısını açık tutmayı fedakârlık sanan veya derneği olmadığı halde sanal başkanlık yapan dernek başkanları(!) Ankara’daki büyük toplantılarda, diğer yöneticilere akıl veriyor, yol gösteriyor.

Hadi bakalım, ağlar mısın güler misin?

 

BU İŞ ŞAKAYA GELMEZ!

Bu toplumun, bu kültürü yaşatma gibi bir derdi varsa derneklere liyakatli kişiler seçecek.

Seçilenler, gece gündüz çalışacak.

Seçmenler, seçilenlerin yardımcısı olacak, yöneticileri hizmete teşvik edecek.

Üst kurumlar, zayıf derneklere el atacak, bu derneklere yol gösterecek, yöneticileri yönlendirecek.

Yoksa dernekler yerinde sayar, kültür hızla erimeye devam eder.

Ve sahne kapanır.

Ne dersiniz, çok mu ümitsizim?

Yoksa “Titanik” in güvertesinde keman mı çalıyorum?