OSMANLI DEVLETİ’NİN KAFKASYA SİYASETİ

Nihat Berzeg

Osmanlı Devleti 1475 yılında, kendisine bağladığı Kırım aracılığıyla dolaylı olarak Kafkasya’ya komşu oldu.

Bu tarihten başlayarak Rusya’nın eline geçtiği 1783 yılına kadar Kırım’ın Kafkasya’ya saldırıları kesilmedi. Kırım yoluyla Kafkasya’ya gönderilen ordular ve mollaların baskı, propaganda ve kimi Çerkes beyleriyle kurulan ilişkilerle Müslümanlığı yayma çalışmalarına başladılar.

Ne var ki, gerçekte Osmanlı yayılma siyasetinin bir uygulaması olan bu saldırılara karşı Çerkesler direndiler. Bunun sonucu Osmanlı askeri nüfuzu doğrudan ya da dolaylı olarak hiçbir zaman Kafkasya’ya egemen olamadı.
Osmanlıları Kafkasya’ya yönelten uzun vadeli siyasi hedefleri şöyle özetleyebiliriz:
• Orta Asya Türkleriyle birleşebilmek için, Kırım-Kafkasya-Astrahan-Kazan hattına sahip olmak.
• Hızla gelişerek güneye inmekte olan Rusya’nın Kafkasya’yı işgalini, Kafkasya’yı kendisi işgal ederek önlemek.
• Rusya ile dini yakınlığı olan Gürcistan’ın Rusya ile coğrafi birleşmesini önlemek.
• Uzakdoğu ticaretinin önemli noktaları durumundaki Karadeniz’in doğu limanları ve Astrahan’ı elde etmek.

Birinci maddedeki hedefi gerçekleştirmek için Don ve Volga Nehirlerim birleştirecek bir kanal yapımı için kazıya bile başlandı. Böylece Karadeniz ve Hazar Denizi arasında nehir ulaşımı sağlanacaktı.38

1569 yılında Kırım Valisi Kasım Paşa komutasında Astrahan’a sefer düzenlendi.

Bu sefer çağrısına Kırım kuvvetlerinin yanında katılmaları için haber gönderilen yedi Çerkes boyundan hiçbiri bunu kabul etmedi.39 Çünkü 1552’de Kabardey pşısı Yidar Temriko ve Rus çarı İvan arasında varılan anlaşma ve sonrasındaki akraba ilişkisi nedeniyle bazı Çerkes boyları ve Rusya arasında Kırıma karşı ortak savunma anlaşması vardı.

Bunu izleyen yıllarda da Osmanlı Devleti, kendisine bağlı Kırım feodalleri aracılığıyla ve dini propagandalarla çalışmalarını sürdürdü. 10. yüzyıldan beri Müslümanlığın yayılmış olduğu Dağıstan’ın feodalleriyle manevi yakınlığa dayanana ilişkileri ve Kırım-Kafkasya ilişkileri nedeniyle Osmanlı Devleti, Kafkasya’yı kendisine bağlı varsaydı.

Bu uzaktan manevi ilişkiler Dağıstan’ın ve 1780’den sonra Batı Kafkasya’nın da Osmanlı Devleti’ni dost olarak tanımasını ve ortak düşmanları olan Rusya ile kolay kolay uyuşmamaları sonucunu doğurmuştur.

Buna karşın, batıda sürekli toprak kaybeden, iç otoritesi de sarsılan Osmanlı Devleti’nin Kafkasya siyaseti bir ilerleme kaydetmedi.

Ancak 1722’de Rusya’nın, Dağıstan’ın önemli geçiş noktasındaki Derbend’i işgal etmesi, 1774’te Küçük Kaynarca Antlaşmasıyla Kırım’ı Osmanlı Devleti’nden koparması ve aynı yıllarda Gürcistan-Rusya arasında iyi ilişkilerin kurulmasından sonra Osmanlı yönetimi Kafkasya’ya önem vermek zorunda kaldı.40

