ÖZLENEN GENÇLİĞİMİZ İÇİN

YEMUZ Nevzat Tarakçı
14.10.2006

Dilini ve kültürünü seven, ait olduğu medeniyetin kökleriyle buluşan,

onunla beslenen bir gençlik.

Yabancılaşmaya, yozlaşmaya, her türlü kültürel kirlenmeye karşı uyanık,

canlı bir gençlik.

Kültürünün dününü, bugününü bilen, dünyadaki yerini ve önemini kavrayan bir gençlik.

Kültürünün inceliklerine ait birikimi hisseden, bunu önemseyen,

yaşayan, yansıtan bir gençlik.

Beden, zihin, ahlak, ruh ve duygu bakımından dengeli, kişilik sahibi,

hür ve bilimsel düşünme gücüne sahip, yapıcı, üretken bir gençlik.

Milli, manevi, insani ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan,

geliştiren, insanları seven bir gençlik.

Okumanın vazgeçilmez bir ihtiyaç olduğunun bilincinde olan,

okuma zevk ve alışkanlığı kazanmış bir gençlik.

Milli kültür değerleri taşıyan eserlerden, gereği gibi faydalanarak,

donanımlı yetişen bir gençlik.

Dilini güzel ve doğru kullanan, sağlıklı düşünme ufkuna sahip bir gençlik.

Geleceğimizse gençliğimiz,

Bunu ne kadar önemsiyoruz biz?

Yeşeren umut filizleri yeterlimi sizce?

En azından, bilinçli kesim, koyuyor mu elini taşın altına?

Sahip çıkıyor mu “var olabilme” davasına?

Oluşuyor mu beyin fırtınası?

Üretiliyor mu projeler?

Anneler, babalar, dernekler, vakıflar ve üst kurullarımızla  ne kadar bilincindeyiz işin ciddiyetinin?

Hayatımızın her karesinde gençliğe model olmanın yanında,
okumakla okutmakla başlasak bu önemli işe.

Bir okuma, okutma kampanyası başlatsak toplum genelinde.

Gençliğin acil ve muhakkak okuması gereken temel üç beş eseri belirlesek en önce.

Web sitelerimiz, gazete ve dergilerimiz, dernek ve federasyonlarımızla bir beyin fırtınası yapsak.

Bu kitapları önersek gençliğe, teşvik etsek onları, okutsak bunları! 

Eğer gençlik, doldurulması gereken şişe değil yakılması gereken bir meşaleyse,

tutuştursak mı artık meşaleyi?

Yoksa yeteri kadar kararmadı mı hava?