KÜLTÜR, DİNSİZ YAŞAYAMAZ

YEMUZ Nevzat Tarakçı
25.03.2010

Bir toplum, kültürü kutsayıp, dini atlayabilir mi?
Dinle kültür birbirinden ayrılabilir unsurlar mı?
“Kültürümüzdür ortak paydamız, din devreye girerse bölünürüz!” sözü ne kadar doğrudur?
“Din, Allah’la kul arasında gizli bir bağdır, olmazsa olmazımız değildir” diyen kültür insanlarımız var mıdır?

Toplumunuzun kültürüne inanacak, onu savunacak, dilin önemini kavrayacaksınız ama dini yok sayacak, hatta onu dalgaya alacaksınız. Yok öyle!

Din, toplumlarda kültürden ayrılması mümkün olmayan bir öğedir. Yani din, kültür ağacının bir dalı değil gövdesidir.

Bu konuda Bergson‘un şu ifadeleri manidar değil midir?
“Geçmişte olduğu gibi bugün de ilimsiz, sanatsız, felsefesiz toplumlar bulunacaktır. Fakat dinsiz bir toplum asla! Günümüze dek dinsiz yaşayamayan insanlık, gelecekte de dinden vazgeçemeyecektir.”
Charles A.Ellwood da bu görüşü destekler:”Din dışı sosyal bir dünya, kararlı olmayan sosyal bir dünya olacaktır. Coşkun heyecandan ve görüş genişliğinden yoksun, kararsızlık ya da şüphe içinde bir dünya olacaktır.”
Benjamin Kidd‘e göre ise: “Din, insan denilen bütün varlıkların eylemlerini, hareketlerini tayin eder. Bu kuvvet fertleri, ortak hayata kendilerini feda etmeğe iter. Din ne kadar kuvvetli ise, kolektiviteler o kadar sosyaldir. Onlar o kadar hayatta kalmak şansına sahiptirler.”

Demek ki din, basit bir kültür öğesi değildir. Aksine diğer öğeleri de etkileyen bir niteliğe sahiptir. Yani bir kültürü anlayabilmek onu yaşayabilmek, diğer bütün öğeler gibi, din öğesini de iyi tanımayı gerektirmektedir.

“Dolayısıyla dini unutan veya öğrenmeyen insan ve toplumlar, sadece bir kültür öğesini unutmuş ve öğrenmemiş olmaz. Aksine onlar, diğer kültür unsurlarını anlamakta da zorluk çeker.”
Eliot‘ya göre, Asya, gelecekte, Hıristiyanlığı kabul etseydi bile, yine Avrupa kültürünün bir parçası olamazdı.
Eliot şöyle diyor: “Standartlarımızın geliştiği ve yakın zamana kadar Avrupa kanunlarının kök saldığı ortam Hıristiyanlıktır. Herhangi bir Avrupalı, Hıristiyanlığın doğru olmadığına inanabilir. Yine de, onun söylediği, imal ettiği ve yaptığı şeyler, Hıristiyanlık geleneğinden doğar ve anlamını Hıristiyan kültüründen alır. Sadece bir Hıristiyan kültürü, bir Voltaire bir Nietzsche yaratabilirdi. Avrupa kültürünün Hıristiyanlık ortadan kalktıktan sonra yaşayacağına inanamıyorum. Eğer Hıristiyanlık yok olursa, bütün kültürümüz de yok olacaktır.”
“Din, felsefeden daha eskidir. Din, ahlâktan da daha eskidir. Dolayısıyla din, kültürden daha da eskidir. İşin esasına bakılırsa din, kültür veya medeniyeti kendiliğinden ihtiva eder.“  (Jacque Maritain)

 

“DİN”İN ÜSTÜNÜ “DİL”LE ÖRTMEYE ÇALIŞANLAR

Aynı kültürün insanları, her fırsatta inananı, inanmayanı dışlar, inanmayan inanandan nefret ederse, vay ki vay bu toplumun, bu kültürün haline!

Hani kültürün en önemli öğesiydi din?
Hani dinsiz kültür yaşayamazdı?

Elbette bir toplumda, hiçbir dine inanmayanlar da olabilir.
Sakıncalı olan bu değil. Tehlikeli olan, tahammülsüzlük, hoşgörüsüzlüktür…

Biraz daha tahammül, biraz daha hoşgörü lâzım bize.

İnanın bizim aydınımıza, güzel toplumumuza bir başka yakışıyor hoşgörü.

Geleceğe yürüyen insanların önündeki en amansız engellerden biridir hoşgörüsüzlük.

Ayrılık, farklılık ve uyum zorluklarından kaynaklanan handikaplara karşı en tesirli silah, en sağlam sığınak tahammül ve hoşgörü olsa gerek.
Ne güzel şey, farklı dillere, değişik dinlere, kültürlere karşı duyulan hoşgörü.

Benim gibi inanmak benim gibi düşünmek zorunda mı herkes?

Ne yazık ki Türkiye’deki Çerkes aydınlarının bazısında, zaman zaman depreşen bir rahatsızlık var.
Dinin üstünü dille örtmeye çalışmak.
A canım kardeşim, dilin yeri, dinin yeri ayrı değil mi?

Din, kültürün en önemli öğesi değil mi?
Hangi kültür dinsiz yaşamış tarihte?
Dini atlayarak, kültüre sığınarak, dili kullanarak kim nereye varmaya çalışıyor?
Din, dindir; dil, dildir! Asla birisi bir diğerinin yerini tutamaz!

Dinin üstünü dille örtmeye çalışmak, nafile bir uğraştır!
Güneşi balçıkla sıvamaya kalkışmaktır.
Dinsiz bir kültür eksik bir kültürdür.

Sen dini ciddiye almıyorsun diye din gerçeği yok mu olacak?
Sen inanmıyorsun diye kültür dinsiz mi yaşayacak?
“Dil ve kültür varken dine ne gerek var!” dersek yanılırız, aldanırız.

Dini basitleştirip Allah’la kul arasında küçük bir bağlantı boyutuna indirgeyenler en nazik ifadeyle, dine ilgisizdir, bu konuda bilgisizdir.

 

DİN, BİR HAYAT TARZIDIR.

Din, “Allah’la kul arasına girilmez, din, gizli ibadetler manzumesidir!” şeklindeki bildik nakaratlarla izah edilemeyecek kadar ciddi bir kavramdır.
Din, insanlar için bir hayat tarzıdır.
Dini atlayan ulusların başına gelenler, tarihin ibret dolu sayfalarındadır.

Dileyelim ki bu noktada tarih tekerrür etmesin.
Sakın ola hiç kimseler, “ Konu dinse, dil önemsizdir!” de demesin. Çünkü kültürün en önemli taşıyıcısı dildir. Dilsiz kültür asla yaşayamaz. Zira din bile dille anlatılır.
Doğru olan kültürün temel unsurlarını, dil, din, sanat, gelenek ve görenekler, mimarî, giyim-kuşam… Birbirinden ayırmadan hepsini birlikte kabul etmektir.

Kültür adına dini ciddiye almayanlar, en az din yobazları kadar bağnazdır.

Dilini en etkili şekilde kullanan, inandığı dini yaşayan, kimliği ve kültürüyle barışık toplumlar ne güzel toplumlardır.