KÖR DİLENCİ

Semra Ademey Gürel
04.02.2006

NewYork'ta, Brooklyn Köprüsü üzerinde dilenen kör bir dilenci bir gün, bir şair'in dikkatini çeker. Dilencinin boynunda asılı bir tabela vardır.

Şair, dilenciye günlük kazancının ne kadar olduğunu sorar. Dilenci de sekiz-on Dolar kadar olduğunu söyler. Bunun üzerine şair, dilencinin boynuna asılı tabelayı ters çevirerek bir şeyler yazar. "Şimdi buraya senin kazancını arttıracak bir şeyler karaladım. Bir hafta sonra yanına geldiğimde bana sonucu söylersin" der ve oradan ayrılır. Şair, bir hafta sonra dilencinin yanına uğrayıp kendini tanıtınca dilenci: "Bayım size ne kadar teşekkür etsem azdır. Bir haftada kazancım ikiye katlandı. Çok merak ediyorum tabelaya neler yazdınız?"

Bunun üzerine şair gülümser ve tabelada 'Doğuştan körüm, yardım edin' yazıyordu. "Bense 'Bahar gelecek ama ben yine göremeyeceğim' diye yazdım" der.

Önemli olan, anlatılmak istenen şeyi en iyi şekilde anlatmak olduğuna göre; her şeyin daha iyi anlatılabileceği bir yol vardır. Yeter ki, onu bulmaya, uygulamaya ve ufkumuzu bu doğrultuda genişletmeye uğraşalım...

Yukarıda ki bu yazı e-mail yolu ile adresten adrese dolaşan bir yazı ve ben bu yazıyı çok sevdim. Söylenen doğru. Önemli olan “anlatmak” ise en doğru cümleleri, en doğru zamanı, en doğru iletişim aracını vs bulmaya çalışmak lazım.

Diğer taraftan herkes örnekte olduğu gibi şair olamaz ki. Yani olaya diğer yönden bakacak olursak eğer, günde sekiz-on Dolar kazanan bir dilencinin yanına günde kaç kişi yaklaşıp para vermiştir ve bu kişiler neden bu farklılığı yaratamamıştır ya da en önemlisi asıl konu, yani dilenci neden bu farkı düşünememiştir?

Aslında burada kişilerin yetenekleri, ihtiyaçları, bakış açıları, ifade şekilleri vs her bir özellikleri devreye giriyor.

Örnekte olduğu gibi belki bir şairin bakışı ile bakamayız, onun gibi anlatamayız ama en azından herkesin şair olmasını beklemeden de anlamaya çalışabiliriz. Yeter ki önyargısız bulmaya, uygulamaya ve ufkumuzu bu doğrultuda genişletmeye uğraşalım...

Açtıkça açılabilecek, üzerinde saatlerce konuşulabilecek, çok güzel bir mantık yürütülmüş… Anlatmak kadar anlamaya çalışmakta önemli…