Ferah Ali Paşa’nın 1780’de Soğucak’a gönderilmesiyle Osmanlı Devleti’nin Kafkasya’daki halklar üzerindeki (Hıristiyan Gürcüler, Osetler, Svanlar hariç) etkisi iyileşme dönemine girdi. Ne var ki bu durum çok sürmedi ve
Osmanlı siyaseti çok geçmeden Kafkasya’da gerilemeye başladı. Bu gerileyişin nedenlerini Osmanlı Devleti’nin şu tutumunda aramak gereklidir 41:
a- Devletin Ferah Ali Paşa ve ipeklioğlu M. Paşa’dan sonra Kafkasya’ya gönderdiği valiler, yerli halkla uyuşmak ve onları Rusya’ya karşı açılan savaşlara (1787-1792 ve 1806-1812) dahil etmekte başarılı olamamışlardır. Hatta bunlardan Bicanoğlu Ali Paşa görevini bir kenara bırakarak esir ticaretiyle kesesini doldurmaya kalkışınca yerli halkın Osmanlı’ya güvenini sarsmıştı.
b- Osmanlı Devleti, Kafkas halklarının 1785 yılında İmam Mansur yönetiminde Rusya’ya karşı başlattıkları ulusal
mücadeleyi özel bir Kafkas birliği kurulacağı korkusuyla olumlu karşılamadı.
Hatta Battal Paşa, bütün Kafkas halkları ve Osmanlı kuvvetleri Rusya’ya karşı savaşa hazırlandığında ihanet ederek Ruslara sığındı.
Böyle vali ve kumandanların Osmanlı Devleti adına Kafkasya’ya gönderilmeleri, Osmanlı yöneticilerinin Kafkasya’ya
karşı samimiyetle hareket ettiğine dair kuşku uyandırdı ya da yetersizliklerini ortaya koydu.
c- Osmanlı Devleti’nin Kafkasya siyasetinin başarısız kalmasının bir başka nedeni, bir yandan Dağıstan halkına gönderdiği fermanlarla onları Rusya’ya, İran’a ve Gürcistan’a karşı kışkırtırken, öte yandan Rusya ve iran’ın Dağıstan’a karşı savaşlarında, bölge halkları kendisine başvurmasına rağmen hiçbir gerçek yardım yapmamış ve onların Osmanlı’ya karşı inançlarını sarsmış olmasıdır.42

Bu anlamda somut bir olay da, Lezgileri Tiflis’in Rusya’ya bağlı hükümdarı İrakli’ye karşı kışkırtıp, Oma Han yönetiminde Gürcistan’a saldırdıklarında onları fiilen desteklemeyerek tutarsızlık göstermesidir.
Osmanlı Devleti’nin Orta Asya’ya Kafkasya üzerinden yol bulmak gibi büyük bir amaçla başlayan Kafkasya’ya hükmetme çabaları tutarsız siyaseti nedeniyle sonuçsuz kaldığı gibi, 1739’da Belgrad, 1774’de Küçük Kaynarca ve 1791’de Yaş antlaşmalarına Rusya’nın Kafkasya üzerinde hak iddia edebilmesine imkan verecek maddelerin konulmasını da kabul etti.
Buna rağmen Osmanlı devleti, Kafkasya’nın sözü geçen kişilerini kendi yanma çekmek için para ve hediye dağıtma
çalışmalarını sürdürdü.43

14 Eylül 1829’da imzaladığı Edirne Antlaşması’yla da yerli halkın bilgisi dışında, hiçbir zaman sahip olmadığı Kafkasya’yı Rusya’ya terk ettiğini açıkladı.

“Ne var ki, kendiliğinden de anlaşılacağı gibi bunu hemen uygulamak mümkün değildi. Osmanlı Devleti Çerkesler üzerinde etkili olma rolünden vazgeçmeyi istemiyordu. Kuban ötesi ve Karadeniz kıyısı Çerkesleri ise kendilerini hiç bir zaman Sultan’ın tebası olarak görmemişlerdi. Bu yüzden Çerkesler direnişlerine ara vermeyip, baskınları sürdürdüler.

Genel çöküşüne paralel olarak gerilemeye devam eden Osmanlı Devleti’nin Kafkasya siyaseti, 1856 Paris Antlaşması’nda Osmanlı baş delegesinin “Kuzey Karadeniz ve Kafkasya ile ilgili hiçbir siyasi problemleri olmadığını” açıklamasıyla hukuken iflas etmiştir.

KAYNAKÇA:
38)
İnalcık H., Osmanlı-Rus Rekabefinin Menşei ve Don-Volga Kanalı Teşebbüsü (1569), Belleten, c.XII, f. 23, s,353.
39) Osmanlı Devleti Mühimme Defteri VII, vesika no 2475
40) Gökçe Cemal, a.g.e., s.247-248
41) Gökçe Cemal, a.g.e., s.251
42) Kafkasya Araştırmaları, s.63, C. Eraslan’ın yazısı.
43) Hatukuay Shapsugh, Natuhaç ve Abzegh boylarından hizmeti görülenlere berat ve maaş tahsisi. 13 ekim 1827 başbakanlık arşivi.