RUSYA’NIN ORTADOĞU’YA DÖNÜŞÜ MUHTEŞEM OLACAK

Robert Fox
Radikal Gazetesi, 12 Nisan 2008

Bu yaz Ortadoğu’da yeni savaşlar yaşanacağı konuşuluyor ve bu yeni bir şey değil. Yeni olan, ABD’nin Arap dünyasındaki en yakın müttefiklerinin, son dönemde tekrar ayyuka çıkan savaşkan söyleme tepkisi. Suudi Arabistan, Körfez ülkeleri ve Mısır’ın başını çektiği Arap ülkeleri, ABD Başkan Yardımcısı Cheney ve ekibinin savaş laflarından hoşlanmadıklarının işaretini veriyor. Dahası, sağlamcı bir tavırla önlem alıyorlar. Moskova’yla tam anlamıyla gülüm balım olmasalar da bölgesel güvenlikten nükleer teknoloji ve Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) üyeliğine dek bir dizi konuda yeni bağlantılar kuruyorlar.

Yetkililerin bu yaz Suriye, Lübnan ve Filistin’den eş zamanlı saldırılar düzenlenebileceği uyarısı üzerine İsrail, acil sivil savunma tatbikatları düzenliyor. Geçen ayki Ortadoğu turunda Cheney’nin Ortadoğu’daki fesatlıkların ana kaynağı olarak Suriye ve İran’ı suçladığı belirtiliyor. İki ülke de Hamas ve Hizbullah’ın sponsorları sayılıyor. Şam, Irak’ta faaliyet gösteren Sünni aşırılıkçıların ana üssü. Tahran’ınsa Şii topluluklar içindeki sorunların ana sponsoru olduğu söyleniyor.

Hala daha önemli olanı, İran’ın nükleer arzuları, birkaç gün önce nükleer enerji idaresinin 6 bin santrifüje daha sahip olduğu ve uranyum zenginleştirme çabalarının sürdüğü açıklandı. Cheney’nin ‘’İran’ın göz göre göre nükleer güç olmasına izin vermeme’’ hikayesi, ABD’nin son yıllarda İran’la sessiz sedasız görüştüğünün açığa çıkmasıyla elde patladı. Önerilerden biri, İran’ın ülke dışında uranyum zenginleştirmesi ama bu uranyumun sadece bir miktarının uluslararası gözetim altında İran’a sokulabilmesi. Hatta görünen o ki, bu görüşmeler uluslararası onaya ve İran’ın Amerikalı bir üyenin yer almasına izin vereceğini söylediği bir gözetim komitesine sahip.

ABD’yle İran arasında öyle ya da böyle kurulan bir diyalogun sonuç verebileceği ihtimalini göz önüne alan Araplar, Cheney’nin son ziyaretindeki söyleminin savaşkanlığı karşısında alarma geçti. Cheney’nin sözlerinden, İran veya Suriye, ya da her ikisine saldırmayı çok istediği sonucunu çıkardılar. Mısır Devlet Başkanı Mübarek, Cheney ayrıldıktan hemen sonra Rusya’ya uçup, nükleer enerji konusunda işbirliğini ve diğer ortak programları görüştü. Birkaç gün sonra da Suudi Arabistan ve Körfez İşbirliği Konseyi ülkeleri, DTÖ üyeliği konusunda Rusya’yla görüşmeler başlatacaklarını açıkladılar.

Muhafazakar Arap devletleri, en azından kısa veya orta vadede Şii İran’ın arzularını dizginlemek açısından Rusya’nın, en az Cumhuriyetçi bir ABD yönetimi kadar iyi bir bahis olduğuna inanıyor. ABD düşünce kuruluşu çevrelerinin en İran düşmanı şahsiyetlerinden bazılarının Bush ekibini terk edip McCain ekibine geçtiği dikkatlerinden kaçmamış olmalı.

Yani Rusya Ortadoğu ve Akdeniz’deki güvenlik oyununa muhteşem bir dönüş yapıyor. Petrol güvenliği oyununa dönüşü de aynı muhteşemlikte. Geçenlerde, kendi Gazprom’uyla İtalyan ENI ortaklığı üzerinden Libya doğalgazının ihracını öngören büyük bir doğalgaz ihracatı anlaşması yaptı.
Göründüğü kadarıyla Cheney ve şürekası, yanlış yöndeki savaş naralarıyla kahramanları Reagan’ın Soğuk Savaş sonrası Rusya’yı tecrid eden mirasını altüstü etti. Söylentilere göre, Riyad’daki prensler Rusya’yla silah anlaşması ve savunma paktı imzalamak istiyor. Rusya Ortadoğu’da, Abdülnasır ve onun Pan-Arap sosyalizminin revaçta olduğu günlerden beri elde edemediği bir ihtişamla boy gösteriyor. Cheney’nin de son haftalarda sesi soluğu pek çıkmıyor.